kürdistan haritası denilen saçmalığın son halkası olması istenen hatay a atılmış fişeklerden biridir. dörtyol doksanlarda terörist saldırılara maruz kalmış bir bölgedir. şimdilerde saldırılar tekrar başladı ve bu olay gibi artık halk da işin içine girmiştir. bu da demektir ki bop da sona gelinmek üzere. sizler daha allah ü ekber, ya sev ya terket milliyetçiliği yapın.**
bir terör eylemidir... insanlık suçudur. pkk'nın eylemlerinden hiçbir farkı yoktur. bu aşamada sağduyu toplumsal ollayların önüne geçebilecek yegane unsurdur. bu ülkede çıkması muhtemel bir iç savaşın ne türklere ne de kürtlere bir faydası vardır.
uyanın artık uykudan... türk, kürt, çerkez, laz, ermeni, alevi, sünni, sağ, sol vb.. değil farklarımız... bunların hepsi biziz. safımızı yanlış belirliyoruz hayatta.
insanlar ikiye ayrılırlar; emeğini satanlar ve bu emeği satın alıp sömürenler... hangi safta yeralmamız gerektiğini iyi bilmeliyiz. çıkabilecek bir iç savaş sadece bu emeği sömürenlerin işine gelir. emeğini satanların değil. aynı şekilde kürt emekçileri sömürenin etnik kimliği önemli mi sömürülen kürtler için.
sermaye bunu çoktan anladı.. küreselleşen dünyada hangi şirketin milliyeti var. onlar buna uyanmışken bizim hala türk-kürt diye uğraşıyor olmamız çok üzücü... onlar bizi sömürürken türk-kürt diye ayırmazken biz neyi paylaşamıyoruz??
99 yılında abdullah öcalanın teslim edilmesinden sonraki 3 yıl içinde kaos içine giren ve nerdeyse sıfıra inen terörün ve pkknın akepenin politikalarıyla ayağa kalkması sonucunda meydana gelen ve gelecek olan olaylardan sadece biridir. dün inegöl, bugün hatay.. 8 yılda memleketi iç savaşın eşiğine getirdiniz utanın be.
hep derler ya önce alevi-sunni diye kırdırdılar, sonra sağcı solcu diye kırdırdılar bakalım gelecekte nasıl kırdıracaklar diye, o sorunun cevabı türk-kürt oldu sonunda. amerika bütün iktidarları kendi isteği doğrultusunda yönlendirip kaosun içinden çıakrtmadı lan şu memleketi sayenizde.
şimdilerde askerlerin mayına basıp şehit oldukları yerlerde ben 2002 yılında gittiğim doğu anadolu gezisinde piknik yapıp keyif çatıyordum. şimdi gelinen noktaya bak. allah belanızı versin.
hamas, israil, stratejik derinlik, kak mesud dururken bunlarla mı ilgileneceğiz diye düşündüren hadise. Ne güzel dış politika açılımları yapıyorduk yahu, oluyor mu şimdi?
bir dörtyol'lu olarak, provakasyon olduğuna emin olduğum, hatta olmasını beklediğim olay. aslında bundan emin olmak için dörtyol'lu olmak gerekmez. bölgenin sosyolojik ve demografik yapıları, coğrafi şartları ile jeoekonomik konumunu bilmek yeter, bu olayın neden dörtyol'da yaşandığını anlamak için.
hafızası kuvvetli olanlar, dörtyol'da yaşanan ilk terörist eylemin bu olmadığını bilirler. hatta 90'ların başındaki terörün ilk kez zirve yaptığı zamanlarda dahi (ikinci zirveyi şu günlerde yaşamaktayız.) pkk bu bölgede faal idi. hafıza sorunu yaşayanlar bile yörenin terörist faaliyetler açısından aktif bir bölge olduğunu bilirler. yakın zamanda, mavi marmara baskını gecesi, iskenderun'da 7 şehit verilmişti. hiç alakası olmayanlar bile bunu hatırlar sanırım. peki doğu ya da güneydoğu olmayan, sadece güney olan, kürtlerin, tarih boyunca kürdistan olarak anıldığını iddia ettikleri bölgeden bir hayli uzak olan iskenderun körfezi ve çevresinde neden bunlar yaşanıyor?
önce demografik ve sosyolojik yapıya bakmak lazım. ülkemizde etnik kökene dayalı resmi bir istatistik tutulmadığı için (çok şükür ki!), değerlendirme yapabileceğim tek veri olarak son yerel seçimlerde ki oy oranlarını baz alıyorum. dörtyol belediyesi, 29 mart seçimlerinde akp'den mhp'ye geçti. ondan önce de, mhp'den akp'ye geçmişti. yani mhp oldukça güçlüdür ilçede. 12 eylül öncesinde oldukça sert çatışmalara sahne olmuş bir ilçedir de ayrıca. hatta solun kalesi olarak da bilinirdi bir zamanlar. ancak son seçimlere baktığımızda dtp(bugünkü bdp), chp nin yaklaşık iki katı oy almıştır. chp'nin adı pek yok yani bugünlerde. akp'nin iktidar desteği sayesinde topladığı oyları bir kenara bırakırsak, türk milliyetçilerinin ve kürt milliyetçilerinin iç içe yaşadığı bir şehirdir dörtyol. her ne kadar yöre halkı bu durumu kanıksamış gibi görünse de, tam bir kardeşlik, birlik beraberlik havasından asla söz edilemez. kürde satmak diye tabir vardır dörtyolda. komşusu ile kavga eden dörtyollu, son çare olarak, intikam maksadıyla evini, bahçesini kürde satıp taşınır evinden. komşu kavgalarının son noktasıdır. gerçekten vardır böyle bir şey. doğudan gelen kürt göçmenlerin mahalleleri ilk zamanlarda ayrı iken, bu tip olaylarla iyice iç içe geçmiştir iki halk. yine ilk zamanlar, narenciye bahçelerinde işçi olarak çalışan kürtler, bu işlerden kazandıkları parayı gayrimenkul ile değerlendirmişlerdir. bu da kürt işçi, türk işveren ayrımını iyice belirsiz hale getirmiştir. zamanında işçi oldukları için kendilerini ezilen olarak gören kürtlerin, ekonomik olarak güçlendikçe nasıl bir hissiyata büründüklerini söylememe gerek yok sanırım.
türklerin ve kürtlerin böyle iç içe yaşadığı yüzlerce ilçe vardır eminim ki türkiyede. o yüzden hala neden dörtyol sorusuna bir yanıt verebilmiş değilim. burada da, entrymin başında da belirttiğim, yörenin coğrafi şartları ve jeoekonomik konumu devreye giriyor. çukurovanın uzantısı gibi olsa da, dörtyol ovası, çukurovadan bağımsız ve delta değil, bir dağ eteği ovasıdır. coğrafya derslerindeki ova çeşitleri konusunu hatırlayanlar, dağ eteği ovasına örnek olarak muhakkak döryol ovasının verildiğini hatırlarlar. hatırlamayan da isterse araştırsın teyit etsin. sırtını amanoslara dayamış, deniz kenarı ve oldukça verimli topraklara sahip, çok da şirin bir ilçedir. yöre halkı yakın zamana kadar esas olarak turunçgil yetiştiriciliği ile geçimini sağlardı. hala da öyledir aslında ama yakın zamanda önemli bir dönüşüm sürecine girdi. iskenderun limanına çok yakın ve liman yolu üzerinde olduğu için sanayi yatırımları başladı . son olarak da bakü-tiflis-ceyhan boru hattının faaliyete geçmesinden sonra, gelecekte tarım adına hiçbir faaliyetin olamayacağı, tamamen bir sanayi bölgesi olacağı kesinleşti. zaten en son yapılan termik santraller ile hava kirliliği sorunun iyice hissedilir hale gelmesi, ki isdemir nedeniyle, yıllardan beri vardır aslında bu sorun, tarım için elverişli koşulları iyice bitirdi. ayrıca yine iskenderun körfezinde yapılması planlanan rafineriler olduğu ve bu rafineriler nedeniyle dörtyola bir liman yapılması gerektiği de konuşulur. hatta bu rafineriler nedeniyle çalık grubu ve doğan grubunun çekiştiği, iktidar ve doğan grubu arasındaki gerilimin nedenlerinden birinin bu olduğu dahi söylenir.
ovada durum bu iken, arkadaki amanoslarda durum hiç iç açıcı değildir. yıllar önce, terörün birinci zirve zamanlarında, halkın yaylalara çıkmasını yasaklatacak kadar yoğun bir pkk yuvası haline gelmiştir. 2000lerdeki geçici barış döneminde bu yasak kalkmış ve insanlar yine rahatça yaylalara çıkabilmeye başlamış olsa da, pkk o dağlardan hiç ayrılmamıştır. doğruluğundan tam olarak emin olmamakla birlikte, pkknın esrar tarlaları olduğu söylenir dağlarda. sırf bu ekonomik faaliyete sekte vurulmasın diye uzun bir süre hiç bulaşmamıştır yerel halka. ayrıca dörtyol gençleri, önemli bir pazardır onlar için. yine oraları bilen bilir, sadece gençler değil, orta yaşlılar arasında bile uyuşturucu kullanımı oldukça yoğundur. bu her yerde böyle demeyin. her yerdekinden daha fazla, adeta aleni bir uyuşturucu kullanımının mevcut olduğuna gözlerimle şahit oldum. ayrıntı vermeyeyim. ama sık ormanlık yapısı ile barınmak ve saklanmak için çok güzel bir yuvadır amanoslar. öyle cudideki, gabardaki gibi askeri operasyon da yapılamaz.
bu kadar ayrıntı verince çok uzun oldu. muhtemelen çok az kişi okur bu yazdıklarımı. o yüzden hemen bir anekdotla bağlayayım. yakın bir akrabamdan duyduğum bir olay. ilçede yaşayan kürtlerden birine soruyorlar, özetle ne isityorsunuz diye. limansız, denizsiz devlet mi olur?, bizim için yapacaklar o limanları. diyor şakayla karışık. zaten sözde büyük kürdistan devleti haritasına bakarsanız, bir kısrak başı gibi batıya uzanan bir çıkıntı görürsünüz. buralardır işte o çıkıntı. hayallerindeki kürdistanın dünyaya açılan kapısıdır bu yöre. o yüzden dörtyoldur hedef. dörtyol da yıllar boyunca çok güzel hazırlanmıştır hedef tahtası olmaya. şimdi bir tek bombanın fitilini ateşlemek kalmıştı. o da ateşlendi. hayırlı olsun.
not: sadece bayramdan bayrama dörtyola giden, hiç dörtyolda yaşamamış bir dörtyollu tarafından yazılmıştır. gözlemlerimde hatalar olabilir. dörtyollu başka yazar varsa düzeltirse sevinir
doğru olmayan haklı hiç olmayan ama olacağı kesin olan/beklenen olaydır. ortada karşı tarafın kendisini rahat ifade ettiğine ama kendisinin ifade edemediğine inanan bir grup var bu grup doğal olarak bu kadar şişince patlayacaltı patladı.
şartları kriterleri geçer isek, salak kürt ile aptal türkün kabile içi iktidar mücadelesinin 2010 halidir.
işte sözlük, bundan bahsediyorduk değil mi aylardır? Türk'ün kürde tepkisi,
tepki demek lazım, çünkü artık bazı şeylerden uyanmaya başlamışız,
skolastik derecede bağlı olduğumuz yöneticilerimizin her yaptığı hareket de doğru değilmiş meğerse,
bu kadar hakkı verirlerken neden çıkıp tepki göstermedik? Bunlar bu kadar hakkı gerçekten hak ediyorlar mıydı? Cevabı kolay ve iki kere iki dört.
yahu be adam hakla hukukla ne alakası var? diyeceksiniz. şöyle alalım sizi,
verdiğiniz haklar malum terörist partinin hareket alanını açtı, söz söyleme lüksünü katladı ve faaliyetlerini sıklaştırdı. hemfikir miyiz? evet.
o zaman söyleyecek başka söz yok.
peki gelelim işin öbür tarafına. askere attığınız çamurlardan mıdır nedir insanları, vatandaşları sıkmış bulunuyorsunuz. Vatandaş artık dayanamama noktasında idi. "idi" çünkü artık o noktayı da geçti.
sadece birkaç gün önce inegölde yaşananlar bir zaafiyetin olduğunu gösteriyordu, ülkenin güvenliğini asker yerine polise - özellikle kendi görüşünüzdeki polise- verirseniz böyle olur arkadaşım.
sonuçta hatay'da yaşananlar gibi olaylara artık alışık ol sözlüğüm, çünkü daha çok göreceksin.
ama kürt devleti için istenen topraklarda hatay, urfa, g.antep, sivas, erzincan, rize, trabzon ve artvin'e kadar türkiye'mizin yarıdan çoğu var.masaya oturduğunuzda buralar gider.
babalar böyle istiyor, içerdeki (içerdekiler belli medyadaki kalemşörler) ve dışardaki, illuminati, büyük israel, bop. ulan ne boktan bir şeymiş bu din kavgası, museviydi,
hristiyandı...
hoca hatalar, silsileler halinde geliyor. şimdiiii öngörümü yineleyeceğim. ki yakın bir dönemde iç savaş çıkacak ve ayakta kalan istediğini alacak(tahmini 3 yıl içinde. ki 3 ay olursa da şaşırmam.).
mesele yapılan siyasi hatalar ve yönetimsel zaafiyetlerle başlıyor. belirtmem gerek ki ak parti'yi sevmiyorum, düşmanı değilim belki ama sevmiyorum sadece. chp'yi ondan daha çok sevmiyor ve özellikle devlet bahçeli'nin yönetimindeki mhp'yi sıralamada hepsinin de beteri olarak ilan ediyorum kendi içimde. ve lâkin ne chp'nin, ne de mhp'nin ülke yönetiminde an itibari ile doğrudan bir etkisi olmadığı için(çıkan yasalar, alınan kararlar, yürütülen politika ve propagandalar) hedefim genel itibari ile ak parti ve bu partinin de kıç yalamaktan dilinin rengi dönmüş kazançlı seçmenleri oluyor birçok siyasi saçmalıklarımda. alnım açık bu noktada...
ve gel gelelim ki adımları atarken ne olursa olsun dikkat edilmeli ve itina gösterilmelidir.
sen bir taraftan "kürt açılımı" adı altında ülkedeki bir etnik köken ile alakalı -içeriği belirsiz ve yayınlanmamış- bir paketi aktif hale getiriyorsan, bu süre zarfında teröristlerin yaşam standartlarını yükseltip de "açılım" kapsamında tahammülkâr davranıyorsan öte yandan olayların kontrol altında tutulması adına da gerekli adımları atmalısın.
türk halkını en az benim kadar tanır sayın başbakan, yoksa ki bu kadar güzel sömüremez, kandıramazdı. van minüt diyip de reytinglerini tavan yaptıramazdı. tanıyor işte velhasıl... ve bu halkın "görev" olarak bildikleri arasında en baştadır vatan müdafaası. kimler katılır, kimler reddeder çok da sikimde değil açıkçası. ve fakat sen terörizme bu imtiyazı gösterirken, halkın gözünde, terör karşısında bir sembol olan askeriye ile doğrudan ilgili bir davanın aynı süre zarfında yürütülmesine imkân vermemen gerekir.
davayı ertelemek mantıksız olacaktır zira hukuk denen şeyin mümkün olduğunca kısa bir süre zarfında işlemesi gerekir. ancak; açılım dediğin ne idüğü belirsiz politikanı erteleyebilirdin. ve bu sayede halkın gözünde "devlet elden gidiyor, vatan parçalanıyor" tedirginliğinin oluşmasını da büyük oranda engellemiş olurdun.
he şimdi söylüyorum. habur'dan örgüt militanlarının girdiği ve avrupa'dan örgüt militanları'nın istanbul'a geleceği dönemde koptu film. bu insanlara göre kabul edilemezdi bu ve benzeri şeyler. şehit ailelerinin gözlerine sokulamazdı sınırda davul zurna ile terörist karşılayan kansızlar. bir terör örgütünün mensubu, bir mehmetçik katili, sınırda yargılanıp "barış elçisi" adı altında "pişman değilim" diyemezdi. umarım ki ben yanılıyorumdur ve yaşananlar gerçekten de münferit olaylardır. fakat inegöl, hatay,... derken ipin ucu bir kaçarsa yarın sabah mahallenin girişine set çekilir ve her geçenin kimliğine bakılır olur oturduğum muhitte. buraya gelecek olursa işte mesele üzülürüm arada kalacak mazlumlara...
eklenen not: farkettim de özetinin amınakoyim. itirazı olan? çok da sikimde...
al işte insan evladı mal olunca ona da mallara yakışır şekil de laf anlatacaksın. şimdi ona buna çocuk demekle olmuyor o işler, yaş ne amk. ilerleyin biraz bu mudur laf sokma kabiliyetiniz?
neyse konumuz o değil konumuza yoğunlaşalım. pire ve yorgan örneği iyi olmuş onun üstünden gidiyoruz. şimdi senin yorgan dediğin türkiye için için yanıyor hani pamuk topakları için için yanar ya sonra sen yangın söndü zannedersin ama yorganın anası sikilmiştir içten yana yana. ortada yorgan kalmamıştır sen üstünden söndürdüğünü sanan için hah işte durum bugünde bu.
esas bölücüler ülkesinin menfaati yerine salakça toprak fetişizmi peşinde koşmaktadır. bak güzel "büyük" abicim duygusalsın anlıyorum kadınsı güdülerin ağır basıyor devlet denen hadisenin toprağı çooook büyük olmalı diyorsun hala osmanlı imparatorluğu masalı sayıklıyorsun ama yok öyle birşey, uyan.
tavuk buduymuş sen osmanlıdan bahsederken 912 de sancak(sırbistan) ile tunus- arabistan üçgeninde toprağı olan devletin nasıl parçalandığını bilir misin? bilmezsin bildiğinde en çok tarih kitabı seviyesidir. okuyoruz kodumun tarihini üniversitede belkide siyasal okumanın tek yararı bu bana ama hala karşımda 100 yıllık argümanla konuşup onu bunu çocuk diye küçümseyen birinden mi ders alacağım? hiç sanmam.
sen hala sayıkla dur ülkeyi bölemezsiniz diye bölündük yavru kuşum iyi bak çevrene bölündük. geçmiş olsun o konuyu geçtik. en az kayıpla atlatacak yöntemi sen bulmaz ise tıpkı "birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan şu günlerde", "olay münferit" , "biz kardeşiz, et tırnağız" laflarını edenler gibi milletinm götüyle güldüğü adamlardan olursunuz.
osmanlıymış ulan osmanlı 2 senede dağıldı hemde müslüman ve türklerin en fazla olduğu yerler en verimli yerler gitti elden. sen bölsen gereknleri siktir edip toprak versen ona göre bir düzen kurup insiyatif alsan böyle mi olurdu?
osmanlı da ırkçılık uygulanmadığı için sen ve ben bugün dünyanın en geçerli dileri diye ingilizce ve fransızca öğreniyoruz. ırkçılık uygulanmamış. ey salak! 19-20. yüzyılın ortaya koyduğu bir olguyu osmanlı hiç ırkçı olmadı demekle nasıl bir tutuyorsun? ırkçı olmadığı için param parça oldu halkı açlıktan kırıldı gitti tezek içindeki samanları buğdayları ayırıp savaşta onları yediler bu yüzden.
ne zaman kadar sırbı, yunanı, arabı milliyetçiliğini gözüne sokana kadar ırkçı değildi osmanlı. neden çünkü kof eskimiş yöntemlerle devlet yönetmeye kalktılar. bak bakalım osmanlının son padişahı kim? vahidettin mi? hayır osmanlının son padişahı 2. abdülhamiddir. neden? çünkü o çağını yakalamış ona göre önlem almıştı aç önce bunalrı oku sonra 600 yıllık devlet mirasıyız de. o 600 yıllık devlet anadolu devleti değildi yalnız iyi oku osmanlı balkan devletidir. doğunun kutsal yerleri dışında hiçbir önemi yoktu osmanlı için mısırdan gelen tahıl ve ödenen vergi hepsi bu.
bana osmanlı anlatacağına ülken elden gidiyor onun önlemini al hani sen büyüksün ya hani akıllısın ya hani biz çocuğuz ya.. dikka et ileride çocukların mersinde denize girmeye kalktığında kürdistana hoş geldiniz yazısını görmesin. akıllı ol diye boşuan konuşuyoruz. tekrar ediyorum türkiyenin bir kısmının zırnık bize katkısı yok kukla bir devlet kurup sorunalrdan kurtulmak varken neden milyar dolarları harcıyoruz.
kendi ülkesinin sınırları içerisindeki kendi halkının bir kısmını ülkenin meclisinde temsil eden, yasalar tarafından tanınan bir partinin binasının yakılmasından mutlu olan kişi ülkesinin bölünmesinden korkmaz. çünkü o insan, ülkesini kendi kafasında bölmüştür zaten.
orada yakılan şey, sıradan bir bina değil, meclisin bir parçasıdır.
evet yeni yetmelerden biri olarak diyorum ki 10 günde biter. adama demezler mi kodumun 80 darbesinden önce günde 50 kişi ölen ülke de 13 eylül de kaç kişi yaralanmış? ölmüş demiyorum yaralanmış diyorum. hesap sorulacaksa 12 eylüle kadar birbirini kesen insanları izleyen evren denen insansıya sorun hesabınızı.
gelelim diğer konuya, israil ve avrupa/amerika kullanır o yeni kurulacak ülkeyi(!) güze arkadaşım sen kuzey ırak denen yerde kürtlerle mi komşusun? amerika ırak'a üs kursa gıkın çıkabilir mi? amerika isterse kuzey ırak ı devlet olarak tanıtabilir mi? bırakın bu koftiden bölünmez bütünlk masallarını anayasaya göre milletvekillerinin bölücü örgüte destek vermeside vatana ihanet?! kim takıyor? ulan bu devlet değil mi o dağlı maymunlara savcı hakim yollayan? cin şişden çıktı diyorum kalkmış provakatif diyorsunzu 20 sene sonra donunuzdakileri bile aldıkalrında anlarsınız dedikleri mi! bırakalım yol yakınken ayrılalım gerekirse anlaşır ona göre yol yöntem bulursun israil filistin devletine evet ama filistin devletinin silahlı kuvvetlere sahip olmasını savaş nedeni olarak sayacağını söylüyor sende yaparsın buna göre anlaşmalar. eğer karşındaki halk özgürlük istiyorsa ver özgürlüğünü görsünler özgürlük kaç kuruş.
lafa gelince atıp tutmak değil olay bizde biliyoruz vatan toprağı kutsal demeyi ama vatan toprağının bir kısmı habis hücre gibi kanımızı enerjimizi iliğimizi emiyor bunun farkına varın. o hakkari denen yerin türkiye nin para ve insan kaybından başka bir boka yaramaması ve yarayamayack olması bir gerçek neden bu aşk bu sevgi işe yaramayn bu toprak için? adam orası için geberiyorsa verin hakkariyi ne yaparsa yapsın. şırnak vs.
tehdit değil gerçek tek bir hareketimizle kan çıkar sözünü bazı hainlerin tekrar hatırlamasını sağlayan olaydır. gece gece mutlu etmiştir bir keyif sigarası yaktırtmıştır.
aslında tansiyonun yükseldiğinin değil, düştüğünün kanıtıdır böyle olaylar. iletişim kurma yönünde veya olumlu bir adım atıldığında, ekmeği elinden alınacağından korkan kasaplar paniğe kapılıp kaçak et kesmeye kalkışırlar.
önce devletin polisi öldürülür. polis üniformalı olduğu için devleti temsil eder ama asker olmadığı için de sivili temsil eder. böylece bir anda toplanan 200 kişinin sivil bir partinin binasını basmak için bahanesi hazırlanmış olur.
türkiye'de ilk kez olmamıştır ama ilk kez türkiye'de de olmamıştır. provokasyonun uzun tarihi boyunca bazı savaşı körüklemek isteyenler yüzlerini örtmüşler ve stratejik noktalara saldırmışlardır. bunu yapan hiç bir zaman bir tarafı temsil etmez. sadece kendi çıkarlarını temsil eder.
böyle zamanlarda niyetler belli olur. bunları yapanların iki tarafın da ortak düşmanı olduğunun bilincine varmalı. bunları yapanlar, taş atan çocukların ileride mermi atacağından emin olmak isteyenlerdir.
dış ülkelerin etnik çatışmadan istediği sonuç yine o topraklara bir kürdistan kurmaktır oradaki insanların yaşama haklarını bahane ederek ama böyle bir şeye kesinlikle izin verilemeyeceği için imkansız bir olaydır,diyorsunuz ki verelim biraz toprak yaşasınlar sonra ne yapacaksın o toprakları başka bir bahaneyle şerefsiz avrupa veya amerikanın almayacağını veya israil'in ? hepsini geçtim senin ülkende bir anayasa var ve birinci maddesi ülkenin bölünmez bütünlüğüdür!sen ne hakla oradaki bir bölünmeden bahsediyorsun...hem hadi imkansızı başardın verdin toprağı pkk nın biteceğini nereden biliyorsun?bırakın bu verelim kurtulalım hikayelerini...
türkiyenin 5. sınıf(bu ne demekse) afrika ülkelerinden farkı temel olarak şudur; o "büyük" avrupa devletlerinin oyuncağı olan ülkeler hala kabile kültürü egemen devletlerdir. türkiye de kabile hayatı takriben 2000 yıl evvel yok olmuştur. bir i ç karışıklık hakim gücün istediği şekil de 1 hafta 10 gün de sonuçlanır ve neyin ne olacağı bellidir. memlekette özel harp teşkilatı diye birşey var bu tip durumlarda ne yapılacağına dair.
