insanın kendini yaşından daha yaşlı hissedebileceği başka bir yaş yoktur heralde. türkiye'de bır insanın ortalama olarak bu yaşlarda okuldan mezun olduğunu sayarsak, yeni düzen, yeni iş, yeni şehir, yeni yeni yeni.... hepsi yeni olmasına rağmen bu yaş insana yaşlanmış hissiyatını da verir. demek ki neymiş, yenilik döneminin tavan yaptığı bu yaş, bir de yeni bir duygunun anasıymış babasıymış...
20'yi 5 geçe 30'a 5 kala bunalımına sevkeder adamı. 20 deyince, "ahhh ne güzel yaştr lan o" denir. 30 oldun mu, çocukken "oha 30 yaşında mı yaşlıymış be" lafları gelir aklına.
"sen 18'den sonrasını gör bak nasıl çabuk geçecek" lafları arasında 25den sonrası uçar gider.
ayrıca 24 yaşından çıkmaktır. aralarında pek de bir farkın olmayacağını düşünüyorum. daha doğrusu yaşadım o geçiş dönemini bir yıl önce. bişi hissetmedim.
her yaş güzeldir,25 te ondan öncekilerde,sonrakilerde güzel olacaktır hepsinin yeri ayrıdır.sekiz yaşında parkta oynamak 25 yaşında çocuğunu parka götürmek. yaşı yaşayabilmektir aslolan.
zamanla, "ya tüm arkadaşlarım evli ya da nişanlı, ben de o da yok üstüne bir de orta yaşa yaklaşıyorum", bunalımı yaratabilen durumdur. geçmiş olsundur.
25 iyi de 26'da boku yedin. hele 28 çok kritik bir yaş. o yaştan sonra işe bile almazlar adamı. lafın özü stresli senelerin başlangıcıdır 25 yaş, dibine kadar yaşanmasını tavsiye ederim o nedenle.
bundan önceki yaşlara girdiğimizde ne yasadiysak bundan sonraki girilen yaşlarda da aynısını yaşayacağız. 6 sene önce o anı yaşamış biri olarak benim için olumlu veya olumsuz herhangi birşey ifade etmiyor, etmemelidirde. klişe olacak ama her yaşın kendine has güzelliği var. dert etmeyin böyle şeyleri, anın tadını çıkarın..
insanın en güzel fizyolojik olarak en iyi dönemidir. eğlencenin dibine vurulması, gezilebilecek bütün güzel yerlerin gezilmesi, yapılabilecek bütün aktivitelerin yapılması için son yılların başlangıcıdır. zaten 10-11 yıl sonra (bkz: yaş 35 yolun yarısı diyip 36 da ölmek) gibi bir durum var hayat bu.