maçı gölgede bırakan beşiktaş taraftarına teşekür ederim. ben daha önce böle bir tezahurat ne gördüm ne de duydum. eğer mümkün olsaydı koltuktan kalkıp televizyon camını açarak tribünlere kendimi atmak istedim.
sözlükte bazı bünyeler beşiktaş ın tesadüfen kazandığını yazmışlar. demek ki şampiyonlar ligi şampiyonunu yenmek tesadüf oluyor, ilginç. maç boyunca beşiktaş net 5-6 golü kaçırdı, takım halinde savaşıldı. buna hala tesadüf diyorsanız size kemal sunal repliğiyle cevap veriyorum.
koray...
cisse cok iyi...
babel... topu taşımıştı
şimdi bobo...
solda iyi boşluk...
ibrahim üzülmez bindirme...
higuain destek...
ortada bobo, şimdi bobonun önüne...
bobo aldı, bobo girdi...
bobo bobo bobo bobo bobo çok babasın, çok harikasın, çok güzelsin, harika harika harika
booooooooooooooooooobooooooooooooooooooo 2-0, 2-0, 2-0 yüzlerce kez söylemek istiyorum. ne olur darılmayın, ne olur kızmayın bu sevinci özledik.
hakkında sayfalarca yazılıp çizilecek, gündemden düşmeyecek maçtır. beşiktaş kedi olalı bi fare tuttu da, tesadüf eseri de olsa kazandı ya, o bakımdan...
maçtan günler önce forumda tribünlerin nasıl olması ile ilgili birçok topic açılmış, açık tribünün neler yapması gerektiği, kapalının nasıl bağırması gerektiği tek tek ve detaylıca anlatılmış ve söylenenlerin en bi'mükemmel şekilde sergilendiği herkesin tüylerini diken diken yapmış maç...
maç mı? rüya olmasın bu? hala kendimde değilim lan!...
o stad'da tek ayak üstünde maç izleyip, bogazını bağırmaktan dolayı mahvettiği için, gollerden sonra "bir tarafıma bi'şey olur mu?" diye düşünmeden milletin üstüne atlayıp sanki son gol sevinçlerini yaşar gibi davranan taraftarlardan biri olmak bir hayalin gerçekleşmesi gibiydi... gerçekleşti...
normal şartlarda izlemeye doyamadığm, futboluna hayranlık duyduğum; rise ve gerrard'a fuck off diye bağırmak ise kısa süreli orgazm yaşamatır... bu şans bir daha ne zaman gelir ki?
besiktas dün alkislanacak bir is yapmis olsa da dün aksamki mac bize sunu cok net bi sekilde göstermistir; o da,
besiktas'in su anda kainattaki tüm takimlar arasinda hizli hücuma en yavas, en beceriksizce, en üretkenlikten yoksun ve de en korkak, ürkek cikan takim oldugudur.
bir galatasaray'lı olarak en çok da şampiyonlar ligi'nde aldığı ilk galibiyette tribünde oturan ertuğrul hoca'ya üzüldüğüm, onun dışın da günlerdir ilk defa bu kadar içten sevindiğim olay, hani derler ya, teşekkürler beşiktaş, bize yaşattıkların için.
helal bir galatasarayli olarak Galatasaray kazansa bu kadar sevinecegim macti.
Yine türkiyede bir türk takimina karsi kazanamadi Liverpool kazandirtmadik iyi yaptik.
Aslinda Besiktas daha iyi oynasaydi skor 5:1 filan bile olurdu eminim, o pas hatalari beni zip zip ziplati yani o kadar, ama helal besiktasa beklemiyordum demesem yalan olur. yürü bee kim tutar seni!
edit: bunda kötü oy verilecek ne var kardesim? anlamis degilim, bjk'a karsi hic bir kötü sey demedim nan.
bugüne kadar hep avrupa takımları ile oynayan türk takımlarını kendi takımımız olmasa da desteklemek gerekir edebiyatı yaptım ama 21 ekimdeki hakkari terör saldırılarından sonra ilk defa yabancı bir takımla oynayan türk takımlarını kendi takımım olmamasına rağmen canı gönülden, yürekten destekledim. bugüne kadar başaramamıştım bunu ama bundan sonra başaracağım. türkiye içinde ne kadar galatasaraylıysam yabancı takımlar karşısında da o kadar fenerbahçeli veya beşiktaşlı olacağım. fenerbahçe ve beşiktaşın ayağına sağlık.
türk takımı beşiktaş'ın, avrupa'da türkiye'yi en iyi şekilde temsil ettiği maç. dün akşam tribünler türkiye'yi anlattı, türkiye'nin bölünmez bir bütün olduğunu gösterdi. takımda aynı şekilde inanmıştı ve kazanmak için her şeyini ortaya koydu. beşiktaş deplasmanda belki 3 fark yer, belki grupta sonuncu olur. inanın bunların hiç önemi yok. sahada ortaya konulan bu oyun, dünyanın takip ettiği bir maçta tribünde bu görüntülerin oluşması, o ünlü kop adlı taraftar grubunun bu maça tanık olarak, sahada oynanan oyunu değil tribünleri izlemesi ve maçın başından sonuna kadar edebiyle susup, maçın sonunda kendilerinden çıkan tek ses olan alkışları duymak her şeye bedeldi.
açılan dev türkiye bayrağı, atılan her golden sonra "şehitler ölmez, vatan bölünmez!" sloganı, herkesin ellerindeki bayraklar, maç öncesi taraftarın kendi çabasıyla yaptığı saygı duruşu, 2. yarının ilk 15 dakikasında yapılan tezahürattaki özellikle yeni açık tribünün oluşturduğu emsali görülmemiş görüntüler insanın gözlerini yaşartacak türdendi. 24 ekim çarşamba akşamı inönü stadı'nda olan insanlar gerçekten çok şanslılar. kendim böyle bir maça tanık olduğum için ne kadar sevinsem, ne kadar gurur duysam azdır. yıllar sonra kendimden küçüklere anlatacağım mükemmel bir maça tanıklık ettim. diyeceğim ki; "o akşam türkiye'nin bölünmez bir bütün olduğunu bütün dünya duydu, sesimiz herkese ulaştı".
maçın analizini yapmaya pek gerek yok aslında. ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler. ibrahim üzülmez maçın adamıydı. delinho'ya helal olsun. tam bir kaptan gibi oynadı. steven gerrard bile dün akşam ibrahim üzülmez'in yanında sönük kaldı.
öte yandan tello tam bir türk gibi oynadı. şehitlerimizin acısını o da paylaşıyordu ve elinden geleni fazlasıyla sergiledi.
neyse gülmekten öldüren yaran bir mesajla yazımı noktalayayım. bizimle birlikte gelen ekibin içinde, vehbi adında bir abimiz var. 10 yaşındaki fanatik oğlunun attığı mesaj şöyle; "vehbi bey, artık seninle konuşmuyorum. maça götürmediğin oğlun kaan."
herkes süperdi ama özellikle serdar özkan ve tello yu hayranlıkla izlediğim maç olmuştur.
bir de dün o şanlı taraftarın arasında olmayı o kadar çok isterdim ki.
Muhteşem ötesi bir taraftar eşliğinde beşiktaş'ın oynamadan kazandığı maçtır. Eskiden oynuyorduk da başımız göğe mi eriyordu? Ermiyordu.
itiraf etmeliyim ki dün akşam 82. dakikaya kadar yüksek tansiyon, hiper tansiyon, kalp krizi, inme ve daha ne varsa geçirme tehlikesi atlattım. Bobo'nun muhteşem golü ile de oturduğum yere çakıldım, ne sesim çıktı ne ayağa kalkabildim, ve sonra kendimi birkaç damla gözyaşı dökerken buldum.
Önceki gün Fenerbahçe, dün akşam Beşiktaş, bize türk olmanın haklı gururunu yaşattılar. Maçın ayrıntılarına girip de şimdi moralimi bozmak istemiyorum. Ama dün akşam bizim çocuklar şehitlerimiz için oynadılar, bundan eminim. Diyebileceğim tek şey :
beşiktaş'ın annesinin ak sütü gibi helal bir galibiyet alarak şampiyonlar ligi'nde çok önemli bir galibiyete imza atarak yarışa dahil olduğu karşılaşma. alınan bu galibiyet sonucunda aklım ister istemez porto'dan son salise'de yenilen gol ve kaçan sen de 2 ben diyeyim 3 puana yanıyor. sahanın en iyisine gelince de, uzak ara beşiktaş taraftarıdır. beşiktaş'a ve dün beşiktaşlı olan herkese can-ı yürekten tebrikler.
nefret kustugumuz bir haftada boyle bir sevinci yasattigi icin takimima, boylesine muhtesem atmosfer yasattigi icin carsi'ya sadece helal olsun diyorum. kelimeler kifayetsiz kaliyor...
FCFootballBlog adli blogda genis ozetine yazili olarak ulasilabilen mac*. yalniz burada onemli olan nokta, dakika 82, besiktasin golu ve yaninda yazan yorumdur. "the crowd explodes".