koyu bir galatasaraylı olarak beşiktaşımızı bugünkü maçta sonuna kadar desteklediğim maçtır liverpol maçı gibi olacak diyen gerizekalılar kendi boklarıyla oynasın bi zahmet.
fenerli olmama rağmen üşenmeyip, beşiktaş çoluk çocuğu yendi diyenlere, teker teker isimlerini yazacağım.
12 Ben Foster - van der sar'ın veliahtı.
2 Gary Neville - alınan tüm kupalarda var bu adam.
6 Wes Brown - milli takımının defansında gökhan zan'ın banko oynadığı bir futbol cahilinin burun kıvıramayacağı bir adam olsa gerek.
8 Anderson - bu sene en az scholes kadar giggs kadar maç oynamıştır.
13 Ji-Sung Park - son 3-4 senedir banko oynuyor bu da. türkiye'de ayhan akman'ı beğenip buna çoluk çoçuk demek, komik.
15 Nemanja Vidic - ferdinand'ın yanında takımın bankosu.
19 danny welbeck - zenci forvet dimi bu. eğer öyleyse, semih'e pilot forvet diye tapnalar ayaklarına hakim uzun adam nasıl olur bu çozuğu izleyin derim.
21 Rafael - daha önce daha iyi maçlarını izledim.
26 Gabriel Obertan - fransız yıldız. evet yıldız. yeni zidane değil belki ama göreceğiz hep beraber.
27 Federico Macheda - bu adam tutunamaz manu'da.
28 Darron Gibson - fenerbahçe'deki abdülkadir kayalı neyse o. bekleyip görmek lazım.
sonradan girenler ;
owen
evra
carrick (bunlar da beşiktaş çoluk çocuğu yendi diyenlere girsin)
bjk maca 1 kaleci 5 defans(ortada toraman,sağ içte ibrahim kaş,sol içte ferrrari,sağda ekrem solda i.üzülmez) 2 ön libero (ernst,fink) 2 bekimsi kanat oyuncusu (tello,ismail köybası) tek forvetle oyuna basladı. bu düzeni anlamak zaman aldı. çünkü o da var lan oha o da varmıs falan dedikten sonra manU atakları her zamanki gibi bunaltıcı olarak basladı. 5-10-15 dk derken beklediğim manU golü gelmemişti. bir an farklı bişeyler olacagını düşündüm ve hissettim ki 20'de tello attı. cok mutlu oldum. bjk kazandı mutluluktan havalara uctum hem de koyu bir galatasaray taraftarı olmama ragmen. hem de old trafford'da yenmesi tadından yenmez olusunun sebebiydi.
yok manU garantilemiş kasmamıs kendini. yok efendim genclerle oynamıs. öküz gibi defans yapmıs bjk. hakem penaltıyı vermemiş. geçiniz efendim geçiniz. macı aldıktan sonra bjk bayrakları flamaları arasında o türk bayragını orada öyle gördüm ya o an dünyada benden mutlu insan yoktu. helal olsun be bjk. helal olsun size.
nihayetinde beşiktaş'a kocaman bir tebrik yolladığımız maç. akşam akşam bizi şenlendiren maç olmuştur. ömrümde galatasaray dışında hiçbir türk takımını avrupa'da böyle delicesine desteklediğimi de hatırlamıyorum, üstelik "ülke puanı" geyiğini hiç sallamam açıkçası. bu başlıkta evvelden girdiğim bir entry'de "futbolcuların o zamanki psikolojileri maçın sonucu belirler" demiştik, öyle işkembeden 8-0, 10-0 biter şeklinde sallanmaması gerektiğini söylemiştik. ha gene de man utd kazanır demişiz, göt olmuşuz, iyi olmuş. bugün de rahat ve moralli olan beşiktaş kazandı, kesinlikle dikkat edilecek bir nokta var bana göre;
20 ekim 1993'den sonra ilk kez bir türk takımının böylesi büyük bir takıma karşı deplasmanda eli ayağına birbirine dolaşmadan top oynadığını gördüm, beşiktaşlı futbolcular kendi içinde yaptığı kısa paslarda bile bunu hissettirdi, açık açık "ben bu adamlardan korkmuyorum" diyebildi, korkacak bir şey yoktu da zaten, bizim ligde bile yapmadıkları kadar rahat ve düzgün tek pasları old trafford'da yaptılar bu şekilde, nihayetinde sonuca da gidildi. en son galatasaray old trafford'da 2-0 geriye düşünce oynamıştı böyle sağlam bir şekilde. her zaman dediğimiz gibi tekniğin taktiğin ötesinde, kafanın içinde kazanılır maç, bu da artık o gözümüzde çok büyüttüğümüz takımların deplasmanlarına gittiğimiz zaman kulağımızda küpe olarak kalsın.
manchester united her ne kadar 2-3 tanesi dışında tamamen as futbolcularından yoksun olarak sahaya çıksa da her zaman manchester united'dır ve ömrümde bu takımın uefa şampiyonlar ligi semalarında old trafford'da bu kadar çaresiz kaldığı bir maç hatırlamıyorum cidden. göte dayanan yumurtanın etkisiyle bastırdıkları duraklama dakikalarında rüştü'nün kurtardığı iki çok net kafa vuruşunu saymazsak, ilk yarıda obertan'ın sağ çaprazdan bomboş durumda kaçırdığı gol vardı tek adam gibi gol pozisyonu olarak. bunun dışında öyle çok net bir pozisyon hatırlamıyorum. bir de ekleyelim rüştü hayatının maçını çıkardı, bu maçın yıldızı kesinlikle bu adamdır hele o son dakikalardaki kurtarışlarıyla.
alex ferguson denen adamın delirmesi olsun, oradaki bir avuç türkün manchester united denen reklam harikasının 65 bin tane karton taraftarını susturması olsunt*, o stadda türkçe tezahüratların inlemesi olsun her şey çok güzeldi. ibrahim üzülmez bile bir taç atışı esnasında tribünlerin sevgilisi oldu, 45 kiloluk cristian ronaldo hüviyetindeki gabriel obertan ise onu pek sevmedi kanımca. dikkatimi çeken şu ki manchester united old trafford'da türk takımlarından uzak mesafeli gol yeme alışkanlığını sürdürdü; 1993'de arif erdem, 1996'da elvir boliç ve şimdi de rodrigo tellotheatre of dreams semalarında uzaktan gol atan isimler oldu, bu gollerin atıldığı tüm maçlarda da sahadan skor olarak hüsranla ayrıldılar.
bir de şu "yedek takımı yendiniz, osuruktan maçı aldınız" diyen ekip var ya, ben hepsine ağız dolusu bir siktir çekmek istiyorum huzurlarınızda. beşiktaş bu maçta bir avrupa devini deplasmanda yenmenin dışında avrupa'ya da tutunmuştur bu galibiyetle, en son maç cska moskova'yı içeride yendikleri vakit avrupa ligi'ne gideceklerdir dolayısıyla sevinmeleri hakkıdır. yıllar sonra bu maçın skoruna göz atıldığı vakit "ama orda yedekler vardı" falan yazmayacaktır, "man u 0-1 bjk" yazacaktır. 2004-2005 sezonunda bundan 15 kat komik bir kadroyla sahaya çıkan manchester united'ı karton cehennemlerde 3-0 yenip de haftalarca kutlama yapan insanlar hatırlıyor hafızam, önceki deplasman hezimetinde de o "paf" oyunculardan bellion'dan gol yiyen bir takımdı bu, oraya gelmesin şimdi konu. fanatikliğin bokunu çıkartırken götle gülünecek duruma gelmeyin, bana şurada beşiktaş'ı savunduruyorsunuz ya, daha da gelmeyin.
bir de bunu nasıl belirtmedik ki, mustafa denizli'nin ilk şampiyonlar ligi galibiyetidir kendisi, böyle bir maça nasip oldu.
lan maçtan önce bakıyorum yazılanlara, beşiktaş desteğinden, taraftarından çok, karşı tarafı destekleyen, "içimizdeki irlandalılar" dediğimiz grup var...
bunlar irlandalı grubuna tam olarak dahil değiller aslında. çünkü gerçek irlandalılar, uzun vadede takımın iyiliğini düşünür, "bu maçı kaybederse şu aptal teknik direktörü gönderirler belki" gibi düşüncelerle karşı tarafı desteklerler.
peki bu şerefsizler ne yapıyor? "tecavüz etçekler olm sdkasdas" , "ibo eşek amcığına döncek hacı askdkasnd" , "tecavüz fairplay ruhuna yakışmaz beyler, bence maç iptal olsun askdkakan" gibisinden sikimsonik cümlelerle, beşiktaş taraftarlarının entry'lerinin olması gereken bölümü istila ediyorlar. ben bir galatasaraylı olarak, insanlığımdan utandım resmen.
bir de dikkat ettim, bir anda çoğaldılar. bölünerek çoğalan tek hücreli organizma olduklarının bir kanıtı da bu.
her neyse, beşiktaş aleyhine girdiği entry'lerden sonra ağzındaki salyaları silip, "nasıl giydirdim lan beşiktaş'a" diyen arkadaşlarım; eminim haftasonu tattığınız büyük mağlubiyetten sonra, bu size ilaç gibi gelmiştir. ayrıca sizin için yine kötü haber; ibrahim üzülmez eşek amcığına dönmedi. tam aksine, aslanlar gibi de savunma yaptı bugün.
madem kartal'ımız büyük bir galibiyet aldı, son söz anonim halk kahramınımızdan gelsin:
"sergen vuruyoooooor gooool, beşiktaş sergenle uçuyor, stamford bridge'de kartalın kanat sesleri var!!"
cztzt frekanslar karıştı galiba.
evet biraz,
kim unutur yukarıdaki satırları?
bundan tam 6 sene öncesi.
bugün tam 6 sene sonrası.
neredeyiz?
old trafford'dayız.
kimle oynuyoruz?
son iki yılın kupa finalisti, bir şampiyonuyla,
manchester united'la.
zor dedik,
çok zor dedik.
ama...
neden olmasın dedik?
ve oldu ulan, oldu.
baba hakkı'nın baklavalı kazaklarını üzerine geçirmiş karakartallar,
kim olduklarını bilerek oynadılar,
sırtlarındaki forma için,
göğüslerindeki ay yıldız için canla başla mücadele ettiler.
yenin, yenilin yeter ki mücadele edin dedik.
onlar mücadele ettiler.
biz sahadaki onlar, onlar sahadaki biz oldular.
maç başında rusya'dan haberi almış, tek hedefe şartlanmıştık.
alacaktık maçı.
tello'nun şutu ağlara girerken, tello bile inanamıyordu.
bir zamanlar birlikte mücadele ettiği c.ronaldo'nun yıldızlaştığı takıma karşı
hemde kendi sahasında koyuyordu.
ama inanmıştı onlar,
inanmıştı çocuklar.
90 dakika boyunca çanakkale geçilmez'i dünyaya anlatan karakartallar,
bir kez daha gönüllerimizin en derinine çizikleri attılar.
dedik ki gece olmadan sabah olmaz,
karanlık olmadan güneş doğmaz,
artık sabahlar uzak değil.
ve size yine size, yine size
tek tek saymakla bitmeyecek olan karakartallar,
tekmeye kafa sokan, sakatlanan, ama sürünerek mücadele eden beşiktaşlılar.
helal olsun sizlere.
göğsünüzdeki son şampiyon apoleti ay yıldızla dünyaya ders verdiniz.
allah'a şükürler olsun bize bu güzel sevinci yaşattınız.
gıygıy beşiktaş 098493 yer, gıy gıy yedek takım ama diyen,
içimizdeki tüm manchesterlilara,
ve yine tüm manchesterlilara soruyorum bu sefer,
koyduk mu?
koyduk ulan, hemde ne koyduk.
24 maç sonra,
kendi evinde,
burası beşiktaş alayına gider dedik.
bilenler bilmeyenlere anlatsın.
bu takım uefa'ya gidecek.
bu da böyle biline.
dilimizde yine aynı melodi, yine aynı heyecan, sil baştan...
"saldır beşiktaş!!!
sensin şampiyon,
ne cimbombom ne fener ne de traaabzoooon
her zaman heryerdeeeeee
şampiyonlar ligindeeeeeeeee kral sensin bu alemdeeeeeeeeeeeee!..."
her maçı liverpool maçı ile değerlendirmek yanlış olur. beşiktaş o gün kötü günündeydi.
manchester'ı orada yenmek zor ama imkansız değil. eğer ingilizleri yenmek imkansız olsaydı yıllar önce fenerbahçe 40 yıllık yenilmezliği bir anda bozamazdı. imkansız olsaydı beşiktaş chelsea'yi deplasmanda 2-0 ile geçemezdi ve imkansız olsaydı galatasaray finalde arsenal'i eleyip kupayı alamazdı.
yaklaşık 1 yıl sonra gelen edit: yamulmuyorsam, bu maçı beşiktaş kazandı. demek ki, gerçektende imkansız değilmiş.
her ne kadar ingilizlere milli takımlar bazında pek şansımız tutmasada, onlara uluslararası maçlarda pek çok yenilgi tattırdık. evet, birçok yenilgide aldık lakin kendimizi küçümsemenin bir manası yok. aslında iyi takımlara ve futbolculara sahibiz ama profesyonelliği öğrenemedik malesef. takımlarımız ve taraftarlarımız kararlarında ve görüşlerinde çok amatörce davranıyorlar. amatörce davranmayı bırakıp, profesyonelce yaşamaya başladığımız an, bizimde ingiliz takımlarından bir farkımız olmaz diye düşünüyorum. belkide fazlamız bile olabilir, bilemeyiz.
beşiktaşın bir ingiltere devi olan manu takımını hem de deplasmanda yenerek çok büyük bir iş başardığı maçtır. bunu avrupanın en iyi kulüpleri bile yapamıyor. hindisever rooney kardeşimize de geçmiş olsun bu arada.