beni paramparça etmiş karşılaşmadır efenim.. maçtan bi gün önce biraz üşütmüş olmamdan dolayı sesim biraz kısık, burnumum debisi %5, halsizlik fm diliyle 20 üzerinden 7 idi. maç günü gelip çattığında moral 19, enerji 18, azim 20 idi. *..
29 aralık günü akşama doğru, evdekilerin "otur götünün üstene! ne bok yiycen maça gidip! daha çok üşüteceksin kendini. derse de gitmedin zaten cıkcıkcık" haykırışları arasında evden ayrıldım ve salonun yolunu tuttum.
salona girişim oldukça erken ve sorunsuz oldu. girişte tek canımı sıkan olay bozuk çakmağımı polise kaptırmak oldu*. girdiğimde salonda toplasan 200-300 kişi vardı. maçın başlamasına da 2 buçuk saatten fazla vardı sanırım. balkonda sigara içerken, burnumu silerken, tuvalete gidip çişimi yaparken, salona girmek için üst üste çıkmış binlerce kişinin kapılara yığılmasını izlerken ve abdi ipekçi'nin enfes sosislilerinden yerken bu zamanın büyük bir bölümü geçti.
maçın başlama saati yaklaştıkça yavaş yavaş salondaki yerimi aldım. görüş açısı iyi olan bir koltuğa oturup ısınan basketbolcularımızı seyrederken aklıma dışarıdaki devasa kalabalık geldiğinde "iyi ki erken girmişim lan salona" demekten de kendi mi alıkoyamadım. neyse tezahüratlar küfürler maç başladı. ben salondayım koltuğuma oturmuşum.. salon da neredeyse dolu. merdivenler bile dolu.. 'belki bi grup insan yüksek gürültüden rahatsız olur da salonun ücra köşelerine kaçar biz otururuz' düşüncesiyle merdivende dikiliyor insanlar. merdivendeki arkadaşların hepsinin gözleri pervane gibi, bir o tarafı kesiyor bir bu tarafı kesiyor.. ama nafile.. çünkü tıklım tıklım olmuştu salonun orta-alt tarafları. kimsenin de niyeti yok fener'e koymadan oturdukları yerden kıpırdamaya.
maça iyi başlayamadık ama azim 20, istek 20,ses 20, kondisyon hastalıktan dolayı 16 olunca insan ister istemez bi mücadele veriyor tribünde takımına katkı sağlayabilmek için. neyse dakikalar geçti, takım toparladı, hevesim biraz geçti * . lan bi ara sağıma soluma baktım genç kızı,küçük çocuğu, koca eşşeği, yaşlı teyzesi 7'den 77'ye herkes haykırıyor, topu kaptırdığımızda yuhalıyor, ıslıklıyor.. kendime o an dedim ki "lan a.k.!* çoluk çocuk bile , yaşlı teyzeler amcalar bile bağırıyor, ne bu hastayım diye tezahüratta vites düşürme ayakları!!?? utanmıyor musun şu boyundan posundan, suratındaki sakaldan!" işte tam o andır ki kendimden utandığım ve kayışı kopardığım andır.. senelerdir maçlara giderim,nice avrupa maçları, şampiyonluk maçları, derbi maçları izledim tribünde ama hiçbir maçta bu kadar çok bağırmamıştım, yuhalamamıştım..
maç bitti, kazandık, kutlamaları yaptık, liderliği söktük aldık, salondan çıktık, dönüş yolunu tuttuk.. salondan çıktığım gibi saçımın sakalımın terden sırılsıklam olduğunu farkettim. dedim "lan en az tutku kadar benim de emeğim var bu galibiyette.. şu hale bak amk cıkcıkcık". atkımla biraz kuruladım kafamı ve beremi geçirdim kafama. üzerine de kapşonu.. ohh miss. şanslıyım ki 534654 kişinin beklediği otobüs durağında* gelen ilk otobüse binebilen 20 30 kişiden biriydim. otobüse binene kadar hep tezahürat ses tonu ile konuştuğumdan (bkz: tezahürat ses tonu) sesimin ne derece kısık olduğunu anlayamamıştım. otobüse bindik dayının biri sordu "delikanlı maç ne oldu?" diye. "hebölöğüeaouööleeğöö" diye bişeyler çıktı ağzımdan. yine içimden kendi kendime" lan a.k. salağı paramparça etmişsin boğazını bağırırken!"dedim. inşallah yeni ses tellerim en kısa sürede çıkar diye mırıldana mırıldana indim otobüsten..
buz gibi havada otobüs metrobüs derken eve geldim. montumu çıkardım astım. kırmızı galatasaray formamı çıkardım sandalye ye fırlattım. kapşonluyu da çıkardım ki ne göreyim! üzerimdekilerin hepsi sırılsıklam. lan 10 parça eşya çıkardın zaten üzerinden daha ne var ki sırılsıklam olsun deme. soğuktan etkilenmiyim diye, atlet,tshirt, uzun kollu tshirt, kapşonlu, forma, mont ilk 11'ile gitmiştim ipekçi'ye maç izlemeye.. gösterdiğim yüksek performans donuma kadar terden sırılsıklam olmama sebep olmuş. lan hava da soğuktu!! tarrraaa oturduk! dedim kendi kendime.
duş muş kurtaramadı beni hasta olmaktan. yattım yatağıma, sabah saat 4'e kadar kulaklarım çınladı zaten uyuyamadım.. 9 da kalktım. ses demiştim zaten önceden yoktu. kafa ağırısı 17. burnumun debisi %95, halsizlik 20.. bu durum günlerce sürdü * odamda antibiyotikler, vitaminler, tuvalet kağıdı ruloları, soğuk algınlığı ilaçları vitaminler, çorbalar, çaylar havada uçuştu ama 4-5 gün nakavt etti beni salonda göstermiş olduğum delice performansın sonucu aşırı derecede terlemem ve buz gibi havada dışarıda durmam sonucu yakalandığım hastalık.*
galatasaray'ın fenerbahçe'yi siktiği maç. skor tam tersi olsaydı; "ülker'in galatasaray'ı siktiği maç" diyecektik tabi ki. eh eh ulan ne adamsınız he? işine gelince ülkerspor, işine gelince fener. hadi lan.
galatasaray basket takımının elimize verdiği maçtır.
açık ve net. helal olsun. adamlar oynatmadı ve işi bitirdiler. söylenecek fazla bir şey yok, rövanşına bakacağız.
galatasaray'ın hücumda çok kötü bir gününde olmasına rağmen, inanılmaz savunmasıyla fb ülker gibi ciddi bir takımı sadece 56 sayıda tutup, kanırta kanırta kazandığı ve liderliğe yükseldiği maç.
maçın detaylarına bakacak olursak biraz, ilk göze çarpan şey tutku açık'ın 12s 7a 6r lık performansı. bir oyun kurucunun yapması gereken herşeyi yapmış ve maça damgasını vurmuştur.
preston shumpert, hücumda kendi kapasitesinin altında oynamasına rağmen en kritik anlarda hep sahneye çıkmış, takımdaki en güvenilir el olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. ayrıca maçı kıran üçlüğü de yine o atmıştır sağ forvetten.
ve tabi ki oktay mahmuti... takımı aldığı ilk günden beri oturtmaya çalıştığı sistemi her geçen gün geliştiren oktay hoca, disiplini, iş ahlakı ve hırsıyla sezon öncesi beklentilerin çok üstüne çıkan harika bir takım yaratarak, ne kadar değerli bir antrenör olduğunu bir kez daha göstermiştir. iyi ki bizimlesin oktay hoca.
son olarak da muhteşem taraftara değinmek lazım... maç boyunca inanılmaz bir destek verdiler, galibiyetteki payları kesinlikle büyük. bir ara fb'nin her zamanki adeti olan provoke et, çekil taktiğiyle kontrolden çıksalar da çabuk sakinleştiler ve desteğe devam ettiler.
sonuç olarak herşey bir tarafa, galatasaray kendi bütçesinin 2,5 katı büyüklüğündeki bir takımı yenmiştir. tebrikler aslanlar.
full olarak bilgisayarıma indirmek istediğim maçtır. ama ne yazık ki türk torrent sitelerinde henüz buamadım. nereden indirilebileceğini bilen varsa makbule geçer.
galatasaray'ın liderliğe yükseldiği maç.
galatasarayın daha iyi bir oyunla fenerbahçeyi yendiği maçtır, tebrik ederiz ayrıca fenerbahçenin mutlaka kendine çeki düzen vermesi gerek aksi halde final-four hayal olabilir.
bir tarafları kalkmış takımı eze eze yenen takımın şahlandığı maçtır. topkapı civarında galatasaray taraftarına "ceza" verdiğini sanan takımın taraftarına tokat gibi gelmiştir.*
fenerbahçe taraftarları gelip burada entellektüellik dersi vereceğine kendilerine baksınlar önce.her holiganı galatasaraya mal edeceklerse fenerbahçede de holigan çok, hiç sorun değil.
10 senedir hep kazandıklarını iddia eden ama her maçtan sonra delicesine sevinmeye muhtaç hale gelen, her kadıköy maçında bir galatasaray futbolcusunu ya da teknik direktörünü yaralamakla sabıkalı, erkeklik taslamaya bayılan über seviyeye sahip fb taraftarının entellektüel duruş öğretmeye kalktığı karşılaşma. idolü rombo okan, başkanı aziz yıldırım olan adamlardan duruş öğrenecek kadar düşmedik henüz...
yıllarca profesyonel - amatör ayırmadan her branşta yenildikten hemen sonra 'işte çirkef fener taraftarı, sikmeli sokmalı cümleler, işte seviye' nidalarıyla entellektüel bir duruş sergileyerek sporseverlerin beğenisini toplayan galatasaray taraftarının son derece naif bir tepkiyle galibiyetini kutlamış olduğu maç. edilen küfürleri, kusulan nefreti seyreyle... bir fenerbahçeli olarak kendilerini tebrik eder, fenerbahçe karşısında kazanmaya ne kadar muhtaç bir psikolojide olduklarını bir kez daha gördüğüm için rekabetin geldiği nokta konusunda üzgün olduğumu belirtirim efenim. lütfen küfrederken beni de es geçmeyiniz, çoluk çocuk döverek rekabeti yaşatan bu erkeklerden mahrum kalmayı kim ister?
ps: galatasaray'ı kutlar, final four diye haykıran fenerbahçe camiasının eldeki kadronun ne kadar bu hedefe koşmaktan uzak olduğunu artık farketmesini dileriz. greer mı? kinsey mi? tatile gelmiş lavrinovic mi? bence bunlar final four falan oynamaz reyis, hatta yakışmaz bile, sence?
maça gidip dayak attığını iddia eden tatar kılıklı embesillerin deplasmana taraftar alınmadığını öğretmeye kalktığı karşılaşma. hiç ara vermeden hababamcılara koyunca okumayı da unutuyor bu ergenler demek ki...
sözlükte enteresan bir tespitte bulunmama sebebiyet veren karşılaşmadır.
la olm bu sözlükte maçlardan sonra yenilen taraf gelir ağlar, kazanan taraf "koyduk, geçirdik" der sonra muhabbet kapanır. şimdi dikkat ediyorum başlık sol frame'de aşağıya düşüyor fenerli kardeşlerimiz gelip ağlıyorlar, şöyle oldu böyle oldu. bu sefer galatasaraylı kardeşlerime cevap hakkı doğuyor onlar yazıyor.
yenildiniz susun işte ağlamayın daha. valla bunaldım aq. biriside çıkmış salon dışında dövüyoruz diyor. sizi zencilere s.ktirmek lazım zencilere.
sezon başında yapılan anlaşma gereği maça gidemeyen fenerbahçe taraftarının sopa yememek için maça gitmediğini cinconlu spor ulemalarından öğrendiğimiz maç. bu heriflere de nadir gelen fener galibiyetleri yaramıyor iyice işi stand up a vuruyor gariplerim.
taraftarın coşkusunu 2 katına çıkaran hakem kararlarıyla muazzam bir atmosferde geçmiş maçtır. bağırmayan taraftar olmamıştır sanırım. önümüzdeki 2 hafta sesimin çıkmayacağından da eminim fakat böyle galibiyet için feda olsun elbet. maç sonunda nevizade gecelerini de tamamlayabilseydik tam süper olacaktı ama son üçlük tüm tezahuratın boşa gitmesine sebebiyet verdi bi anda.
geçen yılki tüm branşlarda 18-1 lik serimizi unutan galatasaraylıların ahkam kestikleri maç.yenilince kaybedince hiç ses yok ama.bu ne kadar delikanlı olduklarını gösteriyor.fener yenseydi ufff ya biz alıştık zaten diceklerdi.şimdi soktuk mu koyduk mu diyorlar beklenildiği gibi.ayrıca rövanşının olduğunu hatırlatırım.
11 sayılık baba gibi farkla biten maçtır. dahası karşılaşmayı izleyen herkes hangi takımın basketbol oynadığını, hangi takımın son çeyrekte dizlerinin bağının çözüldüğünü, korkudan eblek eblek pas yaptığını da gördü.
şimdi 11 sayı fark atılmış, tam sikmeli sokmalı, tecavüzlü, kırmızı noktalı entryler bezeme zamanı ama çok şükür bu başlıkta bolca görülen fb'li ergenler gibi densiz ve kalitesiz değiliz...
