Daha net pozisyonları bulan taraf Antep takımıydı. Volkan kalesinde başarılı bir performans gösterdi.
Maldonado vasatın altında oynayan bir oyuncu. Takıma faydalı olamıyor ve ne yazık ki bu kadar kötü oynanarak kaybedilen maçların kara kutusu oluyor. Antep Defansif anlayışı iyi, organize olabilen genç ve en önemlisi etkili adam markajı yapan bir takım. Böyle takımlara karşı topu ısrarla rakip sahada tutmak zorundasınız. Bunun için de ön liberolarınızın dönen topları armut gibi toplayıp ya yeniden kanatlara ya da ileri doğru yönlendirmesi gerekiyor. Yani kısaca rakibe baskı kurmak derler buna. Rakip defanstan dönen topların tamamı yine rakip futbolculara gitti. Ön libero Maldonado ise orta sahanın gerisine o kadar gömülü ki, dönen topları almayı bırakın orta saha çizgisinden ileri doğru bir iki adım atmaya korkuyor. Hele ki Uğur Boral'In inanılmaz kötü oyunu sonrasında oyundan çıkması ve Emre'Nin solda oynamaya başlaması, en fazla baskı yapılması gereken zaman diliminde dönen topları takip edecek kimsenin kalmamasına neden oldu.
Maça bakalım.
-Emre, Alex ve Guiza top oynamak istediler. Gökhan Gönül, Uğur Boral ve Colin Kazım top oynamak istemedi.
Yani takımın ofansif yükünü çekmesi beklenen 6 futbolcudan 3 tanesini oyuna hiçbir katkısı olmadı.
Gökhan Gönül inanılmaz bir düşüş içerisinde. Ayağında top tutamıyor, 5 metre ötedeki arkadaşına topu yönlendiremiyor. Yerine giren Önder herkesin ümitlerini bağladığı Gökhan'dan çok çok daha faydalı oldu oyunda olduğu sürece. En azından sağ kanattan birkaç atak organizasyonu gelişti. Uğur Boral topu ayağından ne zaman çıkaracağını bilmediği daha doğrusu halâ öğrenemediği için çok top kaybediyor. Üstüne defansa da yardım etmeyince 35'lik Carlos özellikle karşı takımın çizgi üzerinden geliştirdiği ataklarda zorlanıyor. Kazım koşmuyor, sorumluluk almıyor, kendisini yormuyor, yaşından beklendiği gibi yürekten mücadele etmiyor. Pire gibi olması gerekirken sahada uyuntu uyuntu dolaşıyor. Rakibi bozmak için hiçbir şey yapmıyor. Bir de her yere düştüğünde en az 10-15 saniye isyan itiraz hareketleri yapması sinir bozucu.
Nihayetinde mağlubiyet Fenerbahçe için, kazanım Antep için müstehak.
Yunus Yıldırım. 60. dakikada Guiza'ya yapılan ve penaltı ile birlikte ihracı gerektiren kararı veremeyerek maçın kaderine etki etti.
Tamam fener kötü oynadı ama sen futbol oyun kurallarını uygulamak zorundasın Yunus Yıldırım. Senin fener kötü oynuyor diye o penaltıyı çalmama ve o kırmızı kartı vermeme hakkın yok. Aynı Yunus Yıldırım sonra Carlos'un 85.dakikada yaptığı bariz faulü de penaltı olarak değerlendirmeyip aklı sıra adalet dağıttı. Daha dramatik olan görüntü de Gökhan Gönül'e faul çaldığı bir pozisyonda aşırı tepki gösteren Gökhan'ın üstüne elinde sarı kartla koşması ve Gökhan Gönül'Ü kart göstermek için yanına çağırması sırasında takındığı tavırdı. Yunus Yıldırım gökhan'I yanına çağırdı Gökhan adeta sıkıyorsa kırmızı göster dercesine elleri belinde 10 metre ileride yerinde bekledi. Yunus Yıldırım elinde sarı kartla tam 4 defa "Gökhan Lütfen" dedi. Sonrasında ise kendisi yürüye yürüye Gökhan'In yanına gidip sarı kartı gösterdi.
Siz hakem misiniz ya? Sizde otoritenin o su var mı? Siz ciddiye alınacak insanlar mısınız ki maç yönettiriyorlar size?Siz ancak 22 yaşındaki çocuğa "lütfen" diyecek kadar otoritersiniz. Tabi ki isteyen istediği gibi baskı altına alır sizi.
Fenerbahçe'Nin kötü oynadığı ve bu yüzden Antep'in hak ettiği, Yunus Yıldırım'ın ise inanılmayacak kadar acemice yapılmış sert ve açık bir faul sonrasında çok net bir penaltıyı ve kırmızı kartı vermeyerek kaderine tesir ettiği bir maç olmuştur.
Galatasaraylı arkadaşların bizden daha çok yorum yaptıkları karşılaşma. yok eze eze yenmişler.. yok ruhsuz ibneler diye bağırmışlar.. yok gözlemci duymuşmuymuş... ya arkadaş siz yendiniz işte 3 puanla başladınız lige... nasıl bir kuyruk acısıdır bu her yenilgimizde sataşır durursunuz.... hey allahım yaa...
fenerbahçe taraftarının özellikle son 10 dakikada camialarına en layık tezahüratla antep'i inlettiği maç. acaba bu toplu ve devamlılık arz edecek şekilde olan tezahüratı gözlemci duymuş mudur ya da raporuna yazmaya cesaret edebilmiş midir? tff yönetmeliğine göre küfürün hangi takıma edildiği önemli değildir.
gaziantepspor un 2001 yilindaki, 4-3 lük saibeli mactan itibaren aldigi seri yenilgilere son veren mac. nihayet seytanin bacagi kirildi, rahat bir nefes aldik antepli olarak.
haklı-haksız tüm otoritelerin gaziantepspor'un fenerbahçe karşısında üstün olan taraf oldugunu düşündüğü maçtır.
fenerbahçe'nin ve gaziantepspor'un verilmeyen birer penaltıları olsa da bu maçın bu sonuçla bitmesine, "hakem yüzünden" diyen zihniyete buradan "allahtan kork be adam" diyorum.
sagduyusu agir basan fenerbahçe taraftarlarına da yenen golde maldonado ve alex'in durdugu yerleri bir incelemelerini tavsiye ediyorum.
büyük bir takımın ön liberosu, o mesafeden bir futbolcuya asla ve asla kaleyi göstermemelidir! yok bir saniye gec kaldıydı, vay yetişemedi felan hikaye... pozisyonda maldonado'nun durdugu yere bir bakın ve ondan sonra daha sağlıklı yorumlar yapalım.
tekrar söylüyorum... fenerbahce'nin acileten defansif özellikleri kuvvetli olan bir ön liberoya ihtiyacı vardir. böyle giderse lig ve sampiyonlar ligini fenerbahçe bu ortasaha ile kal-dı-ra-maz!
fenerbahçe'nin, "guiza'yı piç gibi yalnız bırakırım ceza sahasında, 45 dakika beynine top şişirir skindirik bi gol atarım. Olmadı 2. yarıda Semih'i ortasahaya koyarım nasıl olsa ordan da takar" mantığıyla oynadığı karşılaşma.
çakılı kanat diye birşeyi kattık dünya literatürüne ulan?!
gelişine çok sevindiğimiz guiza'nın yaptığını kezman da yapıyordu, ayrıca daha çok koşuyordu, sırpça sövüyordu ve gözlük işareti yapmıyordu. maslak oto sanayi sakalı da yoktu hem. seneye psg'ye kiralanmaz umarım.
aragones kurt hoca, kral adam diyenin ağzına ayakkabı tabanıyla vururum şu maçtan sonra. zico'yu gönder, menajere şekil olsun diye aurelio'nun gidişine göz yum, 15 milyon euro verip bir forvet al. türk futbolunun en kurumsal kulübü bu, he mi?
ek: o beto da iyi iş yapacak gibi duruyor bu arada.
maldonado'nun 30-35 metreden kaleyi yokladığı, iyi de vurduğu maç.
gaziantepspor belli ki çok iyi bir kadro kurmuş ve bu iyi kadroyu lige iyi hazırlamış. adamlar maç boyu fenerbahçe'nin oyunu yönlendirecek oyuncularına adam markajı yaptılar. gerektiği zaman sert oynadılar, faul yaptılar ama oyun kurdurmadılar. kısa pasla atak başlatamıyorsan yapacağın şey bellidir. santrafora uzun oynarsın, indirdiğini indirir, indiremediklerinde dönen toplara konsantre olursun ve ileride topla oynamaya çalışırsın. ne yazık ki guiza kendisine atılan topları indirmeyi denemedi, sürekli defansın arkasına sarkmaya çalıştı. öne çıkmayan savunmanın arkasına sarkmaya çalışmak saçma gelmiyor mu size de? bu topları iyi indiren semih bu maç için daha doğru tercih olurdu. deplasmandaki avrupa maçlarında is guiza'nın iyi iş yapacağına inanıyorum.
gaziantepspor'da göze batan 3 oyuncu vardı. tabata, beto ve murat ceylan. tabata santos'ta pele'nin formasını terleten bir oyuncuymuş. bugünkü performansından anlaşılıyordu zaten. iki ayağını iyi kullanıyor, estetik paslarıyla oyunu açabiliyor, ara paslarıyla arkadaşlarını gol pozisyonuna sokabiliyor, birebirde adam geçebiliyor, üstüne iyi şut çekiyor. nokta transfer. beto kaka'ya benziyor hem oyunuyla hem fiziği ve yüzüyle. çok iyi top süren, birebirde çok etkili bir oyuncu. iş yapar. murat ceylan 90 dakika deli gibi koştu, baskı yaptı, emre ve alex'e top aldırtmadı, oyun kurdurtmadı. helal olsun diyorum kendisine buradan. takım halinde iyiydi aslında antep. deumi'sinden erman özgür'üne kadar. çok canlar yakacaklar.
fenerbahçe tabi ki gününde değildi. aragones'in aşılamaya çalıştığı sistem topu hızlı döndürmek, hızlı ve kısa paslarla hücum yapmak. oyun kurucu özellikli iki oyuncunuza da adam markajı uygulanınca bu zor oluyor tabi. savunmada ise pres yaparak ileride top kapmaya ve atağa ileride başlamaya çalıştı fenerbahçe. ama çoğu zaman bunu gerçekleştiremediler. hatta gökhan pres yapayım derken sürekli yerini kaybetti, hızlı hücüm yedik o taraftan. uğur her zaman söylediğim gibi kapanan takımlara karşı başarılı olamayacak bir oyuncu. takımın pas trafiğini aksatıyor, önündeki oyuncunun kademesi varsa o driplinglerini de göremiyoruz ve uğur'un katkısı sıfır oluyor. kazım ilk yarı geri gelip top alabilen tek oyuncu görüntüsündeydi ama yine laubali tavırları dikkat çekti. deivid gibi daha içeriye doğru oynayıp gökhan'a koridor açsa pozisyon bulacak fenerbahçe. çizgiye doğru oyayarak gökhan'ın bindirmelerini etkisiz kılıyor. aragones de bunu görüyordur, deivid iyileşince formayı kapacak gibi.
fener'den volkan, roberto, biraz da maldonado'yu beğendim. maldonado'da geçen seneye göre ilerleme var. ancak kondisyonu hala düşük. tabata'nın golünde 1 saniye geç kaldı müdehale için, gol geldi. bir kaç kez ileri çıktı, hatta şut attı. beğendim. roberto takımın top çıkaramadığı anlarda ustalığını konuşturup, oyunu açacak hareketler yaptı ama tek kalınca olmuyor malesef. edu lugano ikilisi vasattılar. aralarına atılan her top tehlike yarattı. volkan günündeydi 2-3 net pozisyon çıkardı. bu arada fenerbahçe'nin de pozisyonu yok,kaleyi bulan şut sayısı 0(sıfır).
hakem hem fener'in hem antep'in penaltısını es geçti. sarı kartlarda ise fenerbahçe'ye gösterdiği kararlılığı çok sert oynayan gaziantepspor'a göstermedi. olur o kadar diyor, takımın düzeleceğini umuyor, partizan karşısında başarılar dileyip bu uzun entryi bitiriyoruz.*
bu maçı anlamak için gaziantepsporu iyi analiz etmek gerekir..
bir kere gaziantep ortasahası; modern futbolun gerekliliğini yerine getirecek şekilde oluşturulmuş..
4-2-3-1 in hakkını yerine getirecek bir dizilişe sahip takım.. oyuncular da %90 uyumlu oynuyor bu sistemde..
öncelikle sag * ve sol beklerin * defansif yonlerini cok begendim.. ivanın artı hücüm gücü; bu sene antebin soldan çok gol atacagını işaret etti gibi bana..
iki defansif ortahsa; zurita ve murat ceylan birbirlerini çok iyi tamamlıyor.. bir kere ikisinin de mücadele gücü çok yüksek.. zurita murat ileri çıktığında defansı kollarken; ceylan topu iyi kullanabilme yeteneği ile zuritanın eksikliğini gidermekte.. murat ceylan, avrupa futbolunun aradığı tarzda bir oyuncu; hem defansa yardım ediyor, hem pres yapıyor, hem de hücüma katı sağlıyor..
ve gelelim gaziantepspor un en beğendiğim yerine.. yani hücüma yönelik 3 ortasahasına.. sağda mehmet yozgatlı; beşiktaş ve fenrebahçedede benim çok beğendiğim oyuncu, dikine oynayabilen çok iyi bir kanat oyuncusu.. bugün de yüksek kondisyonuyla ve deparlarıyla, gaziantepin sağ kanadının değişmez ismi olacağını gösterdi.. solda erman özgür ise; top ayağına geldiğinde seyircinin kendisini güvende hissettiği bir oyuncu.. topla çok iyi oynuyor; gereksiz de oynamıyor, gerektiğinde pasını da veriyor, kısacası erman bu sol kanada çok yakışıyor..
tabataya ayrı paragraf açmak lazım; bu oyuncu ne gaziantepte önceden gelenel-taib'e, ne de diğer üst düzey ortaha oyuncularına benziyor.. yani bunlardan çok daha iyi. hem koşuyor, hem savunmaya bile yardımcı oluyor; hem de egoist değil; takım oyununa yatkın bir yapısı var.. maç boyunca denediği dikine ara paslar, bu sene çok can yakacağa benzer.. aynı zamanda uzaktan da şut çekebilme özelliği ile; bu sene asisti kadar golü olacağına inanıyorum.. asist krallığında bir numaralı adayımdır tabata..
bu sistemin tek dezavantajına ugrayan oyuncusu beto.. çoğu zaman yalnız kalıyor ama beto top sürebilen fizik mücadele gücü yüksek bir oyuncu.. büyük maçlarda biraz etkisiz kalması doğal ama daha küçük maçlarda tabatanın daha da çok yardımıyla, bu sene en az 15 gol atar diye düşünüyorum..
kısacası antepin bu sene ilk 4 e gireceğini söylersek abartmış olmayız.. yeter ki bu maçta gösterdiği üst düzey mücadeleyi her takıma karşı gösterebilsin.. ve küçük büyük takım ayrımı yapmadan, iyi futbol oynama isteği hiç gitmesin.. takımın kondisyon gücü yükseldikçe; gaziantepten gelecek seri galibiyet haberlerinin sürpriz olarak algılanmaması gerektiği kanaatindeyim.. liberla dedi dersiniz..
gaziantepspor'un tek kale oynadığı, fenerin 3-4 farktan kurtulduğu ve tek bir şutunun dahi kaleyi bulmadığı, bunlara rağmen fenerbahçe taraftarının hala hakemi tartışabildiği maçtır.
ilk maçın günahı olmaz düsturundan yola çıkılsa bile, sergilenen abartılı kötü futbolun ilerisi için hiç te iyi sinyal vermediği maç olmuştur. akılda kalan tek güzellik gaziantepspor un karakterli futbolu ve zannımca çok hoş forması olmuştur. yine de enseyi karartmadan çarşambayı beklemek farz olduğu halde zihinler acabalarla doludur.
fenerbahçe'nin sezona gene ''mükkemmel bir atlayışla'' başladığı maç. hakemi, makemi kılı, tüyü bırakalım da biri bu fenerbahçe'nin taktik düzenini söyleyebilir mi bana! özellikle de ikinci yarıdaki taktik dizilişini. en son daum zamanında hatırlıyorum böyle kimin nerde oynadığı belli olmayan halı saha takımı gibi bi fenerbahçe. bugün ikinci yarıda aynı şeyi gördük. kimin naptığı belli olmayan bi takım.
bi selçuk'un olmayışı bu kadar eksik bırakıyosa koskoca şampiyonlar ligi çeyrek finalistini eyvah diyorum sayın seyirciler. anasına sövülen adam kurtarıcı oldu fenerbahçemin orta sahasında. ama çözüm belli ya!
pazartesi çok değerli fenerbahçe yöneticileri bi toplantı yaparlar, kaptan alex de souza'yı da çağırırlar; ''bi tane önlibero söylesene bize alexciğim, artık eski takımından olur, eski okulundan olur, yengenin erkek kardeşi olur hemen gidip alıverelim. biz ancak bu kadar anlıyoruz çünkü bu işten. karşımızdaki antep takımı bile ligin ilk haftasına hazır, kadrosu tamamlanmış bi şekilde oynuyo ama bizim ne ortasahamızda adam var ne de takıma gol kazandırcak bi ileri uç. hem zaten elimizdeki en değerli adamı da sattık, işe yaramasa da canıyla kanıyla oynayanları da çok afedersin siktir ettik, artık sen bize yardımcı olursun'' derler, olay biter.
aslında pek sorun da yok. şimdi kadıköyde ligin son sıralarında oynayan bi takıma karşı atar iki tane gol güiza ''lan ne adam almışız arkadaş!'' edalarıyla kurulur canım fenerbahçemin bi o kadar canım olmayan yöneticileri. yaparlar güç gösterilerini olur biter. ama onlar da haklı arkadaş. fenerbahçe taraftarı destek mestek olmuyo ki takıma! asıl ayıp taraftarın! kimse gidip formaya 85 yetale vermiyo, kimse uyduruk mtk maçı için 66 kağıdı bayılmıyo, kimse deplasman, kar, kış dinlemeden fenerbahçe'yi desteklemiyo! bunlar olsa bak nasıl goller atar güiza, bak nasıl oynar benim caanım takımım.
geçen gördüm fb tv'de ankara'ya tesis yapıyolarmış. çok güzel oluyo ellerinize sağlık. hem bu tesis gol de atıyomuş, orta sahada deli gibi de pres yapıyomuş yaaaaa! artık hafta içine yetişir de partizan maçında oynar.
o değil 75 yaşındaki adama yazık ya. o yaşında 2 metre önündeki adama pas atamayanlarla uğraşıyo. kalpten gidicek çok korkuyorum valla.
neye üzüleyim bilmiyorum, fenerbahçe'nin bu kadar kötü oyununa mı, gaziantep kalecisini yere yatıramamıza mı, hala fenerbahçe'nin hakem yüzünden kaybettiğini yazanları görmeme mi yoksa fener yüzünden elaleme haklı olarak madara olmamıza mı? karar veremedim seçimi size bırakıyorum.
ama kardeşim o nasıl futboldur. ne istiyorsunuz bizden. dakika 85 1-0 yeniliyorsunuz biraz mücadele edin lan. koşun biraz. kazanmayın ama şerefinizle oynayın. koşun ya mücadele edin. tabata elini kolunu sallayarak gelip ceza sahasına giriyor. bir tane adam ayağını uzatmaz mı kardeşim.
fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu 6 aydır itin götüne soktuğumuz maldonado. adam sürekli koşup mücadele etti birşey yapmaya çalıştı. ilk lafım edu-lugano'ya bu ne acemiliktir. ulan hani sizi real - barca istiyordu. böyle araya atılan toplarda götünüzü kaldıramıyorsunuz. biriniz brezilya milli takımında oynamış birinizde uruguay milli takımının kaptanısınız.
sonra kazım. sanırsın ki ronaldo. avrupa şampiyonası'nda top oynamış olsan tamam kalksın bir tarafların ama bi bok yapamadın ki kardeşim. ne sanıyorsun ki sen kendini ulan senin üzerinde ki forma benim için dünyanın en kutsal şeyi o formayla adam gibi mücadele. şımarma. senin yerinde olup götünün terini içecek kaç tane genç var biliyor musun? ben anlamam kardeşim yorgunluk yada ilk maç. ne olursa olsun siz o çubukluyu giyiyorsunuz rezil edemezsiniz bu tarafı. her maç kaç milyon adamın sesi kısılıyor. dua edin bu maçın telafisi var. inşallah bu böyle devam etmez.....
hakeme rağmen kazanmayı bir türlü beceremeyip, üstüne bir de rakibin mükemmele yakın oyunuyla ezilenlerin başvurduğu birşeydir "ama hakem..." ile başlayan cümleler kurmak.. hazır 'dede'niz de gelmiş, bence çocuk bahçesine gidin, daha ilk maçınızdan ligimizi kirletmeyin..