sadece hayal et...
babam, kardeşim, yarim, ilmek ilmek işlediğim canım ciğerim oğlum artık bu hayatta olmadıktan sonra gelinim dul, torunlarım yetim kaldıktan sonra, açlıktan ağlaşırken bebeler hangi su bu yanan bağrımı söndürür hangi teselli beni avutur... bu söylenenler gerçektir...bizzat kulaklarımla dinledim, çizgileri derin derin, acıları katmer katmer kadınlardan... erkeklerinin neredeyse tümünü şehit veren köyün kadınları bu olaydan hiç de zafermiş gibi bahsetmemişlerdir. anlatılanlar sadece acıdır, gözyaşıdır.göğüste bir hançerdir... çanakkale savaşından sonra köyde erkek kalmadığından o sene insanlar açlıktan kırılmıştır( işgücünden değil, karamsarlıktan, üzüntüden ...kayıp o denli büyüktür ki yaşam gücü kalmamıştır kadınlarda) hastalıklar dört bir yanı sararken bi tane doktor bulunamamıştır (çünkü yetişmiş elemanların çoğu şehit düşmüştür.tıp fakültesi öğrencileri de...( o sene galatasaray lisesi mezun verememiştir çünkü lise son talebelerinin hepsi, fidanlar, tümü çanakkalede şehit düşmüştür)) ölüseverler! işin bir de bu yanını, insani yanını, düşünün...
savaş zaten o raddeye geldiyse türk askerine öl emri vermeye gerek yoktur ki zaten o ölmek için oradadır. bizler; atacak kurşunu kalmadığı zaman tepeye çıkan düşmanın üzerine atlayıp düşmanı savuşturan bir neslin torunlarıyız.