bugün

Kılpayı atlattığım yağmur dışarda kalsaydım durumum kötü haldeymiş anladım.
bir ötobüs şirketinde araç takip biriminde çalışıyorum. istanbul otogar yöneticisi aradı aga şu alt kattaki otobüsleri ara su basacak dedi. inanamadım. bastı mı acaba?
görsel
Hayatımda yaşadığım en şiddetli meteorolojik olaydı. Doğanın muhteşem gücü yine kendini hatırlattı.
özellikle de büyükşehirlere yönelik yapılan yatırımların ne kadar da yüzeysel, dış güzelliğe yönelik, geçici ve seçim döçnemlerini idare etmekten ibaret olduğunu gösteriyor bu tür doğal(!) afetler. yağmur hakikaten muazzamdı ama bir o kadar da şaşırtıcı olan bir durum var ki hükümetten bir yetkilinin çıkıp; '' bu tür sel felaketlerinin nedeni, yağmur duasında gereğinden fazla talepte buluna bir grup vatandsaşımız yüzünden bu tür yoğun yağışlara maruz kalıyoruz.'' dememesi veya ''yağmur berekettir, rahmettir, müslüman kimse yağmurdan yakınmamalıdır!'' dememesidir. bu tür felaketler izmir'de antalya'da vb yerlerde olunca bu doğa olaylarının nedenlerinin 21. yy bilim, teknoloji ve rasyonalizm çağına rağmen, milletimizce farklı olgulara bağlanılması da tekerrür eden bir diğer garabetir maalesef!
bu ve türevi olayları daha berrak anlamak için birkaç tane rahmetli kemal sunal filmi izlemek de yeterli olacaktır galiba!
facebook'taki bir gruba üye çomarın - cenabet çapulcuların yürüyüşünden sonra istanbul gusül abdesti alıyor - şeklinde abuk bir yaklaşımla yorumladığı hadisedir.

istanbul'un suyu çıkmış, halâ antin kuntin.
insanlara doğa karşısında ne kadar aciz olduğunu bir kez daha kanıtlayan ve insanlığın dünyanın başına gelmiş en kötü şey olduğunu hatırlatan doğa mesajıdır.

Temmuz 27, kutuptan istanbul büyüklüğünde kopan buz parçaları, betonlaşma projeleri, çıkan ya da çıkarılan orman yangınları, sürekli üreme, üretmeden tüketme, yok etme, var etmeme, düşünmeme, böbürlenme ve hep böyle devam eder sanılarını sebep sayabiliriz.

Keşke bir durup düşündürse!

Mümin suresinden bir alıntıyla son vermek tanımı güçlendirecektir :

görsel
son zamanlarda yüksek sıcaklıkarın, ege'de meydana gelen depremlerle birleşmesiyle, psikolojik olarak bir büyük marmara depremi akıllara geliyordu ki bu felaket gerçekleşti. hakikaten felaketti. 20-25 dakika içinde istanbul'u çorbaya çevirdi. bildiğim kadarıyla ölü yok ki bu da en büyük temenni diyebiliriz. tabiatın ince ayarlarıyla oynamamızın sonucu diyeceğim de kimsenin, özellikle bizim milletin hiç umrunda değil. adam mangal ateşini söndürmeden gidip yüzlerce ağacın kül olmasına sebep oluyor. hatta eminim o haberleri de evinde oturup pişkin pişkin izlemiştir. zaten bu ülkede adam yaralayanın ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılması şeklinde bir adalet mekanizması var. kaldı ki ağaçlar, hayvanlar kimin umurunda? biz bu vurdumduymazlıkla daha çok felaket görürüz.
kendisiyle pek aram yok maalesef ama tanri bence ultimatom veriyor bizim topraklara beyler.

helak is coming.
Genel olarak nasıl zina yapıyorsunuz? Caddeleri, sokakları sel basmalı mı küçük çaplı depremler oluşturmalı mı?
bu yağmurdan sonra anladığımız net olarak şudur;

doğa her zaman kazanır. istediğiniz kadar yol yapın, istediğiniz kadar rezidans dikin, istediğiniz kadar yağmalayın yeşil alanları, ormanları. sonunda doğa kazanacak, siz kaybedeceksiniz insanoğlu.

ha birde;

bokunuzda boğulun amk sapiensleri.
Balkon giderini yanlış yere yaparsanız su gitmez. Burada musluğun suçu yok.
Doğa intikam falan almıyor. Mevcut fizik yasaları gereğini yapıyor sadece. Doğa intikam alıyor diye kurulan nedensel ilişki sadece "Bu kadar yağmura biz ne yapalım" savunmasını meşru kılıyor.
en çok da esenyurt, bağcılar, sultanbeyli gibi az gelişmiş semtleri etkileyen yağmurdur. beklentimiz karşılanmamış, mini eteklilerin bol olduğu beşiktaş, bebek, ortaköy, bağdat caddesi çok az etkilenmiştir. hocam bu semtlere ait görüntüleri abartarak ekleyebilir miyiz lütfen, islami teorimizin altı boş kalıyor. lütfen.
gözlerimin önünde ağaçların köklerinden sökülüp arabaların üzerilerine devrildiği tufandır. yağmur falan çok basit kalıyor. uçan çatılar yıkılan balkonlar kökünden kopan ağaçlar inanılmaz kuvvetli rüzgarın kaldırıp sürüklediği insanlar çöp konteynırları motosikletler kağıt gibi havada süzüle süzüle önümüzden geçen çatılar istanbulun en işlek caddelerinden bir tanesinin ayak bileği seviyesi kadar su ile çaya dönmesi. hep filmlerde izlerdik bunları 10 gün içerisinde 2.defa olunca insan gerçekten hayret ediyor..
istanbul'a acımasızca yapılan yağmanın, talanın neden olduğu iklim değişikliği yüzünden felakete neden olmuştur.
Cehaletin yönetimi ele gecirmesinin adı "allahın işi"yle "Doğa intikam alıyor" olmuş.
Tarihin baslangıcından beri Bu güzelim şehrin gördüğü tek doğal felaket depremdir. Gerisi akpdir.
Yağışların sebebi yoğun bulutların içine iyonlaşma partiküllerinin serpilmesiymiş. Bu sayede yüklü bulutlar boşaltılmış.

görsel
okmeydanı metrobüs durağında yakalanıp başından sonuna kadr maruz kaldığım yağmur ve dolu yağışıdır.
ciddi ciddi tısrtım bi an.

askerlikte bundan daha kötü bir durumla da karşılaşmıştım ama çevremdeki korkan insanlar beni de etkiledi sanırım.
Sadece yağmur mu?

Bir tanıdığa denk gelen parçacık: görsel
o kuzeyden gelen kırmızı renkli bulutların güzergahında isen kapalı ve yüksek bir yere sığın. ne olur ne olmaz.
görsel
o gün yağmur yağıyor diye dışarı çıkmamıştım. ne günlerdi. yazlıktaydık.
Ben dün ne yediğimi hatırlamıyorum adam kaç yıl önceden yağmurun yağdığı günü hatırlıyor..