Tuncer Çetinkaya (bkz: en uzun şubat) kitabında bu süreci kesinlikle taraflı, abartılı bir dille anlatmış olsa da; fikir edinmek açısından bir kaynak olarak sunulabilir.
pek dile getirilmez ama ana sebeplerinden biri yimpaş, kombassan, jetpa, ihlas holding gibi hızla yükselen muhafazakar kapitalin tüsiad üyelerine ciddi rakip olmaları.
Demokrasiymiş darbeymiş bıdı bıdı bir ton laf edilse de konu aslında çok basit. Devletin başının, anayasanın ırzına geçmesine askerin müdahale edip anayasayı korumasıdır. Sürekli olarak bu konuda birileri mağdura yatar, birileri ağlar, birileri askeri kötüler falan. Bu iş bütün dünyada böyle işler. Eğer "Avrupa'da böyle bir şey görmedim" diyen varsa, sebebi çok basittir. Avrupa'da, korumaya yemin ettiği anayasaya zıt giden hükümet olmaz. Bizim gibi ortadoğu ülkelerinde olur.
Özet: Darbe iyi bir şey değildir, 28 şubat darbe değildir, asker görevini yapmıştır.
ordunun belli olan haklı yada haksız rahatsızlıklarını kaşıyarak , medyanın gazıyla bugün ülkede görülen kutuplaşmanın ilk defa belirgin hale geldiği yada getirildiği süreç. askerin etkisi ,karşı kutbun tepkisi ile karşılanmış oldu.
böylece malum yabancı odakların istediği mevcut iktidar giderken , kendi istedikleri işbirliğine hazır kadrolara iktidarın yolu açıldı.
28 Şubat sürecinde kendi haklarını oturduğu yerde savunan bacılarımız daha kötü muamelelere maruz kalmış, coplanmış ve yerlerde sürüklenmişlerdi. O zaman bunların nedense hiç sesi çıkmıyor ve hatta alkışlıyorlardı.
Şimdi hepsi insan hakları savunucusu, şiddet karşıtı kesiliverdiler.
1997'de, tam da bu gün, hesapta türkiye'deki iltica hareketine verilen ayardır. yalnız pek tutmadı bu ayar galiba, cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar yükseldi iltica bu süreçten sonra. 1997'de ilticacı diye o günkü ordu tarafından etiketlenenler, 2011'de ergenekon süreci adını verdikleri yepyeni, tazecik bir misilleme süreci ile ''balyoz darbesi'' falan yaptılar. kısacası efendim fillerin tepişip, sadece çimenlerin ezildiği bu maçta ilticacılar arka arkaya gelen ataklarla 2-1 önde gidiyor.
her iki sürecin ortak noktası ise 28 şubat sürecinde asıl ilticacılar ceza almadığı gibi, ergenekon sürecinde de ordunun içindeki asıl pislikler tahliye edilememiştir. kısacası efendim bahsi geçen bu it dalaşında kim it, kim kurt, kim çakal hala çözülememiştir.