Çankaya kavgası kızıştı ya, Sayın Bülent Arınç müsamereyi bir ay sonraya ertelemiş... Meclis kürsüsüne çocuk çıkarma saçmalığı, cumhurbaşkanı seçiminden sonra yapılacakmış, ortalık mayna olunca...
Çünkü Sayın Arınç oraya gene çocuk kılığına sokulmuş kazık kadar bir imam-Hatip öğrencisi çıkarmak istiyor. Bu siyasi bir tavırdır. Sayın Arınç hem seçmenlerine, hem bürokrasiye bir mesaj veriyor.
Tamam da, çıkarılan ve konuşturulan çocuk karta kaçmış gerdek kaçkını damat yaşında olunca işin suyu çıkıyor, tadı da kaçıyor.
Bunun çözümü, bu saçmasapan geleneği kaldırmaktır.
Böylece, her iktidara gelenin kendi kafasına göre bir pehlivan adayı bulup konuşturması da engellenmiş olur. Çünkü çıkmaz ayın son çarşambasında CHP iktidara gelirse bakarsınız onlar da babası memur bir tosun bulur oynatırlar!
Çocuk bayramımızla pek övünürüz, dünyada tektir, Atatürk çocuklara büyük önem vermiştir, her ülkeden çocuklar gelirler, aile yanında kalırlar, danslar ederler, rontlar yaparlar, kaynaşırlar (nece konuşuyorlarsa aralarında), falan filan...
Son günlerde tepemi attırdınız, bir çıkıntılık daha edeceğim: Bu bayram çocuğu törenleri gülünç bir uygulamadır.
Çocukları (elbette dersleri iyi olanları ve ağzı laf yapanları) cumhurbaşkanlık makamına, başbakanlık makamına oturturlar 23 Nisan sabahı, onlar da çokbilmiş çokbilmiş, büyümüş de küçülmüş havalarda, öğretmenlerinin sıkıca ezberlettiği lafları sallarlar: Demokrasi istiyorum, kalkınma istiyorum, falan filan... Arada dürüst davranıp babamın maaşına zam istiyorum diyen de görülür. Şeker isterim diyen çıksa götürüp kendi elimle ben vereceğim.
Aslına bakarsanız, 23 Nisan'ın milli egemenliğin yanısıra çocuk bayramı da yapılması yanlış olmuştur.
Çünkü bu tutum, o günün asıl anlam ve önemini azaltmaktadır, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını kutlamayı ucuzlatmaktadır!
ille bir de çocuk bayramımız olması istendiyse, takvimde gün mü yoktu?
Yoksa memlekette demokrasi falan askıya alınmış olduğu için ciddi ciddi meclis açılışı kutlamaya artık gerek mi kalmamıştı?
Öyle ya, milletvekillerinin, partinin Ankara merkezinden Falanca Bey, münhal vaziyette bulunan filanca vilayet mebusluğunu kabul ederler mi şeklinde nabız yoklamalarıyla atandığı bir parlamentonun nesini kutlayacaktık?
Tek partili meclisin milli egemenliği ne kadar yansıttığı mı meşkuk olmuştu yoksa?
Uzun lafın kısası, meclisin eski anlam ve önemi mi kalmamıştı?
Ne o, ismet Paşa'nın halkta coşku yaratmak için o güne bir de böyle takviyeye mi ihtiyacı olmuştu?
23 Nisan, kurtuluş ve bağımsızlık savaşımızı yürüten yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış tarihidir... Daha doğrusu, beş hafta önce, 16 Mart günü ingiliz işgal kuvvetleri tarafından basılıp dağıtılmış olan istanbul Meclis-i Mebusanı'ndan, tutuklanmadan kaçmayı başarabilmiş olanların, yeni katılanlarla birlikte yeniden toplanma tarihidir. Meclis-i Mebusan'ı, yani Osmanlı meclisini sakın hor görmeye kalkmayınız, çünkü Misak-ı Milli'yi kabul ve ilan eden merci orasıdır! Zaten Atatürk de yeni meclisi gökten zembille indirmemiş, 'orası basıldıysa gelin burada, özgür topraklarımızda toplanın' şeklinde haber göndermişti. Böylece meclis kimlik değiştirdi, imparatorluk parlamentosu Türk milletinin temsilcisine dönüştü.
Fakat bu tarih, çoluk çocuğu kullanıp siyasi numaralar çekme tarihi olmamalıdır. Utanmasanız dansöz de oynatacaksınız.