galatasaray'ın mehmet güven'i volkan yaman'la değiştirerek kazandığı maç. ancak galatasaray'ın 2. golünde milan baros, şener aşkaroğlu'na havatopu mücadelesinde faul yapmış ve topu uzaklaştırmasını önlemiştir. bu yüzden o golün iptali gerekiyordu. bu pozisyon, dünkü istanbul bşb.-beşiktaş maçındaki nobre'nin faulü yüzünden iptal edilen delgado'nun attığı golle aynıdır. galatasaray kolay gol bulacak ama defansında bayağı açık verecekmiş gibi görünüyor. bu durum ortaalanı tutan takımlarla yapılan maçlarda sıkıntı yaratabilir.
bence galatasaray'da hedef ikinci yarıdaki futbolu 90 dakikaya yaymak olmalı. çünkü golü bulana kadar iyi oynuyordu, ardından yediği gol ile oyundaki kontrolünü kaybetti ve resmen devrenin bitmesini bekler gibiydi. hasan şaş beni alın bu sağ defanstan alın dercesine ayağına gelen topla beraber yine ileri gitmeye çalışıyor ve ileri gittiğinde pek geri dönme niyetinde olmadığını gösteriyordu. ayrıca lincoln, kewell ve baros'ta çalışmayınca ilk yarı berabere bitti. ardından ikinci yarının başında gelen lincol'ün takipçi golü maçı öyle bir çevirdi ki maç 4-1 bitti zaten. ikinci yarı tamamen şov yapmalarını izledik.
maçtan enteresan notlarından biride bence golleri atıp şahane oynayan kewell ve baros'u çıkardı ancak lincoln'ü çıkarmadı. sanki oynamadın yattın geçen sene bu sene full oynayacaksın arkadaş der gibiydi.
neticede skor çok net gibi görünsede güçlü bir ekip karşısında konyaspor maçı ilk yarısıyla oynarsa işi çok zor. lig bu sene bir ölçü. gerçekten anadolu klüplerinde zirveye oynamaya çalışan klüplerimiz var. trabzonspor ve beşiktaş ligin içinde ve çok ciddi rakipler. umarım uefa kupasında da gruplara kalır ve iyice uyum sağlanırsa bu sene en azından çeyrek finali görmememiz zor olmamalı. kadıköy'de final bana hayalden öte geliyor çünkü.
şöyle başlamak istiyorum, galatasarayın defans hattında değil defans önünde(libero mevki) sorunlar yaşadığı maç olmuştur. ayhan akman ve mehmet guven'in yerlerine tobias linderoth ve mehmet topal oynamış olsaydı galatasaray ilk yarı itibari ile çok daha farklı bir skora gidebilirdi. harry kewell her zaman ki gibi gerçek bir yıldız.. nerede ne yapacağını, topun nereye gideceğini çok iyi hissedebiliyor. milan baros gerçekten süper.. attığı ilk gol harika ötesiydi.* her maçta gol atabilecek potansiyele sahip yeter ki top gelsin. ayhan akman yine geriye oynama hastalığı ile sinir etmiştir. mehmet topal ve tobias linderoth'un takıma dönüş yapması ile birlikte bu performans ile yedek klübesine dönecektir. mehmet güven çok çok geliştirmesi ve çalışması gerekiyor.. bu kadar top kaybı, kötü performans şansı iyi değerlendirememiştir. arda turan vayy ardam vayyy! derbeder olmuş resmen.. saç, sakal birbirine karışmış.* genel olarak beklenilen arda değildi ancak düzelecektir.. görünen o ki yabancı tayfasının ağırlığını hissettirmesi biraz moralini bozmuş. ama seviyoruz biz kendisini.. cassio lincoln ilk yarı koştu, bir şeyler yapmaya çalıştı ancak ayhan akman ve mehmet güven ikilisinin kötü performansı ve pas alamaması sonucu pek bir şey yapamadı ancak ikinci yarı harika bir futbol koydu ortaya.. 2 asist, 1 gol.. attığı harika paslar, pres, top kapmalar, çalım, mücadele.. iyiden iyiye kendisini toparlamaya başlamıştır.
maçtan önce tribünde ilk dikkat çeken derin bir sessizlik ve alpaslan dikmen'in ölümüyle ilgili pankartlardı.maç başladıktan sonra da sessizlik bir süre sürdü ve daha sonra yerini alpaslan dikmen'e ithaf edilen tezahüratlara bıraktı.
ilk yarıya bakıldığında ortada galatasaray adına vasat konyaspor adına berbat bir oyun vardı. mehmet güven aldığı her topu olumsuz kullanarak kırılması güç bir rekora imza attı. ikinci yarıda ise sahada bambaşka bir galatasaray vardı. rakibini her hattıyla darmadağın ettikten sonra işi şova çevirdi ve istediğini almayı bildi. maçın yıldızları ise lincoln ve baros'du. milan baros attığı goller dışında her topu olumlu kullanarak, dripling yaparak ve top saklayarak bu lige çok fazla geleceğini gösterdi.
alpaslan dikmen'e gelince ise; umarım şu anda çok sevdiği ve tüm galatasaray'lılara sevgisini aşıladığı metin abisinin yanındadır ve eğer öyleyse tüm galatasaray tribünleri adına diyorum ki
hepsini izlemediğim ama yaklaşık 5 dakikalık özetiyle ilgili bişeyler karalamak istediğim maç..
bir fenerbahçeli ve futbol sever biri olarak özellikle iç saha maçları en fazla zevk veren takım galatasaray'dır benim gözümde.. skor 1-1'ken kuzenimle baktık, ''oğlum belli olmaz lan..'' dedi.. ama öyle kaliteli ve istekli oyunculardan kurulu ki galatasaray ekibi, skorun her an değişebileceğini biliyosunuz.. yani ben trt'nin sağ üst köşesine bakarken mutlaka bi aksiyon bekliyorum galatasaray'dan ki genelde o aksiyona tepki veriyo takım..
artıları eksilerinden çok diye düşünüyorum galatasaray'ın.. kewell mükemmel bi transfer.. takımı bi üst seviyeye taşıdığı aşikar.. baros da bu ligin üstünde bi forvet olduğunu zaten çifter çifter attığı golleriyle göstermekte.. ki daha kulubede karan ve nonda'nın oturduğunu da söylemeden edemeyeceğim.. böylesine devasa bi hucum hattına sahip bi takımın yeri uefa olmamalalıydı.. onu da defansında doğan gediklere veriyorum.. galatasaray savunması [meira ve servet] nispeten ağır adamlar olduklarından kontralara karşı etkisiz kalabiliyolar.. yani dikkat edin; galatasaray'ın tehlike yaşadığı topların hepsi bu oyuncuların arasına atılan toplar.. ama bunun da nedeni takımın mütemadiyen ilerde oynama isteği ile tandemin de önde kurulması.. ve beklerinin aslında tam da bek oyuncular olmayışları.. [sabri-hakan balta]
bi arda hayranı olarak kendisinden daha fazla şeyler beklediğimi belirtmeliyim.. o kewell'a attığı ara top mükemmeldi.. sanırım sağ kanat pek hoşlandığı bi mevkii değil.. o yüzden tam kapasitesini sahaya yansıtamadığını düşünüyorum.. ama zamanla o da o mevkiiye alışacaktır.. kişiliğinden nefret etsem de hasan şaş'ın özverisini de ayakta alkışlıyorum.. hayatında bek oynamamış bi adamın bu denli sağ kanat bindirmeleri yapması, hem de bi bek olarak gerçekten de takdir edilesidir..
''skibbe defolsun gitsin!'' diyenler sanırım zaman geçtikçe pişman oluyolar.. doğruyu bulmak için bazen ölümcül hatalar yapmak elzem oluyo ne yazık ki.. skibbe de yanlış yapa yapa doğruya yaklaştığını bi kez daha gösterdi.. ben bi futbol sever olarak çok keyifleniyorum galatasaray'ı izlerken.. bellinzona maçını da oynaya oynaya kazanmaları gerekir ki öyle olmalıdır.. ama taraftarı da pek anlayamıyorum.. iki yıldır heyecan verici bi futbol sergileyen bi takımları var ama gene bomboş sami yen.. sahip çıkın arkadaşlar takımınıza.. güzel günler beklemekte galatasaray'ı.. bi iki ufak tefek sorun dışında [defansın arasına ve arkasına atılan toplar, önlibero tercihleri gibi] gayet güzel bi takım bence galatasaray.. trabzonla birlikte de şampiyonluğun en büyük favorisidir.. hayırlısı bakalım..
bir galatasaraylı olarak söyleyeyim: ilk gol çok az farkla ofsayt, ikinci gol ise fauldur. hoş onlar olmasa da galatasaray bu maçı zaten alacaktı. kilidi açacak çok oyuncusu var çünkü.
ikinci yarıda gayet güzel bir oyunla kazandık lakin ilk yarıdaki performans hiç te iç açıcı değil. neden ilk yarıyı önde kapayamadık? hala biryerlerde eksikler var ama hadi hayırlısı.
arda turan ın sağda başlamaması gerektiğini bir kez daha gördük. kötü başlayınca kötü bitiriyor. inşallah düzeltir kendini.
baros, kewell ve lincoln e ise söylenecek herşey söylenmiş zaten.
galatasaray ın çok çaba harcamadan galip geldiği karşılaşma olmuştur; arda solda oynarken yaptığı topu sağına alıp orta açma aktivitesini yapamayınca biraz sırıtmış, hasan şaş ve servet ise deyim yerindeyse sıçmışlarıdr.
skibbe artık şu hasan da ısrar edeceğine paf takımdan bir oyuncu koysun bari oraya, servet kazmasınaysa söyleyecek söz bulamıyorum rakip ceza alanının solunda kollarını açıp yaptığı garip hareketler yok mu hele!
edit: şükürler olsun gözümüz kulağımız var üçgünlük sıbyan gibi belgesel izler gibi de maç izlemiyoruz, kazmaya kazma ustaya usta diyoruz, oynayanın ve yeteneği olanın hakkını veriyoruz.
galatasaray'ın iki ön libero ile başladığı ve rakibe pek pozisyon vermediği maç. ilk yarıda mehmet güven iyi oynamadı fakat sonuçta orta sahada ayhan akman'ın yalnız kalmasını önledi. bana kalırsa mehmet güven'e biraz daha sabredilebilirdi. bu adam, bu eksikler varken ön liberöda rahat oynar. ayhan akman da daha fazla hucüma katılır bu nedenle galatasaray için iki ön libero oynamak daha iyi olur. hucümda bu kadar yaratıcı oyuncusu varken olayı abartıp 2 forvetin arkasına cassio lincoln'ü koymak abartı olur. hele lincoln böyle oynarsa galatasaray gerçekten "tutulmaz" olur türkiye'de. hiç yapmadığı kadar pres yapıp top kapan, kapattığı toplarla takımı atağa kaldıran lincoln. işte istenen bu.
galatasaray ve skibbe nin geleceği için ölçüt olmayacak bir maç daha.
yine yeniden söylüyorum; bu galibiyetler skibbe nin ne kadar kaliteli, ultrasüpersonik bi teknik direktör olduğunu göstermez bize. sezon başında beri elimizde çeşitli ölçütler var;
1- deplasmandaki kayseri maçı
2- iki tane steaua bükres maçı
bu 3 maçta galatasaray ın ne kadar zorlandığını ve çuvalladığını gördük. ne zamanki galatasaray bir derbi kazanır, taş gibi bir anadolu takımını deplasmanda yener, uefa da ciddi bir rakibi yener ve gene uefada lüzumsuz bir takım karşısında madara olmazsa işte o zaman skibbe hakkında ''yav çok yanılmışım oysaki ne iyi teknik adammış:(('' diyeceğim.
koskoca şampiyonlar ligi gitti hala sindiremiyorum. ''skibbe hakkında konuşanlar ehehhe şimdi susuyorlar oysaki bak adam ne kadar süper'' diyenler bik bik konuşmayın. zorlu maçları bekleyin.
ha hiç olumlu bir şey yok mu? var tabi. hayvan kewell var, tazı gibi baros var, lincolin şerefsizi de top oynamaya başladı artık. oyuncular yavaş yavaş birbirine alışıyor. bunlar güzel. bunların devamlılığı sağlamak ve galatasaray sistem takımı yapmak önemli olan. bunun işareti de kocaeli ve konya maçında geldi. zor maçlarda da aynı oyun oynanırsa sonuç ne olursa olsun bize alkışlamak düşer.
erhan albayrak'ın golünü,
ve golden sonra kapalı tribünün önüne gelip, alpaslan dikmen pankartını göstererek golü ona hediye etmesini ayakta alkışlıyorum.
keşke her zaman böyle olabilsek, sadece acı günlerde değil..
Galatasaray'ın hücum gücünü her geçen gün kanıtladığını gördüğümüz maç. Yeni açık tribünde maçı izlerken gollerin ikinci yarı olmasını bir hediye olarak kabul etmişizdir. Lincoln'ün neler yapabileceğini de görmeye başladık. Gönül ister ki başkaları da görsün.
rakibin 3 korneri 1 penaltı olsun da bu çileden kurtulalım dedirten maçtır. her yan topta aynı stres çekilmez oldu artık. hücum hattı konusunda birşey söylemeye gerek yok sanırım, çatır çatır oynuyor adamlar. ama bu defansla avrupada zorlanırız *. yine de takımda birşeylerin oturduğunu, oturmaya başladığını görmek ümit verici gelecek açısından. vizontele tuuba filmini izleyenler bilir. kütüphanesi olmayan yere kütüphane müdürü * atanır. belediye başkanı da "ne güzel bir müdürümüz var, bir de kütüphane yapsak tamam işte" der. kütüphane yapılır, bu sefer de kitap yoktur. bu sefer de belediye başkanı "müdürümüz var, kütüphanemiz de var. bir de kitap bulsak oldu bu iş" der. bir şekilde kitaplar da temin edilip kütüphane açılır. oradaki halk okuma yazma bilmemektedir, bir süre sonra farkedilen bu durum da derslerle halledilir. işte galatasaray da biraz buna benziyor bu sene. hazırlık maçlarında gol atamıyordu takım, o sorunun üstesinden gelindi fazlasıyla. biraz da defans yapmasını öğrensek oldu bu iş..
erhan albayrak'ın attığı golden sonra herkes kendinden aşırı bir gol sevinci, tahrik edici bir hareket beklerken kapalı tribünün önüne gelip bir elini kalbine götürüp diğer eliyle de tribünde fotoğrafı asılı alpaslan dikmen'i gösterdiği maçtır.