bundan tam 6 sene önce oynanmış süper kupa finali. şampiyonlar ligi finalinde valencia'yla taşak geçen real madrid ile uefa kupası finalinde arsenal'in eline veren galatasaray'ımız monaco'da karşılaşmışlardır. normal süres jardel'in penaltı golüne raul'un yine penaltıdan (ki penaltı ile alakası yok) attığı golle 1-1 bitmiştir. jardel'in uzatmalarda attığı altın gol bir çok fenerli gibi real madrid'lileri de yıkmıştır. ilk kez bu kadar önemli bi maçta hagi kırmızı kart görmeyerek bizleri şaşırtmıştır. sanırım çok keyifli günündeydi. hatta roberto carlos'la taşak falan geçmişti. galatasaray'ın başında lucescu varken real madrid'i de del bosque çalıştırıyordu. maçın adamı okan buruk şeçildi. velhasıl kelam bir avrupa kupası daha kazandık, nolcak.
mario jardelin ikinci gölünden sonra kafamı zıplayarak avizeye vurmamı sağlamış maçtır. kafa yarılsa da umurda değildir. zafer çığlıkları her şeyi bastırmaktadır.
yanlış penaltı kararı yüzünden az daha sahip olamayacağımız maçtır. ayrıca maçtan sonra hakem Günter Benkö penaltı kararı yüzünden suat kaya dan özür dilemiştir.
(bkz: mario jardel) isimli golcümüzün attığı iki gollle, ispanyol boğası real madrid i II. louis stadının çimlerine gömerek süper kupayı aldığımız maç.
ilk yarısını evde seyrettiğim,kalan dakikaları otobüs istasyonunda edirne'ye gidecek olan otobüsümüzü beklerken seyrettiğim maçtır.altın gol geldikten sonra istasyonun hali görülmeye değerdi
turkcell in maç skorlarını telefonlara bilgi mesajları ile gönderme uygulamasına başlamasından sonra ilk bilgi mesajını aldığım maçtı. o günden bu yana ne o hattım kaldı elimde ne de avrupaya kök söktüren galatasaray...
mac sonrasi real madrid'li futbolcularin aci icerisinde yere cokmesi, hele figo'nun aglamakli yuzu hic aklimdan gitmiyor. isin en ilginc yani, ertesi gun butun fenerli basin, super kupanin formalite oldugunu, hic bir onem arz etmedigini yazmis. hep beraber kicimizla gulmustuk. hic bir onem arz etmedigi icin koskoca real madrid bir taraflarini yirtti, tam kadro mucadele etti, yenilince de kendilerini yerlere attilar, aglamakli yuzlerle bos bos etrafi seyrettiler.
sıcak bir yaz akşamı...
heyecanlar dorukta, geçilmiş televizyonun karşısına. uefa kupası'nı kazanan takımdan farklı bir onbir çıktı sahaya, mario jardel'in kendini göstermesi için iyi bir fırsattı bu maç.
galatasaray penaltı kazandı, yürekler dışarı cıkacak gibi çarpıyordu. topun başına mario jardel geçti, golu attı ve kariyerinde bir real madrid maçını da siftahsız kapatmamayı garantilemenin verdiği çoşkuyla tüm türkiye'yi sevince boğdu.
maç 1-0 devam ederken sahneye şaşkın hakem gunter benko çıktı; "ulan real madrid aleyhine penaltı çaldık adamlar attı golu, bu real madrid bunlara gol falan atamaz bari çalayım şunu da maç üstümden gitsin." derdi vardı hakemin sanki...
uydurma penaltıyı raul sonuçlandırdı ve durum eşitlendi. 90 dakika gol olmayınca maç uzatmalara gitti.
maç boyunca roberto carlos vs gheorge hagi kapışması super kupa maçının keyfini daha da arttırmıştı. hagi basıyor çalımı, roberto carlos yeter ulan diyip asılıyordu tekmesini...
ve uzatma dakikaları oynanırken sağ kanattan topu süren fatih akyel heytt bee çekerek topa abandı, top cezasahası içinde süratle yol alırken real madrid'in belalısı, casillas'ın kabusu fırsatçı mario ayağını soktu ve kupayı türkiye'ye getirdi.
17 mayis 2000 galatasaray arsenal macinin gölgesinde kalmış maç. ilklerin tadı başka oluyor, ondan herhalde. bu gün galatasaraylılar uefa kupası kazanmakla gurur duyar, fenerliler iyi ki tesadüfen bir uefa kupası kazandınız derlerken hiç bundan bahsedilmez. 17 mayısı herkes bilir, 25 ağustostan hiç söz edilmez. ama süper kupa lan bu, boru değil. o senenin rüya takımının, şampiyonlar ligi şampiyonunun eline vermişsin. sezonun en büyük kupası. o zaman real madrid de daha hiç kazanamamış bu kupayı, onlar da bu kadar isterken söke söke kazanmışsın. uefa kupası kazanıldıktan sonra sabahlara kadar uyumadı bu millet, bu kupadan sonra ise "ha, süper kupa mı? eh güzel, nerde kalmıştık mirim" deyip sohbete devam ettiler. süper kupa lan, oha. rüya gibi.
maçın skorunu adını bilmediğim bir orta anadolu kentinde öğrendiğim maç.olay şöyle gelişir:Babam maçtan 3 gün önce gelmiş ve Erzincan için iki tane tren bileti aldığını söylemiştir.Mecbur gitmek zorunda olan ben de trene binip yollara düşmüşümdür.Maçta 1-0 öne geçene kadar radyo yayını gayet güzel devam etmiştir.Ancak 5 dakika içinde radyo yayını,o büyük dağların arasında kaybolunca,ertesi sabaha kadar hiçbirşey öğrenememiştim.Adını bilmediğim o kasabada önüme gelen ilk insana trenden bağırıp skoru öğrendiğimde de vagonun içinde bir şeref turu atmıştım.
türkiye'ye başarının, inancın yardımıyla getirilebilecek bir diğer kupayı getirmemize vesile olmuş, zamanının uefa şampiyonunun şampiyonlar ligi şampiyonunu devirdiği unutulmaz maç.