34 askerimizin rus jetleri tarafından katledildiği saldırı.
rusya aklı sıra büyükelçi intikamını aldı.
üstüne şehitlere kelle diyen rte ve ekibinin putin’in kapısında bekletilmesi ise ayrı rezalet.
Şehadet şerbeti içen aslanlara selam olsun.
Askerlik yan gelip yatma yeri değil ve şehitlere kelle diyenlerin askerlerin ve ailelerinin ruh halinden anlamamasi normal.
tüm suriye'yi yaksan, yıksan bu 34 kahramanın birinin bile saçının teli etmez.
ama biz idlip'teki ortadoğu farelerinin rahatça üreyip 5-6 çocuk yapması için 34 aslanımızı feda ettik.
sonra 34 aslanımız şehit düştükten günler sonra bu ülkeyi "şahsının malı" zanneden şahıs çıktı konuşma yaparken espriler yaptı ve güldü.
Gözlem noktası içinde kalmak zorunda mıydık
Kalmak zorundaysak neden çıktık.çıktıysak, Gözlem noktasında olmamamıza rağmen rusyaya neden gözlem noktasındayız dedik. Ya da dedik mi. Rus hukumeti mi yalanci türk hukumeti mi? Suriyede olmak günün sonunda bize ne kazandıracak? Suriye toprak bütünlüğünü istiyoruz. Ülkenin başındakini istemiyoruz. Ülkenin başındaki dünyada söz hakkı olan bir devlet tarafından destekleniyor. Bu durumda ülkenin başındaki bi 50 sene daha ülkenin başında böyleyken Esad ile neden anlaşmıyoruz. Şii diye mi? halkına zulmediyor diye mi? Ülkelerin iç işlerine ne zamandan beri karışıyoruz? Şehitlerimiz başımız üstünde şehit olmak başlı başına bi mertebe. Ama şehit oldu diye dövünüyoruz şuan şehit oldu diye övüneceğimiz yerlerde durumlarda şehit vermeliyiz vereceksek..
mersin 3 aslan evlat verecek yarın toprağa ve şu an gökyüzü onlara ağlamaya hazırlanıyor sanki. şimşekler yıldırımlar çakıyor yağmur damlaları düşmek üzere.
“şehit bir askerimizin cebinden çıkan not;“olur da o çok sevdiğiniz dizilerden ve dünya gündeminden bıkar da aklınıza gelirsek eğer bilin ki biz sizlerle sessizce çoktan vedalaştık. çünkü siz dizileri izlerken biz sizin ve çocuklarınız için sessizce şehit oluyorduk.”
yüreğimiz yandı. acımız büyük. vefat eden mehmetçiklerimizden allah rahmetini esirgemesin.ailelerine allah sabır versin.
tarihimize olan inancım gitgide azalıyor. yazılanlar, çizilenler.. hepsi yalan mıydı? bu kadar güçsüz bir millet miyiz biz gerçekten onu anlamaya çalışıyorum ama aklıma kurtuluş savaşında, çanakkalede, conkbayırında, anafartalar da yazılan nice destanlar geldikçe dönüp diyorum ki bu ülkeyi yönetenler türk değil. türklükle alakası bile olmayan bir avuç insan müsveddesi. yok öyle sosyal medyanın kepengini indirmek; ölüp gidenlerin kanı, anaların gözyaşı yerde kalmasın diye kendini bile vursan ödeyemezsin bu hakkı bırak istifa etmeyi. çekin o hangi milletin locasına ait olduğu belli olmayan boktan ellerinizi şu güzel ülkeden ya, bitin yani. B ı k t ı k ulan yeter be.
olay rusya'nın işi. esad kendi başına bir şey yapamaz.
rusya, defalarca askerlerimizin gözlem noktası dışında vurulduğunu ve "askerlerimizin orada olduğunu bilmediklerini, orada olmaması gerektiğini" açıkladı. hatta defalarca da askerlerimizin konum bilgilerini istediklerini iddia etti.
tsk'nın, muhaliflerin birkaç gün önceki sarakib saldırısına geriden destek verdiğini yazmıştım. ortada bir soçi anlaşması ihlali olabilir. eğer varsa, cumhuriyet tarihinin en büyük rezaletlerinden biridir bu.
bunu bir kenara bırakın, hava sahasına girmeden idlib'e asker gönderdik. neden? inattan, fetih hayallerinden...
Muhalefet ölen asker sayısını bile telaffuz edemeyip valinin birine açıklattıran, tahliye için bile güvenli hava sahası olmadan kara operasyonu yürüten hükümeti istifaya zorlayacağına TBMM oturumu istiyor. Sanki halkı ilgilendiren ciddi kararlar mecliste alınıyormuş gibi. Hükümet de Salı gününe gizli oturum teklif etti. Bu gizli oturum yapılırsa içeriğini katılanların dışında en az 10 yıl kimse bilmeyecek. 1920'den beri 266'dan fazla gizli oturum yapılmış. Bunların 49'u hiç açıklanmadı. Yani halkın hiç haberinin olmadığı konuşmalar ve kararlar söz konusu. Hükümete hediye edilmiş bir hak olur buna meydan vermek. Ama halkın hakka ihtiyacı var. En başta da savaşa karşı çıkmak, savaş yerine gerçek demokratik bir barış lehine talepler öne sürmek, kendi kaderine el koymak için söz söyleme hakkı. Ülke bu konuda özgür değil ve gizli oturum ya da TBMM bunu düzeltemez. Halk haklarına kavuşmadıkça ve muhalefet buna hizmet etmedikçe vatanın selameti halkın köleliğini pekiştiren kanlı bir yalandır.