itaat ahlakı ile isyan ahlakının yine karşı karşıya geldiği bir hadisedir.
bu konuda itaat ahlakı ile isyan ahlakının sosyolojik ve demografik tarifini uzun uzadıya yapacak değilim. Ancak bu hadisenin üzücülüğü kadar anlamakta zorluk çektiğim ve çoğunlukla hükümet yanlısı olarak karşımıza çıkan bir söylem beni fena halde çıldırtmakta. o da: "rezil olduk!" tespiti.
efendim rezillik, rezalet dünyadaki her subjektif yorum gibi görecelidir, yere ve zamana bağlı olarak değişiklik gösterebilir. bu açıdan bakınca anlayabiliyorum aslında kimi "rezil olduk"çuları. ancak genel anlamda "rezil olduk"çuların tezlerine bakınca hayal kırıklığımın boyutunu çok çok büyütmekte.
bu rezil olduk kısmına girmeden önce genel bir farkındalığa varmamız gerektiğini düşünüyorum bu siyasalların sporun her alanını siyasallaştırması ve akp bakanlarının yuhalanmasıyla ilgili. ilk olarak dünyanın en imajlı spor organizasyonlarından birine ev sahipliği yapmamızın güzelliğine karşı oradaki siyasalların gerekliliği tartışılmalıdır önce. hatta tartışılmamalıdır bile, orada işleri yoktur efendim. wta tenis turnuvasının finali, toki anahtar teslim mitingi değildir. geçmişte de gelecekte de başka spor dalları olmamıştır/olmayacaktır. ulaştırma, denizcilik ve haberleşme bakanı, aile ve sosyal politikalardan sorumlu bakan ve belediye başkanının bu organizasyon finalinde boy göstermesinin anlamsızlığı bir tarafa dünyadaki örneklere bir bakıp karşılaştırmanızı salık vermekteyim. şahsen ben geçen rolland garros finalinde fransa haberleşme bakanını ya da -varsa- aileden sorumlu devlet bakanını görmedim. bu kadar büyük bir tezatın gösteriş dışında bir amaca hizmet ettiğini de düşünmemekteyim. ha, yarın öbür gün binali yıldırım "hindistan ve pakistan'da da bakanlar ödül veriyor." derse de "böyle protestolar hindistan ve pakistan'da da oluyor." derim, aklında bulunsun. geyik bir tarafa, belki de dünyanın en apolitik olabilen şeyleri olan spordan siyaseti uzak tutmalıyız. bu farkındalığa organizatöründen siyasetçisine varmalıyız. gerçekten çok anlamsız çünkü. çünkü mevcut iktidara karşı olan yazarlar, sanatçılar, akademisyenler bile tepki koyamazken; muhalif görüş, sansür/otosansür çarklarında erirken; muhalif düşünceli insanlara da bu durumlar dışında protesto alanı verilmiyor. dolayısı ile de güzelim sharapova'nın önünde mesela, saçma sapan işler oluyor.
spor müsabakalarının dışında ve ötesinde ak parti iktidarı süresice bu protestoya emsal gösterilecek protesto durumlarına baktığımızda benim tespitim şudur ki sosyo-ekonomik seviyenin bir çıta yükseldiği tüm topluluklar karşısında hükümet zor durumda kalmaktadır. çünkü bileti 35 lira'dan başlayan bir organizasyonda ne kadar davetiye dağıtılırsa dağıtılsın akp'nin "istediği" bir çoğunluğa ulaşılabilme ihtimali yok denecek kadar azdır. bu arena açılışında da böyle olmuştur. sporun siyasallaşması bir yana sırf bu done bile "neden hiçbir siyasinin işgüzarlık yapmaması gerektiği"ne güzel bir örnek teşkil etmektedir.
son olarak gelelim "rezil olduk" durumuna. genelde "rezil olduk"çuların tezleri "tüm dünyanın gözü önünde olur mu?" ekseninde toplanıyor. ancak dünyada globalleşme ve enformatik hızın, bilgi akışının doruklarda olduğu çağımızda ülkemizde cereyan adan binlerce olayla değil de bunla rezil olduğumuzu düşünmeleri/düşündürmeleri "rezil olduk"çuların en büyük çıkmazıdır. ülkede torba davalarla içeri neden atıldığı hala belli olmayan onlarca insan varken, gazeteci özgürlüğünde iran ve eritre'yi geride bırakıp sonunculuğa itilmişken, türkiye'deki sansür/otosansür uluslararası alanda bir farkındalık yaratmışken, egemen medya her hadisede üç maymunu oynuyorken, her komşumuzla 1001 çeşit problemimiz varken, ülkemizle ilgili rafine bilgiye ancak yurtdışı kaynaklarından erişebiliyorken, ben böyle şeyleri satırlarca daha yazabilecekken rezil olmuyoruz, sırf 2-3 bakan protesto edildi diye rezil oluyoruz öyle mi?
eğer "rezil olduk" diye hayıflanmak istiyorsak onlarca farklı, çok daha ciddi, geleceğimizi doğrudan etkileyecek konu var yani. yani demem odur ki 2 bakan yuhalandı diye 2 gün önce rezil olmadık, çok daha büyük rezilliklerin içerisindeyiz hal-i hazırda.
yavaş yavaş insanların sesini çıkartmaya başladığının göstergesi olan tepki.
hadi onu anladım da..ulaştırma bakanının tenis turnuvasında ne işi vardı hacid? aile bakanının da ha keza..ne alaka yani. spor bakanı bulamadık ulaştırma bakanı kalmış elimizde tadında mı? nedir yani?
Ülkemiz sırf bu ıslıklayan dangalaklar yüzünden 2020 olimpiyatlarını unutsun. O ıslıklayanlara hakkımı helal etmiyorum, ben bu güzel ülkemizde olimpiyatları görmek istiyordum. Ama sağolsun o ıslıklayan ahmaklar yüzünden %100 göremeyeceğiz.
akıllara londra paralimpik olimpiyatlarında yuhalanan ingiliz maliye bakanı george osborne'u getirmiştir. ama yine de ingilizlerin ki daha anlamlı sonuçta ülke ve avrupa ekonomik krizde. adam da duruma alışmış ve o kadar hazır ki ki pişmiş kelle gibi sırıtıyor zaten.
eurovizyon şarkı yarışmasını sertab erener kazandığı zaman, gün ortası havai fişek patlatan akp bizi rezil etmemiş, bu iktidarın bakanlarını yuhalayanlar bizi rezil etmiş dünyaya, öyle mi?
soytarılığın sonu yok efendim. bu kadar yağlamayın iktidarları; asıl komik duruma kim düşüyor görüyoruz hep birlikte...*
spor etkiliğini siyasi şova dönüştürme girişiminin sonucudur. herşeyin bir yeri ve zamanı var... siyasilerin orda bulunması gereksizdi. hele ki, spor bakanı bile yok, binali yıldırım falan ne alaka...
Protesto demokratik bir haktir.hukumetin böylesine önemli bir kadınlar arası spor müsabakasında aile ve kadından sorumlu olan bakanını görevlendirmesi de bir haktir. Jest yapıp ödülü kamer genc e de verdirebilirlerdi seneye inşallah.
dünyaca ünlü tenisçilerin istanbul'a getirilmesinde 1 allah kuruşu katkısı olmayan midesizlerin gerçekleştirdiği eylem. bu yuhalayanlar umarım en kısa zamanda kameralardan tespit edilir ve adnan polat'ın tabiriyle fişlenir. (bkz: fişlemek)
müthiş güzel bir protestodur. yahu bu insanlar hiç mi muhalefet edemeyecekler, hiç mi tepkimizi gösteremeyeceğiz?
orası yeri zamanı değilmiş. ulan biz de biliyoruz orasının yeri olmadığını ama sokakta yürüyoruz biber gazı ve cop, üniversitemizde yürüyoruz okuldan atılma, parasız eğitim diyoruz hapis, kitap yazıyoruz hapis, gazetemizde yazıyoruz hapis, internette yazıyoruz okuldan atılma, ee nasıl olucak bu iş?
gerçi size kalsa cumhuriyet bayramında bile yürüyemeyeceğiz.
abd halkı geogrge w. bush'tan nefret etme düzeyine geldi. katrina kasırgası sonrası yaşanan rezaletler de bile bush'a halk içinde böyle tepki verilmedi. protesto elbette olur ama uluslararası bir organizasyonda olmaz.
tepki göstermeyin, dünya ya rezil oluruz,
şehitlere ağlamayın başkaları sevinmesin,
bayrak açıp yürümeyin, provokatör olursunuz,
milli bayramlara gitmeyin, sabote edilebilir...
sanki bizim iyiliğimizi düşünerek yasaklanıyormuş havasıyla her şeyi dayatmalarına anca saf zihniyetlerin kanacağı yasaklardır.
ne ayıbı lan. fransa da müslümanlara yapılanları görünce eylem yapanlara, "dünya ülkesi fransa, aslında yapılanlar fransayı rezil ediyor" diye konuşanını hiç duymuyoruz.
uygarlığı tepkisizlikle, ayakta uyutulmakla karıştırmayın lean!
not; kadir topbaş a da söyleyin, böyle ulusal organizasyonlara ağzında sakızla katılmasın.
eğer bir rezillikten bahsedeceksek...
DÜNYAYA REZiL OLMAMIZA NEDEN OLMUŞ OLAYDIR. BUNU GÖRENLER DÜNYA KUPASI AVRUPA KUPASI GiBi ORGANiZASYONLARIN TÜRKiYE DE YAPILMASINA ŞÜPHEYLE BAKAR. BU KEMALiZMLE VEYA DiNCiLiKLE ALAKALI DEĞiL BU TÜRKiYE NiN TANITIMI iLE ALAKALI. DÜNYADAN BiR ÇOK iNSANIN iZLEDiĞi BiR PLATFORMDA TÜRKiYENiN BAKANLARINI YUHALAMAK YAVŞAKLIKTAN BAŞKA BiR ŞEY DEĞiLDiR.
(bkz: Bi BiTMEDiNiZ AMK)
bu olay akp hükümetinin artık elit kesiminde oylarına göz koymasını ve onun üzerine yeni reformlar yapmasını gerekliliğini ortaya koymuştur. eğer elit kesimide ele geçirildimi zaten oylar %75 olur otomatikmen ve seçime falan gerek kalmaz bundan sonra.