adam 'güzeldi' diye hatırlıyordu. kadınları onları gördüğü anlarla birlikte hatırlar, her anı başına bir isimle anardı. hiçbirisi onun için bir resim ifade etmezdi. kısa birer film gibi her 24 kareden bir anlam çıkartır, o anlamlar üzerinde kafa yorardı. resimler eskileştikçe, aradaki kareler yok oldukça sanki içinden birşeyler kaybeder gibi, bozulan bir domino etkisini tamir eder gibi, panik ve sinirli bir şekilde düşüncelere dalardı.
o eski resmi gördüğünde de 'güzeldi' diye hatırladı. bir okul sırasının solunda sırtını duvara ve kolunu cama dayamış, gizli mesajlar içerisinde bakışlarıyla birlikte hatırladı onu. bir şeyler söylemeye çalışan bakışları ve başka şeyler söyleyen konuşmaları adamı etkilemişti. konuşurken oynatmadığı yüz kası yoktu. konuşurken bakışları sabit bir yere bakardı. yada adamla konuşurken öyle bakardı. fazla iri olmayan gözlerini ve suratının genişliğini hatırlayabiliyordu. kendinden emindi. zekiydi. hep en iyisi olmuştu. bu onu adam için tek yapan birkaç özelliğinden biriydi. asla söylenmemiş sözler vardı sanki aralarında artık söylenmesi gereken. ikisi de biliyordu ne söyleneceğini de sanki hiç söylenmemesi bilinmiyor kılacaktı o kelimeleri...
hatırlıyordu; her sınava farklı salonlarda giren iki öğrenciydiler. genç adam, kendi sınav yerinden önce onunkine bakardı. hiçbir sınava aynı salonda girememiş olmalarına rağmen, bir şekilde adam kızın yanına gitmek için bahaneler uydururdu. bir sınav günü kızı bulamadı, ne yaptıysa ona ulaşamadı. üzgün olduğunda kendine bir sıcak çikolata söylerdi genç adam. sıcak çikolatasını bitirdiğinde salona dönerken şöyle derin bir nefes aldı, gençliğinin tüm tazeliğiyle ve saflığıyla kızı düşündü. başını kaldırdığındaki anı içine silinmeyecekmiş gibi kazıdı.
kız hemcinslerinden daha uzun boyuyla koridorda tek başına sınav salonunu derinlemesine inceliyor birini arıyor gibiydi. o sınav salonu genç adamın gireceği salondu. aradığı kişiyi bulamayınca daha derin bakındı. hafifçe boynunu yukarı kaldırdı ve alt dudağını endişeyle büktü. aradığı kişiyi göremeyince kaşlarını hafif çatarak yüzünü şişirdi. iki elini başının üzerine koyup bir iç çekti. üzülmüş olduğu her halinden belliydi. ne olursa olsun güzeldi...
adam kare kare hatırlıyordu bu anları. hayatında hatırladığı en saf mutluluktu. yıllar sonra bile hatırlayacağından emindi. ancak bu anların ona bu sefer mutluluk yerine acı vereceğini o günlerde sezemezdi.