maç başlamadan banyoyu yapıyım rahat rahat izlerim pijamalarla diyerek heveslenmiştim ama bir baktım banyo dolu, içerde peder bey varmış. lan neyse arada girer çıkarım dedim bilgisayarın başına döndüm maç başladı. bir yandan da radyodan dinliyorum. daha kadroları saymadan adam golü anlattı. ben küfrede küfrede totemlere başladım.
açtım pes 2009'u seçtim aslanlarımı karşıya da ibne bordeaux'u aldım top playerda açtım 20 dakikalık maçı inatla bastıra bastıra maçı kazandım ama bizimkilerden hala ses yok. pederin çıktığını duyunca bornozu alıp koşa koşa gittim banyoya bir güzel duş aldım, su masajı yaptım kendime. bornozuma sarıldım odama yöneldim ama içerden o çığlık sesi geliyor radyodaki spiker işte arda diye bağırıyor ben havalardayım giyinirken ikiyi attık. **
aldım telefonu bütün galatasaraylı arkadaşlarımı aradım "lan olum olay bendeymiş acayip totem tuttu bu maç" diye. ayrıca bu maçta 4 gol atacaz kesin diye de eklediğimi de ekleyeyim. **
neyse sevgili sözlük ben bu zevkle açtım sözlükleri oraya buraya yazıyorum ne koduk ama diye bu arada biz 3'ü de attık. değmeyin keyfime. sonra lan dedim bari çerez alıyım balkona gittim geldim arada içecek de lazım olur diye uludağ gazoz zulamdan bir buçukluğu da yanıma aldım geldim. bir baktım 3-3 olmuş.
sabri'nin golünü de kaçırdım sözlük totem niyetine banyoya gittim yüzümü yıkadım geldim bu arada bu çakmış. spiker sabri durdu durdu turnayı vurdu turu geçötik işte diye bağırıyordu onu yakaladım bi.
totemlerimin arasıan bayoya gidip gelmeyi eklemiş maçtır.
aslında galatasaray taraftarının o statta gördüğü zaferler düşünüldüğünde çok da fazla büyütülmemesi gereken bir maç.
lakin takımın son dönemde yaşadığı büyük kriz ve son kocaeli maçı düşünüldüğünde küçük çaplı bir duygu patlaması yaşanması normal karşılanabilir. ayrıca maçın gidişatı da son derece ilginç ve heyecanlı olmuştur.
bir kaç cümleyle özetleyelim; tur için mutlak kazanmanız lazım olan bir maçta 10. saniyede gol yiyorsunuz*. ilk yarı bitmeden turu geçecek skoru buluyorsunuz*. ikinci devrede tamam rahatladık* derken, 3 dakika içinde turu kaybetme noktasına geliyorsunuz*. ve son dakikada, daha 3 gün önce bütün stadın koro halinde "s... ol git" diye bağırdığı oyuncunun müthiş golüyle turu geçiyorsunuz. ne dersiniz, yeterince ilginç bir maç değil mi dostlar?
sonuç olarak futbol garip bir oyun, galatasaray da büyük bir takım vesselam.
d-samart'ın anasına küfrettiğimiz maç olmuştur ayrıca. arkadaş her şey güzel. sabri maç sonu üçlü çektiriyor. 22 bin kişi ayakta. müthiş bir atmosfer ama bu arada gel gör ki spikerin dediği lafa bak
galatasarayın son senelerde avrupada oynadığı en güzel, en heyecanlı maçtır. resmen ölüp ölüp diriltmiştir bizleri. maçın gidişatıyla başlarda o kadar da dolu olmayan ömür aile çay bahçesi (izmir, karşıyaka'da) sonradan full çekmişti. tabi maç 3-3'e gelince herkeste bir matem havası oluşuverdi. çıt çıkmıyordu. gerçi ben de üzgündüm ama bundaki en büyük etken kewell'ın o muhteşem golünün güme gidecek olmasıydı. ama zabri'nin golü gelince ortalık yıkıldı adeta. önümde oturan tanımadığım adamla sarmaş dolaş olduk. gerçi yanımda arkadaşım vardı ama o fenerliydi. gerçi bitime beş dakika kala bile galatasaray gol atar diyor ben de ona git allah aşkına diyordum ama adam haklı çıktı. ve bu maç son yıllarda galatasaray'ın avrıupada oynadığı en iyi maçtı. hayatımda izlediği en heyecanlı 10 maç arasına da girer ayrıca.
amcamların lojmanının alt katındaki lokalde izlemiştik. her yer duman altıydı. sabri'nin golünü net hatırlıyorum.
o sene hamburg'a saçma sapan elenmese gs, uefa'yı bir daha alacaktı. öyle bir hava vardı.
bir galatasaraylının asla unutamayacağı maçlardan biridir.
90'da sabri'nin golüyle üst tura çıktığımız maç.
harry kewell ın, cassio lincoln ün olduğu zamanlar.
Hiç unutmam masabaşında iş yetiştirmeye çalışıyor bir taraftan zıkkımlanıp ara ara maça bakıyordum. Sabri'nin golünden sonra nasıl oldu o tonerin yazıcısı elime geldi de duvara fırladı da yerlere saçıldı net hatırlamıyorum.
Tek hatırladığım fırça ile süpüre süpüre tekrar içine doldurduğum.