24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçı

    384.
  1. galatasaraylıyım.

    10 yıldır kadıköye giderken "ulen içimde bi his var bu kez yenecez ha" deyu iç geçiriyorum. inan şu halimizde bile "olum bu sefer yenecez bak" derken yakaladım kendimi yine. buradan psikoloji camiasına sesleniyorum, gelin abi araştırın beni, ne kadar derinlere atmışım, 10 yıldır geçmek bilmedi amına koyim.

    son olarak entryimi cihan ünal kadar romantik, sunay akın kadar naif bi şekilde bitirmek istiyorum:

    (bkz: sikmeseler bari)

    edit: ulen keşke hep böyle göt olsam. galatasarayın olduğu yerde umut vardır derler de biz sırt çevirdik takıma. ee çevirmemek elde miydi amına koyim? bu umutsuzluğumda babamın koyu fenerli olmasından dolayı eve girememek ve arabada sabahlamak da vardı. daha önce başıma geldi ama hafifletici neden değil. ben hep böyle hüküm giyim, göt olayım. bu bir buçuk senedir beni kanser eden ibneler de hep böyle yürekli oynasınlar. hagim, ölüyorum ulan!

    edit 2: vay amına koyim dünkü futbolumuzun ardından galatasaraylı kardeşlerim basıyor eksiyi.

    ulan çok mu ümitliydiniz dün? hee yani siz şaşırmadınız hiç öyle mi? dün maçtan önce de "skeriz muhaaaa" diye mi dolaşıyodunuz? bak bebeğim her şeyi bu kadar çabuk unutup havaya girersek önümüzdeki sezon çok daha zor geçer. delikanlı olun ayağınız yere bassın amına koyim.
    34 ...
  2. 3.
  3. bir galatasaraylı olarak karışık duygular hissetmeme neden olan maçtır. maç günü neler hissedecem, gaza gelecek miyim bilemiyorum. ama şimdi ki ruh halim bu:

    sağ yanımdaki melek:

    bu maç kaçırılır mı? heyecanı yeter. ne var 10 senedir kazanamıyorsanız. futbol bu her sonuç var 10 senede kazanamazsın 20 senede... sonuçta bu dünyanın futboldan beslenen en heyecanlı en güzel derbisi. yenilseniz bile bu güzelliği yaşamaya değmez mi? hem galatasaray ile fenerbahçe düşman değil ki. 100 yılı aşan bir dostluk ve rekabet var ortada. bence sen bu sene de izle bu maçı, yap maçtan önce muhabbetini, ver biranın gözüne kaçırma bu futbol şölenini zati hepi topu senede 2 kere oynuyorlar.

    sol yanımdaki şeytan:

    nihohahahaha. sikecekler hacı, kanırtacaklar. lan sen geçen sene yemin etmedin mi? bir daha kadıköy'deki derbileri izlersem siksinler demedin mi? 10 sene birader, 10 sene lan dile kolay. eşşek misin daha bu maç izlenir mi? düşün yine koyacaklar. maçtan sonra beraber izlediğin insanlar sana acır gözlerle bakacaklar. seni üzmemek için belki fazla bir şey demeyecekler ama içten içe nası koyduk coşkularını hissedeceksin.

    gol olacak. alex takacak. bütün mekan ayağa kalkacak. sen göt olmuş bir surat ifadesi ile ekrana mal mal bakacaksın. sağında solunda galatasaraylı varsa birbirinize dolu dolu gözlerle böyle gol yenir mi amk bakışı atacaksınız. değer mi olm, değer mi bu kadar üzüntüye, sıkıntıya, strese, otur evinde ya da hazır maç nedeniyle sokaklar boş, maç göstermeyen mekanlar ıssızken kap hatununu çık dışarı, huzurun keyfini çıkar.

    ha es kaza yenerseniz doya doya telegol'ünü izle. ama yenme gibi bir ihtimaliniz yok hacu. her iddiasına girerim. o yüzden izleyipte canını sıkma.
    25 ...
  4. 683.
  5. maçın özeti

    bahis dünyası yasta.
    15 ...
  6. 702.
  7. ya ben bu fenerlileri gerçekten anlamıyorum.. anlayamadığınız şeyleri anlatmaya çalışıyım biraz.. 1. si biz sonuca sevinmiyoruz o kadar eksiğimize rağmen hak ettiğimiz 3 puanı alamadığımıza üzülüyoruz.. 2.si hangi yüzle konuştuğunuzu merak ediyorum bu akşam tribünde 2500 kişiydik 55bin fenerliyi susturduk, bizi dinlediniz.. 3.sü bu akşam başlangıçtan bitişe kadar hiç susmadık kadıköy'ü samiyen' e çevirdik biraz boş konuşcağınıza utanın halinizden 4.sü maç sonunda yaptığımız tezahüratlar skoru kutlamak adına değil takımın en kötü zamanında bile yanında olduğumuzu göstermek ve futbolcularla aramızdaki soğukluğa son verip barışı sağlamaktır. ayrıca unutmayın; hep oyunlar senaryolar sustuysak bir yere kadar aklınızdan çıkarmayın türkiyedir galatasaray!

    bu arada aklıma geldi unutmuşum yazmayı maçın sonlarına doğru tribünleri hareketlendirmek için yapılan anonslar fener tribününün rezilliğini kanıtlar nitelikteydi. maç bittikten sonra fenerli seyirciler** stadı terk ettikten sonra bizi bekletirlerken fener marşları çaldılar ona da çok güldük. ama en çok tayfadan bir abimizin* fener tribününden* pankartı almasına,onla fotoğraf çektirip akabinde yakarak ısınmaktan eğlendim. aslantepe'de görüşmek üzere..
    18 ...
  8. 217.
  9. bir galatasaraylı olarak söylüyorum ki, yarra yicez hafız.

    edit: yemedik.
    16 ...
  10. 675.
  11. galatasaray'ın neredeyse tüm kazandığı topları en geride toplayıp hızlı 3-4 pas ile fenerbahçe kalesine hızlı hücum organizasyonu olayını neredeyse maçın genelinde sürdürdüğü bir maç izledik. maç içerisinde sabri'nin elano'nun, ayhan'ın über geri pas gibi geri dönüşleri esasen kalabalık defansın dağıtılması amaçlı taktiksel hareketlerdi bana göre. zira fenerbahçe maçın genelinde ileri çıkışlarını istediği gibi yapamadı. spikerin de söylediği bir bakıma doğruydu bu noktada. hagi ve tugay ikilisinin nasıl bir taktik anlayışla takımı sahaya sürdüğünü kestirmek zordu. kim hangi anda oyuna müdahale etti galatasaray adına belirsizdi. nitekim aykut kocaman'da bu dengesiz ve ne yapacağı belirsiz takıma karşı temkinli davranmak adına orta saha ve defansı yaklaşık 35-40 metrelik alana hapsetti. bu da galatasaray'a rahat rahat oyun kurarak hücum yapma şansı tanıdı. nitekim hagi tugay ikilisinin yukarıda bahsettiğim taktiği pek bir güzel işe yaradı. defansın kalabalıklaştığı anlarda topu geri çekip defans orta saha bloğunu birbirinden uzaklaştırıp kısa ve direkt ayağa yapılan 3-4 pas organizasyonları ile fenerbahçe kalesinde tehlikeler yarattı.

    şimdi çıkıp hiç bir fenerli demesin ki yine yenemediler. 11 sene oldu bla bla. maçı nevizade'de izledim. oradaki fenerliler ilk yarı sonunda sikittirilmekten korkmuş, resmen yusuf yusuf modunda sikmeseler bari modunda maçı berabere tamamlamanın hesaplarını yapar halde. düşünün siz stadın içindeki taraftarı. hepsi elleri açmış yaradana dua eder halde. bir kere psikolojik olarak yıllardır süregelen üstünlüğü kaybetmiş fenerbahçe. devre arasındaki görüntüler bunun adeta kanıtı. ilk yarı sonunda hiç bir fenerli maçı galip tamamlamayı düşünmedi, düşünemezdi de. değil taraftar, futbolcular bile bu beklenmeyen özgüvenli galatasaray karşısında gol yemeden ve mağlup olmadan maçı nasıl tamamlarız düşüncesindeydi.

    galatasaray cephesinde ise durum bambaşka.
    maç öncesi arkadaşın tekine "olm hagi ve tugay bu ligin havasını suyunu iyi biliyor, hafta ortası teknik adam değiştirmiş bir takım yenilse de kimse üzerine fazla gitmez bunların. kafaları rahattır bu konuda. hagi çıkıp topçulara : çıkın oynayın, kaybedecek bi bokunuz yok" derse galatasaray burdan başı dik çıkar demiştim. tahminen böyle bir mevzu gerçekleşti. çünkü anormal bir özgüvenle oynuyordu galatasaraylı futbolcular. elano ve sabri'nin sırıtmadan sağ kanattan yaptıkları bindirmeler, ayhan'ın sol tarafta ve zaman zaman orta alanda kafasına göre takılması, geri dörtlünün yeri geldiğinde duvar olup yeri geldiğinde kontraya çıkması bunun en büyük göstergesi oldu.
    takım maça gayet rahat çıktı. belirli bir taktik mutlaka mevcuttu ama rahat ve özgüvenli bir şekilde çıktıklarında karşılarındakinin kim olduğu ya da yılların getirdiği psikolojik baskının bir önemi kalmıyor.
    tabi bir noktada belirtmeden geçemeyeceğim, sonuçta tugay ve hagi ikilisi bu ligin uzun yıllardır havasını suyunu bilen insanlar olarak galatasaray'ı kadıköy'de fenerbahçe'nin her zaman yaptığı çirkef ve tahrik eden anlayışla oynatması. gözüme takıldı emre bu maçta pek bir varlık gösteremedi. zira rakip takımın başında piri hagi vardı.
    hagi dinsizin hakkından imansız gelir mottosuyla galatasaray'ı biraz da fenerbahçe'den baskın şekilde çirkef olacak şekilde sahaya sürmüş. nitekim bunu maç boyunca da gördük. daha fenerbahçeli futbolcular özellikle emre çirkefleşemeden kendilerine çirkeflik yapıldığını görünce apışıp kaldılar.

    sabri konusuna özellikle değinmek istiyorum.
    adamla geçilmeyen taşak kalmadı yıllar yılı ama stoch ve niang'a karşı tek top kaybetmedi. evet bütün maç boyunca sabri kusursuz kademe yaptı ve fenerbahçe sol kanadını kullanamadı. keza aynı sabri ofansif olarak da elano ile gayet güzel paslaşmalar yaparak hücuma katkıda bulundu.

    izlemekten keyif aldığım bir maçtı. özellikle 2. devre başından 65-70. dakilalar arasında fenerbahçe'nin de oyuna ortak olarak maçın izlenilebilirliğini artırdığı göz önüne alındığında derbi sıfatını hak eden bir maç oldu.

    üzüldüğüm nokta bu kadar poh pohlanan bir fenerbahçe'nin ilk devre duran toplar dahilinde neredeyse kaleyi bulan şutunun olmayışı. fenerbahçenin galatasaray kalesine ilk hücumu hakemin teyyareden paraşütle indirdiği 2 serbest vuruş sayesinde olunca haliyle düşündürmüyor değil. alex alex diye yıllarca kafamızı siken fenerbahçe taraftarına da iki çift sözüm olacak. yahu sizin bu alex dediğiniz adam göbeği önde yürüyen(!) sergen yalçın kadar iyi bir topçu değil. kısmeti ve şansı var goller atıyor, attırıyor. fakat büyük takımlarda muadili olmadığı için. az buçuk düzgün top oynayan bir takıma karşı hiç bir varlık gösteremediğinin artık farkına varın ve yönetiminizden doğru düzgün, hooijdonk gibi ligin üzerinde kalitesi olan bir orta saha oyuncusu getirmelerini isteyin. zamanında ne güzel ortega'yı getirdiniz sevindik hepimiz türk futbolu adına. ulan senelerdir şu vasat topçuyu ilah sayıyorsunuz ya yanarım ona.

    neticesinde son yıllarda seyredilen keyifli derbilerden birisi olarak akıllara yer etmiştir. iki takım futbolcularını da tebrik ediyoruz.
    14 ...
  12. 303.
  13. günlerdir düşünüyorum bir şeyler yazsam mı yazmasam mı maç hakkında diye. herkes fikir belirtmiş, e biz de bir şeyler karalayalım canlar.

    şimdi zaten normal şartlarda kadıköy'de oynanan bir fenerbahçe galatasaray maçının favorisi fenerbahçedir. 10 senelik galibiyet serisini geçtim, bende o güven yaklaşık bir 7-8 yıldır var. galatasaraylı dostlar hep geliyoruz gibi iddialı laflar ettiklerinde istifimi bozmamam da bundandır.

    sonra diğer bir durum, genellikle bu maçlardan önce fenerbahçe'de bir kaos oluşur. galatasaray maçı çıkış maçı olarak gösterilir falan. son iki sezondur da zaten ligin ikinci yarısında ali sami yen stadında oynanan maçlar ölüm kalım maçlarıydı. birinden zaten iki takım da havlu atarak çıktı, öbüründen fenerbahçe galip çıkıp, yakaladığı momentumla da ligi sonuna kadar kovaladı.

    bu sefer de tam tersi var. hani hep fenerin ölüsü, galatasarayın iyisi muhabbeti olduğu için bunu normal karşılıyordu insanlar. fenerbahçe son 3 haftada 13 gol attı ve 3 gol yedi. galatasaray'da ise durum cidden vahim. takımda sakatlar sürüyle, müthiş bir başıbozukluk bir otoritesizlik var. hatta bugüne kadar teknik direktör konusu bile belli değildi.

    genellikle fenerbahçe takımı böyle kaos ortamlarını lehine çevirmeyi bilmiş, bu sayede galatasaray karşısında galip gelmeyi başarmıştır zaten. galatasaray takımı ise kadıköy'e bir kez ölü geldi, o maçta da zaten maç boyu hiçbir şey yapmayan mehmet yozgatlı'nın golüne teslim olmuşlardı.

    sonra fark olur diyen fenerbahçe taraftarlarını da anlamıyorum. o meşhur 6 kasım'ın dvd'sini yolladı babam birkaç ay önce. ben de oturdum izledim yıllar sonra. o maçta bile galatasaray pozitif oynamaya çalışan taraf, daha organize geliyor ama futbol şansı da fenerbahçe'den yana, kaleye her gidişi tehlike oluyor takımın.

    ben o yüzden daha çok 2003-2004 sezonundaki gibi bir maç bekliyorum. kesinlikle çok çetin geçecektir bu maç.

    ha fark mı? nasıl mı olur?

    aslında o da bir ihtimal tabii ki. basında yazılanlara göre aykut kocaman geçen haftanın kadrosuna sadece alex de souza'yı ekleyerek, bir hayli ofansif bir 11 sürmenin planlarını yapıyormuş. şimdi aslında demek isterdim galatasaray iyi kapanarak kontratak arayabilir de...

    arda yok, baros yok, kewell yok, ne var lan it???

    fenerbahçe kesinlikle gol pozisyonuna girecektir. ilk kez de tam kadro olma şansı var takımın. kağıt üstünde de, form grafiği göz önüne alındığında da fenerbahçe mutlak favori.

    ama büyük türk düşünürü fatih terim ne demişti?

    dis iz futbol. evriting iz samting hepıns.

    hakemden çok futbolun, kavga gürültüden çok gol pozisyonlarının akılda kaldığı bir maç olması dileğiyle.
    11 ...
  14. 632.
  15. Galatasaray iyiydi, galatasaray taraftarı muhteşemdi...
    12 ...
  16. 682.
  17. maçın özeti,

    maç öncesi 6 gol işareti yapan fenerbahçelilerin, maç esnasında ellerini açıp dua etmesidir. büyüden falan medet ummayı kestiler herhal..
    17 ...
  18. 299.
  19. bir galatasaray'lı olarak şunu söyleyebilirim ki galatasaray'ın şuanki durumundan bağımsız olarak bile fenerbahçe'nin favorisi olduğu karşılaşmadır. öncelikle bu 10 yıllık galibiyet serisinin oluşmasında bir çok faktör var. birincisi pozitif bilimle açıklanamayan fenerbahçe'nin galatasaray'a karşı şansının tutması hadisesidir. bunun nedeni, niçin olduğu bilinmemektedir ancak böyle birşey vardır. yani ben galatasaray tarhine de meraklı biri olarak henüz galatasaray'ın çok kötü oynayıp bulduğu 1 ya da 2 pozisyonla kazandığı bir maç ne yazık ki hatırlamıyorum. bunun dışında 10 yıllık geçmişe bakıldığında tarihler de göstermektedir ki galatasaray uefa kupası ve süper kupayı almasından hemen sonra başlamıştır bu seri. bunun nedeni de fenerbahçe'nin, ezeli rakibi Avrupa'yı sallarken, haklı olarak, galatasaray maçlarını oldukça içselleştirmiş, kendi taraftarına rüşt ispatı haline getirmiştir o yıllarda. bir süre sonra da bu galatasaray'ın üzerinde korkunç bir baskı oluşturmuş, ne kadar kaliteli kadrolarla gitse de istediği sonuçları alamaz olmuştur.

    bu maç özeline gelecek olursak, keşke galatasaray böyle bir buhran'dan geçiyor olmasaydı da kafalarda sadece bu maç olsaydı. ama bunun dışında yok galatasaray 5 yermiş, 6'yı ararmış 7'ye tav olurmuş... geçiniz arkadaşlar, geçiniz. 100 yılı aşkın galatasaray-fenerbahçe rekabetinin bir yan ürünüdür bu kadar kalitesiz bir ligin bu kadar para etmesi, bu kadar spor yazarının olması, spor yazarlarının galatasaray yazarı, fenerbahçe yazarı, beşiktaş yazarı şeklinde ayrılabilmesi. bu rekabettir normalde boş tribünlere oynanan basketbol maçlarının, voleybol maçlarının derbilerde dolu olmasını sağlayan...

    ve bu rekabet bu kadar yüzeysel anekdotlarla oluşmamıştır. dünyadaki muadillerine bakalım: barcelona-real madrid, katalan-ispanyol derbisidir; celtic-glasgow rangers ortadoks-katolik derbisidir; river plate-boca juniors, aristokrasi ile alt sınıfın mücadelesidir; roma-lazio taşra ile kentin derbisidir; ancak fenerbahçe-galatasaray hiçbir belirgin ayırıcı faktör olmamasına karşın bu kadar büyük bir rekabet olması ile eşsizdir. çünkü bu rekabet, rekabetten öte bir festivaldir. bu yüzden galatasaray eksikmiş, fenerbahçe güçlüymüş beni ırgalamaz, maç güzel olsun yeter.

    bir tane de ayrıntı var bu maçla ilgili olan ki gerçekten ilginç: tugay kerimoğlu, galatasaray forması formasını son kez, galatasaray'ın kadıköy'deki son galibiyetini aldığı maçta giymişti. şimdi büyük ihtimalle galatasaray'ın -geçici de olsa- teknik direktörü olarak oraya gidiyor, gerçekten enteresan.
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük