Yaşayınca otomatik olarak yollu gozuyle bakılacak kızdır. Varsın kezban olsun. istemez yaşamaz ister yaşar eleştiriye acik bir konu degil cinsellik.
Eger bunu yazan bir erkekse amenna ama kadınsa ve bu sekilde elestiriyorsa ben se kendisine acıyorum..
bir başarı kazanmamış kişidir. 18 yaşında ve üstünde olan, isteyen insan sevişebilir, istemeyen sevişmeyebilir. 18 ve üstü olup sevişmek de sevişmemek de bir tercihtir. bir başarı ya da büyütülecek bir şey değildir.
Türkiye külturel anlamda da tıpkı cogragi anlamda oldugu gibi iki kıta arasında sıkısıp kalmıstır. Konuyu biraz daha açmak gerekirse cinselligin bir tabu oldugu arap yarimadasında kızlar helal seks yapabilsin diye 20 li yaşların hemen başında evlendirilir. Avrupa da ise cinsellik bir tabu olmadıgı icin evlilil yaşi yuksektir zira ergin her kadın cinsel yasama sahip olur ve bekaretini kaybettigi icin yadırganmaz. Fakat türk toplumunda cinsellik hem tabudur hem de erken evlenmek cag disi ilkellik olarak görülür. Sonuc olarak genclerimiz her iki kültur yumagının bizim icin dezavantajlı yönlerine maruz kaldiklari icin sevisemiyor. 25 yasinda bir adamin kadinin sevisememesi seks yapmamasi da biyolojik ve fizyolojik ihtiyac ve gerceklere adete bir meydan okumadir. Sonuc olarak konudan sapsam da genclerimiz mutsuz.
Doğrusu şu ki bu kadın hakkında hiçbir bilgimiz yok. Pozitif veya negatif bir kanıya varmak imkansız.
Belki evde kaldı,
Belki çok çirkin yaklaşan olmadı,
Belki iyileşmeyen bir aşk acısı var,
Belki aseksüel,
Belki homoseksüel ve sosyal baskılar yüzünden cinselliğini yaşayamıyor,
Belki korkuyor,
Belki dediğiniz gibi inancı doğrultusunda hareket ediyor,
Belki de gerçekten o özel insanı bekliyor.
Daha yüzlerce ihtimal var.
Ve hiçbirinde bize söz düşmüyor.
Çünkü bu onun hayatı, onun vücudu ve onun kararları. Bunu eleştiremeyiz. O özgür.
Ve Özgürlük bazı şeyleri yaşama hakkı olduğu gibi bazı şeyleri de yaşamama kararı alabilme hakkıdır.
13-14 yaşlarında kendini keşfeden çocuğun aklına takılan soru.
"ulan benim yaşımın 2 katı olmuş, hala sevişmemiş nasıl olur?! aklım almıyor, dur şunu sözlüğe yazayım..."
faydasız, boş başlık... hatta zararlı. çünkü akıl fikir orada, onunla bir fark yaratılabileceğini, bu konuda rahat olunursa teknolojinin ilerleyeceğini, eğitim seviyesinin yükseleceğini, karşılıklı saygının artacağını veya aydınlanacağını falan düşünüyor olmalı.
oysa ki başkası için endişelenmese herkes için hayırlısı olacak. 18'inde yapan da, 30'unda yapan da senin kanaatini merak etmiyor.
biri "şort nasıl giyer" der döver, öbürü "25'ine kadar nasıl sevişmez" der ortalığı kızıştırır.... ulan bi dağılın da memleket nefes alsın.
arkadaşım söylediğin çoğu şeye katıldım ama kezbanlık olarak nitelendirdiğin şeye sebep olan zaten ataerkil toplum yapısı. demem o ki kezbanlık kavramını doğuran ve onu niteleyen yeri geldiğinde aşağılayan şey de o "üstün erkeklik" olgusu.
Biz erkekler gibi duygusuz, sadece organların birleştiği bir ilişkiye yanaşmıyoruz diye bu bir suç mu oluyor? Sevdiğimiz ve buna değen bir adamla yaşamak istiyoruz cünkü seks dediğiniz şeyin aslı bence duygulardır. Önce duygular sonra cinsel organlar birleşmelidir. Duygusuz neye yarar? Ha şu konuda haklısınız, bu insan doğasına aykırı evet ama bırakın da buna biz karar verelim.
Bi de şu var, inancı gereği değil de toplum baskısı yüzünden yaşamıyor ve istekliyse, kendine yazık eden kadındır.
Bu arada 25 olmama daha 3 yıl var, oh mis.
ne olmuş bunda şaşıracak ne var amk. her şeyin bir zamanı var. zamanı geldiğinde her şey olur. kadınlarında işi zor arkadaş cinsel deneyim yaşasa bu kaşar, yaşamasa yuh bu zamana kadar durulur mu kezban. bu ne sikim iştir.
Hayır ne var bunda ? iffetli olmak, zina yapmamak, kendini sevdiğin insana saklamak ne zamandan beri ayıp, günah, dalga geçilecek, alay edilecek bir konu oldu bu ülkede ?
Malum yeri kaşınanlarla uçkuru düşüklere dert olmuş kişilerdir.
cinsel birliktelik kavramı batı toplumunun da sorunudur aslında. ama islam coğrafyasına, en çok da türk medeniyetine; en büyük değeri aile kavramı olan toplumun yapısını bozmak, dna'sıyla oynamak için dayatılan bir virüstür. tek materyal de bu değildir. televizyonda gördüğünüz izdivaç ya da birliktelik programlarının tamamı bu politikanın parçasıdır. ev hanımlarının televizyon izlediği saatlerde başka alternatif olmaması tamamen bu dayatma polisitikasının ürünüdür. buna "toplum mühendisliği" denir.
batı medeniyetinin en büyük oyunu da esasında bozuk, kalitesiz, adi olanı, sırf batıdan pazarlandığı için kaliteli, medeni ya da üstün olarak lanse etmesidir.
nikahsız şevişme fikrini hunharha savunan bu arkadaşların basbas bağırmasının sebebi de bu büyüye kapılmış olmalarındandır.
bu politika sadece kültürel dejenereye hizmet etmez. fiziksel olarak da insanları sağlıksızlaştırmak için on yıllardır aynı sistem işlemektedir. türkiyenin en büyük ihracat maddelerinden biri yağdır. bildiğimiz yağ. sanayi tipi, gıda tipi... akdeniz ülkesi olmamıza rağmen zeytinyağı kültürü yok edilmeye çalışılıyor. batı bütün yemeklerini doğal tereyağından ya da zeytinyağından yaparken bize sağlıksız katı yağı satıyor. tekstil ülkesi diye geçindiğimiz halde avrupanın ürettiği nylon64 denilen malzemeden yapılan kalitesiz kıyafetlere tonlarca para ödüyoruz.bu örnekler sayısız çoğaltılabilir.
özetle bilinç gerçekten hazinedir. bilinci araştırarak, okuyarak, fikir yürüterek geliştirebilirsiniz. bilgi sahibi olmadan fikir yürüten insanlar çoğunlukta olduğu için türk halkında toplum mühendisliği kavramı tıkır tıkır işlemektedir.
25 yaşına kadar cinsel birliktelik yaşamamış kadın namuslu türk kadınıdır. özüne bağlı, edepli, bilgili... cahil değildir.