beşiktaşlı olmama rağmen galatasarayın oynadığı futbolu taktir ettiğim maçtır. uzun zaman sonra bana bir takım büyük takım olduğunu hatırlattı. 9 kişi kalmasına rağmen yenik olmasına rağmen rakibi kendi sahasına hapsetti, tebrikler kaybetseler de uzun zaman sonra bizlere büyük takım ne yapar onu gösterdiler.
hakem iyi veya kotu orasini bilmem ama bir sey var ki galatasarayli futbolcular terbiyesizlik yapiyorlar. rakiplerini sakatlayici hareketler yapiyorlar surekli hakeme sinirlenip.
onlar da bu oyundan ekmek yiyorlar ve senin sinirinin sebebi degiller.
her zaman sağduyu ve centilmenliğin ön plana çıkması gerektiğini savunurum ancak herhalde bu maçla ilgili en son bahsedilecek şey sağduyudur. galatasaray' ın gaziantepspor için 90 dakika mücadele eden abdullah yılmaz' a yenildiği maçtır. oyunu, oyuncu performansı beyefendinin gölgesinde kaldı. aksini savunana da sadece gülerim. hem de kahkahalarla...
hakemin gaziantep aleyhine maçı katlettiği apaçık olan maçtır. saçma sapan hareketlerde bulunan sabriye ne zaman kırmızı kart verdiğinden belli oluyor ne olduğu. gaziantep de arkadaş ne ara takım oldun skip attı galatasarayı.
nasıl olsa antep'im çok kötü yenilir diye bakılmayan ama 4-2 yendiğini görünce havalara uçuran maç olmuştur. hakem konusunda maç izlemediğimden yorum yapmayayım ama bir kere de gaziantepspor tutulmuşsa da çok görülmemelidir. büyüklere karşı anadolu takımlarının tutulması çok rastlanılan bir durum değildir.
terim ile olmayacak diyen gerizekalı, tabelacı taraftarı yine su üzerine çıkarmıştır. bu adamlara her hafta ayrı hoca getirsen hafta içi hoca niye değişmiyor diye isyan ederler.
sözlük, online gazete vs okunmuyor sinir hastası oldum ulan.
maçtan sonra fatih terim'e uzatılan mikrofona terim; " bazen sessiz kalmak en önemli hadisedir, tabii anlayana" diyerek ayar kapanışı yapmış, açılışta ise terim'i kışkırtmak isteyen ligtv spikerinin hocam sizi gergin gördük sorusuna; gergin miydim? bu maça rağmen mi? demiştir.
haa maçın özetine gelecek olursak; ilk yarı galatasaray 2. yarı antep yarısahasında böyle yeşil gibi desem değil sarı gibi desem değil bir ibne vardı; işte (bkz: biri şunu siksin)
futbolcuların canı falan sağ olmasın sahadaki futbolcu benim babamın oğlu değil yada askerlik arkadaşım değil bu kulüpten para kazanıyorsa işini yapacak sahada yoksa hikaye.
hakemlerin dünya'nın küfrünü yedikleri, tam bir hakem faciasına sahne olan maç.
hala şikecilerin hakimiyetindeki bir ligde oynadığımızı bir kere daha gördüğümüz, taraftarların 9 kişi kaldıktan sonra "at, at, at, at" diye stadı inletip ayarın kralını (sonra da her kararı alkışlanmış galiba. seyirci metanetli davrandı gene. çok küfretmedi yani) verdikleri, saha'ya bir adet ayakkabı (çift değil. tek) fırlatılan, sabri ve elmanderin mücadeleleriyle ve hareketleriyle bildiğin ağlattığı 2-4 olarak gaziantepsor'a hediye paketi olarak sunulan maç..
cidden şu maçtaki hakem yönetimini görüp de türk futbolunu sorgulamayacak bir insan evladı var mı merak ediyorum. sadece kırmızılar değil, sabrinin vs. her hareketine faul çalan, kart göstermek için fırsat kollayan, saha'ya iyi niyetle çıkmadım ben diye bağıran bu hakem bozuntularının şebeklikler (en kibarı bu) yaptığı bir maç. dahası da var da ben bu kadar yazabildim.
kısacası "allah belanızı versin" diyorum.
ve 15'e karşı 9 kişi oynayan takımımda riera hariç elmander ve sabri başta olmak üzere herkesin alnından öpüyorum. sonuna kadar savaşan ve bizleri gururlandıran bu takımın alnından öpüyorum. yenilin, böyle oynayın yenilin, şerefsizlere karşı (gaziantebi kastetmiyorum) şerefinizle oynayıp yenilin!
not : hayır yani şu maçı tarafsız bir gözle izleyen herkes de bu hakem yönetiminin normal olmadığını söyler bence.
not : o riera denen adam ise bambaşka. git artık git!