irak türkmenlerinin yoğunlukla yaşadığı kent'te gerçekleşmiş katliamdır, vahşettir. son iki gündür tuzhurmatu'da olan patlamaları protesto eden türkmenlerin oturdukları çadıra canlı bomba ile yapılan saldırıda türkmen liderlerinden ali haşim muhtaroğlu ile ahmet koca ile birlikte birçok masum türkmen sivil şehit düşmüştür.
23 Ocak 2013 Çarşamba günü Irak'ın Selahaddin vilayetine bağlı nüfusunun çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturduğu Tuzhurmatu ilçesinde Türkmen yetkililerin de katıldığı Seyid Şuheda Hüseyniyesinde yapılan bir cenaze töreninde canlı bombayla düzenlenen saldırıda 24 kişinin hayatını kaybetmesi 90'a yakın kişinin de yaralanması ile oluşan katliamdır.
--spoiler--
Olaya böyle bakıldığında Irakta artık sıradanlaşan bir haber gibi görünmektedir. Ancak detaylarına bakıldığında tamamen Türkmenlere ve Türkmen liderlere yönelik bir katliam girişimidir. Özellikle 16 Kasım 2012de KYB güçleri ile Başbakan Nuri El-Malikiye bağlı Dicle Operasyonlar Komutanlığına bağlı birlikler arasında çıkan çatışmadan sonra daha fazla gündeme gelen Tuzhurmatuda Türkmenlere yönelik ağır bir şiddet dalgası söz konusudur.
Tuzhurmatu, 1970lerden önce Kerküke bağlıyken, daha sonra 1976da oluşturulan Selahaddin vilayetine bağlanmıştır. Mevcut nüfusu 150 bine yaklaşmakta ve nüfusun çoğunluğunu Türkmenler oluşturmaktadır. Aynı zamanda Kürt ve Arapların da yaşadığı Tuzhurmatu, 2003 sonrası özellikle Kerkükte olduğu gibi Kürt nüfusun yoğun olarak göç ettiği bir ilçe olmuştur. Ancak tarihi, kültürel, toplumsal ve siyasal özellikleri itibariyle tam bir Türkmen yerleşimi olan Tuzhurmatu, 2003 sonrasında da Türkmen siyasetinde önemli bir yer edinmiştir. Irakta Türkmenlerin en etkili siyasal kuruluşu olan Irak Türkmen Cephesinin (ITC) belki de en etkili il teşkilatı Selahaddin olup, merkezi Tuzhurmatudadır. Şimdi ITCnin Başkan Yardımcılığını yürüten ve aynı zamanda Selahaddin il Meclisi üyesi olan Ali Haşim Muhtaroğlunun öncülüğünde oluşturulan ITC Selahaddin il Başkanlığı, 2003ten itibaren Selahaddin ve Tuzhurmatuda son derece etkili bir politika izlemiştir. Aynı zamanda Irak siyaseti içerisinde etkin olan ve Tuzhurmatudan çıkan Abbas Beyati, Gençlik ve Spor Bakanı Casim Muhammed Cafer, Fevzi Ekrem Terzi, Feryad Tuzlu gibi önemli isimler Türkmenlerin güçlü bir biçimde ayakta kalmasını sağlamıştır. Bu yüzden Türkmenlere yönelik bozma girişimleri her daim devam etmiştir. Ancak 2012 yılı Tuzhurmatudaki Türkmen varlığı hiç olmadığı kadar sarsılmıştır. Kasım 2012-Ocak 2013 arasındaki 3 aylık süreçte Türkmenlere yönelik ölü ve yaralı sayıları ile yıkılan ve zarar gören mülklerin yüzlerle ifade edildiği 5 büyük şiddet eylemi yaşanmıştır. Özellikle 17 Aralık 2012 günü sabah erken saatlerde Tuzhurmatudaki Türkmen mahallerinden biri olan Çakkale Mahallesinde bomba yüklü iki araçla düzenlenen saldırı ve 23 Ocak 2013te cenaze merasiminde düzenlenen saldırının yıkımı ağır olmuştur. Türkmenler, Irak hükümetinden koruma talep ederken, Irak hükümeti güvenliği sağlamakta yetersiz kalmıştır. Türkmenler bir Türkmen gücünün kurulmasını ısrarla talep etmektedir.
Öte yandan 23 Ocak 2013te yapılan saldırının hedefi açıkça kendini belli etmiştir. 22 Ocakta bir silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden, Tuzhurmatu Sağlık Müdürlüğünde çalışan ve aynı zamanda Ali Haşim Muhtaroğlunun da kayınbiraderi olan Ahmet Salah Asker isimli gencin cenaze töreninde yapılan saldırı, çok açık bir şekilde Türkmenleri hedef almıştır. Bununla birlikte cenaze törenine katılan isimler de göz önünde bulundurulduğunda bu saldırının planlı olduğu görülmektedir. Zira cenaze merasimine Ali Haşim Muhtaroğlunun yanı sıra Türkmen yetkililerden Selahaddin Vali Yardımcısı Ahmet Koca, Kerkük ilçe Meclis Başkanı Münir Kafili, Kerkük ilçe Meclisi Üyesi Sami Kolsuz, ITC eski Başkanı Sadettin Ergeç, ITC Selahattin il Başkanı Haydar Kasapoğlu, ünlü yazar ve şair Mehmet Mehdi Beyat gibi isimlerle birlikte ismini anamadığımız Türkmen ileri gelenleri ve halktan yoğun katılım olmuştur. Saldırıda Ali Haşim Muhtaroğlu, Ahmet Koca, Münir Kafili ve Sadettin Ergeç yaralanmış, Mehmet Mehdi Beyat ve bazı Türkmen yetkililer de hayatını kaybetmiştir. Buradan hareketle yapılan saldırının doğrudan Türkmenleri hedef aldığı görülmektedir. Bu katliam niteliğindeki saldırıyla Tuzhurmatudaki Türkmen birliği ve bütünlüğü bozulmak istenmektedir. Irakta 20 Nisan 2013te yapılacak yerel seçimlerde Türkmenler ilk kez Selahaddinde tek liste ile seçime katılacaktır. Daha önceki seçimlerde ayrı listeler oluşturan Türkmenler, burada çok önemli bir birliktelik göstermiştir. Yani daha önce yaşanan ayrışma ortadan kalmış ve Türkmenler tek güç halinde seçimlere katılma kararı almıştır. Bu durum Tuzhurmatuda zaten güçlü olan Türkmen dokusunu daha da güçlendirecektir. Tuzhurmatu üzerinde emelleri olan tarafların işine gelmeyecektir. Bu nedenle Tuzhurmatuda Türkmenler zayıflatılmak istenmektedir. Ayrıca Tuzhurmatuda yaşayan Türkmen nüfusun tamamının Şii olmasına rağmen Türkmen kimliklerini ön planda tutmaları, Türkmenleri mezhebi olarak ayrıştırılması politikasının önüne geçmektedir. Tuzhurmatuda yaşayan Türkmen halk sadece Türkmen oldukları için ezildiklerinin farkındadır. Irak merkezi hükümetindeki ağırlığın Şiilerde olmasına rağmen Tuzhurmatuya hiçbir desteğin sunulmaması bunun bir kanıtı olarak değerlendirilebilir.
Türkmenlerin yaşadığı baskı ve şiddet sadece Tuzhurmatu ile sınırlı değildir. Bugün olaylar belki Tuzhurmatuda patlak vermiştir. Ancak önümüzdeki dönemde diğer Türkmen bölgelerinde aynı olayların yaşanması muhtemeldir. Türkmenler korumasız kalmakta ve daha da önemlisi oynanan siyasi oyunlarla Türkmen kimliği ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Iraktaki yapı içerisinde mezhebi olarak bölünmeye çalışılan Türkmenler, kimliklerini koruma çabası içerisindedir. Yıllarca Saddam Hüseyin rejimi altında ezilen Türkmenler, dışarıdan baskı gördükleri için daha fazla birbirine tutunmuş ve böylece kimliklerini koruyabilmiştir. Iraktaki her rejim döneminde uğradıkları asimilasyon politikalarına rağmen kimliğini koruyan Türkmenler, bu tarz olaylarla daha fazla kimliklerine tutunmaktadır. Bu yüzden Türkmenlerin şiddet eylemleri karşısında Türkmenlerin kenetleneceği söylenebilir. Ancak bu yeterli değildir. Irak hükümeti Türkmenleri korumakta yetersiz ve isteksiz davranmaktadır. Bu durum bütün tarafların hükümeti olduğunu savunan Irak hükümeti yetkililerinin söylemleri ile ters düşmektedir. Burada Türk kamuoyunun da eksikliği ortadadır. Birkaç gazete ve internet sitesinde yer alan küçük haberler dışında Iraktaki Türkmen katliamı görmezden gelinmektedir. Aynı zamanda Türkiyedeki Türkmen kuruluşları da Türkiyede kamuoyu ve lobi oluşturabilecek düzeyde faaliyetler yapamamaktadır. Bu açıdan etkili ve yetkili mekanizmaların harekete geçirilebilmesi için Türkiye ve diğer ülkelerdeki Türkmen örgütlenmelerinin de daha aktif çalışması gerekmektedir. Irakta bir halk yok edilirken bu sessizlik ve hareketsizlik düşündürücüdür.