ali ile aslı azmetmişlerdi.
"24 saatte bayrağımızı atina'ya dikmeliyiz, dikeceğiz, kesinlikle.." diyorlardı.
bir gün ali'nin aklına bir fikir geldi.
gittiler hirostopos havayolları şirketinden 180eur'a gidiş dönüş atina bileti aldılar.
atatürk hava limanında, sırt çantalarında büyük boy türk bayrağı ile.
çocuklar gibi şendiler. uğurlamaya necla teyze, ruhi bey, cevat abi de gelmişti.
gözleri yaşlıydı, gözleri gülüyordu.
öyle bir andı ki o an..
atina'ya vardıktan sonra biraz gezdiler. yunan döneri yediler, üstsüzlerin plajında biraz da güneşlendiler.
gece olduğunda, yanlarında ouzo vardı.
güzel izmir'in gözlerine baktılar,
"
gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum...
yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan...
"
arabalarıyla atina merkezine doğru giderken, gözleri yaşlıydı.
hasretle dolu küçük damlacıklardı.
şehir merkezinde, byzantine museum'un önünde durdular. saat geçti, etrafta pek kimse yoktu, olanları da önemsemediler.
çantalarından türk bayrağını çıkartıp, hafif yeşillik bir zemine diktiler.
aslı, fotoğraf makinesini arabanın üstüne koyup koşarak ali'nin yanına geldi. bayrağın önünde yanyana durdular. göz yaşları henüz kurumuştu.
dingin bir sessizlik içinde 7sn beklediler.
böyle bir olayı gerçekleştirmemiz durumunda avrupa birliği artık sittin sene bizi kabul etmez. onun için hiç bir türk hükümeti böyle birşeyi yapmaya cesaret edemez.
48 saate kalmaz soluğu amerika da alırız diye devam edilecek saçma düşünce. saçma olmasının nedeni türk ordusunun başaramayacak olmasından değil, yazarlarımızın klavye başında bu kadar kolay savaş çıkartıp sonlandırabilmesi. dostlar, savaş denilen olgu bu kadar kolay değil, anlayın artık. age of mu oynuyosun lan, kafana estikçe savaş çıkartıyosun. dün çin le savaşıyorduk, bugün yunanistan la. "savulun lan, türkiye geliyor.. dünyayı fethetmeye..." aa pardon, fethetmek yüzyıllar önce yapılıyordu di mi?