Görünce duygulandığım başlık. Sanırım hayatımda unutamayacağım günlerden biri 26 temmuz 2013.
En sevdiğim insanlarla omuz omuza sahnenin en önünden izlediğim konser oldu. Setlist, şarkılar, atmosfer hakkında diyebileceğim pek bir şey yok. Mükemmeldi. Ekstra olarak daha önce çalmadıkları en sevdiğim şarkı olan Aces High'ı dinlemek tarif edilemez bir duygu. Konserle ilgili en üzüldüğüm nokta ise etrafındaki herkes grupla ilgili materyaller yakalarken arkadaşım hiç bir şey alamadı. Bende en büyük amacım olan Steve Harris bilekliğine kavuşmuş oldum bu konserde. En azından inönü yıkılıyor arkadaş Beşiktaşlı bir koltuk alalım dedik onuda koparmayı beceremedik. Unutulmaz bir konserdi gerçekten.
2 minutes ve run to the hills de nakarata eşlik etmek
the trooper, fear of the dark , seventh son of a seventh son ve afraid to shoot strangers 'a "oooooo" diye eşlik etmek
aces high'da "live to fly, fly to live" diye bağırmak
bruce un her scream for me turkeeey! diyişinde bütün nefesinle bağırmak
paha biçilemez! olan konser.
voodoo six ve anthrax ın performasları da güzeldi özellikle anthrax ın
çok eğlendim.
konserden bir önceki gece otobüste olduğumdan uyuyamamıştım, konserden sonra müthiş bir yorgunluk vardı o yorgunlukla gece otobüsüne atlayıp şehrime geri döndüm eve gelir gelmez kendimi yatağa bıraktım. ama yorgunluğuma uykusuzluğuma kesinlikle değdi.
2-3 gün kısık ve cızırtılı sesle takıldım.
şansın da yardımı ile ön sıralarda kendime yer bulduğum konserdir. gelelim konsere;
bruce'un sesi duyuldu ; seven deadly sins, seven ways to win, seven holy paths to hell and your trip begins... sonrasında bruce "i am he the bornless one" dediği anda sahnede birşeyler patladı. gözlerim yandı bir anda, 2 saniyeliğine açamadım gözlerimi. açtığımda ise 6sıda sahnede karşımdaydı, bruce arkada üstte söylemekte, steve harris(s.a.v), janick gers, dave murray, adrian smith ve nikko. hayatımın en güzel anıydı, asla unutamayacağım an. konser de aynı güzellikte devam etti ve sanki o 2 saat 5 dakikada geçti benim için. aces high, seventh son of a seventh son ve afraid to shoot strangers'ta o kadar bağırdım ki gözlerim kanayacaktı artık.
gecenin favorisi ise fear of the dark'tı. sağolsun bruce abimiz "fear of the park" diyerek çıldırttı bizi.
phantom of the opera'da "scream for me turkey" diyerek, arkasındaki 6 farklı yerden çıkan ateşe kollarıyla hükmedişi de asla unutamayacağım anlar arasında.
can i play with madness ve 2 minutes to midnight'a mükemmel bir şekilde eşlik etti herkes. bruce dickinson'la 5 saniye göz göze geldiğimde kalbim duracaktı adeta.
afraid to shoot strangers'ta bruce'un sahne performansı mükemmeldi, vokale girmeden önce elindeki mikrofon'un dengesini bozup, parmağıyla gel gel hareketi yaparak yakaladı tekrar.
evil that men do ve running free ile mükemmel bir final yaparak sahneden ayrıldılar, 2 gün boyunca "o nasıl bir konserdi arkadaş?" diye sorup durdum kendime o kadar harikaydı.
kötü yanı ise pozitif'in organize etmesiydi, 320 lira sahne önüne verip, sahneyi göremeyenler vardı sağ sol köşelerde parasına mı yazık, zamanına mı bu insanların. red hot konserinde daha da beterdi organizasyon ama her neyse olan oldu artık.
hayatımın en güzel gecelerinden birini yaşatan iron maiden'a ve bruce dickinson'a teşekkürlerimi iletiyorum.
konser gayet iyi olmasına iyiydi de, sürekli video çeken embesil sürüsü yüzünden yeterince coşkulu olmadı. önümde ipad ile video çekmeye çalışan sik kafalı embesiller vardı. hepsini o kameraların üzerine oturtmak lazım da. neyse güzel konserdi.
Her zaman yaptığım gibi yine bir izlenim yazısı yazdığım konserlerden biridir. öncekileri ne yazık ki sözlükte tamamen bulunmuyor ama bunu ayrı bir yazasım geldi sözlük.
Bundan üç beş sene öncesine kadar bırakın bu denli büyük konserler izlemeyi, Iron Maiden'ı bu süre içinde iki kere izleyeceksin deseler gülerdim. Bu sefer de gülüyordum ama sebebi mutluluktu. Kimse Iron Maiden'ı görecek olmaktan mutsuzluk çıkartamaz zira. Konserin haberini ilk duyduğumda dışarı vuramasam da içimde fırtınalar kopuyordu. Biletini yine çıktığı gün alarak kendimi rahatlattım. Sold-out olma ihtimalini 2011'deki konser çıkışı kalabalığını gördükten sonra yüksek tutmuştum fakat ne yazık ki öyle olmadı. En azından bilet elimdeydi, gerisi önemli değil.
Stadyum konserlerinin en güzel yanı aynı girişe farklı kategorilerin yığılmaması oluyor. Saha içine tek bir giriş de yeterli değil tabii ama en azından başka bir kategoriyle de aynı yerde değildi. Öğlen saat 1'e doğru saha içi giriş demirlerine yakın bir yerde yerimi aldım. iptal olan konserler nedeniyle sıcakta bekleme şansı yakalayamamıştı insanlar. Bu yüzden çok kalabalık yoktu. Bundan 1 saat kadar sonra değişmez konser kadromuzun geri kalanı da Avrupa yakasına ayak basıp yanıma gelmişlerdi. Kapı açılana kadar sıcaktan kavrulmaya başlayan kalabalık, her yere su saçarak serinlemeye, uzun bez parçaları açarak gölge yaratmaya başlamışlardı. Dayanamayıp yoldan geçen polislerden toma talebi, daha sonra geçen tomaya su için yalvarmalar, en son ise itfaiyeyi aramalar falan. "inönü'ye bir itfaiye" diyen çocuğa "Beşiktaş'taki mi?" diye soran bir itfaiye görevlisi var bu yeryüzünde.
içeriye girişimiz belirtilen vakitten biraz daha geç olsa da girip saha içinin en ön demirlerinde boş bulduğumuz yerlere yapıştık adeta. 2011'de önüme yanlışlıkla bir devenin gelmesinden sonra arkalara gitmiş, küçücük adamları havaya kalkmış ellerin arasından zorlukla gören ben şimdi ön demirde yerimi alıp görüşümü garantiye almıştım. Voodoo Six çıkmak üzereyken güneş artık sahnenin arkasına düşmüş ve gölge gelmişti. Voodoo Six anavatanı ingiltere düşünüldüğü zaman daha karmaşık şarkılar yapabilmeli diye düşündüm. Eğlenceli ve gaz olmalarına rağmen dümdüz gidiyorlarmış gibiydi.
Anthrax'ı tam setlist izleme şansını ne zaman elde edebilirim bilmiyorum. Bu adamların alt grup olarak çıkması zaten üzücü bir durumken 9 şarkıyla geçiştirilmesi daha bir üzücü. Charlie Benante'nin yokluğunda davulu Jon Dette sahiplenmişti. Caught in a Mosh ile hızlı bir giriş yapıp ardından Madhouse ve Indians ile gazı üst sınırlara çıkartmışken hemen ardından TNT cover'ı ile stadyum hep bir ağızdan ses çıkmaya başlamıştı nihayet. Şarkının hemen bitiminde Back in Black'e girer gibi yapıp durunca biraz kursakta kaldı. Açıkçası ACDC'yi hiç sevmem fakat TNT ve Back in Black için aynı şeyi söyleyemem. Anthrax sahneden inerken Scott Ian "tekrar görüşene kadar" temalı cümlesini kurup vedasını etti ve Iron Maiden bekleyişi başladı.
Belirtilen saatte, yani 20:45'te Doctor Doctor yükselmeye başladı. ilk defa görmeyi geçtim, sanki ilk defa konsere gitmiş kadar heyecanlandım yine. Peşinden eriyen buzullar geçti, onun da peşinden Moonchild'ın introsu ve birkaç patlamayla Moonchild... işte Maiden tekrar istanbul'da ve dedikleri gibi daha büyük bir yerdeydi...
1. Moonchild
2. Can I Play with Madness
3. The Prisoner
4. 2 Minutes to Midnight
5. Afraid to Shoot Strangers
6. The Trooper
7. The Number of the Beast
8. Phantom of the Opera
9. Run to the Hills
10. Wasted Years
11. Seventh Son of a Seventh Son
12. The Clairvoyant
13. Fear of the Dark
14. Iron Maiden
15. Aces High
16. The Evil That Men Do
17. Running Free
Setlisti ile turne setlistinde değişim yapmadan çıktılar. "Keşke çalsalar" diyebileceğiniz her şarkı peş peşe çalındı. The Prisoner'da "Ben özgür bir adamım" dendi hep bir ağızdan... Afraid to Shoot Strangers'dan önce Bruce'un iptal olan konserlerin saçma bir sebepten olduğunu ve Iron Maiden'ın hiç bir şeyden korkmadığını söylediği sırada "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganları onu bastırıyordu. Bruce konuşmayı bırakıp bekledi ve sessizlik oluştuğu anda pek bir manidar olan Afraid to Shoot Strangers'a girişi yaptı. Müthiş bir şaheser, müthiş bir performans. Konserin tamamı müthiş bir performanstı fakat benim için kilit şarkılardan biri olan "Afraid..." beni benden aldı. Seventh son of a seventh son'a kadar olan kısım "Scream for me istanbul"larla birlikte ciğerimi şişirdi, dalağımı patlayacak kıvama getirdi... 1 saniye bile duraklamadan çaldılar, ben yoruldum onlar yorulmadı. Seventh son girince gökyüzüne doğru yükseleceğimi düşündüm. Böylesine güzel bir şey olamaz. Dünyanın 7. harikasını canlı canlı dinleyebilmek... Konserin kilit şarkılarından bir diğeri... Erdiğimi düşündüm açıkça. Ve konser başından bu yana grubun soluklandığı tek bölüm Seventh son'un orta bölümüydü. "Fear of the Park" dediğini duyduk sonra... Iron Maiden parçası çalarken sahneye atılan "Maiden Turkey" yazılı bezi açıp kaldıran ve sonra davula tutturmaya çalışıp başaramayan, peşinden sahne arkasından bant alıp onu yapıştırmaya çalışırken aynı zamanda şarkıyı söylemeye devam eden Bruce, formundan bir şey kaybetmediği gibi üstüne daha da artırmış bir halde ve seyirciyle iletişimi üst seviyede bir performans sergiledi. Son 3 şarkıyla birlikte veda ederlerken "eminim bir daha görüşeceğiz" cümlesini duyup bunu bir söz olarak alıyordum. Running Free ile birlikte sahneden indiklerinde kalabalık bir süre daha alanda "Maiden Maiden" diye bağırıyordu fakat dönüş yolunda sahne arkası güvenliğinden öğrendiğimize göre sahneden indikleri gibi arabaya binip gitmişlerdi. Boşa mı bağırdık peki? Hayır...
Aileleri ile gelenleri saymıyorum ama geri kalan kalabalığın büyük çoğunluğu Fear of the Dark'ta takılı kalmış, lise gezisine Topkapı Sarayı'na gelmiş ama bir şey anlayamamış insanlar gibiydi. Bizzat arkamda birkaçına şahit oldum, bir kez daha üzüldüm...
Iron Maiden gelir, Iron Maiden geçer ama gelip geçerken yıkar, yeniden yapar, yüceltir, doyurur... Eddie'ler, alevler, akrobatik hareketler... Tek kelimeyle efsaneydi.
Bir sonraki Roger Waters ve araya başka bir konser girmezse Europe konserlerinde görüşürüz.
etkisinden yavaş yavaş çıkaraktan anca yazabiliyorum*
muhteşem bir konserdi gerek sahne şovları gerekse iron maiden müthiş performansı ile göz doldurdular seventh son of a seventh son ve the number of the beast de sahne şovu ve performansın kralını yapıp hepimizi coşturdular, tek eksik hallowed be thy name'in çalınmamasıydı bence, birde bruce dickinson "konser iptal edenlere tepki gösteriyoruz" tarzı birşey söyleyecekken "her yer taksim her yer direniş" diye slogan atılarak sözünün kesilmesiydi bruce'un yerine ben bozuldum orada bari lafını bitirseydi* eddie'nin konsere arz-ı endam etmesi de hoş bir sürprizdi tabi. aces high ile birlikte enerjimin son damlasına kadar hoplayıp zıplayıp bruce'unki kadar bir tizliğe çıkarak bağırmaya çalıştım headbang yaptım günün sonunda düz yolda yürüyemiyordum artık*
enerjimin çoğunu anthrax eşliğinde pogo ve wall death yaparken harcadım tnt cover'ı muhteşem olmakla birlikte back in black'i çalarmış gibi yapıp hayal kırıklığına uğratmasalar daha iyi olurdu, bu arada scott'ın sakal-ı şerif'i yaştan ötürü bembeyaz olmuş nerdeyse boya arada bir*
voodoo six'i hayatım boyunca ilk kez dinledim ama sahne performanslarını ve özellikle bassçılarını ayrı bir beğendir bir bass gitarist olarak ama bateristleri ölü gibi kalıyordu diğer elemanların yanında biraz*
kalabalık oranı çok fazla değildi özellikle tribünlerin çoğu boş ve ölü gibiydi ama coşkulu ve epic bir konser olmasına engel değildi.
muhteşem bir konserdi ancak stadın dolmamış olması ve seyirci genelinin şarkılarda yeteri kadar coşmaması üzüntü vericiydi. hala sırtım, boynum ve kollarım ağrıyor. up the irons ulan!
Seventh son of the seventh son şarkısının ayin havasında geçtiği konser. O nasıl sahne şovu be kardeşim. o nasıl bitmeyen bir enerjidir, iki saat durmadan koşan bi Bruce vardı sahnede.
Sözün özü, Maiden hiç birşey kaybetmemiş Maiden'lığından.
kıskançlığımdan, kibirimden, hasetimden "bugün" için "mükemmeldi,orgazmikti,bruce!,gözlerimden yaş aktı,tüylerim diken diken oldu,çocuğumu keserim." tarzı girileri, vazgeçtim bu tarz olmasına gerek de yok,istisnasız hakkındaki her giriyi eksileyeceğim konserdir. bu kadar da açık konuşuyorum, hadi bakalım.
aldım takip listeme başlığı, yazın yazın,hüüüühhhh.