pek umut vermeyen hadise. belki daha cümlenin başında kendimi bitiriyorum ama bitmesem nolacak? zaten zaman bizi yiyip bitirirken bu kadarına kafamı bile takmam. kafama taktığım başka şeyler var. onları da bedenimden usuma sığınarak yaşıyorum. bunların üzerine her sabah uyandığımda yine bir umut diyorum belki. umutsuzluktan nefret eder olmuşum. bir zaman sonra bu beklemeler sevgi ve nefret karşımı bir şeye dönüşüyor. bir süre savaşıyorlar ve bu savaş özleme dönüşerek düşüyor aklıma. ben o'na onu sevdiğimi söyleyeli 3 rakamlı bir çift sayıdan daha fazla zaman oldu. o bir tepki vermedi. adı beklenti oldu. sonra yanına günler, haftalar, aylar eklendi. bekleme dedi, sevme dedi, arama dedi, sorma dedi, sigara içme dedi, kilo aldığını inkar etti, gözlerinin renginden haberi yoktu, bana bir şans ver dedim dilinden yüzlerce hayır döktü, dinlemek istemedi, haksızlık yapma dedim cevap bile vermedi. saçma sapan sustu lan işte, en önemli sorumu sormadan sustu. soramadım. resimlerini çizdim, saçlarını yatırdım omuzlarına, gözlerini koyulaştırdım, onlar da cevap vermedi. içim içimi yedi, bir gün bile unuturum inşallah demedim...