Parayı değil adamı reddettiği için para arada harcanıp gitmiştir. Bu sağlıklı olmayan temeli sakat düşünce; yani paranın herşeyi satın alabileceği teorisi ve pratiği bizim kültürümüze ait olmayıp, içimize ingilizler tarafından sokulmuş bir fitnedir. Materyalist ve paraya tapan batı medeniyetinin düşünce ve fikir yapısıdır. Fakat son 50 yılda ve özellikle de 1980 lerden sonra maddi imkanların ve dünyevi nimetlerin artmasıyla birlikte hayli etkili ve tesirli olduğu gerçeğini de gözardı edemeyiz. Tabi Bu bağlamda bu nevi uç örnekler yaşanınca da afallayıp kalıyoruz maalesef.
Gençlik yıllarımda, bu nevi teklifler çok gelirdi şahsen yaşanmıştır. Birisinde, Aracı olan şahıs kıymetli sevdiğimiz hatırı kırılamayacak bir ağbimiz, bir gün bir kız var dedi. Eee? işte bir evin bir kızı. Ben yaşlardaymış. Ben kendini görmedim fakat tarife göre albenisi yüksek giderli kız yani. Öte yandan, babasının Süpermarketler (o gün için en az 15-20 tane) zinciri varmış. Para gani. Evi arabası kendine ait zaten saymıyorum bile onları. Düğün için Kuruş masrafın yok. Sen he de yeter dedi, ben işi bitiricem. Öyle boş adam değil, çöpçatanlığı meşhur tuttuğunu koparan cinsinden. Direk genel müdürsün (ama seçimle değil eş durumundan atamayla) yani. Daha kelimesi bitti bitmedi "yok dedim abicim be sağol şuan düşünmüyorum" o kadar. Tek kelime. Kem küm yok. Kendinden emin ve kararlı. Tersimi bildiği için ısrarda edemedi bizimki. kibarca reddettim ve o gün için tüm mal varlığı cüzdanında olan biriyim. Sonra bu durumu garipseyen ve nedenini soran bir arkadaşıma söylediğim söz şuydu; "özgürlük, paraya satılmayacak kadar kıymetlidir." Eyvallah yok, Baş ve kuyruk dik hamdolsun.
Aylık 300 bin kazananı reddettim. Zaten hiç etkileşim olmamıştı. Şuan hayatımdaki insan aylık 20 bin kazanıyor. Ama değil 20000₺ 1000 kazansa bile yine onu severdim..