o dönemde erbakan'ın yaptıklarına bakarsanız nasıl bir zihniyet olduğunu anlarsınız.
tarikat liderleri başbakanlık konutunda ağırlanıyor.
altı üstü bir bedevi ülkesi libya lideri kaddafi koltuğunda yayılmış karşısında koskoca türkiye başbakanını azarlıyor.
sakalı göbeğine inmiş tarikatçılar yayın yapan gazeteci bayana tekme yumruk dalıyor.
bir şahıs kafasına türbanı takıp meclise girip laik düzene ve cumhuriyete meydan okuma cesaretini bulabiliyor.
yaş'da tarikata girdiği kesin olarak tespit edilen ve meslekten ihraç edilecek subayların kararı imzalanırken erbakan yani başbakanımızın alnından 1 bardak dolusu ter akıyor.
başbakan tüksek öğretim görevlilerine ve yüksek yargı organlarına açıkça hakaret ediyor.
asker defalarca uyarmasına rağmen hükümet sikine takmıyor.
sonra darbe olunca da vay efendim darbe yaptılar da, ülkenin güçlenmesini istemiyorlar da, dış mihraklar da vs...
tamam belki dış güçler kullanmış seni oyuna getirmiş olabilir ama tüm suçu da onlara atıp bunları yapanları da aklayamayız. kör mü doğru düzgün durup adam gibi ülkeyi yöneteydin, kör mü oyuna gelmeyeydin derler adama.
27 mayıs 1960, 12 mart 1971 ve 12 eylül 1980'deki müdahalelerin ne olduğunu bilmeyen, 28 şubat 1997'de çıkan mgk kararlarına ise aklınca darbe diyen zihniyetten olmayan, zihniyete sahip kişilerdir...
soru 1: darbe nedir?
soru 2: 28 şubat bir darbe midir?
soru 3: eğer 28 şubat darbe ise 27 mayıs, 12 mart ve 12 eylül'ün anlamları nedir?
bütün soruların cevapları için; (bkz: 28 şubat 1997 darbesi/@paleface)