ülkemin yeni ayıbıdır.
yirmibeş metrekarelik yerlerde yaşamasını istediği yoksul kesimin bunun için sevinerek takla atması durumudur.
kapitalist sistemin kaçınılmaz sonucudur.
hepimiz insanız. vatandaşın köle hayatı yaşamasını layık görmek dahada büyük ayıptır. madem beceremeyeceksin, madem adam gibi yönetemeyeceksin ne işin var başta.
dünyada eşi benzeri olmayan zenginliklere sahip bir ülkenin bu durumda olması her gün yaralar yürekleri.
türk aile sisteminden haberi olmayan zihiyetlerin ortaya sıçtığı düşüncedir. şöyle ki; türkiye'de genel olarak insanlar ailesinden tam olarak kopmaz. bayram ziyaretiymiş, hastalıkmış, düğünmüş vs. gibi sebeplerden herkes birbirine gider gelir, akraba ilişkileri önemlidir. yani kimi sığdıracaksın 25 m2 lik eve. avrupa ülkesi sanki burası; insanlar aile kurumu kavramını ikinci plana atıyor sanki bu ülkede. bu birincisiydi.
ikinci olarak ve en zorlayıcı olan yeri ise; ortalama bir türk ailesinin iki çocuğu olur. anne baba ile etti mi 4* kişi. hadi nerde kalacak bu insanlar o kadarcık evde, yatacak, yemek yiyecek, banyo yapacak. bu evlerin yayla gibi olmasını isteyen yok ama en azından 4 kişilik ailenin sığabileceği şekilde tasarlansaydı.
eğer zor durumdaki insanlar gerçekten düşünülmüş olsaydı; ortalama yaşam standartları dahilinde bir ev tasarlanır ve insanlara çok fazla yük olmayacak şekilde ödeme sistemi getirilirdi. ama nedir asıl dert? para kazanmak, insanları küçücük evlere sokmak.
Bir kocanın eşi, her gece kollarını bacaklarını açarak, sereserpe yattığından ötürü; koca, ikide birde yataktan yere düşüyormuş.
Bir gün koca, karısına:
- Bak, demiş; her gece böyle kollarını bacaklarını açarak yatmayı sürdürürsen, en sonunda bağırsakların orandan dışarı çıkıverecek.
Kadın:
- Hadi canım sen de, demiş; dalga mı geçiyorsun benimle?
Koca, birkaç kez yere düştüğü bir gecenin sabahında, usulca kalkıp erken açılan bir markete gitmiş ve bir kangal ufarak kokteyl sosisi almış.
Sonra da eve dönüp, sosisleri hâlâ uyumakta olan karısının, yine usulca ayrık bacakları arasına koymuş.
Arkasından da işine gitmiş.
Aradan 2 saat geçmeden, cep telefonu çalmış kocanın. Karısı:
- Korkunç bir şey oldu kocacığım, çok korkunç bir şey, diyormuş; uyanınca bir de ne göreyim, bütün bağırsaklarım dışarı çıkmış. Sen haklıymışsın meğer.
Koca:
- Hay Allah demiş; peki ne yaptın?
- Ah bir bilsen, onları geri sokmaya çalışırken neler neler çektiğimi...
ayda 100 ytl'ye verileceği iddia edilen konuttur büyük ihtimalle.
100 ytl ile anca bu kadar.
hem, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 222 ytl olduğu iddiasına bakarsak, bu 4 kişilik ailemiz bu evde de enine boyuna, yayıla yayıla yaşayabilir. 222 ytl ile karnını doyuran, bunu da yapar değil mi. hatta 222 ytl'nin 100 ünü de evin (kümes mi desek) taksidine verir, gül gibi geçinir gider. (bkz: rüyalar gerçek olsa)