programa katılan bütün yazarları tebrik ediyorum, hepsi samimiydi. salça zaman zaman, fenerbahçeli emre gibi her topa girdi; ama eminim, diğer yazar arkadaşları rahatlatmak söyleşiyi açmak adına yaptı bunları. zevkle izledim, daha çok
yazarın katıldığı devamını bekliyoruz.
salca nın cine5 deki imajını değiştirerek katıldığı program. ayrıca bir mesaj vermiştir. 'karma, farklı yazarlardan oy alarak dğeişiyor' yani fake kurmayın bi s.. yaramıyor demek istiyor.
ayrıca funky abla hiç konuşmadı zira pseco da öyle. salca, sürekli topu can a attı konuş bacım der gibi. o da kalkıp 'ya s..ecem buna da sen cevap ver lan' diyecek diye bekledik durduk hep beraber.
sunucusunun sevimsiz olduğu program. salcada sanırım okanın internette sansür konulu programındaki sus pus oturmasının acısını çıkartıyor, hiç susmadı maşallah *
edit: orkestrasıda bir o kadar kötü olan program . (bkz: sıçıp sıvamak)
sunucu da bizim bi yazara alttan verdi ayarı.
sunucu: siz ilk defa mı tanıştınız? (funky ile başka bir yazar hakkında)
yazar: bu arada anlatım bozukluğu oluyor ilk defa tanışmak.
sunucu: siz ne okuyamadınız. yani ne bitiremediniz?
eşek kadar adama anlatım bozukluğu yaptın denir mi lan!?
funkymonarch a sıra gelmemiş espri yapma gayretlerinden ötürü.
salça nın ellerine iyi bakın.
hani misafirliğe gidip de canı sıkılan çocuklar olur ya, ellerini birleştirir falan sürekli. öyle bir kasıntı gördüm.
sürekli bir espri yapmaya çalışıyor.
programa çıkmadan önce bir kaç kadeh bir şeyler içseydi keşke.
rahatlardı.
tümleci adam akıllı dolaylayanlar can ve funky idi.
salca geçen okan bayülgen in programında konuşamadığı enerjisini burada espri yapmaya çalışarak harcamışa benziyor.
evet program bu akşam. ben ise kendimi izlemicem. seçim sonuçlarını parti binasında bekleyen siyasetçi gibi birkaç sözlük arkadaşımla bir kafede programın bitmesini bekleyip, daha sonra tepkileri alıcaz. size biraz program nasıl oldu, ben nasıl çıktım, neden ben çıktım onu anlatayım.
bir gün can ile oturuyorduk. o tuvaletteyken ben hayatta hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve onun telefonundaki mesajları okudum. bir sürü kızdan mesaj vardı. arada ise gözüme salca isimli birinden gelen mesaj çarptı. o kadar kız içinde bir erkek ve o da salca.
mesajda; can cumartesi saat 2'de kadıköy iskelesinde buluşalım mı? diye bir mesaj. keşke okumasaydım. hayatta en çok sevdiğim moderatör ve yıllardır aynı sözlüğü paylaştığım salca neden beni değil de can'ı çağırmıştı. tabi saat 2'de ben de ordaydım. t shirt mü giysem resmi ve şık mı giyinsem diye düşünürken üssüz çıkmışım. tabi bu ikisi beni hemen farketti. sen niye geldin, nerden haberin oldu dediler. asıl siz niye buluştunuz lan diyip soruya soruyla karşılık verdiğimde afalladılar. yaa işte bi program var falan. bana bakın, beni de çağırmazsanız böyle romantik buluşma yaptığınızı herkese söylerim dedim. tabi salca mecburen beni de çağırmış oldu programa.
programdan birkaç gün önce beni aradı. tamam pseco geliyorsun demi sana güveniyorum dedi. geliyorum salca dedim. yaa şimdi sen domates mi biber salca'sı mısın eki eki dedim.
gelme lan böyle espriler yapıcaksan dedi. senin yerine silik bir yazar çağırırım daha iyi, rezil mi ediceksin bizi dedi. tamam tamam dedim özür dilerim. program canlı yayın mı banttan mı olucak dedim. banttan dedi. ama can da geliyor. canlı yayın olucak mecburen dedim. bu esprime bayıldı. kendi entryimde yazabilir miyim nolur nolur dedi. tamam yaz dedim. yazmış zaten hemen ilk entryde.
star karizması yapmak için buluşma gününde telefonumu kapadım. bunlar beni aramış aramış ulaşamamış. 45 dakika da geç gittim. salca, can, funkymonarch deli gibi beni arıyorlardı. ben ise star karizması yaptığımı düşünürken önce funkymonarch suratıma tükürdü, sonra salca bir tokat attı ki feleğimi şaşırdım. özür dilerim ya dedim. can kesin ya yumruk atar ya tekme atar derken, can şöyle bir şey dedi:
kalede kaleci var diye şut da mı çekmiceksin pseco... o kadar karizmatik ve derinden söyledi ki ne oluyor lan dedim. bu söz bana hayatımı sorgulattı. ben 11 yaşımda bisikletten düşmüştüm, neden düşmüştüm ki dümdüz yoldu dedim içimden. ben de can'a karizmatik bir cevap vermek istedim. bu sözü bir zamanlar atv'de yayınlanan süper baba adlı dizide duymuştum.
keep your friends close keep your enemies closer .
sonra programın çekileceği yere gittik. makyaj yapmak için bir kadın geldi. ben yaptırmam dedim, erkek adama yakışmaz. salca ben alıyim dedi. tabi adamın kaçıncı programı, artık olayları biliyor. hepimize makyaj yaptılar falan. sonra yönetmen, program sunucusu ıvır zıvırla tanıştık. mikrofon falan taktılar, sound check yaptılar, birkaç kamera vardı. ulan dedim. zor işlermiş. en heyecansız adam bile heyecanlanır yani. sonra programa çıktık ama hiçbir şey hatırlamıyorum. 2 saat uykuyla çıktım programa. benim için rüya gibi bir şey oldu. salca moderatör olarak, can birinci nesil, bilgili, cool, sakin bir profil. funkymonarch sözlüğün bayan temsilcisi idi.
ben pseco ise, ben, ben niye oradaydım hala bilmiyorum. bunlar konuşurken laflarını böldüm, muhabbeti piç ettim, uludağ sözlüğün ağırlığını hiç taşıyamadım.
artık salca da benimle konuşmuyor zaten o programdan sonra. karmamı da düşürmüş eve gider gitmez. ama duydum ki 20 gün sonra can ile de küsüşmüşler. baktım altıparmakta mık var. orada oturuyor salca. dertli dertli içiyor, gözleri dolu dolu. çayımı kaptığım gibi yanına oturdum ve ona dedim ki: sen miydin beni programa çağıran, anladım modluklar yalan. sen olamazsın bu can'ımı acıtan beni karmamdan vuran...
iyi seyirler, inşallah izler ve beğenirsiniz. inşallah bizi iyi temsil etmişizdir.