hey gidi günler dediğim zirve olmuştur. guardiola gibi bi adam olacağım o günden belliymiş. gerek kaptanlık pazıbandımı gerekse bir teknik direktörlük görevini çok iyi bir şekilde yerine getirmişimdir. daha ilk mücadelemde 13-2 gibi farklı bir skor elde edip rakibi ters köşeye yatırmışızdır. eee takımı armut seçer gibi seçmedik. guardiloa gibi adamamım diye boşuna demiyorum neyse. ey gidi eski günler ey...
üstünden iki tam gün geçmiş olmasına rağmen, hala görüntü alamadığımız maçtır. kimdeyse bu ligin yayın hakları hemen çıksın ortaya. halk aç. halk bekliyor.
olmadı yine dualarım kabul, allah kahretsin. cenabette değildim oysaki duayı ettiğimde. her neyse..
maç başlamadan epey bi zaman önce belirlenmişti kadro bizim sözlükte. kadroya girememenin vermiş olduğu üzüntü, sinir ve kıskançlıkla başladım itü takımına dua etmeye. bizim sözlüğe fark atarlar inşallah, tek kale maç oynarlar inşallah diye söylendim günlerce. inanmıştım bide salaklar gibi, avutuyordum kendimi kesin maçı itü alır diye. adamlar sözlükte lig yaptı daş gibi kondüsyonla çıkıp dağıtırlar bizim sözlüğü. böylece bu takım dağılır, takıma taze kanlar alınır. 21 numaralı formasıyla pakize karada hücum hattında yer bulur kendine. eski günlerini aratmaz. ama yok olmadı. aldı ulu maçı hayvani bi skorla. üzüldüm. keşfedilmeyi bekliyorum bir çift krampon ve 2003 umbro yapımı orjinal galatasaray formamla...
Maç gününe kadar kaleci olarak kadrodaydım ancak pazar günü çalışmam gerektiği için katılamadığım ve bu nedenle çok üzüldüğüm kapışmadır. nitekim bizim takım farklı bir galibiyet alarak kaleciye ihtiyaç dahi duymamıştır.
skorunu görünce insanda, liverpool-beşiktaş maçıyla ilgili girdiği entrylerden dolayı beşiktaş camiasından özür dileme isteği uyandıran maç. * ibrahim üzülmez'in, itü sözlüğe ne yapıp edip yazar olmasını ve ilk entrysini bu maçla alakalı, "nasıl oluyormuş, gördünüz mü? siz benimle dalga geçmiştiniz şimdi sıra bende" şeklinde girmesini de bekliyorum. beyler biz de bir gün başka bir maçta böyle bir fark yersek * bize de aynı şeyi yapar, aman dikkatli olalım. *
itülüler, uludağlılar ve bir adet top arasında geçmiş olan zirve. şöyle ki; uludağlılar topla oynadı, top itülülerle oynadı, itülüler.. neyse işte oynadı onlarda bir şeylerle.
(yanlış anlaşılmasın bunu yazarken ciddi falan değilim. sadece itülü yazarların saha kenarındaki adamlara ettiği 0-12 yaş içerlikli hakaretlerin ucuzluğunu vurgulamak için yaptıklarının benzerini yaptım. ki bu bile itülülerin yaptığı kadar ucuz olamadı. şimdi ciddi ciddi soruyorum: arkadaşım sen kimsin ki saha kenarında taşşağını geçip eğlencesine bakan adamlara o şekilde hakaret ediyorsun? hadi hakaret ediyorsun da, ne diye yüzlerine etmiyorsun? şayet sen orada yapılanları bu kadar ciddiye almışsan kusura bakma ama ben orada eğlenen adamların değil senin zeka seviyenden şüphe ederim. insanlar oraya bize destek olmak için değil eğlenceli vakit geçirmek için geldiler, ki eğlendiler de. basit bir yenilginin ardından olanları bu kadar ciddiye alıp sağa sola sataşmak normal insanın yapacağı iş değil.. bu kadar büyütülecek bir şey olmadı, sadece bir maç yaptık. o yüzden gerçek dünyaya dönseniz iyi olur..)
amaca hizmet etmemiş zirve.
cidden heyecanla beklemiştim bu zirveyi her ne kadar istanbullu olmasam da gönlüm bu maçtaydı.
interaktif sözlükler arası benzer etkinliklerin olması çok hoş olacaktı zannımca. ancak sonuç olarak eğlence amaçlı yapılan bir maçın sonucunda bile bu hale gelinmişse tribüne döner bıçağı sokanları anlamak zor olmasa gerek.
sözlükleri ve yazarların entelektüellik seviyelerini sanırım fazla büyütüyorum gözümde.
maçın öncesinde ve sonrasında yaşananlar ve maçın geniş özeti de dahil, bütün görüntüleri heyecanla beklediğimiz müsabaka. maçta oynamadığıma mı yanayım, izlemediğime mi yanayım yoksa tribünde olmadığıma mı bilemedim doğrusu. aldığım ciddi sakatlık sonrası profesyönel futbol hayatıma noktayı koymuş olmam bir daha maç yapmayacağım anlamına gelse de, aldığım antrenör diplomasıyla bir dahaki maçta teknik direktör olmaya adaylığımı koyduğumu sözlük vasıtasıyla tüm camiaya bildiriyorum.
iyi güzel, gülüp eğlendiğimiz, yağmur altında ıslandığımız bir maç oldu. ancak burdan yapılan yorumları görünce aklıma ilkokul yıllarındaki 'ezme psikolojisi' geliyor. işte ne bileyim "ooo, nası ***tik ***tuk çıkardık ama" veya "adeta tavuk ***iyorum ya" gibi seviyeden yoksun, zeka eksikliği taşıyan yorumlar. hele maç çıkışı bir sen benua mı ne ***kimse, o espri yapıldı. yendi yendi bitmedi bu espri. yeter artık. cidden mide bulandırıyor.
ayrıca burdan itü'lü arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum. ellerinden geleni yapmışlar. ha, çok fena ***tik orası ayrı.
uludağ sözlük'ü kınadığım bir spor mücadelesi. centilmenlikten nasibini alamamış ulusporlular size diyom len! ulan yapılır da böyle mi yapılır? hiç düşünmediniz mi o garibanların da birer karizmaları var, aileleri var, kız arkadaşları var! ayıptır ayıp... 12 gol ne la? gevura mı atıyonuz? vur dedik ırza geçmişsiniz... sözlükler arası diyaloğu başlamadan bitirmişsiniz. hitler'in yahudilere yaptığı bile bu kadar değildi.
insanlık adına bir utanç kaynağı(!) olduğunuz için hepinizi alnınızdan öpüyorum.
olmuş bitmiş, sahada pek güzel kazanılmış maçtır. takımımızı tebrik ederiz, bu altın jenerasyonun hepsini takımda tutmak istediğimizi istanbul kulüplerine* satmayacağımızı belirtmek isteriz, ha bide hedefimiz türk olmayan sözlükleri yenmektir, redhouse nananı skecez!*
Artık bu saatten sonra zafer sarhoşluğunu bırakıp sözlüğümüzün bir diğer nimeti pablo escobar'ı üstlerine salma zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. hepimizin bildiği gibi kendisi futbol sözkonusu olunca onlarca yazara karşı tek başına çirkefleşebilmektedir ve bu galibiyetleri gelecek nesillere her 12 gördüğü yere itü, her itü gördüğü yere 12 yazarak taşıyabilecek kapasitededir*.
tekrar katılan herkesi tebrik eder, benzer zirveleri bursa da görmek isteriz.
yağmur altında hep destek tam destek olmayı sözlüğümüze bir borç biliriz.
oynayan tüm arkadaşların gönüllerine sağlık tek tek övmeye gerek yok lalin 'işte saha işte futbol' diyorum.
itü lü oyuncuların maçın son 10 dakikasında kurdukları cümleler dötümüzle gülmememize sebebiyet vermiştir 'abi yeter artık adamlara rezil olduk güzel oynayalım' yanısıra kendi aralarında birbirlerine düşmeleri hayli eğlendirmiştir. maç sonrasında uludağ sözlük soyunma odasında zafer kutlamarı yapılırken itü sözlüklü arkadaşlar dışarda 'iyi oynadık ama yenildik demeleri' hep bir ağızdan 'kötü oynasaydınız ne olurdu olurdu' gibi yavşak bir cevapla susturulmuştur.
ee bizimde ayıbımız oldu bari her taçlarını, her kornerleri, gol saysaydık be arkadaşlar.
maçı izleyen ama zirveye katılmayan biri olarak birşeyler söylemek istediğim zirve. zirveye neden katılmadığımı da açıklayayım. sözlükten hiç arkadaşım yok benim. o nedenle bana nasıl yaklaşılacağını bilmiyordum. ama içimden de feci derecede arkadaşları izlemek geliyordu. o nedenle evimin de dikilitaş'a yakın olmasından ötürü küçük halısaha'nın yanında oyunu izleme şansım oldu. pişman olmadım desem yeridir. konuşmalara tanık olamadım net olarak ama arkadaşları görmek güzeldi.
dün geceden itibaren hem burada hem orada maç hakkında yazılanları okudum. açıkçası bizim bir yazar arkadaşımızın rakip takımın iki numarasını hedef alan açıklamasına kadar bir gerginliğe rastlamadım. o kişinin bizim hakkımızda yazdıkları da tam o yazıdan sonrasına denk geliyor. izlediğim kadarıyla maçta bir gerginlik yaşanmadı ama dediğim gibi konuşmaları duyamadım. arada ufak tefek tartışmalar oldu tabi ama hep tatlıya bağlandı. ben rakip takımdan iki numaranın aşırı sert bir oyun oynadığını, bizi sakatlamak oynadığını açıkçası söyleyemeyeceğm. hatta bir ara bu arkadaş oyunu durdurup, bizim arkadaşlara faul hakkında birşeyler söyledikten sonra kendi takım arkadaşlarına daha sert çıkıştı. hatta maçı sonlarına doğru şöyle bir pozisyon hatırlıyorum. iki numaralı kişi, bir pozisyonda bizim turuncu ayakkabılı arkadaşı geçti ve faul oldu zannedip oyunu durdurdu. topu eline aldı arada konuşulanları ise duyamadım. ondan evvel de yine bu iki numara, korneri direkt auta gönderdi. bunu sanırım bizim turuncu yakkabılı arkadaşına sarı da olabilir o ayakkabı, uzaktan net görünmüyordu) bir faulu olara atmasının karşılığnda yaptığını düşünüyorum. açıkçası ben bu arkadaşın maç içinde ne birine kasten bi hareket yaptığını gördüm, ne de bir gerginlik yarattığını. takım arkadaşlarına bizden daha fazla çıkıştığını gözlemledim ben. futboldan çok anlamam, bjk taraftarıyım ama o takımdaki tek futbolcu oydu bence. maçtan sonra yazdıkları doğru değil, hiç hoş değil, ona yakışmadı. ayrıca ojektif olmak gerekirse maçta bizim oyuncuların daha çok durdurduğunu, daha çok konuştuğunu gözlemledim. ama oyun olarak olardan çok çok daha iyiydik. keşke iki numaranın sertliğinden, davranışlarından yana sıkıntımızı maç içinde halletseydik. arkasından konuşunca hoş olmadı gibi bana.
netice itibari ile güzel bir maçtı. temei ettiğim gibi biz kazandık. yaşasın uludağ !
itü sözlük ile uludağ sözlük yazarlarını buluşturan zirve. spor yapıldı, maçtan önce bir yerde oturulup sohbet edildi. öyle geçti işte...
öncelikle şunu bir kez daha anladım ki; tribün olayı çok önemli. beşiktaş taraftarı ölüyü diriltir diyorlar ya, uludağ sözlük taraftarı'da böyle işte. Beşiktaş semtinin havasını soludular ya, ondan olsa gerek. *
tribünü tıklım tıklım doldurup, 60 dakika boyunca takımı destekleyen, maç öncesi takımın oyuncularını tek tek tribüne çağıran, eğlenen ve eğlendiren uludağ sözlük taraftarları'na helal olsun. o yağmur altında böyle bir performans. sahada mücadele eden bizler, onların yanında sönük kaldık. beraent, fatal, kuntayi kinteleyen adam, limanla kavgali isyankar kaptan, melankolik, shaskin ve sultanfirardasenneredesin adlı yazarlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. sizler olmasaydınız işimiz zordu.
ayrıca rakip takıma ayrılan %5'lik bölüme münferit gelip, itü sözlük takımını deplasmanda yalnız bırakmayan taraftarı da kutluyorum. armasının peşindeydi.
gelelim takıma... herkes elinden geldiğinde oynamaya çalıştı. sonuçta hepimiz ilk kez bir arada oynuyorduk, avusturya'da maç öncesi kamp filan yapmadık. ama son derece uyumlu, sisteme bağlı bir oyun sergilendi.
lock: asıl kalecimizin son anda gelemeyeceği haberi alınınca, file bekçisi olma sorumluluğunu hiç düşünmeden üstüne aldı. sanırım soğuktan donan ellerinin yanında, beyni de biraz uyuşmuştu. maçta kendisine bere verdik, kafası biraz ısınınca aklı başına gelip "benim burada ne işim var" dedi ama iş işten geçmişti. kritik kurtarışlara imza attı, yediği gollerde yapabileceği hiçbir şey yoktu.
slm asl pls: maçın 20. dakikasında yerini saipsiz'e bıraktı. o dakikaya kadar elinden gelen tüm gayreti gösterdi. bu zirveyi organize eden, itü sözlük ile irtibatı sağlayan kişiydi. kendisine teşekkür ediyoruz.
saipsiz: maçta saatlerimiz 20. dakikayı gösterdiğinde oyuna girdi. girer girmez iki çalım yaptı. "tribünlere oynayayım dedim. hepsi üşüdü, biraz gaza gelsinler istedim" şeklinde bir açıklaması oldu. kornerden ön direğe gelen bir topu öyle bir uzaklaştırdı ki, şaşar kalırsınız. eğer top kaleciyi geçse, topu çizgiden çıkaracakmış hissiyatı veriyordu.
reconquista: maçın başından 59. dakikaya kadar son derece disiplinli bir oyun sergiledi. 59. dakikada ileriye çıktığı vakit kendisine yapılan defansa gel uyarılarına kulak asmadı. o kadar kusur, kadı kızında da olur. ne adam geçti, ne de top... her takımın defansına lazım biri. gol atmadı ama rakip takımın gol ataklarının tamamını durdurdu. halı sahada önce gol yemeyeceksin. bu adam da bunu en iyi şekilde uyguluyor.
essagan ala gazugu: defansın solunda ümit özat gibiydi. sağ ayağıyla adeta şov yaptı. yeri geldi 3-4 kişinin arasından sıyrıldı, yeri geldi rakip takımın iki oyuncusu altıpasın içindeyken araya girip topu uzaklaştırdı. formasının hakkını verdi, katkısı büyüktü.
bydnvr: orta sahada rakip takımın pas yapmasını önledi. ilk önce rakibi durdurup, sonra vuran bir isimdi. bazen göbekteydi, bazen sol açık oynadı, bazen forvetti, bazen forvet arkasıydı, defansına yardım etti. sahanın her yerinde vardı. maşallah.
chaotic good: takımımızın gizli forvetiydi. ilk yarıda istediği topları alamadı, rakip takım oyuncuları kendisini markaja almıştı. ama ikinci yarı hem istediği topları alıp, hem boş alan bulduğu vakit neler yapacağını bizlere gösterdi. takımımızı rahatlatan kritik gollere imza attı.
ayagini organina gore uzat: futbolu sevdiren güzel hareketleri vardı. estetik açısından çok güzel goller attı. nereye koşacağını çok iyi biliyor. rakibe topu kaptırsa bile tekrar mücadeleyi bırakmayıp, yine topu kazanıyor. son derece hırslı, temiz bir mücadele sergiledi. sözlüğümüzün genç yeteneği.