bir galatasaraylı olarak söylemeliyim ki, halis özkahya nın rezalet yönetimi sonrasında kazandığımız maçtır. eboue nin yediği dirsekte tepkisiz kalması, attığımız ilk golde selçuk un faul yaparak topu kazanıp asist yapmış olması, sivas ın yediği ilk kırmızı kartta yine bir burak numarası, kazandığımız 2. penaltıda rakibe doğrudan çıkan ve cicinho nun yediği kırmızı kartların alakasız olması, kısacası rakibin yediği kırmızıların tamamıyla haksız olması maçı bize getirdi. tabii ki galatasarayın maç boyunca üstünlüğü ve direkten dönen 2 pozisyon ile penaltısı var ama dün akşam olanların açıklanacak pek tarafı olmadığını düşünüyorum.
halis abimizin bir süre uzaklaştırılması gereken maçtır kısaca...
Bazi sikeci taraftarlari aglatmis anam anam hakem sayesinde kazaniyorlar yetisin dedikleri mac. Arkadas kafayi mi yediniz lan? Federasyon galatasarayi koruyormus.bir siktirin gidin. iki sene uefa avrupadan men etti sizi,federasyon ise kupayi size verdi, hersey ortada , hala diyorlar ki federasyon galatasarayi koruyor.aga siyirmayin.hakem kotu yonetti deyin ama federasyon gs yi koruyor demeyin.oyuncularimiza yorum yazacaktim sinirlendim yazmiyorum.
resmi şikecileri ağlata ağlata helak etmiş maçtır. yıllarca şikeyle, hileyle şampiyon olan maç alan maç satan mahkeme kararlarıyla uefa kararlarıyla onananların utanmadan gelip buraya entry girmeleri de ayrı bir kepazelik.
şeref yoksunu haysiyetsizlikte master class olmuş neden uefa/cl maçlarında yer alamadıklarını hala anlayamayan ezik taraftarları ise ayrıca incelenmeli gerekli tedavileri yapılmalıdır. bu arada ahahhahaaaaaa
Galatasaraylıların 20.dakikada "her maçta hakemi de yenmek zorunda kalıyoruz" gibi ikiyüzlü açıklamalar yaptığı,sonra türk sinemasının gelecek vaad eden yıldızı Burak yılmazın haksız yere sivas oyuncusunu attırmasıyla dönen maç.Hadi burak ın haysiyetsiz bir oyuncu olduğunu kabullendik de Drogbaya ne olmuş onu anlamadım.O sarı kırmızı formayı giyince onur,karakter,şeref tüm bu özellikler siliniyor heralde.
Burak yılmaz'a laf atanlara gökhan gönül'ün kendini yere bıraktıktan sonra "kuran çarpsın penaltı" dediği görüntülerin tekrar hatırlatılması vaciptir. bir tek galatasaray yapıyor bunları zaten he yavrum he. kaç puan önümüzdesiniz halen eziklik yapıyorsunuz. artık ne kadar işlediyse kanınıza.
dünden beri galatasaray'a etmedik laf bırakmayan, hakemin sivasspor futbolcularına gösterdiği kartları diline dolayan eziklere söylenecek tek bir şey var: dany nounkeu'in ikinci sarı karttan kırmızı kart gördüğü pozisyonda kartlık ne var be ameka çocukları!
hakem iyi bir maç yönetmedi. özellikle didier drogba'nın yerde kaldığı pozisyonda verdiği karar haksızdı. ama o kararı verdikten sonra kart göstermemesi saçma olurdu. eli mahkûmdu, gösterdi. didier drogba da adamın dibi olduğunu gösterdi ve topu dışarı attı. konu bundan ibaret.
hakem kötü günündeydi. dany'yi atarak başladı. sonra o kartın altında ezildi. maçın da içine sıçtı. kimse galatasaray'a bikbik etmesin. tamam, yarısı sivasspor yarısı fenerbahçe formalarıyla zamanında yediğiniz herzeyi biliyoruz ama bu kadar da alçalmanın gereği yok.
6alatasaray, 8 kişi kalan Sivasspor'u yenerek bu sezon hakem sayesinde 20.puanını toplamış oldu. (Toplam Puanı 22)
TümŞikecileri AdamEdecek GALATASARAY hahahahaah * önce kendinizi adam edin la şeref yoksunları..
dün maçtan 2 saat önce elim klavyeye uzandı yazmak için sonra vazgeçtim. burda bir koldan kekomançi bayraktarlığı diğer yandan "herkes şükecü bi büz temüzük" goygoyu çeken bulaşıklarla muhatap olmayayım dedim vazgeçtim.
halisim, özkahyam, torpillimi atadıklarını duyunca "hah tamam olmuş bu" dedim... 2 yıl önce oynanan ve samsunspor'un gassaray karşısında dilim dilim doğrandığı bir maçla ilgili uzun uzun yazmıştık zamanında. kendisi malum çevrelerin tetikçisidir. kendi adıma değil hakem yapmak, güvenip de saati sormam ben bu herife ama zaman bu zaman devir bunların devri...
endüstriyel futbol zaten bir spor ve gönül işi olmaktan çok uzak bir gösteri. parası söğüşlenen müşteriye her maç istediği sonucu vermek üzerine kurulu kirli bir düzen. bütün dünyada böyle. barça, real, bayern, manu, milan gibi takımlar da kendi liglerinde istisnalar dışında güç durumlardan itinayla kurtarılıyorlar. bizde de değişen ağırlıklarla galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve trabzon bu tiyatronun baş aktörleri olageldi yıllarca. ancak son 30 yıldır (daha öncesi de var ama işin bokunun çıkmasından bahsediyoruz) taaa ahmet güvener zamanından beri galatasaray türk futbolunun "derin" güçlerinin en çok okkaladığı takım oldu. öyle pis işler döndü ve dönüyor ki artık insanın midesi kaldırmıyor.
yukarıda da bahsettik taraftarlık gönül işi olmaktan çıkalı beri harcadığı paranın karşılığını isteyen haris ve cahil bir kitlenin arzularını tatmin etmek için tiyatrolar segileniyor. çünkü bu güruh 40 yıl öncesinin "yenilsen de yensen de" taraftarı değil. o beste bazen tribünlerde duyulsa da artık nostaljik bir esintiden fazlası değil. kişiliğini takımı üzerinden cilalayan ve sikindirik bir atkı, naylon türevi bir forma aldı diye kendini 100 senelik camiaların üyesi, hatta bazen patronu sanan yeni nesil küçük burjuva tosunlarının ne sahada sergilenen mücadeleye ne rakibe ne de tribün kültürüne saygısı var.
bunlar için tek geçerli sonuç kazanmak ve galibiyete giden her yolu alkışlayarak, sağa sola küfürler ederek bunu kutlamak... çoğu tribüne çıkıp 3 maç seyretmemiş, ayağına top versen 3 kere sektiremeyecek looser tipler ama zaten arena denen konseptin amacı da budur. taa antik roma'dan beri böyledir. kazanması için her şeyin ayarlandığı gladyatörlerin karşısına çıkarılan rakiplerin mağlubiyeti ve bunun üzerinden kurulan ben - biz aidiyeti ve güç yanılsaması...
insana ve ahlaka dayalı hiçbir değeri barındırmayan bu mide bulandırıcı tezgahın aktörlerinin "onur, şeref, namus" üzerinden savunulması ise işin en komik yanı. 21. yüzyılın laneti bu işte; gerçek değil, algı önemli... medya kafası az çalışan kalabalığı ne şekilde bağırtırsa gerçek o oluveriyor. bir takım bir maçtan önce rakip takımın oyuncusuna transfer teklif ettiği için (yanlış hareket savunulacak bir tarafı yoktur) şikeci ilan edilirken bir sezon sonra başka bir takım bunu 3 kere yapıp, bazı maçlarda da eski futbolcuları inanılmaz hatalarla goller ikram ettiğinde hiç konuşulmuyorsa ve siz "ulan neden kimse bunları gündem yapmıyor?" diye merak ediyorsanız o ülkede futboldan öte güven sorunu vardır.
bireysel bazda sahada dönen dolapları alkışlayıp, sonra da dürüstlükten falan bahseden tipleri patron olsam işe almam, kızımı istemeye gelseler kız vermem, komşum olsa komşuluk etmem... çünkü bu adamlar yakalanmayacaklarına emin olurlarsa her türlü ahlaksızlığa onay gösterebilir ve/veya bu ahlaksızlığı gerçekleştirebilirler. fırsat bulurlarsa paranızı çalabilir, kızınızı aldatabilir, çoluğunuza çocuğunuza veya malınıza yan gözle bakabilirler. çünkü ahlakın en temel ögesi olan vicdandan yoksunlar. ne olursa olsun arzu ve isteklerinin karşılanması derdindeler.
çok dağılmayalım;
ben kendi adıma bu ülkde tezgahlanan futbol tiyatrosundan tiksindim. dünyada da benzer işler oluyor ama bize göre çok daha az şimdilik. bu ülke insanı ahlaki açıdan kendisini futbol üzerinden de sorgulamalıdır hatta önce futbol üzerinden sorgulamalıdır. ondan sonra sıra hırsızları, tecavüzcüleri, hainleri alkışlayan, onları seçen vicdanları sorgulamaya başalayabiliriz belki... bir oyun için bile adil ve dürüst olamıyorsak hayat için ne kadar onur, dürüstlük ve/veya adaletten bahsedebiliriz...
galatasaray'ın tiyatrocularıyla* kazandığı maç olmuştur. hakem iyi yönetmiştir kötü yönetmiştir; olabilir. ama karaktersizce yatarak, düşerek sen futbol oynayamazsın; oynadığına da futbol denilmez. ben burak kadar karaktersiz, haysiyetsiz bir futbolcu görmedim arkadaş. yatarak, düşerek faul alıyo. ümit kurt'un gördüğü sarı kartlara doğru diyenlerin futbol anlayışındam şüphe ederim.
maçtan sonra yazmak pek adetim değildir ama bazı götler kaşınmış, yazalım madem.
- maç 0-0 giderken (21 dk.da) eboue'ye yapılan hareket net penaltıdır, atlanmıştır.
- yine eboue'ye yapılan hareket direkt ayağa müdahaledir ve kırmızı karttır, görülmemiştir bile.
- dany'nin ikinci sarı kartı gördüğü pozisyon ile eboue'ye verilmeyen penaltı aynıdır. ya ikisine de vereceksin ya da hiç vermeyeceksin.
- burak yılmaz son adamken düşürülmüş, sadece sarı kart gösterilmiştir.
maçları götünüzle mi izliyorsunuz ne yapıyorsunuz bilmiyorum ama hani bi ara aklınız başınıza gelirse şunları da okumakta fayda var.
Bu maçta sivasspor aleyhine verilen kararlar, fenerbahçe'nin herhangi bir rakibinin aleyhine verilse; yıllar yılı konuşulurdu. Şu an tüm tv kanallarında tüm hakemler maçın nasıl katletildiğini dile getiriyor, ama rakip gs olunca başta sözlük olmak üzere çoğu gs'liler için normal sıradan, hatta hakem gs'nin aleyhine çalışmış.
El insaf... Aha şurda burak'ın yataş sponsorluğunda düşüşü
bu pozisyona normal diyene eyvallah zaten, söylenecek laf yok.
Ha bir de çok ağlamışmışız.... işte buna gülerim.* 2 hafta önce kudurtup kudurtup ağlattık, 9 puan öndeyiz ve ağlayacağız? Yapma la....
Yarın bizim maçın başlığında beklerim.*
ha bu arada carlos şu çömez haliyle bile mancini'yi patates püresi yapar. Bu futbolla, bugün anca hakemle kazanırsın, yarın paşa, dokunur sana mancını'k.
bu maç normal şartlarda yani galatasarayın ''fatih dönemindeki'' hallerinde oynanmış olsa bu denli çekişmeli olur muydu şaşırtıcı doğrusu...
korku ve mücadele sonucu bol kırmızılı bir maç olmuştur.
sivasspor " faktörü " ile galatasaray ın galibiyeti aldığı maç.
bu faktörü yaratan bir futbol anlayışı künyesinden söz etmek mümkün. fazlaca kontrollü ve coşku ve gerilimden uzak, takım presini hiç düşünmeyen, voleybol estetiği ile hareket eden ve işini yapma telaşından başka bir kaygısı olmayan bir oyuncu grubundan oluşmakta sivas. hatta işin temposuzluk kısmının abartıldığı dakikalarda, sivas takımının galatasaray ın terapi uzmanlığına soyunmuş olabileceği kanaati dahi güçlendi. bu kimliğinden ötürü ; şayet bu ligde kırmızı kart görmeyecek tek takım varsa bu sivas olmalıdır. zira topun olduğu bölgedeki adam sayısı ve icraatına endeksli bir bölgesel futbol anlayışı oturtulmuş carlos ile. gevşek, olmayan, savunma anlayışının toleransının da anca bu şekilde bir formatla sağlanabileceği de açık. bu lige göre haddinden fazla orta saha özellikli djebbour, topun ve adamın olduğu her bölgeye zincir atan aatıf, driplinglerini set takımında yapabileceği kadar yapan burhan ve aydın isim isim öne çıkanlar. cicinho nun etkisizliği de bu maç için açılacak parantezlerden.
galatasaray ın, melo - selçuk u paralel oynatmayı deneyerek yayıldığını ; drogba nın yaptığı orta alan dönüşlerini tamamlamak adına da selçuk un daha fazla öne çıktığını söylemek mümkün. kademe anlayışı ile sıkıntı yaratmaya devam eden riera nın gedikleri, kanatta oynatılmayarak enerjisini gol bölgesine taşıyan burak ın oyunda yarattığı artı puanlar, pas dağıtım işindeki noksanlığını gayreti ile bastıran umut un varlığı eklenebilir.
galatasarayın iyi oynayarak değil iyi mücadele ederek kazandığı maç olmuştur. bu maçta da görüldüğü üzere takım fizik olarak iyi durumda değildir. bu takıma en az 2 adet banko oynayacak koşan, süratli, dinamik isimler lazım. oyuncuları puanlandıracak olursakta;
eray-7
eboue-6
cheodju-6 (normal seyrinde devam ediyor gibi. savunmanın sigortası diyemiyoruz malesef)
zan-6
dany-2
riera-6 (çok teknik topu oyuna çok iyi servis ediyor ama çok yavaş kalıyor bölgesinde)
melo-8 (çok iyi mücadelesinin yanı sıra hücuma çıkarken müthiş toplar attı)
selçuk-7 (Önceki sezonlara ait esintiler hissettirdi bu maçta burak'a yaptığı asistte çok şıktı)
aydın-3
umut-4
burak-5
drogba-4 (bırak artık şu duran topları aslanım gerçekten bokunu ciddi şekilde çıkardın)
