alex fenerbahce'de oynadikca fenerbahce'den bir cacik olmayacaginin belli oldugu maç.
gönderin arkadaş su pezevengi takimdan adamakıllı topcu alin. emekli olan boban bile daha başarili olur bu takımda.
sadece ve sadece ikinci yarı basında iki oyuncu degişikligiyle turun garanti olacagı mactı.alex veya tümer den biri bence alex! ve deniz in cıkarılmasıyla her ikisinin yerine serkan balcı ve m.yozgatlı nın girmesiyle güle oynaya 4. tur da olacaktık! ama geldi buna zico efendiye anlat...
ufak teknik direktör hatalarıyla 2-0 dan dönen maç. iki farkı yakalamışsın dakika olmuş 70. hala alex-tümer-kezman üçlüsü oyunda. tercihen alex'i çıkarıp koşan herhangi bir oyuncuyu oyuna alsa fener turu atlardı. demek ki neymiş; avrupa'da başarı için avrupa futbolu tecrübesi olan bir hoca lazımmış.
eski bir galatasaraylı olarak fenerbahçe'yi yabancı bir takımla yaptığı bir maçta ilk defa içten gelerek desteklediğim, son 20-25 dakikasını seyredip fenerbahçe defansının sistemli oyun denen şeyden bihabermişcesine giriştiği acınası çabaları esefle takip ettiğim, kaçan fırsatlarda ilk defa fenerbahçe gol atacak heyecanıyla koltuktan gayrıihtiyarî fırladığım, lakin yenilen golden sonra trenin kaçtığı anlaşılınca mevzuyu "aziz yıldırım baştayken kazanmasınlar zaten, yaşasın sadettin saran hökümatı" kıvamındaki yorumlarla bağladığım maç.
maçtan sonraki röportajları izlerken üzerinde fenerbahçe eşofmanıyla zico'ya tercümanlık yapan adama bir süre dikkatle bakıp "kimdi lan bu futbolcu? yanındaki ihtiyarın ne işi var orda?" diye düşündüm, jeton düştüğünde ise anladım ki ben bu işleri brokoli harbiden çok zaman olmuş.
herkes umudu kesmiş. hafta içi fener fark yer mi diye konuşulmuş. binlerce alkmaar lının karşısına çıkıyorsun. 800 taraftarın sana destek veriyor en içten sevgileriyle. maça süper başlıyorsun. gollerini diziyorsun. ilk devresini böyle kapatsan yeter diyor taraftar.
avrupadaki deplasman-newcastle ile beraber en iyi maçını oynuyorsun. ulan adamlar gol atıcak belli! yıllar önce böyle bir maç olmuştu barça da. galatasaray devreyi 2-0 galip kapatmıştı. "ulan destan yazıyoruz" dedik. az kalsın yeniliyorduk. o koşmayan alex niye oynar? yahu nasıl bir teknik adamdır bu? bazen canı sıkılyıor insanın, bakıyor uzaklara düşünüyor. "acaba ben mi çok zekiyim? yoksa bu adamlar benden daha zeki de bizim göremediğimiz birşeyleri mi görüyor? herşey televizytondan göründüğü gibi değil mi?"
kesin elenirsin gözüyle bakıldığı maçta 2-0 öne geçip de skoru koruyamıyorsun.
ulan ben galatasaraylıyım içim kan ağlıyor. fenerbahçe taraftarını düşünemiyorum bile.
yazık.
fenerbahçe'nin domine ettiği halde saçma sapan yorumlar yapılan maç. bu fanatiklik nasıl bir hastalıkmış arkadaş anlamış değilim. şu maçın ortada olduğunu ve kim kazanırsa kazansın tamamen şans olacağını söyletecek kadar büyük bir virüsmüş bu fanatiklik bunu anladım. ayrıca bu maçla alakalı sol frame deki bütün başlıkların orgazm tadında olmasıda enteresan. şöyle galatasaray'ın bu yollardan yürüyüşü aklıma gelmişde yazıklar olsun dedim sol frame'ede insanlığınızada. ben 3. turdan itibaren hagi forması giyip televizyon başına geçerdim. ama şimdi gördüm ki bazı arkadaşlar 1.turdan itibaren şortlarını giyip bilgisayar başında orgazm oluyorlar. ne diyelim arkadaş bir de fanatik damgası yemiştim ya ona üzülüyorum bu küçük beyinleri görünce.*
beşiktaş'tan kötü bir şekilde ayrıldığı için yediği küfürler ve helal edilmeyen hakları yanına alarak fenerbahçe'ye transfer olan tümer metin'in, fenerbahçe forması giydiğinden beri en iyi mücadele ettiği iki maça rağmen, fenerbahçe'nin sıfıra sıfır elde var sıfır şeklinde sonuç aldığı maç. kendisinin çabası boşuna olmuştur ve takıma katkı sağladığı durumlarda, fenerbahçe'nin gün yüzü göremeyeceği aşikardır..
suç,
ne top tutmaktan çok sahaya defile için çıkan, saçları jöleleyip tertemiz beyaz formayı giyerek artistik görüntüsünü tamamlayan volkan'da,
ne, türkiye'de satmaya kalksan kimsenin almayacağı edu'da,
ne, sahada bulunma lütfundan başka hiçbirşey yapmayan alex'de,
ne, ayakta durmayı dahi zorlukla beceren kezman'da,
ne, futbolcu olduğundan şüphe duyduğum deniz denen adamda,
ne, aşırı bencilliği yüzünden fener'i iki golden eden, saçları sallayarak, deli dana gibi koşmanın takıma faydası olmadıktan sonra hiçbir işe yaramadığını bize gösteren tuncay'da,
ne, sahada olup biteni aynen benim gibi televizyondan izlediğini düşündüğüm, maç 2-2'ye geldikten sonra semih'i alma zahmetinde bulunan, zi.tiğim zico'da...
suç fenerbahçe'deki vizyon eksikliğinde... hedefi koymak kolay. uefa kupasında final oynayacağız demek çok kolay. ancak bunu gerçekleştirmek için yapılacaklara geldiğinde her zaman sonuç fiyasko...
fenerbahçe oyuncu isimleri değişse de her sene aynı kadro yapısında. bir tarafta sadece adı kalmış, milyon dolarlık flaş transferler, diğer yanda sözde türkiye'nin kalburüstü sayılan ancak beceriksizlikte birbirleriyle yarışan yerli futbolcuları* ve her sene yaşanan aynı şeyler...
umutlar yine bir başka bahara kaldı. ama eminim seneye de futbolcu isimleri, teknik direktörün ismi değişse de yaşananlar bundan farklı olmayacak...
bu kadar değişen futbolcuya ve teknik direktöre rağmen başarı gelmediğine göre, artık değişmeyen bazı şeylerin de değişmesi gerektiğini düşünüyorum*. herşey baştan başlar sonuçta...
turk futbol takimlari olarak gecmisten ders almadigimizi gosteren musabaka..
2001-2002 sezonu sampiyonlar ligi 2. tur maci olan fc barcelona-galatasaray macini hatirlayin.. ilk yariyi 0-2 onde kapatan galatasaray, ikinci yari skoru korumak icin oynamis ve yedigi iki golle 3 puan yerine 1 puan almisti..
deplasmanda 2-0 ondeyken, rakibin daha cok topa sahip olursa, gol yersin.. 46 ve 60. dakikalar arasi, az alkmaar, fenerbahce'yi birakin yari sahadan cikarmayi, top gostermedi ve akabinde gol geldi..
sozun kisasi, futbol basit bir oyun..
bir galatasaraylı olarak fenerbahçenin yeneceğini umut ederek izlediğim maçtır. fakat fenerbahçe herzamanki gibi avrupa macerasına devam edememiştir. gönül isterdi ki fenerbahçe de uefa kupasını alsın ama bu onlara ve aziz başkana ders olsun o kupanın kolay kazanılamayacağını görsün.*
olabilirdi, olmadı. yazık ki ne yazık.
bir beşiktaşlı olarak cidden üzüldüm.
zico ne yapsın. sen o kadar çok gol pozisyonuna gir ve atama. zico mu çıkıp atacak?
tuncay ne zaman akıllanacak, osman tanburacı'nın dediği gibi haymana beygiri gibi koşmakla olmuyor işte. tamam kale önüne kadar iniyorsun bak bir etrafına ille de ben atacağım derdini bırak.
az alkmaar elenemeyecek bir takım değilmiş ama futbolun adaleti yok ne yazık ki.
ne desek boş.
fenerbahçenin tecrübelerine bir yenisini eklediği maç olmuştur maalesef.
tüm fenerlilere geçmiş olsun demekten başka yapacak bişey yok.
moralimi alt üst eden maç.
dövmekten beter eden maç.
dramatik maç.
volkan'ın ancak ve ancak top toplayıcısı olabileceğini gösteren maç.
bi yığın gol kaçırıp üstüne son dakikalarda yenen gol ile boğaz düğümleyen ekmek hissi veren maç.
ağlamak istediğim maç.
"olsun iyi oynadık çok gol kaçırdık, ezilmedik bari" dedikten sonra "elde var sıfır iyi oynadıkta noldu? yine mi hüsran be" düşüncelerinin arasında sıkışıp kaldığım maç.
baştan sona ortada geçen ve daha az salaklık yapan** takımın avantaj sağladığı maç olmuştur.
fenerbahçe'ye şöyle bi baktığımızda hücum hattının iyi işler yaptığı, 2 tane atıp 7-8 tane kadar de net pozisyonu kaçırdığı maç olmuştur. şimdi fener türkiye ligi maçlarında bile bu kadar pozisyon yakalamıyor. bundan iki soru çıkıyor haliyle. az mi çok saçma sapan bir defansa sahip bir takım, yoksa fener bu gece hakkaten mi iyi oynadı. bence her ikiside. türkiye'de her takım fener'e karşı minimum 6 savunmaya yönelik oyuncuyla oynarken az'de bu sayı ikinci yarıda ikiye kadar indi. ama hücum hattının da hakkını yemeyelim kezman, alex ve tümer gayet iyi işler çıkardılar.
şimdi gelelim takımın geri kalanına: tuncay ve appiah bolca çabaladılar, bolca koştular. tuncay 45 metre top sürüp 3 tane az'liyi yaya bırakıp ceza sahasına girdiği bir pozisyonda topu kalecinin üzerine vurarak zaten klasını(!) konuşturdu. ama bir deniz barış vardı ki ortada beni kanser etti!! ve hani herkes görüyor ilk 45 dk içerisinde bu adamın yaptığı hataların büyüklüğünü ama nedense zico kendisine 80 dakika sabretti. halbuki ikinci yarının başında kontratak mantalitesine uygun bir şekilde deniz'i çıkarıp mehmet yozgatlı'yı almak daha mantıklı bir hareket olacaktı. zico'nun 35 dakika geciken değişikliği belki de turun gitmesini hazırlayan etkenlerden sadece bir tanesi.
savunma bloğuna göz atacak olursak diego lugano belki de ilk kez geldiğinden bu yana kendisi gibi oynadı ve nefes aldırmadı az forvetlerine. gelen iki gole bakalım, ikisinde de lugano'nun tutmadığı adamlar atıyor golü demek ki ona bok atamıyoruz! edu dracena da iyi niyetli ve gayretliydi ve çok büyük net bir hatasını görmedim. önder ise sakatlıktan yeni çıktığından mıdır biraz ürkek oynadı ama müdahaleleri yerindeydi. ümit'in ise geri dönüşte yaşadığı sorun bugün çok belirgin bir şekilde ortadaydı. ikinci yarıda jenner adını taşıyan az'li oyuncu ümit'i folloş değil follofoş etti her pozisyonda. zico burda da uğur boral'ı oyuna alarak bir müdahale yapabilirdi ama yapmadı malesef. ümit uzatmalarda oyundan çıktı o da skor 2-2'ye geldikten sonraydı ve bir hayli geciken bir değişiklikti.
kalede volkan'a da bi çift lafım olacak. ulan eşşoğlueşşek! 1.93 mü ne boyun var. çık hava topuna allahın cezası!! çıksa o topu alırdı ve tur fener'in olurdu. ama gel gör ki maç boyuna yaptığı bir hatayla bütün olayı sikip atma kabiliyeti sadece kalecilerde var işte.. volkan'da bu kontenjandan yanlış yerde ve yanlış zamanda yararlandı.
genel olarak fenerbahçe'ye baktığımızda bu sene uefa maçlarının hepsinde fener iyi bir performans gösterdi diyebilirim. ancak uefa'daki oyun lige yansıtılırsa fener rahat rahat şampiyonluğa gidebilir. yoksa türkiye liginde de hiçbir şeyin garantisi yok!
sayın zicocuğuma da bi iki laf yeri gelmişken; tamam birader bu takım fena top oynamıyor ama senin elinde 18 kişi var ve 14 tanesini kullanma hakkına sahipsin. uefa maçında kullanmayacan da nerede kullanacan ayıptır sorması?
netice itibariyle belki yıllar sonra ilk kez fener şerefiyle, kıçından ter akıtarak avrupa'dan elendi. zaten kendi adıma ben fener'in bu kupayı alabileceğini düşünmüyordum ama en azından bi çeyrek final olabilir gibi bakıyordum ki o da bu turu geçebilseydik vardı.
bir sözüm de yeri gelmişken fener ülke puanını düşürüyor diyenlere: kendinize karşı dürüst olun ve bakın şöyle bir. sizin takımlarınız ne bok yedi bu sene?
sonuç olarak fanatikleri* sevindiren, içten olanları üzen karşılaşma olmuştur.
objektif olarak bakıldığında alkmaar'ın bir şans golüyle tur atladığı maç olmuştur. fenerbahçe 2-0 önde iken bulduğu pozisyonlarda 3. golü bulabilse maç çoktan bitmiş olacaktı. ancak aynı şekilde maçı alkmaar 5-2 bile alabilirdi. sonuçta şansı yaver giden turu geçmiş oldu. fenerbahçe geçen seneki kadrosu ve teknik ekibiyle bu kupada 1-2 tur daha geçebilirdi. galatasaray'ın uefa'yı kazanan kadrosu ve fenerbahçe'nin bugünkü kadrosu karşılaştırıldığında fenerbahçe'nin bu turdan yukarıya çıkmasının haksızlık olacağı düşünülebilirdi. az alkmaar'ın kadrosu çok mu iyi? o ayrı...kötülerden biri turu geçmek zorundaydı...
sportif yorumlar bir kenara çok ilginç bir olaya sahne olmuş maçtır. türkiye'de her derbide sahaya tonlarcası atılan mavi çakmak, volkan demirel tarafından hakeme verilmiştir. hakem bu maddeyi kenardaki dördüncü hakeme götüresiye kadar staddaki herkes büyük bir sessizlikle izlemiştirler bu olayı. biz de olsa "o çakmağı dötüne sok hakem" den varasıya kadar gani ganisinin edileceği küfürler, o stadda yerini adeta utanca bırakmıştır. bir kişinin yaptığına binlerce kişi yas tutmuştur.
ayrıca ilker yasin avantaj uygulamasının ardından gösterilen kart uygulamasına ilk kez denk gelmiş, çok şaşırmış, çok sevinmiştir:
-appiah şut, kaleci kornere çeliyor. evet hakemin faul verdiğini görüyoruz buradan. sarı kart gösterdi... (olayı kavramaya başlar) evet avantaj... appiah'ın şutu gol olsa, golü verecekti ama şimdi kartını gösteriyor... hakem çok haklı!