bunu diyen "70 faşist, 342 şeriatçı yobaz ,112 statükocu kemalist, 1 ümmetçi ülkücü meclise girdi" de der. vekilleri yargılayacağımıza onlara en azından kendilerini ve fikirlerini tanıtmak için belli bir süre verilmesi gerekmektedir. yargısız infaz yapmak ne kadar kolay yurdumda değil mi?
tek başına ele alırsak "bildiğin emin çölaşan zırvası işte" der geçeriz ama birçok köşe yazarının benzer yazılarını gördükçe gerçekten de hayretlere düşmeme sebebiyet vermiştir bu olay. birileri dişlerini biliyor açık açık aslında, fırsat kolluyor. ne isteniyor peki kardeşim, kürt realitesi kabul etsekte etmesekte bu ülkede varolan bir gerçekliktir bu yadsınamaz doğru mu? doğru. e peki bu adamlar senin adres gösterdiğin partilere mi kanalize olmak zorundalar, kendi sorunlarını dile getirecek bir çatı altında , kendi kurdukları partide temsil hakları yokmudur? sorun sadece dtp'den ibaret değildir, dtp yerine başka bir kürt öznesi olsa ona da eminim ki karşı olunacaktır. kısacası kürt sorununu pkk'ye indirgeyenlerin pek hazetmeyecekleri olaydır dtp'nin veya bambaşka bir kürt siyasal öznesinin parlamentoda temsil edilmesi.
türkiye cumhuriyet'inin kimliğini tasıyan insanların oylarıyla meclise girmiş insanlardır. kimse milletin vekiline hakaret edicek yetkiyi kendinde görmesin. ha pkk lı demek onlar için hakaret olarak mı algılanır farklı bir tartısma konusu. emin cölasan gibi bir provokatörün ne amacla söylediği cok acık ama...
ohoooo, bu da bişey mi? katili, kaçakçısı, dolandırıcısı, aşiret reisi, ırkçısı, kan kokulu ve de satıcı 500 küsür milletvekili de girdi meclise, dedirten durum. ama görünen o ki kimsenin bunlara bir şey dediği yok. lan hoşunuza gidiyor değil mi? itiraf edin işte.
Gençlerimizi evlatlarımızı sevdiklerimizi herşeyden çok analarımızı ACIMASIZCA ağlatan şerefsizlerin benim meclisimde söz hakkına sahip olması bizim devlet büyüklerimizin acizliğini gösterir.. (bkz: )hertürlüişkenceyeaçıkolaninsanlar
Emin colasan'in Hurriyet'te ki kosesinde yazdigi yazi.
SEVGiLi okuyucularım, 22 adet PKKlı milletvekili şimdi Mecliste. Halkın oylarıyla bağımsız aday olarak seçildiler. Meclis açıldıktan hemen sonra kendi partilerine, DTP'ye geçip grup kuracaklar...
Ve Anayasa uyarınca, ilk toplantı gününde aşağıdaki yazılı metni aynen okuyup yemin edecekler:
"Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma, toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Kürsüde bu yemini okurken herhalde metnin "vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü" ve "Atatürk ilkeleri" bölümleri de akıllarında olacaktır!
Sonrasında ne yapacaklarını da hep birlikte göreceğiz!
Belki diyeceksiniz ki aynı yemini edecek olan AKP milletvekili Zafer Üskül daha bismillah demeden şimdiden ortaya çıkıp Anayasa'dan Atatürk ilkelerinin çıkarılmasını istedi.
Haklısınız. Bazılarının namus ve şeref kavramı daha ilk günden Meclis kürsüsünde kalacağa benziyor!
* * *
DTP bundan sonra ne yapacak? Gönülleri ferahlatan (!) açıklamalar yapıyorlar:
"Kimse merak etmesin, yeminimizi Kürtçe değil Türkçe yapacağız. 1991 yılının hatasını tekrar etmeyeceğiz."
Valla sağolsunlar, çok teşekkür ederiz!
Ancak sorun sadece ilk gün değil. Sonrası çok daha önemli.
Bunlar arkalarına AB desteği alarak Meclis çalışmalarını sürdürecekler.
Kürtçülük yapacaklar.
Türkiye'nin belli bölgelerinde egemen olabilmek amacıyla çeşitli atraksiyonlar geliştirecekler.
Örnek vereyim:
Leyla Zana seçimden hemen önce bir konuşma yaptı. "Türkiye eyalet sistemine geçmelidir ve eninde sonunda geçecektir" dedi.
* * *
Bu sistem dünyanın her yerinde üç aşağı beş yukarı aynıdır. Ülke eyaletlere bölünür.
Her eyaletin yasama organı vardır. Valisi, belediye başkanı, polisi, yargıcı, savcısı ve öteki organları eyalet halkı tarafından seçilir. Vergiyi eyalet toplar. Ulusal savunma ve dış politika dışında hemen hemen bütün yetkiler eyalet yönetimine aittir.
ABD, Almanya gibi nice gelişmiş ülkelerde bu sistem yürürlüktedir ve mekanizma tıkır tıkır çalışır. Hiçbir eyalet, merkezi yönetimden kopma arzusu sergilemez.
Varsayalım bizde Anayasa falan değişti ve eyalet sistemine geçildi. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusunda iki ayrı eyalet kurulacak...
Ve hayallerine göre buraları Kürdistan eyaleti olacak!
Eyalet meclisini, valiyi, belediye başkanını, polisi, hákim ve savcıyı, vergi yönetimini onlar seçecek!
* * *
Evet, bunlar şimdilik hayaldir. Olmayacak şeylerdir. Ama unutmayın, hem AB bize bu konuda bastıracak, hem de içimizdeki Kürtçüler bu konuyu yavaş yavaş gündeme getirmeye başlayacak.
Leyla Zana boşuna konuşmadı.
Çok önemli: Bu işler bugünden yarına olmayacak...
Ve PKK ile iç içe geçmiş Kürtçülük olayı Meclis kürsüsünden, Meclis çalışmalarından yansımaya başlayacak. Sadece Türk kamuoyuna değil...
Dünyaya seslenecekler ve dış desteği arkalarına daha da güçlü bir biçimde almayı başaracaklar.
Terörle bağlantısı saptanan bir kadını boşuna milletvekili seçtirmediler. O kadın şimdi cezaevinden tahliye edildi. O ve DTP'li milletvekili arkadaşları herhalde boş oturacak değil!
Cicim günleri, cicim ayları çabuk geçecek.
Çok renkli, aynı zamanda üzücü, sinir bozucu olaylar yaşayacağız. PKK'nın sesini bundan sonra Meclis kürsüsünden, Meclis salonlarından dinleyeceğiz.