Hiç unutmam masabaşında iş yetiştirmeye çalışıyor bir taraftan zıkkımlanıp ara ara maça bakıyordum. Sabri'nin golünden sonra nasıl oldu o tonerin yazıcısı elime geldi de duvara fırladı da yerlere saçıldı net hatırlamıyorum.
Tek hatırladığım fırça ile süpüre süpüre tekrar içine doldurduğum.
bir galatasaraylının asla unutamayacağı maçlardan biridir.
90'da sabri'nin golüyle üst tura çıktığımız maç.
harry kewell ın, cassio lincoln ün olduğu zamanlar.
amcamların lojmanının alt katındaki lokalde izlemiştik. her yer duman altıydı. sabri'nin golünü net hatırlıyorum.
o sene hamburg'a saçma sapan elenmese gs, uefa'yı bir daha alacaktı. öyle bir hava vardı.
galatasarayın son senelerde avrupada oynadığı en güzel, en heyecanlı maçtır. resmen ölüp ölüp diriltmiştir bizleri. maçın gidişatıyla başlarda o kadar da dolu olmayan ömür aile çay bahçesi (izmir, karşıyaka'da) sonradan full çekmişti. tabi maç 3-3'e gelince herkeste bir matem havası oluşuverdi. çıt çıkmıyordu. gerçi ben de üzgündüm ama bundaki en büyük etken kewell'ın o muhteşem golünün güme gidecek olmasıydı. ama zabri'nin golü gelince ortalık yıkıldı adeta. önümde oturan tanımadığım adamla sarmaş dolaş olduk. gerçi yanımda arkadaşım vardı ama o fenerliydi. gerçi bitime beş dakika kala bile galatasaray gol atar diyor ben de ona git allah aşkına diyordum ama adam haklı çıktı. ve bu maç son yıllarda galatasaray'ın avrıupada oynadığı en iyi maçtı. hayatımda izlediği en heyecanlı 10 maç arasına da girer ayrıca.
d-samart'ın anasına küfrettiğimiz maç olmuştur ayrıca. arkadaş her şey güzel. sabri maç sonu üçlü çektiriyor. 22 bin kişi ayakta. müthiş bir atmosfer ama bu arada gel gör ki spikerin dediği lafa bak
aslında galatasaray taraftarının o statta gördüğü zaferler düşünüldüğünde çok da fazla büyütülmemesi gereken bir maç.
lakin takımın son dönemde yaşadığı büyük kriz ve son kocaeli maçı düşünüldüğünde küçük çaplı bir duygu patlaması yaşanması normal karşılanabilir. ayrıca maçın gidişatı da son derece ilginç ve heyecanlı olmuştur.
bir kaç cümleyle özetleyelim; tur için mutlak kazanmanız lazım olan bir maçta 10. saniyede gol yiyorsunuz*. ilk yarı bitmeden turu geçecek skoru buluyorsunuz*. ikinci devrede tamam rahatladık* derken, 3 dakika içinde turu kaybetme noktasına geliyorsunuz*. ve son dakikada, daha 3 gün önce bütün stadın koro halinde "s... ol git" diye bağırdığı oyuncunun müthiş golüyle turu geçiyorsunuz. ne dersiniz, yeterince ilginç bir maç değil mi dostlar?
sonuç olarak futbol garip bir oyun, galatasaray da büyük bir takım vesselam.
maç başlamadan banyoyu yapıyım rahat rahat izlerim pijamalarla diyerek heveslenmiştim ama bir baktım banyo dolu, içerde peder bey varmış. lan neyse arada girer çıkarım dedim bilgisayarın başına döndüm maç başladı. bir yandan da radyodan dinliyorum. daha kadroları saymadan adam golü anlattı. ben küfrede küfrede totemlere başladım.
açtım pes 2009'u seçtim aslanlarımı karşıya da ibne bordeaux'u aldım top playerda açtım 20 dakikalık maçı inatla bastıra bastıra maçı kazandım ama bizimkilerden hala ses yok. pederin çıktığını duyunca bornozu alıp koşa koşa gittim banyoya bir güzel duş aldım, su masajı yaptım kendime. bornozuma sarıldım odama yöneldim ama içerden o çığlık sesi geliyor radyodaki spiker işte arda diye bağırıyor ben havalardayım giyinirken ikiyi attık. **
aldım telefonu bütün galatasaraylı arkadaşlarımı aradım "lan olum olay bendeymiş acayip totem tuttu bu maç" diye. ayrıca bu maçta 4 gol atacaz kesin diye de eklediğimi de ekleyeyim. **
neyse sevgili sözlük ben bu zevkle açtım sözlükleri oraya buraya yazıyorum ne koduk ama diye bu arada biz 3'ü de attık. değmeyin keyfime. sonra lan dedim bari çerez alıyım balkona gittim geldim arada içecek de lazım olur diye uludağ gazoz zulamdan bir buçukluğu da yanıma aldım geldim. bir baktım 3-3 olmuş.
sabri'nin golünü de kaçırdım sözlük totem niyetine banyoya gittim yüzümü yıkadım geldim bu arada bu çakmış. spiker sabri durdu durdu turnayı vurdu turu geçötik işte diye bağırıyordu onu yakaladım bi.
totemlerimin arasıan bayoya gidip gelmeyi eklemiş maçtır.
lincoln soyun ve hagi ol.
önce koklattın sonra tattırdın.
bu gs adamı hem öldürür hem güldürür.
eh be sabri bu saate kadar beklenir mi.
yürekler ağzımızın içinde dans ediyor.
ardanın son dakikalarda kafayla topu oyunda tutmasına istinaden; öptüm seni kafandan arda.
oz büyücüsü yap büyünü.
galatasaray turkiye'dir lafının, ne kadar doğru olduğunu bir kez daha bize kanıtlamış maç. bu maçtan sonra galatasaray uefa'dan elense de bir şey farketmez artık. galatasaray ruhuna inanmayan insanların çoğu, bu maçta inandı ve tebrik ettiya ölsem de gam yemem.
ayrıca taraftarımızı da tebrik ediyorum. türkiye'nin en soğuk havası olan şehirlerinin birinde, takımlarını yalnız bırakmayıp değil 90, 290 dakika ( maç öncesi ve sonrası ) takımlarını desteklemişlerdir. her zaman olduğu gibi.
her ne kadar sabri'nin attigi gol ile gelmis olan mac olsa da, aslinda macin üzellikle son bölümünde skor 3-3 iken arda-lincoln-kewell-baros dörtlüsünün sogukkanliligiyla ve basarili paslariyla alinmis mactir. mac 3-3 olduktan sonra bu dörtlünün göstermis oldugu performans ayakta alkislanacak cinstendir. o yüzden de gs'nin sahip oldugu hücum hattindaki zenginlik avrupa'nin cok az sayida takiminda vardir.
sabri'nin golüne fransız spikerlerin de sevindiği maçtır. galatasaray'ın resmi sitesinden, fransız kanalının yayınından goller seyredilebilir.
sabri'nin kaleciden dönen bir topuna da uf demiştir bu spikerler. ha bi de ilk gol hariç fransız ekibinin attığı gollere de sevinmediler, ilginç adamlar.
ligde son haftalarda aldığı kötü sonuçlara rağmen, galatasaray'ın kuruluş amacı olan türk olmayan takımları yenmek felsefesini unutmadığını gösteren maçtır.
galatasaray'ın avrupa'da gerçekten uğurlu olduğunu; bundan da önemlisi, profesyonel, avrupa takımları düzeyinde bir futbol kulübü olduğunu gözler önüne sermiş, hala galatasaray'a çamur atarak orgazm olanlara "artık yeter" diye bağırma aşkımızı da alevlendirmiş, cimbom'un 4-3 kazanarak adını son 16'ya yazdırmasını, hamburg'a rakip olmasını sağlamış mücadele.
oh be, bitti tanım.
evet arkadaş, dediğim gibi. 11. saniyede 0-1 geriye düştükten sonra, sen o heyecanla; o psikolojik çöküntüyle maçı 3-1'e, 3-3 olduktan sonra da 4-3'e getirebiliyorsan; ben ağzımı açıp tek kelime etmem. ekran başında benim psikolojim bozuldu, uykulu olduğumdan mı bilmem; ama pencereye falan çıkıp "yaşıyorum di mi la, yeniliyoruk?" dedim kendi kendime.
ve yine evet arkadaş, tek kelime etmem. ama derim ki, helal olsun galatasaray, helal olsun aslanlar. böyle devam. şunu da eklemek isterim ki, erken yenilen golün ardından "bu takımdan bi cacık olmaz" diyen adam cimbomlu değildir, olamaz. üzerine alınan alınabilir. galatasaray'ın kaç galibiyeti normaldi avrupa'da? hangisi olay olmadı, hangisi "bu takım gerçekten büyük bir takım" dedirtmedi? kaç maç kazandı galatasaray top oynamayıp 1-0 galip gelerek?
küllerinden yeniden doğan bir avrupa fatihinin dönüşünü ortaya koyan maçdır. son dönemlerde ligdeki başarısızlıklarına rağmen asıl başarılı olduğu alanı unutmadığını gösteren galatasaray adım adım kadıköye doğru ilerlemektedir.
son görüşlere bakıldığında boğaz köprüsü gişeler geçilmiş son düzlükte stada az kalmıştır.