yazar yedieylül ilkokulunun 2 yada 3.sınıfına gitmektedir. sınıfça 23 nisan yürüyüşüne katılınacaktır. fakat hastalık bünyeyi çoktan ele geçirmiş, bırak konuşmayı nefes alacak kuuvet bırakmamıştır. arkadaşlar ellerinde bayraklarla adnan menderes bulvarından geçmektedirler, bu durumu gören kenzo ve anne arasındaki diyalog:
k: bende yürüyceeeeeeemmmmm
a: hayır, dışarı bile çıkamazsın, iice hastalanıp başımıza iş aççaksın
k: yaaaaaaaa (gözyaşları barajda birikir)
a: hayır dedim, bak ne güzel el salla sende, bayrak salla.
k: yürüycemmmmmm ıhhhhh (gözyaşının,salyanın ve sümüğün harman olduğu dakikalar sayın seyirciler)
yapılan kutlamalarda yanlışlık olan bayramdır.
şöyle ki;
öncelikle bu bayram çocukların bayramı. en çok eğlenmesi gereken onlardır efendim. ancak bu ülkede hala bunu anlamayanlar var. ve bu yanlışlık böyle sürüp gitmekte.
anlamadığım nokta şu. madem çocuklarımızın bayramı madem onların eğlenmesi gerekiyor, neden mart ayından itibaren okulun beden derslerinde ya da okul çıkışında ekstra mesaiye kalarak 23 nisan danslarına çalışmak zorunda bırakılıyor? neden hiç onlara sorulmuyor?
hiç sanmıyorum ( ki öyle olduğunu da biliyorum ben de katıldım bu çalışmalara) çocuklara sorulduğunu..
öğretmen: çocuklar kim katılmak ister bu sene gösterilere?
öğrenciler: ......
öğretmen: peki mustafa ayşe kamil ozan muzaffer fatma leyla ve gülçin siz gelin yavrum bu sınıftan..
öğrenciler: peki örtmenim...
şimdi sen bu çocukların o statta eğlendiklerini mi düşünüyorsun?
2 ay deli gibi çalış hasta ol, ki bu çalışmalara katılmak mecburidir, gelmeyenlere idare cazası verilecek diye gözleri korkutulur. daha sonra o güneş en tepedeyken (Allah'tan yağmur yağıyor birkaç senedir ki bu daha da kötü) o çocukları dik sahanın ortasına asker gibi. sonra paşazadelerin gelmesini bekle. kaymakam belediye başkanı garnizon komutanı ve diğer kodamanlar birbirinden yalaka tipler. hah geldi mi o amcalar haydi çocuklar Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının anısına 1 dakika saygi duruşu (30 sn bile sürmez) yapalım ardından büyük coşkuyla istiklal Marşı'mızı okuyalım. o çocukta ne coşkusu olur abicim? sıcacık yatağından kaldırılmış sabahın bir köründe, kağıt üzerinde 9 ama aslında 11 deki törene... dikmişsin kardeşimi saat 8 buçukta stadın ortasına, hali yok zavallımın. ondan sonra oynayın. bitince de haydi çocuklar eve... bu emeğin karşılığı olarak bir teşekkür bile olmaz. çocuklarımızın bayramı... 4-5 tane çocuğu sembolik koltuklara oturtup üstünden sempati kazanmayla olmaz bu..
ey büyükler sözüm size... koltuğunuzda oturmaktansa mart ayında bir araya gelseniz... şu çocuklara siz gösteri yapsanız? madem onların bayramı... siz dikilin stadın ortasına... siz pişin güneşte... siz bekleyin onların keyfini... onlar otursun protokolde. gör bak o zaman nası mutlu edersin çocukları...
yüze yakın çocuk saat 9-10 gibi stada gelir. oranın valisi ya da ne .ikimse 2 saat geç gelir. çocuklar sıcaktan bunalır. çok eğlencelidir yani.*
tanım: tam tanım olmadı gibi geldi, o yüzden yazıyorum. düşünce olarak güzel ama uygulanışı saçma olan bir bayram.
Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir. Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur. Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir. Bir başka dünya bırakmak isteriz çocuklara... savaşın olmadığı, çölleşen kuraklaşan yok olan bir dünya değil, açlığın olmadığı bir dünyada, herkesin çocukluğunu yaşadığı çocuk işciliğinin olmadığı bir dünya... şiddete, tecavüze, psikolojik baskıya maruz kalmasın çocuklar... sokaklarda değil, annelerin babalarının yanlarında sıcacık yuvalarında olsunlar Çocuklarımız... devlet okullarında parasız, çağdaş, laik, bilimsel bir eğitim öğretim alsınlar, beyinleri dogmalarla doldurulmasın. Devlete emanet edilen çocuklara kendi evlatları gibi baksın yöneticiler, görevliler, korusun kollasınlar. emanet edilen çocuklara sahiplik etsinler. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk' ün Çocuklara, dünya çocuklarına armağan ettiği bu bayramda, ulusun egemenliğinin ne kadar önemli olduğunun bilincinde bir millet ve tüm çocukların, çocuk kalanların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
Güzel Günler Göreceğiz
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap: Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve, çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
inanın, güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
nazım hikmet.
1. (Değişik: 20/4/1983 - 2818/1 md.) 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır.
Değşiklik bu tarihte yapılmıştır.
1935'te çıkartılan yasada resmen çocuk ibaresi yoktur.
Bu konuda bkz:19 Düstur. 3. Tertip, C. XVI, S. 1171
27 Mayıs 1935 tarihinde çıkarılan Millî bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'da bayramlar ve tatil günleriyle ilgili kanun değiştirirken "23 Nisan Millî bayramı". "Millî hakimiyet Bayramı" olarak değiştirilmiştir.
--spoiler--
atatürkün ülkeyi kurtarmak adına yaptığı 2. büyük adım olan tbmm'nin açılması olayını çocuklara hediye ettiği, türkün en şerefli en mutlu günlerinden bir tanesi.
çocukları stadyumlara doldurup 50 cent müziği eşliğinde ellerindeki ponpon topları sallattırıp step yaptırılarak kutlanıldığı sanılan bayram.
çocuklara amerikan zibidilerinin müziği eşliğinde ulusal egemenlik bayramını kutlatıp, sonra da onlardan ulusal bilinç ve bağımsızlık iradesi beklemek bir abes olmuyor mu?
az kaldı amma durun. o çocukların ellerinden ponpon toplarını alıp, mete han'ın armağanı geyik boynuzundan yaylar ve çifte su verilmiş kılıçlar vermeye az kaldı. çünkü bu ülkeyi sevgi pıtırcıkları değil, savaşçı nesiller kurtaracaktır.
atatürk ün milletine kendi egemenliğini verdiği tarihte, çocuklarına hediye ettiği bayramdır. ne yazık ki o günlerdeki heyecanını yitirmiş bir gündür.
her yıl daha önceden seçilmiş çocukların bir takım koltuklara oturtulup evcilik gibi bir şey oynattıkları, ezberletilen cümleleri tekrarlattıkları; işin ilginci bu durumun artık çocuklara bile komik gelmeye başladığı gün haline gelmiştir. ***
ilkokulların 2 gün, liselerin 1 gün, üniversiteler tarrak ucu kadar tatil yapmasını sağlayacak olan, türkiye büyük millet meclisi'nin kurulması hasebiyle ulu önder tarafından çocuklara hediye edilen şenlikler bütününün, bu sene yapılacak olanıdır.
ama ne yalan söyleyeyim, dilimiz farklı ama aynıyız mealli reklamlarınızı sevmiyorum be hacılar. yemeyin şimdi, görmedik mi zenciye beyaz boyayla saldırmalarınızı falan? efendi olun iki dakka.