normaldir, yaşamak istediğin hayatı yaşayamamanın verdiği eziklik, aşkta dikiş tutturamamak, iş konusunda başarılı bir pozisyonda olamamak hele ki üniversite mezunu olunca ortaya çıkan soğumadır, geçerdir, üzerinde fazla kafa yorulursa çıkmaza girilir, gerek yoktur, daha çok çabalamak gerekir.
24 yaşına kadar hayatın çok güzel çok harika çok bilmemne olacağına inandırılmış, anca 24 yaşında hayatın öyle çok abartılacak bir bok olmadığını anlamış kişinin, o aydınlanma döneminde yaşadığı durgunluk sürecidir.
ilacının anneciğinin kollarında olduğunu henüz farkedememiş bireydir. sıkıntı yok. gidin annenizin kollarına atın kendinizi, ağlayın zırlayın dökün içinizi güzelce. sonra o dünyalar güzeli kadın size bir kuru fasülye-pilav pişirsin. ne depresyon kalır ne birşey. akşamları da çayınıza bisküvi bandırın. iyi gelir. tamam hayat yeterince bok, ve soğumamak için neden yok amma velakin; bu dünyada ''anne'' gibi bir gerçek var.
Bahar da yaşanan soğuklar ve kışlar ne kadar şiddetli olsa da geçicidir. Bunun aksi de doğrudur. Kışta yaşanan "yazdan kalma günler " ne kadar sıcak olsa da geçicidir.
24 yaş hayatın baharıdır ve biraz sabredilse sıcak ve çiçekli günler gelecektir.
belki şehre bir film gelecektir, iklim değişecektir belki, iyilikler onu da bulacaktır zamanla. bu kadar karamsar olmamalıdır. bugün birine aşık olabilir o insan işte o zaman ışık hızında ısınacaktır hayata.