26 eylül 2010 galatasaray istanbul bb maçı

entry71 galeri0
    51.
  1. milan barosun son nefesinde attığı gole izleyenleri tanık eden maç.
    (bkz: 3)
    0 ...
  2. 52.
  3. abdullah avcı'ya imalarda bulunanlar ve galatasaray'ın ilk yarıdaki oyununa gölge düşürmeye çalışanların ne kadar aptal ne kadar gerizekalı olduğunu görmemize sebebiyet veren maçtır. tamam o zaman beşiktaş'ın 4-1 yendiği karabük deplasmanına gidecek galatasaray. eğer yenemezsek karabükspor şikeci ben anlamam ? mantığınızı si.eyim.
    3 ...
  4. 53.
  5. eziklerin ibb'nin yattığını idda ettikleri maçtır.
    1 ...
  6. 54.
  7. milan baros'un attığı üç golle kükrediği ve büyük ihtimalle yarınki manşetlerin ''belediye kendi kazdığı çukura düştü''ifadesiyle süsleneceği müsabakadır.
    0 ...
  8. 55.
  9. metin depe provokatörünün sahne aldığı maç. ortalığı karıştırmak için çok çabaladı ama başarılı olamadı.
    0 ...
  10. 56.
  11. milan baros'un ortalığın tozunu attığı, serkan'ın çıkışını sürdürdüğü ve bizleri şaşırtmaya devam ettiği (ki bunca zaman ali turan ile niye oynamışız dedirtti), galatasaray'ın da özellikle ilk yarı'da (ilk yarınınn ilk 20 dakikasında muhteşem oynadık) iyi bir oyun oynayarak üst üste dördüncü galibiyetini aldığı bir maç oldu.
    bu maçta gördük ki türk telekom arena ziyareti takıma dinamizm getirmiş, ruh getirmiş. özellikle ilk yarının başında öyle oynadı ki beşiktaş'ı inönü'De yenen ibb. dut yemiş bülbüle döndü. özellikle serkan ve baros çılgın attı. baros attığı üçüncü golle "hayvansın rıza" dedirtti.
    şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki galatasaray iyi yolda. şu takımı bir iki takviyeyle ve sakatlık belası olmadan türk telekom arena'ya taşımak lazım. sonra "yelkenler fora"*
    1 ...
  12. 57.
  13. Maç yazım; http://www.medyaspor.com/yazarlar/gorkemkirgiz/440

    'sehl-i mümteni'

    toto ligin takımları kendini belli etmeye, lig sıralaması da yavaş yavaş oturmaya başladı. galatasaray’ın skandal sezon açılışı da yerini giderek standarda bırakıyor.

    bunu dile getirmek elbette çok kolay, o yüzden biraz destekleyelim;

    pas olgusu

    galatasaray, istanbul büyükşehir belediye maçında dörtyüz kadar pas yapmış, bunların üçyüzkırkbeşinde başarılı olmuş. geçen sezonun –özellikle- ikinci devresiyle birlikte baş gösteren en önemli sorun, rakip tarafından baskılanan galatasaray defansı ve orta sahasının topa sahip olmayı sürdürememesi ve oyun içindeki etkinlik ve hakimiyetini kaybetmesiydi.

    savunma olgusu

    bu problemin kendini göstermesinin bir numaralı sebebi ise, takım savunmasının oturmamasıydı. bugün gördük ki, servet eskisi kadar riske girmiyor ve uzun mesafeli paslar denemiyor. insua ne zaman yerini koruması, ne zaman önde baskı yapması gerektiğini biliyor. ve, şahsi fikrim, en önemlisi lorik cana’nın süre almaya başlaması.

    şunu itiraf edelim ki, mustafa sarp hepimizi kandırdı. hevesli, heyecanlı ve mücadeleci bir oyuncu olduğuna inandırdı bizi. fakat, artık birçoğumuzun gördüğü gerçek şu ki; mustafa sarp bir taklitten ibaret. koşuyor gözüküyor ama koşmuyor, müdahele yaptığına inandırıyor ama gölge markajıyla işi kurtarıyor. gol sevinçlerinde hep en önde; golü atan oyuncunun kafasını koltuk altına alıp bırakmıyor.

    ama katkısı nedir diye düşününce, ne top kaptığını, ne de takımı ileri taşıdığını görüyoruz. ibb maçında, yabancı sınırlamasını aşan ve mustafa’nın yerine oynayan lorik cana ise bize unuttuğumuz birçok şeyi gösterdi açıkçası.

    doğru pozisyon alışları, yerinde müdaheleleri ve baskısı ile takım savunmasını ilk etapta ayakta tutan isim oydu. üstelik zaman zaman sakinliğiyle, zaman zaman da yerinde ve dozunda agresyonuyla galatasaray orta sahasının ihtiyacı olan gerçek isim olduğunu -en azından bana- kanıtlamış durumda. henüz maç kondisyonu problemi yaşıyor, bu da ona zaman zaman pas hatası ve dengesiz müdaheleler olarak dönüyor, fakat düzenli oynayarak kolayca aşılabilecek bir problem bu.

    galatasaray savunması oturmaya hatta oluşmaya başladı dedik ya, aslında bunu açıklamaya tek başına yetecek bir kelime var. edebiyatta sehl-i mümteni vardır. ilk bakışta çok kolay görünen, fakat bir benzeri gerçekleştirilmeye çalışıldığında ne kadar zor olduğu idrak edilen yalın anlatıma denir.

    şeyh galip hem tanımını, hem de örneğini çok güzel vermiştir;

    zannetme ki şöyle böyle bir söz

    gel sen dahi söyle böyle bir söz

    Müzikte de The Beatles buna en harika örnektir. Şarkıları yıllar boyunca yeniden yorumlanmış, ama asla aynı etkiyi verememiştir. Orijinalindeki sadelik, seslerin doğru kullanımları ve yorumdaki hünerin üstüne konmak istenmiş, ama elde sadece karmaşa ve duygu yoksunluğu kalmıştır.

    futbolda da, doğru yerde ve doğru zamanda bulunmak, ‘bir’ olarak haraket etmek ne kadar zorsa, o doğru yer ve doğru zamanda basit hareket etmek de o kadar hayatidir işte.

    şimdi egolar siliniyor, akıllar törpüleniyor, biz de bu sayede daha derli toplu bir savunma anlayışı görmeye başlıyoruz.

    hücum olgusu

    galatasaray’ın hücum olgusu ise, eksik ve baros gibi harika bir golcünün bireysel hünerlerine bağlı durumda gözüktü. bunun baş sebebi ise, iki kanatta oynayan pino ve aydın’ın tek hamleli ve oyun zekası üst seviyeyee taşınmamış oyuncular olmasıydı. arda ya da elano, ya da ikisinin birden oynadığı bir takımda hem misimoviç oynama ve oynatma şansını daha çok yakalar, hem de yerleşik hücum anlayışı sayesinde bol kanat bindirmeli ve baros’u yalnız bırakmayan bir galatasaray izlemek mümkün olabilir.

    şimdi bu kadar tespitte bulunup, bir o kadar da tahmin yürüttük. peki yarın bu takımın tahmin edilen şekilde daha iyiye gideceğini iddia etmek mümkün müdür? işte bunu hiçbir zaman söylememek gerek.

    içinde her zaman ‘canlı’ birşeyler bulunduran futbol tam da bu sebepten dolayı peşinden koşturuyor.

    twitter.com/gorkemkirgiz

    görkem kırgız / gorkemkirgiz@medyaspor.com
    1 ...
  14. 58.
  15. misimovic'in halen beklenileni veremediği maç. arkadaş adama çok güveniyoruz ama koşmuyor yahu.
    bu arada baros kral yaptı yapacağını bergkamp'a çaktı selamı.
    0 ...
  16. 59.
  17. baros'un attığı golde tribündeki sabri sarıoğlu'nun sevinci gösterilmiştir. aklıma takılan bir şey var: yanındaki kız sevgilisi miydi lan? zira sevgilisiyse hemen yaşım daha da ilerlemeden futbolcu olmaya karar verip düz koşulara başlayacağım.
    edit: sabriciğimiz evliymiş, vay beee. hatırlatanlara teşekkürler bu arada.
    1 ...
  18. 60.
  19. baros'un sakatlandığı aynı zamanda şov yaptığı karşılaşmadır. lan bu adam sakatlandı forvette yok ne bok yiyeceğiz şimdi ? umarız ciddi bi sakatlığı yoktur.
    0 ...
  20. 61.
  21. büyük bölümü galatasaray'ın yarı sahasında oynanan süper lig maçı. milan baros gibi bir golcünüz varsa kötü oynarken 3 golle kazanabiliyorsunuz. galatasaray'a ibb'ye karşı kendi sahasında kontratak futbol oynatan reykart'a rağmen hemde.

    gözüme çarpan şeyleri paylaşmak isterim:

    1- oynanan sistem. 4-3-3 schuster'in beşiktaş'a oynattığı sistemdir. kendi sahana gömülerek, defansını da ceza sahasının hemen önüne dizerek oynuyorsan bu 4-3-3 değil kanatların gidip gelmeye çalıştığı 4-5-1 olur. genelde küçük takımlar büyük takımlara karşı bu sistemle oynar. 4-3-3 diye bizi yeme şimdi reykart efendi.

    2- mustafa sarp'ın yokluğu. galatasaray'ın bir orta sahası olduğunu hatırladık onun yokluğunda. cana bu takımın değişmezlerinden biri olmalı artık. ilk 6 maçta sarp'ın yaptığı katkıdan daha fazla katkıyı 60 dakikada yaptı adam. sonlara doğru yaptığı pas hataları kondisyon eksikliğinden kaynaklanıyor. fizisel olarak üst seviyeye çıktıkça daha muzazzam bir ön libero seyredeceğiz.

    3- aydın yılmaz'ın aynılığı. hep aynı. 5 sene önce alt yapıda çıkan aydın neyse, şimdiki aydın da o. top hep onun ayağına çarpıyor, hep o tökezliyor. yeter da.

    4- pino'nun mallığı. tamam bu eleman da hızlı ama hem bencil hem de beceriksiz. kaç kere önüne top atıldı, kaç pozisyonu heba etti ben sayamadım. serkan kurtuluş bu formunu devam ettirirse kendisinin yerine sabri'yi izlemeye bile razıyım.

    5- misimovic'in kaleye uzaklığı. elano'nun başına gelenler bu adamın da başına geliyor yavaş yavaş. 4-3-3'ün göbeğinde oynuyor, ileri üçlüyle arasında her zaman en az 20 metre mesafe var, adam en kısa pasını 30 metreye atmak zorunda ve adam kovalamak zorunda. almanya'da bunları yapmadığı için yıldız oldu bu adam. kaleden ne kadar uzak, o kadar kötü. allahtan ikinci yarının sonların doğru ibb biraz açılınca kontrataklarla atak yapma fırsatı bulduk da o aralarda sazı eline alıp kalitesini gösterdi. reykart'ın kendisini kaleye daha da yakınlaştırmasını umuyoruz.

    6- takımın pozisyona girememesi. şu maçtan baros'u çıkartın, o şekilde aynı sonuçla biter miydi acaba diye bir düşünün. iyi ki varsın baros.

    son olarak abdullah avcı'nın hakkını da vermek lazım. bu kadroyu yıllardır ligde tutması yetmezmiş gibi bir de geçen sezonu altıncı sırada bitirdi. kendisi galatasaray'ın başında görmek istediğin yegane yerli teknik direktördür.
    1 ...
  22. 62.
  23. baros'un sakatlandığı mücadele. 1 hafta yok baros.
    0 ...
  24. 63.
  25. abdullah avcı maçı verdi diye iddialarda bulunanlara sormak lazım, bülent uygun sivasspor'un başında olduğu süreç içinde galatasaray'a, beşiktaş'a kan kustururken fenerbahçe'ye karşı berabere bile kalamamalarını nasıl açıklamaktalar?
    2 ...
  26. 64.
  27. maç 2-0 olana kadar inanılmaz bir baskı kurup golleri bulduktan sonra rolanti ye alan bir maç izledik. ilk 20 dakika iyi, ilk yarının sonuna kadar vasat, ikinci yarı kötü bir futbol izledik. özellikle detaylara bakarsan milan baros un formu, serkan kurtuluş un katkısı ve lorik cana nın orta sahaya getirdiği yaratıcılık bu farkı yarattı. galatasaray ın pino ve aydın ın neredeyse sıfır katkısı ile 9 kişi oynadığı maçta 3 gol atıyorsa gerçekten başarılıdır. cana çıktıktan sonra hem orta saha çöktü. hem takım defansta çok pozisyon verdi. arda geldiği zaman lorik cana tahminim ilk 11 in değişmez ismi olacaktır. bu takım zaten ufuk-neil-servet-insua-sabri-cana-ayhan-elano-arda-miso-baros on biri ile oynaması gerekiyor. çünkü ideal on bir budur. pino bence ikinci yarı topçusudur. kewell yine 90 dakika yı çıkaracak bir oyuncu değildir. oyunu gidişatına göre oyuna sokulmalıdır. elano yu küstürmeyip bence bir an önce yaranılması gerekiyor.
    0 ...
  28. 65.
  29. öncelikle şu performansına göre söylüyorum o beğenmediğiniz lincoln bu misimoviç' ten iyiydi. çok iyi futbolcu diyorlar, hazır değil diyorlar umarım öyledir.

    galataray çok iyi oynamadı belki ama iyi mücadele etti. ayrıca skoru bulana kadar da iyiydi galatasaray. farkı yakalayınca oyundan düştü sadece.

    maçta şöyle ilginç bir olay oldu bir de benim izlediğim yerde;
    galatasaray pas yapıyordu ve kürfediyordu izleyenler topun sürekli geriye oynandığı gerekçesiyle. oysaki 2 dakika boyunca topu sahanın sol tarafındaki her oyuncunun ayağına değdirerek harika pas yaptı galatasray ve sonunda da misimoviç kaleci ile karşı karşıya kaldı ama kaçıdı golü. bu da böyle bir anımdır.
    0 ...
  30. 66.
  31. galatasaray'ın daha iyi görünerek ve milan baros sayesinde kazandığı maç olmuştur. ancak maçın hakeminin skora büyük etkide bulunmuştur. durum 1-0'ken rızvan'ın elle dokunması penaltıydı ve verildi. ama o dokunuştan önce baros'un topu koluyla indirmesi görülmedi ve ibb lehine serbest vuruş verilmesi gerekirken aleyhine penaltı çalındı. ayrıca durum 2-0'ken rızvan'ın ortaladığı topu eliyle kesen servet'in hareketi penaltıydı. ama korner verildi. acaba o penaltı verilseydi ne olurdu ? son olarak baros'un sol golü muhteşemdi.
    0 ...
  32. 67.
  33. lorik cana'lı galatasaray'ın farkının çok açık şekilde(pozitif anlamda) görüldüğü bir karşılaşma olmuştur...
    kardeşim zaten süper teknik bir kadro kurmuşsun.bu kadar teknik kadronun yanında ön liberon mücadeleci, sağlam ve akıllı olamak zorunda. o zaman napacaksın lorik cana'yı her maç ilk 11de oynatacaksın.oynatmalısın.
    0 ...
  34. 68.
  35. sevet'in pozisyonunu götüyle izleyenlerin penaltı beklentilerinin boşa çıktığı maç.
    bu arada, hayvansın milan baros!
    1 ...
  36. 69.
  37. baros'un hem sevindirdiği hem de üzdüğü mücadele. ilişkimiz çok inişli çıkışlı kendisiyle.
    1 ...
  38. 70.
  39. 71.
  40. ilerisi için tüm Galatasaraylılara ümit veren maçtır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük