türkiye saati ile 16:00'da başlayacak olan futbol müsabakasını yönetecek hakem yunus yıldırım olarak açıklandı. hüseyin avni aker stadyumu'nda oynanacak olan karşılaşmada favori trabzonspor olarak gösteriliyor.
galatasaray malubiyetinin ardından taraftarın son yıllarda taraftarın yakalamış olduğu en büyük coşkuyu sekteye uğratan trabzonspor, gaziantepspor maçından alacağı farklı skorla o coşkuyu taraftarına tekrar kazandırmak ve kendisini biraz olsun affettirmek isteyecektir.
maç başlamadan önce en çok merak edilen nokta ise, galatasaray maçında ersun yanal'a tokat gibi inen kaleci sorunu. bir çok kez dünya karmasına çağırılan, ülkesinde ve futbol oynadığı ülkelerde yılın kalecisi olarak bir çok kez aday gösterilen ve bir çok kez kazanan(özellikle ülkesinde) bir kaleci olan tony sylva'yı kadroya kattıktan sonra hiç oynatmayan ersun yanal'ın, bu maçta kendisine görev vermesine kesin gözle bakılıyor.
özellikle yattara ve colman'ın bir arada oynaması ile orta sahadaki pas kalitesinin artacağını, yattara'nın mükemmel ortaları ve colman selcuk ikilisinin savunmanın arkasına attığı ince topları da hesaba katarsak; gökhan, umut ve sonradan oyuna girebileceği muhtemel isaac'in gol yollarında, ellerinde bir çok malzeme olacağını görmek zor değil. buna mutakiben iddia severlere ve tabiiki seray severlere üst oynamalarını öneriyoruz.
galatasaray maçı ile birlikte başlayan trabzon'un iniş sürecinin devamıdır. yattara geldi pek yaramadı sanki. birde ersun yanal'ın takımları 10 hafta sonra düşer geyiği var ama bu sefer öyle olmayacak gibi trabzon başa güreşmeye devam edecektir.
trabzonspor'un her nedense iyi oynamayıp da kazanamadığı müsabaka. her nedense diyorum çünkü sezon başından beri trabzonspor her nedense iyi oynayamayıp da maç kazanıyordu ama bugün iyi oynayamamasına rağmen maçı kazanamadı.
maç başladığı dakikadan itibaren hep, şöyle bir gol yese trabzon da maçı 3-2, 4-3,2-1 falan kazansa diye bekliyorduk. bekledik bekledik olmadı. gerçi ne gaziantepspor ne de trabzonspor gol umudu vermedi pek. ilk yarı biterken aklımıza takılan bir kaç şey vardı. trabzonspor galatasaray maçını deplasmanda oynamasına rağmen hep hücum yaptı ve verdiği açıklarla farklı malup oldu. peki bre ersun yanal. seni her zaman destekleyen biri olarak soruyorum. galatasaray gibi bir takıma deplasmana gidiyorsun. oyuncuların da gaza gelmesine güvenerek hücum da hücum oynuyorsun. gerçi iyi de oynuyordu trabzon. maçı galatasarayın alacağını ilk dakikalardan itibaren baskılı oyunuyla hissettirmişti trabzonspor. ve neticede kazanan taraf trabzonspor'un iyi oynamasına rağmen galatasaray olmuştu. gelelim sorumuza. peki ersun yanal. neden galatasaray deplasmanında hücum oynatıyorsun takımı da, kendi evinde gaziantepspor gibi ne olduğu belli olmayan bir takıma karşı kontrolsüz oynuyorsun. neden maçın genelinde kendi sahanda mücadele ediyorsun.
ya arkadaş, hazırlık pasları diye bir kavram konmuş futbola. bunu hiç mi bilmezsin ya. bir durdur topu ayağında. bir kaç pas yap. hücuma hazırlık et. ama yok. ver topu selçuk'a. atsın savunmanın arkasına. geçerse gökhan vurur. genelde kalecinin üstüne gitse de belki bir ihtimal gol olur. böyle bir mantalite seziyorum ben başka bir şey değil.
ayrıca. nedir bu umut-gökhan fantazisi? yani bu adamlardan birini oyundan aldığın zaman gol atamayacağını mı düşünüyorsun ersun hocam. göhkan ünal bir noktadan sonra kopuyor oyundan. yattara'yı çıkaracağına gökhan'ı çıkar al isaac'i. tamam gökhan bitirici eleman. ver topu adama, hop taksın köşeye. ama kim verecek topu ona. isaac hayatında kanatta oynamış mı? anam deli gibi sorular geçiyor aklımdan ya. ne yazacağımı şaşırdım ersun hocam, kafam bir milyon.
neyse. ceyhun bu maçta oynadığı oyunla şunları ima etti bizlere: "ben kaliteli bir oyuncuyum. gencim güzelim seni ezerim ama biraz tecrübe eksikliğim var. hücuma dayalı bir oyunda hüseyin abi yerine beni tercih ederseniz maç üst olur. ha yok hüseyin abiyi tercih ederseniz yenilmezsiniz ama kolay kolay da gol atamazsınız. beni arada bir alın maçlarda oyuna ve yetiştirin. ilerde büyük futbolcu olacağım. tugay abim gibi defansif ortasaha yönüm vardır. hami abim gibi de deli döşerim topları."
trabzonspor'un sezon başında gerçekçi hedefi ilk üç olmalıydı ama maalesef medyanın gazı ve diğer etkenler sebebiyle kendilerini bir anda şampiyonluk potasında zannettiler. yapmaları gereken bu sene takımı oturtup seneye daha az nokta transferlerle zirveye oynamaktır. yani son zamanlarda alınan sonuçlar beni şaşırtmadı.
trabzonspor un ofansif anlamda sorgulanması gereken müsabaka. gaziantepspor iyi bir takım olmuş, mehmet yozgatlı olgunlaşmış, pas yüzdeleride oldukça yüksek bir takım.
benim anlamadığım trabzonspor un ofansif kurgusu. umut bulutgökhan ünal tercihi.
her ikisi de formda olduklarında Gökhan Umut tan uzak ara önde iyi futbolcu. Ama şu anda da Gökhan Umut tan daha iyi işler yapıyor (Skora katkı anlamında, ki santraforun asıl işi budur. Santraforun koşmasını beğenmek tavuğun sesini güzel bulmak gibi birşey. Sesi için bülbül, yumurtası için tavuk alırsın. Önce yumurtluyor sonra da sesi güzelse eyvallah, tadından yenmez. Ama tersi iş değil.)
Ayrıca, Umut bir santrafor. Yani asli görevi pozisyon bulmak ve gol yapmak. Umut alan açmak ve rakibi yıpratmakla önemli bir iş yapıyor, doğru. Ben de olsam sürekli oynatırım. Ama çok koşarak açık kapatıyor. Zaten bir oyuncu Süper Lig de ya yetenekleriyle ya da iyi niyetiyle oynar. Türkiye için ortası yok. Umut da Allah ı var, kendini paralıyor. Zaten Gökhan' ı milletin sevmemesinin nedeni de bu, çok daha "gamsız" duruyor.
sonuç olarak gökhan ünal takımda her zaman olmalı, umut bulut gerektiğinde oynatılmalı. isaac promise küstürülmemeli, ibrahima yattara türkiye ye dönmeli.
