utanmamazlığın, iki yüzlülüğün dik alasıdır. işine gelen darbeye devrim de, istediğine darbe de.
bunu genelde, kemalistler yapıyor. 12 eylül'e darbe derler çünkü partileri kapatıldı. 27 mayıs'a devrim derler çünkü 10 yıldır ülke başında olan ap hükümetinden kurtulunmuştur.
babalar gibi darbedir ve günümüzdeki durumun başlıca nedenlerinden biri de 27 mayıs darbesidir; 12 mart, 12 eylül ve 28 şubat bunları izler. evet 27 mayıs'ta diğer darbeler gibi halk tarafından desteklenmiştir çünkü dış güçler gri propaganda yoluyla halkı buna hazırlamış dp'yi canavar olarak göstermiştir. zaten darbeler halk tarafından desteklenmediği takdirde başarıya ulaşamaz misal talat aydemir ve 15 temmuz'daki fetö kalkışmalarını örnek gösterebiliriz. lakin darbeler milleti böler, kutuplaşmaları derinleştirir, anlık çözüm olarak görülür fakat ilerisi için memleketin 50 senesinden çalar-ki çalmıştır da. dp'nin hatası varsa seçime gidilir ve seçimde millet faturayı keser ve iktidardan millet indirir olay budur. günümüze örnek vermenin de luzumu yoktur artık dünya iki kutuplu değil, o dönemin koşullarıyla mevzuları değerlendirmek uygundur. ama darbeler hiç bir zaman cumhuriyeti korumamıştır bilakis cumhuriyet düzenine karşı olan sol/sağ farketmeksizin görüşteki kişilerin işine gelmiştir. darbeler olmasın diyorum 27 mayıs da diğerleri gibi darbedir nokta.
ironik kısmı kağıt üstünde en özgür anayasayı yapan devrimci darbedir. Ama köylü kızına frapan köy çoğuna frak olmuyor işte sırıtıyor yadırgıyor. Menderesin başına gelende inönü ye ve chp ye yapmak istediği her şeydir. Ne ekersen onu biçersin. Bize anlatılan naif kibar asil menderes darbeden önce neler demiş neler yapmış buyrun okuyun.
Menderes’in, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve Atatürk’ten sonraki cumhurbaşkanı ismet inönü’yü “Üç beş ay içinde Halk Partisi’ni boş çuvala çevireceğim. ismet Paşa’yı mahvedeceğim” sözleriyle hedef alması, Kurtuluş Savaşı’nı küçümsemesi, inönü’nün sık sık il gezilerinde saldırıya uğraması ve yaralanması, öğrenci eylemlerine yönelik sert müdahaleler ve askerlerin bu müdahalelerde yer alması ordu içinde rahatsızlığa neden oldu.
Meclis’te, yargı organı yetkileriyle donanmış, yayın yasağı getirebilecek, gazeteleri toplatıp matbaalarıyla birlikte kapatabilecek, siyasal toplantı veya gösteriyi engelleyebilecek, her türlü belge ve eşyaya el koyabilecek Tahkikat Komisyonu? kurulması ise tepkilerin artmasına neden olan son damla oldu. Türkiye’nin 1946’da çok partili siyasi sisteme geçmesiyle birlikte tarih sahnesinde boy gösteren ve CHP’nin hazırladığı toprak reformuna karşı yürüttüğü muhalefet ile öne çıkan toprak sahibi Adnan Menderes ve liberal ekonomi yanlısı Celal Bayar önderliğinde kurulan DP, 1950’de iktidara geldi, 27 Mayıs 1960’a kadar Türkiye’yi yönetti. CHP’nin “tek parti” yönetimine yönelik eleştiriler nedeniyle geniş yelpazede toplumsal destek sağlayan DP, iktidarının ilk dönemi ile son döneminde farklı politikalar izledi.
Özellikle son döneminde “iktidarda kalabilmek için baskıya yönelen” iktidar, “ulus egemenliğini parti egemenliğiyle değiştirmekle” eleştirildi. NATO’ya üye olabilmek için Meclis yetkisi alınmadan Türk askerini Kore Savaşı’na gönderen iktidar, ekonominin kötüye gidişi ve hayat pahalılığı karşısında somut adımlar atamadı. DP’nin adı, istanbul’da yaşayan Rumlara karşı 1955’te gerçekleşen ve 6-7 Eylül olarak adlandırılan olaylara da karıştı.