"maçtan önce paok taraftarları şehir içinde sürekli el kol hareketi yaparak insanları rahatsız etti"
ardından da yunanistan bayrağını açmış bi adam otobüsün içinde. ya yuh gerçekten. şimdi iki taraf da iğrenç bir şey olan holiganlıktan nasibini almış mı? almış. iki taraf da suçlu mu? suçlu. e doğru düzgün lanse et bari pisliklerini. paok taraftarı arabadan iniyor, otobüsüne atılmış taşları yerden toplayıp iki dakikalık bi kızgınlık yapıyor, paok taraftarı terör estirdi oluyor. şimdi ben bunları deyince klasik entel, türk düşmanı, her şeye bok atan adam oluyorum ama değil işte. habercilerin işlerini adam akıllı yapmasını istiyorum. aktarırken doğru düzgün aktarsınlar. elma satan adama çilek satıyor demesinler. bütün kanallar ulusalcı kesiliyor böyle olaylarda. karşı taraf bir şey yaptığında terör oluyor, bizimkiler yaptığında "kısık sesle" -buna da ayrı bi uyuz oluyorum- "taş attı" oluyor. adam bekliyor resmen paok taraftarını, allahuekber demeye başlamış gelmeden önce. ama bütün bunlar kısık sesle, öbürleri yaparken avaz avaz bağırarak 'terör estirdi!'
fenerbahçe'de dün iyi oynayan 4 adam vardı, gökhan gönül, stoch, emre, niang. biri sağda biri solda biri ilerde biri de orta sahanın göbeğinde oynuyordu. emre iptal olunca geriden top taşıyacak adam kalmadı. emre'yi oyundan çıkararak aykut hoca kumar oynadı, ve sonuç malum.
geleceği kurtarmak adına hiç te önemi olmayan bir maçtır. hiç bir taraftarın da kızmaya hakkı yoktur. Aykut kimsenin yapamadığını yapıyor ve bu da şimdiden oyuna etkili oluyor. yeter ki bu takıma bir ruh kat, şampiyonlar ligi de uefa da köpeğin olsun aykut kocaman.
artık kimi kime şikayet edeyim, teknik direktöre mi yöneticilere mi futbolculara mı kızayım, hakemlere ya da oynanan oyuna mı söveyim, ya da hiç beklemeyip şimdi gidip bileklerimi mi keseyim, olmadı çocuğumu kesip sucuk yapıp yiyim mi artık bilemedim. bildiğim bir şey varsa kanaryamın bence uzun bir zaman sonra tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşayacağı, taraftarının üst üste hezimete uğradığı.
bizi memlekete döndüren maçtır. şimdi yazacağım yazıyı çok dikkatle ve objektif olarak yazıyorum, okuyanlar da objektif olarak okusun lütfen.
turu fenerbahçe'nin geçeceğinden herşeye rağmen adım gibi emin olduğum fakat şahsımı yanıltan rövanş maçı olmuştur aynı zamanda. bizim gibi çok acı vaziyette elenen trabzon ve galatasaray taraftarlarına da en az kendimiz kadar üzülüyorum. memlekette birbirimizi yeriz o ayrı bir durum. zaten yiyoruz da!* yani 5 takımla avrupa'da olmak muhtemelen herkese çok daha fazla keyifli bir sezon ihtimali verirdi. aksini düşünen ya dingildir ya da aklından zoru vardır.
ayarlar kısmına bakmamız yeterli bu konuda, sözlükteki ayarlarım değil tabi!
gelelim maça; çok iyi oynamadan ama çok da kötü oynamadan maçı uzatmalara götürdük ve orada da oyun zihniyetine uymayacak adamlar sebebiyle hata yaparak elendik.
üzerinde çok fazla durmayacağım. şimdi daha evvel de defalarca yazdığım gibi aykut kocaman üzerinden bir tartışmadır alacak bizim ulema basını ve sözlüklerimizi diyeyim. zaman en güzel ilaçtır. o zaman kapı gibi önümüzde duruyor ve hep beraber göreceğiz olayları ve akışı.
trabzon'a göre kolay galatasaray ve beşiktaş'a göre göreceli olarak biraz daha zor bir rakibe elendik. elenmeseydik şahane olacaktı. tıpkı diğerlerinin elenmesi gibi. ama artık anamızın ligine döndüğümüze göre beşiktaş ve bursaspor'u seyredeğiz ve içten içe de içerleyeceğiz mefhum durumu.
öncelikle yönetimden başlayacağım; bir kere transfer sezonu girdiğinde ve o sezon dünya kupası sezonu ise elinizi %100 çabuk tutmak zorundasınız. yani genç ve bonservisi olan adamlar almak zorundaysanız. yani güncelde aktif ve talibi olup sizi zorlayacak adamlar alırkeni kastediyorum burada.
biz ne yaptık?
yumurta göte geldi niang'ı aldık. güiza yara gibi ortada duruyor. eee şimdi bekle de adam uyumu çabuk atlatsın, ki çok çok iyi bir adam bundan zerre şüphem yok. daha bu liste uzar gider ve hatta zico zamanına bile gider. yani koskoca 2 yıl bomboş geçti. buradan şimdi dersi ben mi alıcam, aykut kocaman mı alacak yoksa yönetim mi alacak?? lafa geldiğinde mangalda kül bırakmıyorsun ve bir formayı taraftarına 90 tl'ye satıyorsun?? o zaman bunun hesabını birileri verecek ve birileri de sormuş olacak. ama kolpa köşe yazarları değil, bundan emin olun. onlara kalsa hepsi 4 günlük köşe yazısıyla halloluyor. ama öyle değil tabi kazın ayağı! o sebeple işin teknik tarafında aykut kocaman'ın bu hafta sonu yönetimle oturup anlayışına uyacak iki adam aldıracağını tahmin ediyorum. ayrıca aykut daum'u yedi gibi safsataları da bırakın, bunlar ucuz ötesi.
bir kere alex varken ya da yokken oyunu oynamak tamamen anlayışla alakalı ki, bu işin ucunda sadece o yok. hızlı oynarsın alex varken de. bu da hoca tasarrufudur mutlaka. ki seneye onunla mı değil mi diye düşünmeli herkes. alex yoksa hesaplarda o zaman kadroyu bu seneden o olmadan şekillendirilecek gidişata varmak lazım. aykut bunu istedi. haklı da bence. ama asıl sıkıntı iki yönü oynayan iyi bir adam eksikliği orta sahada ve bence bundan kat be kat daha önemlisi ise bilaca ve lugano. lugano vaziyeti idare ediyor sorun yok ama bilica ile işler sara sarpıyor. hem de ligimiz de bile bırakın avrupayı! eğer hızlı ve ileride basmaya niyetli ofansif ve agresif bir kadro kurulacaksa burada ilk etapte bilica gibi bir baltanın işi yok, ikinci etapta da lugano'nun bile işi yok. çünkü ikisi de hem hız hem de oyun aklı bakımında zayıf adamlar. bu kadar açık ve net. bence aykut ilk önce bunu çözebilmeli ve bu dakikadan sonra çözmüş olduğunu umuyor ve tahmin ediyorum. takım oturacak ama belki epey geç kalınmış olabilir o saatte. bu aykut'u bitirmemiz ya da gönderip herşeyi düzeltiriz anlamına gelmemeli ve gelemez de. böyle bir mantık yok. ne olur? bu yıl şampiyon olmazsın olur biter. var mı ötesi? bence yok.
o sebeple kendi evlatlarımıza sarılalım ve en az bir yıllık krediyi onlara verelim. bırakın şampiyonluk sayısı bu sene de 17 de kalsın.
ve herkes şapkayı önüne koyup hataları adam gibi irdelesin. hepimiz üzgünüz evet ama şuna emin olun aykut kocaman çok daha fazla üzgün. ve ona olan inancım halen daha tam.
son olarak bize oyuncu, başkan veya kişiler vermedi bu sevgiyi, biz çubuklu formanın aşığıyız. bu taraftar ne avrupa hezimetleri gördü ve ne son saniye kaçan trenleri ve halen daha dimdik ayaktayız, o zaman aykut kocaman'a da dimdik destek olalım beyler.
hürmetler...*
skora göre yorumların saçma olduğu maçdır. fenerbehçe'nin ikinci yarıdaki futbolu harikaydı. sadece niang'ın takıma alışmamış olmasından dolayı hep en uç noktada bir durgunluk oluyordu. takım guiza'nın koşularına alışmışken niang hep çok farklı noktalara gidip top arıyordu. ölmeden önce alex'in bile top çaldığını gördük çok şükür. yedek kalmak ders olmuş. baskılı oyun, yüksek pas yüzdesi, kanatlara yayılan ataklar, gerektiği yerde bire birde adam eksiltme, defansda az pozisyon vermek gibi bir futbol takımından istenen şeyler mevcuttu. sadece gol gelmedi ve elendik.
yenilen golde bilica ve açıyı daraltmayan volkan hatalı sayılabilir ama bence lugano tecrübesinde bir defans adamının, rakip artık topun kontrolünü almış ve önüne geçmişken düşürmesi gerekirdi. hatta lugano bir ara elini uzatmış ama sonra vazgeçmiş. Ceza sahası dışında hemen indirse fenerbahçe 10 kişi kalırdı ama hiç değilse arkaya yaslanıp maçı penaltılara taşıyabilirdi.
maçtan sonra üzüldüğüm iki şey niang'ın allahım ben niye bu takıma geldim diyecek olması ve luganonun o müslimoviçin kafasını kırmamasıdır.ama şu dünyada ölmeden istediğim bir şey var şu maçın bir benzeri beşiktaş'ın başına gelsin bak o zaman gözüm açık gitmem.
paok'un 2. yarıdan itibaren* sanıyorum ki 3 tane ciddi pozsiyonları oldu. bir tanesinde boş kaleye kaçırdılar. bir tanesinde gökhan uzaklaştırayım derken luganoya asist yapıyordu, ve sonuncusu da neşemizi, umutlarımızı, ve takımın havasını söndüren volkanın izlemeyle yetindiği, lugano'nun biçercesine saldırdığı, ama ne yazık ki fayda etmeyen müslümovic denen şerefsiz*in attığı gol oldu.
aslında o kadar kötü değildik, bir ara bayağı umutlandık 2. gol gelecek diye. ancak sanırım tek sorunumuz, kanatlardaki oyuncuların çabuk geri dönememesi, ve biraz yetenekli bir takımın bu boşlukları iyi kullanabilmesi.
ligte çoğu takımla yaşamayız bu sorunları. yani lig için umudum var. ki trabzon maçında da bunu gördük.
trabzonspor'a sağlık;
fenerbahçe ve galatasaray'a da güzel bir ders olsun diyorum.
baroni, selçuk, santos, bilica gibi dengesiz adamların bu takımda yeri olmadığını tekrar tekrar ve tekrar göstermiş olan maçtır. gökhan gönül her mevkide mücadeleye varken bu adamların sahada yürümeleri insanı çıldırtıyor. emre olmadı mı bu takımın filmi kopuyor, anladık. taraftar ise suskundu bu akşam. nerde sevilla,chealse,inter maçlarındaki susmayan taraftar nerde bu maçtakiler... bütün sene yazılarla, pankartlarla ve çok güzel gösterilerle şov yapan taraftar gruplarınızın tribünden çekilmesine neden olursanız yaşayacağınız tribün tabloları buna benzer olur. bizi müşteri görmeye daha ne kadar devam edeceksiniz bakalım. ayrıca paok taraftarlarının yapmış olduğu pislikleri bir türk takım taraftarı yapmış olsaydı uefa cezaları yağdırırdı acaba paoklulara ceza gelecek mi? adamlar pkk bayrağı açtılar tribünde, meşalelerde cabası...
Türk futbolu için kabus gibi bir gecenin sonunda bari Fener geçsin derken o da olmadı. Beşiktaşlıyım ama sevinemedim bile doğru dürüst. Elenmesi bir yana paok taraftarının yaptığı rezillikler sonrası evlerine güle oynaya gitmelerine çok bozuldum. Bizim polise ne demeli... otobüslerinden inip basın çalışanlarına saldıran Yunan taraftarlarına karşı kendi vatandaşlarına karşı göstermedikleri garip bir hoşgörü içindeydiler. Birkaçını nezarete atsalar bak bakalım nasıl oluyor. Bizim taraftarlar Yunanistan'da böyle olaylar yapsalarbir hafta içerde tutarlardı. Kime karşı ve neye karşı bu acizliği polisimizin anlamak mümkün değil. Stadın girişinde fener taraftarının tekbir getirmesi de anlamsızdı. Ne o öyle... Din savaşına mı giriyoruz. Fenerbahçe taraftarı ne yazık ki avrupa maçlarına bir cimbom, bir beşiktaş maçına hazırlandıkları gibi hazırlanamıyor ve organize olamıyorlar. Oysa ki basında bile bu yarı deli paok taraftarının nasıl insanlar oldukları yazmıştı. Kendi ülkelerinde gibi rahat davrandı adamlar. Ah fener ah... Bir ağızlarına sıçıp gönderemediniz şunları...Trabzon başabaş oynayıp elendi, Galatasaray'ın ise ağzının domalmasından Ömer diyeceği belliydi. Ama fenerbahçe gerçek bir hayalkırıklığı oldu. Sevinemiyorum da anasını satayım...Liverpool maçı sonrası 100'lerce dalga geçen fener taraftarından gelen mesaj okusam bile sevinemiyorum... Bu şekilde olmasaydı bari...Çok yazık oldu.
emre çıktığı anda kaybedilen maçtır. emreyi oyun alanı kenarına gelirken gördüğümde zaten göğsüme bir öküz oturmuştu. selçuk' un gireceğini öğrendiğimdeyse artık herşey için çok geçti.
arap spikere mi selçuğa mı yoksa emrenin sakatlığına mı sövsem bilemedim. yoksa tüm takımı derleyip toplayan tek adam olmasına mı söveyim. en iyisi cristiana söveyim ben... siz de sövün!
öncelikle yazık olmuştur. maçın başından itibaren paok taraftarı ateş eder gibi bizlere meşale atmıştır. tribünde resmen sinirden sigaraya başlıycaktım. herşey tamamda tek koyan şey bu türk düşmanlarını evlerine yüzleri gülerek yollamak oldu.
gittiğim cafede galatasarayın yediği golden sonra havalara uçan fenerbahçe taraftarına kıl olduktan sonra başta ne de olsa türk takımıdır diyerek hafiften desteklemeye çalıştığım fenerbahçeye içimden ana avrat küfür edip takiben yüreğimle desteklemeye başladığım PAOK'un fenerlilere dibine kadar soktuğu mükemmel maç.(edit:beşiktaşlıyım)
bir paket sigara bitirtmiş maç. amına koyim dia kim ya, dia nerde, 1 ay peşinden koştuğumuz niang nerde, şu takımda bilica'yla baroni piçinin sırıttığını milyon adam görüyor da saha kenarındaki adam nasıl aylardır görmez ya??! amına koyim koskoca fenerbahçe ağustos'ta avrupa'yı nasıl kapatır, bu nasıl yönetimdir arkadaş ya?!
gereken transferleri yapmış, kadrosu sağlam olan fenerbahçe ile transfer yokluğundan isyan eden galatasaray' ı eşit duruma getiren maçtır. arkadaş bu sene takımlarımız üzerinde bir cenabetlik var henüz çözemedim. ne lan bu sürekli hezimet, rezillik.
