galatasaray için fm gibi maç olmuştur. 15 şut çekmiş sadece 1 gol atabilmiştir. ama olsun buna da şükürdür olimpiakos kötü takım değildir ve galatasaray için uzun bir aradan sonra artık avrupada düzgün bi maç kazanma zamanı gelmişti.
de sanctis' in son anda boğazımızı yırtana kadar bağırtmasıyla hala etkisi süren maçtır. bir türlü ikinci golü atamadık ama bu sefer koyun bacağıyla falan alakası yoktur herhalde. sonuç itibariyle güzel oynadık keyifli bir maç izledik, yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisi olur umarım.
galatasaray, damaklarda bir tat bir bıraktı, rakibi oynatmadı, rakibe neredeyse pozisyon vermedi, çok net golleri kaçırdı, bütün futbolcuları iyiydi, 90+5'te yürekleri ağızlara getirdi, maçı 1-0 aldı götürdü. sanki takım oturdu mu ne ?
galatasaray rakibine karşı avrupa tecrübesi ve saha avantajıyla üstünlüğünü rahatlıkla sergiledi, açık futbol oynadı çok pozisyon yarattı maçta önde olduğu neredeyse 75 dakika boyunca hiç kapanmadı hep gole koştu hatta tempoyu yavaşlatması gereken son 10 dakika sanki skor olarak gerideki kendisiymiş gibi sürekli tempo arttırdı golü aradı.
nihayetinde takımımızın hakettiği ve kazandığı maç oldu. ancak o son dakikadaki yüreklerimizi ağzımıza getiren pozisyon gol olsaydı kaçan onca net pozisyonu nasıl arayacaktık unutmamak gerekir buna göre takımın son vuruşlar üzerine birtakım önlemler alması gerektiği de gözden kaçmamalı.
galatasaray'ın tek kelimeyle muhteşem oynayıp olimpiakos'a pozisyon vermeden kazandığı maç. son dakikada aslında pozisyon olmayan bir şişirme yüzünden aklımız başımızdan alındı ama olacak o kadar.
galatasaray trabzonspor maçına çıktığı takım ve tertiple çıktı sahaya. ilk 10 dakika iki takım birbirini tarttıktan sonra galatasaray yüklenmeye başladı. ve o dakikadan itibaren sağdan sabri ve arda, soldan hakan balta ve kewell ile pozisyonlar bulmaya başladı. uzaktan gol yeme hastalığı bilinen nikopolidis'e atılan ilk şut ise galatasaray'a korner kazandırdı. o kornerden gelen top kewell tarafından da yazıldı tabelaya zaten.
ilk yarıda kötü oynayan oyuncu yoktu. sadece ayhan aynı trabzonspor maçının ilk yarısı gibi az buçuk saçmaladı. ama o da 30. dakikadan sonra kendine geldi. fernando meira ile beraber ön libero olarak sağlam iş çıkardı. lincoln koşmuyor diyenlere nazire yaparcasına koştu ve güzel paslar çıkardı. ama bunlardan bazıları son anda kesildi, bazıları ise kullanılamadı.
ikinci yarıya ise fırtına gibi başladık. sağdan soldan ataklarla ciddi anlamda afallattık karşı takımı. ama olmayınca olmuyor. hele arda - lincoln yapımı bir gol kaçtı ki inanılır gibi değil. ha bu arada galatasaray'ın bir penaltısı da yendi. kewell'ın ceza sahası içinde düşürülmesi hakem tarafından ceza sahasına taşındı ve galatasaray'ın bir penaltısı güme gitti. sonrasında ise lincoln'ün direkten dönen bir topu, nonda, sabri ve arda'nın kaçırdıkları.
maçın bir değil bir kaç adamı var. bunlardan biri emre aşık. kim ne derse desin tam bir profesyonel. sakin ve net oynadı.
servet çetin: bir tane dışında top sektirmedi. harikaydı.
hakan kadir balta: sol kanatta harikaydı. ayhan sakatlanınca ön liberoya geçti. orada da harika oynadı.
sabri sarıoğlu: üç ciğeri varmış gibi koştu. defansta ve ofansta harika işler yaptı.
cassio de souza soares lincoln: çok koştu. gol atmak ve attırmak için çok uğraştı. attırdı ama atamadı. böyle oynasın canımızı yesin.
arda turan: allahına kurban derim başka bir şey demem. muhteşemdi.
harry kewell: kendisini satan liverpool tayfasına her maç ayar vermeye devam ediyor. attığı gol dışında çok koştu, pres yaptı.
milan baros: bu kadar adamın bu kadar iyi oynamasının sebebiydi. önde top tuttu. dripling avantajı yüzünden olimpiakos defansı çıkamadı.
bu takım böyle oynarsa rekor puanla çıkar bu gruptan. bugün girmeyenler de yarın başka bir takımın kalesine girer. galatasaray eksikleri de tamamlanınca kadıköy hedefinin hayal olmadığını gösterdi.
"3 ihtimalli maç" hedesini ağzına dolayarak galatasaray ile dalga geçmeye çalışan arsenalspor kurbanlarına ikinci bir darbe olmuş galatasaray'ın rakip takımı eze eze kazandığı maçtır. Tribünler ve yapılan görsel şovlar yine harikaydı...
Cassio Lincoln artık kendisini bulmuştur. Bir asist, direkten dönen 2 top, süper paslar, koşuyor, pres yapıyor, şut atıyor, mücadele ediyor.. açıkçası giydiği formanın hakkını vermeye başlamıştır.
harry kewell güzel bir gol atmıştır. Milan baros, Cassio Lincoln ve arda turan ile çok iyi anlaşıyor. Varlığı ciddi anlamda takımı rahatlatıyor ve güven sağlıyor. biraz kondisyon eksiği olmasına rağmen gecenin iyi isimlerindendir.
Arda turan yine çok koştu, çabaladı, mücadele etti, biraz şanssızdı... onun dışında gerçek bir galatasaraylı...
sabri sarıoğlu yine isabetsiz bir kaç orta yapmasına rağmen genel olarak çok iyiydi.. çalıştı, çabaladı, çok koştu, kontra atakları kesti.. çok iyi mücadele etti.
Hakan balta sanırım futbol hayatı boyunca en iyi performansı sergilemiştir. iyiydi...
Sonuç olarak trabzonspor karşısında oynanılan futbolbun "tesadüf" olmadığının kanıtlandığı, tek sorunumuzun ön libero mevkiinde yaşandığını(mehmet topal - linderoth geldiği zaman çözülecektir) galatasaray'ın artık taşları oturtarak takım oyunu oynamaya başladığının kanıtı olmuş güzel maçtır. hepinizin ayaklarına ve yüreğine sağlık...
skorundan memnun olmadığım maç. tamam 3 puan da epey güzel, hele hele yıllardır avrupa'da iş yapmayan bir galatasaray için; ancak herifleri 3'leyip, 4'leyip yerin dibine sokmak varken niye 1-0? yarın sabah gazetesinin spor sayfasını açan bir avrupalı, kahvesini yudumlarken "türklere bak anuna goyim ne çakmışlar ha" demeliydi. neyse buna da şükür...
maçın genelinde galatasaray'ın çok daha ağır bastığı, bir korner vuruşu sonrası gol attığı, üstüne pek çok net pozisyon bulduğu, buna karşılık konuk rakibe de iki net pozisyon vererek tamamladığı bir 90 dakikadır. özetlersek;
- lincoln, altı pas çizgisi üzerinden boş sayılabilecek kale yerine topu üst direğe vurmuştur. dakika 54(?) iken atılacak bu gol maçı da koparabilirdi. aynı lincoln son dakikalarda serbest vuruştan da topu direğe nişanlamıştır. maç sonrası tüm sami yen, lincoln tezahüratları ile onu sahaya çağırdı. adam seviliyor kardeşim. sürekli ağır kalsa da seviliyor.
- baros cidden etkisizdi. ilk yarının sonlarında sağlam bir presle aldığı top, ispanyol hakemin kararı sonucu faul gerekçesiyle kesilmiş oysa pozisyonun faulle alâkası olmadığı görüntülerle anlaşılmıştır. şimdi kesin gol olurdu denmeli ama söz konusu gs olunca kesin gol olur demek -bilhassa bu maçtan sonra- çok zor.
- gene ikinci yarı kewell, ceza sahası içinde düşürüldü ama hakem çizginin dışında olarak değerlendirip faulü öyle verdi.
- nonda oyuna sonradan girdi baros'un yerine ve gayet de etkili idi(dk.77). skibbe üstüne düşeni yaptı. o ezik bakışlarını görüp de polat başkana sev onu diye markaj yapası geliyor insanın.
- son dakikada de santis, euro 2008 yarı final maçımızda rüştü'nün yaptığı hatanın kopyasını yapmış, bereket top dışarı çıkmıştır.
- sabri, topu soldan atıp sağdan geçme olayını çok sevdi anlaşılan. fifa 10'da yapımcıların bunu dikkate alması gerek. biraz da topa vurabilse tam süper kaptan olacak, evet kaptanımız ayhan çıktıktan sonra sabri idi.
- ayhan, servet, hakan, meira başarılı oyunları ile göz doldurdular.
özetin özeti; 1 0, canlı izlenmesi iğrenç bir skor.
galatasaray için güzelliklerle dolu bir maçtı. bir kaç yan top dışında rakibe pozisyon verilmemesi, maçın büyük bölümünde rakibin yarı sahamıza geçmesine müsaade edilmemesi, doksanıncı dakikadan sonra bile bizim çocukların deli gibi koşmaları, pres yapmaları, sabri'nin inanılmaz güzel oyunu, arda ve lincoln'ün resitali... kısacası keyifli bir geceydi. bu keyfimizi bozan tek şey ise inca dsmart işbirliği ile maçın p.ç edilmesiydi.
son dakikada de sanctis'in içindeki orkun usak sayesinde yürekleri ağızlara getiren maçtır. onun dışında galatasaray oynadı, tribündekiler ve yunan takımı izledi. televziyon başındaki milyonları da izleyenler kategorisi altına toplamak isterdim ama maalesef, reklamdan doğru dürüst maçı izleyemedim. emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
galatasaray' ın en başta çok iyi konsantre olduğu maç. futbolcuların yüzlerinden okunuyordu, galatasaray' ın bu maçın hakimi olacağı, öyle de oldu. başından sonuna dek oyunun mutlak hakimi galatasaray idi, olympiakos ise sert bir savunmayla galatasaray baskısını kırmaya çalıştı, rahatlıkla eksik kalabilirlerdi. ceza sahasındaki etkisini gole dönüştürebilse, farkı açacak olan galatasaray' ın bir de net penaltısı verilmedi. sonuçta galatasaray iyi başladı.
servet'in bir pozisyonda soldan bindirme yapmasıyla hafızama kazınmış maç. ama sanırım lincoln ara pas atıp kaleciyle karşı karşıya bırakamadı servet'i.
galatasaray'ın oyunu yerden oynayarak sonuca gittiği maç olmuştur. üstün oynamasının açık nedenleri var;
1) yerden oynayarak, teknik oyuncularının yeteneklerini sahada en iyi şekilde sergilemelerini sağladılar. hatırlarsanız eskiden hep şişirme toplarla aptal aptal top kayıpları yapıyorduk.
2) tempoyu yükseltecekleri zamanı iyi ayarladılar. halı saha terimiyle nefeslerini iyi kullandılar.
3) açık oynayan oyunculardan beklere çok destek geldi. özellikle arda'dan.
4) bek oynayan oyuncular hakan balta ile sabri geriye dönüşlerde problem yaşamadılar çünkü galatasaray dar alanda oynamayı bildi.
5) fizik olarak yunanlılara karşı daha üstündük.
galatasaray bu moralle benfica'dan da puan alabilir. uzun aradan sonra galatasarayımızı avrupa'da bu kadar rahat ve baskı kurmuş izledik. bu gece rahat uyuyacağız hatta sabah kalktığımızda maç aklımıza gelince sevineceğiz. lig tv'yi açıp mutlu olacağız. üstüne uefa'nın sitesine girip haberleri okuyacağız. sahada mücadele eden aslanları kutluyorum.
ayrıca skibbe hata yapmamıştır. bazıları mehmet güven'in lincoln yerine girmesi gerektiğini düşünmüş. saçmalık. eğer maçı izlerseniz tekrar göreceksiniz ki; lincoln çok mücadele etmiştir. kewell'dan daha çok koşmuştur.
aynı zamanda kewell'ın bu takım için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu tekrar gördük. gelmeden önce yok sakat o, yok hep yedekti laflarını çok duyduk. adam yeniden hayat buldu resmen galatasaray'da. duran toplarda çok başarılı olmasının yanında, kendine pozisyon yaratmasını da çok iyi bilen oyuncudur. golü izlerseniz anlarsınız. tekrar teşekkürler.
internet uzerinden izledigim ve ingiliz spikerin macin sonlarina dogru "hic kusku yok ki galatasaray bu kupanin favorilerinden biri, oynadiklari oyun bunun bir gostergesi" gibi bir cumle sarfettigi mactir.
