trabzonspor'un karadeniz fırtasını boğazda estirdiği maçtır !
fenerbahçe takım oyunu adına hiç bir varlık gösterememiştir. arada bir bireysel yeteneklerini sergilemek isteyenler çıksa da trabzonspor savunması geçit vermemiştir.
üzüldük çok üzlüdük çünkü kazanabileceğimiz bir maçtı. umut bulut ve gökhan ünal bitirici vuruşlar için çalışmaları lazım ! eğer o bitirici vuruşlar gelseydi trabzonspor 3 puanla ayrılacaktı kadıköy'den.
bir trabzonsporlu olarak maçtan önce fenerbahçe'nin büyük maç performansı ve bizim tüm kilit maçlarda sıçmamız gibi hiç de yadsınamayacak endişelerim vardı.
maç başladı ve umut yeteneğine yakışacak bir şekilde gölü kaçırarak volkan'ın da daha maçın başında moralli hale gelmesini sağladı. ilk yarı genellikle ortada geçti diyebiliriz. daha fazla topa sahip olan ve topa sahip olunca ne yapması gerektiğini bilen taraf trabzonspor'du.gökhan ünal'ın bencilliğinin de etkisiyle ilk yarı berabere bitti. ikinci yarı (son 5 dakika hariç) sahanın tek hakimi trabzonspordu.maçı birlikte izlediğimiz fenerbahçeli arkadaş bile "bu ne ya sanki avni akerde oynuyo gibiyiz" demek zorunda kaldı.
ersun yanal'ın son 5 dakikadaki değişikliklerini de forvet hattının gol atacağına olan inancını kaybetmesiyle ve "lan atamayacaz belli, yemesek bari" şeklindeki düşüncesiyle açıklayabiliriz.
sonuç olarak tamamiyle trabzonspor'un hakettiği ve hiç organize pozisyonu olmayan fenerbahçe'nin bir puanı kazandığı maç olmuştur.
trabzonspor'un bu kadar üstün oynamasının sebeplerinden birisinin de, kadıköyde oynayan diğer deplasman takımları gibi geri çekilmek yerine önde basarak topun fenerbahçe hücum hattına gelmesini engellemesi olduğunu da söyleyebiliriz.
halen daha trabzonspor(um)un büyüklüğüne laf söyleyen insancıkların yorumları maçtan sonra beni bir daha sinir krizine sokmuştur. ulan mal sepeti maçı, ya izlemedin, yada kafanı yere koyup başka taraflarınla izledin. fener bahçe maçtan 1 puanla ayrıldığına dua ediyor ve trabzonspor adına yakışır mükemmel bir oyun oynuyor sen halen daha o takımı kötülemeye çalışıyorsun. bidahaki maça bu kadar kolay elimizden kurtulacağını zannetmiyorum fenerbahçenin.
edit: trabzonspor a büyük diyemeyenlerin büyük dedikleri takımlar kadıköyden fark yiyip ayrılmıştır arz ederim.
"hamsi buğulama yapıcaz trabzon'dan hehe", "yattara var ya, hamsi buğulama olucak", "olm, trabzon kim ki, şimdiden ilan ediyorum ben, 3-0 aldık maçı. ben diyosam öyledir hacu" adamlarını gördüğümüz, ve bir daha da görmek istemediğimiz maç. hayır, her maç öncesi böyle yapıyorlar fakat maç bittikten sonra köşelerine tünüyorlar yeniden. tünemekten bıkmadınız mı kardeşim siz? şimdi o zaman ben de bir yorum yapayım da tam olsun. bu konuda, hem de maç bitmişken, sizin seviyenize inmekte bir beis görmüyorum. hem tahminde yapmıyorum bak. olanı söylüyorum.
"trabzon'un kanarya döneri yediği maç" nasıl? çok yüzeysel değil mi? kendiniz gördünüz mü bu cümlede? aferim. fener bir puanı kurtardığına sevinsin. o da kendi kurtarmadı ha, bizim kazma forvetlerimiz yüzünden tüm bunlar. neyse, bu arada bana bir çift ayakkabı bir de pantolon kazandırmış maçtır. neymiş efendim? aman trabzon kadıköy'ten nasıl çıkarmış? trabzon kimmiş? büyük takım değilmiş. kadıköy şöyleymiş, kadıköy böyleymiş...!
sanırsın nou camp'ta barcelona önüne çıkıyoruz amına koyim.
sağlıklı düşündüğümüzde gününde olan forvet elemanlarıyla rahat rahat 3-5 olacak bir maçtı, trabzonspor'un son yıllarda deplasmanda oynadığı en iyi derbi maçlardan bir tanesi de denilebilir. özellikle ikinci yarıda fenerbahçe'yi sahasına kilitleyen takımı ayakta alkışlarım ben, hatta son dakikada roberto carlos'un şutu gol olsa dahi alkışlarım.
son yıllarda fenerbahçe ile trabzonspor arasında etkileşim olan medeni bir durum söz konusu. iki takımın taraftarı da, yötecisi de son derece makul yollarla senede 2 defa görüşmekteyken, sen neden çıkıp hamsiden buğlamadan bahsedersin ey armudovic. ne gereği var yahu? senelerce böyle davranarak tüm ülkede -özellikle 2000 ve 2001 sezonu döneminde- antipatik uyandırdınız. sizin dilinizde oynanmıyor, devam etmiyor hayat kuşum, yapma böyle. gerek yok.
güzel maçtı, trabzonspor'un rahat rahat kazanması gereken fakat umut bulut vakasının önlediği karşılaşmadır.
hee, umutu seviyoruz. orası ayrı.
not: kuşum derken fenerbahçe ile alakası olmadığını belirtmek isterim. hem sportmenliği savunup, hem hakaret etmek olmaz.
trabzonsporun, taraftarlarını çıldırttığı maç olmuştur. zira fener donu sıyırmışken affetmek aptallıktır.* gökhan ve umut size laflar hazırladım! trabzonspor adına alınan bir puan üzüntü verici olup, kazanan diğer takımlar olmuştur.
23 kasım 2008 trabzonspor sivasspor maçı ndan sonra seyrettiğim en güzel trabzonspor vardı sahada. ne yazık ki her iki maçta da gol atamadık. bunu daha çok orta sahada ve forvette yaptığımız yüksek tempolu ve çabuk alan daraltma sonucu son vuruşlarda azalan enerji ye bağlamak mümkün. aslında bitiricilik özelliği özellikle gökhan ünal da çok fazla. ama daha net pozisyonlara giren her iki maçta da umut bulut oldu. türkcell süper ligi nde üç forvetli olarak oynayan tek takım özelliğimiz sayesinde rakiplerimiz önlem almaktan kendi oyunlarını bir türlü sergileyemiyorlar. dün ben sanki hüseyin avni aker stadı nda maç seyretmiş gibi oldum. zaten fb seyircisinde anlamsız bir suskunluk, çekirdek yeme telaşı vardı. belli ki takımlarından memnun değiller. zaten semih şentürk ün oynamaması da bu olayın tuzu biberi. ben bizimkilerin sesini daha çok duydum. maçtan önce bir puan iyi derdim ancak maçtan sonra iki puan kaybettiğimizi düşünüyorum. selçuk inan , gustavo colman ve hüseyin çimşir maçtan önce düşündüğüm gibi sadece selçuk şahin ile mücadele eden fb orta sahasına üstünlük kurdu. ayrıca serkan balcı nın da orta saha da değerlendireceğini düşünmüştüm ersun yanal ın. ama yapmadı yine üç forvetle çıktı sahaya. bu anlayışını da tebrik etmek lazım.
fb defansının arkasına atacağımız toplarla pozisyon bulacağımızı da biliyordum. zira gökhan da umut ta bu tarz oyuncular ve hep boyle pozisyon üretmeye alışmış takımımız. selçuk inan iki mükemmel hayranı olduğu zidane pası verdi. birini umut birini gökhan kaçırdı yada volkan demirel kurtardı. ama bence sözleşmesini uzattık resmen. atılması gereken gollerdi. hrvoje cale ye birşey demiyorum o bir defans oyuncusu zaten. şampiyonluk yolunda ilk dört maç ve 8 puan hedefimiz vardı, umarım bjk maçında aynı golleri kaçırmayız.
maçın pozisyonu, ibrahima yattara nın roberto carlos a yaptığı orta fake i ile beraber tam orta yapacakken yeniden roberto carlos u karşısında görüp afallaması idi. o yaşa rağmen inanılmaz bir dönüştü.
maçın adamları, trabzonspor dan gustavo colman ve egemen korkmaz
fenerbahçe den roberto carlos ve volkan demirel.
volkan'ın belki de hayatının futbolunu oynadığı maçtır. trabzonspor galibiyeti kaçıran taraftır lakin iki takıma da sundukları müthiş seyir zevkinden dolayı teşekkür etmek lazımdır.
trabzonluların laz olmadıgını duymuştum bir laz arkadasımdan. Peki o zaman düşünüyor insan, kendi sahasında top cevirip 40 pas yaptık lan biz sikip attık ogluuummmm diye yırtınan, maç berabere bittigi halde kazandı zanneden ve oyleymiş gibi konuşan, son dakikalarda hepten geriye yaslanan, dokunulmayan pozisyonlarda kendini yere atıp bir de isyan eden bagıran, son dakikalarda ezikçe zaman geçiren hatta uzatmalarda 2 oyuncu degiştirecek kadar anadolu takımı huveyitinden uzaklaşamayan bunlarsa, o fıkralardaki herifler kim? Bunlar o fıkralardaki heriflerse lazlar kim? Üzülüyor lan insan.
müthiş bir mücadeleye sahne olan maçtır efendim. maçı kazanması gereken taraf tabikide trabzonspor'du. ancak son 2-3 dakikada arka arkaya fenerbahçe'nin yaptığı ataklarla yüreğim ağzına gelmiştir. nihayetinde trabzonspor 10 yıldır kazanamadığı kadıköy'de bu yılda kazanamamıştır. nitekim kaybetmemiş olup fenerbahçe'ye de yara vermiştir. yalnız şunu belirtmek isterim ki trabzonspor'da kolman ve hüseyin resmen bir el bombası niteliğindedir. her an elde patlayabilme ihtimalleri vardır.
hakkında çok şey söylenebilecek maçtır ancak söylenecekler asla gökhan-umut ikilisinin futbol zekalarının özellikle kaleciyle karşı karşıya kaldıklarında 7 yaşındaki kardeşimden daha fazla olmadığının belirtilmesinden daha önemli değildir. 2 pozisyonda bu futbolculardan biri diğeri kale çizgisi ile karşı karşıya olmasına karşın arkadaşına pas vermemiştir. trabzonspor un süper bebeler takımında(1-3 yaş arası oyunculardan oluşur) bu hatayı yapanları sırf psikolojileri bozulmasın çocukların diye takımdan kovmuyorlar efendim. **
Trabzonspor un köydeki fındıkları çayları satıp henry tipi bir futbolcu alması gerekmektedir. hatta mısırları kara lahanaları da satsınlar adama versinler de bitsin bu çile.
fenerbahçe tarihine guizaya ilk isyanın başladığı maç olarak geçmiştir ve uzun suredir turkiyenin uzak kaldıgı,özlenen trabzonsporunda fenere kafa tutabilecek derecede oldugunu hatta daha ustun futbol sergilediği karşılaşmadır.
her iki takımında güzel oynadığı ancak golsüz biten karşılaşmadır. yine de ne olursa olsun bir fenerli olarak trabzonun dünkü maçı almasını istemişimdir.