Özgür iradenin olmadığının ortaya çıkmasıyla gerçekleştirilmiş olay. Özgür irade yoksa dünya sınav dünyası değildir, cennet ve cehennem yoktur.
Özetleyeyim size.
Öncelikle, bilincimizde yalnızca düşünceler, hatırlamalar ve duyu bilgileri görünür. Düşüncelerin sebebleri bir alt ve öncül düşünce olmadıkları süre görünmez.
Düşüncelerin oluşmasının ya bir nedeni vardır ya da yoktur yani düşünceler tesadüfi ve rastgele olarak yoktan var olmaktadır. Bu sadece düşünceler için değil tüm varlıklar için geçerli.
Düsüncelerin bir sebebi yoksa ve tesadüfse özgür irade yoktur. Tesadüfen kendiliğin var olmuştur, siz belirlemezsiniz. Biriyle sokakta rastgeldiğinizde bunu siz belirlemiş olmazsınız.
Eğer düşüncelerin bir nedeni varsa özgür irade yoktur. Tamamen neden sonuç ilişkisi içerisinde zorunlu olarak gerçekleşmiş olur.
Öncül nedir? Düşüncelerin düşünsel sebepleri öncüllerdir. Her düşünce bir sebebin (öncüllerin) mecburî ve zorunlu sonucudur. Her çıkarım öncüllerine göre doğrudur. Düşünce bir neden-sonuç ilişkisine dayanır. Öncüllerden yola çıkılarak varılan çıkarıma düşünce denir. Mesela “Gitmeliyim.” düşüncesi “Gitmem yararlı olur.” ve benzeri öncüllerden kaynaklanabilir. Bu öncüllerde değişiklik olmadıkça ya da başka bir öncül bunu boşa çıkarmadıkça düşünce “Gitmeliyim.” olur.
Öncülleri elde eden ve gerektiğinde hafıza gücü ile kullanan zekadır. Bu durumda düşünceler hem zekaya hem de (doğru veya yanlış) öncüllere bağlı olur.
Herkes yaparken yaptığının doğru olduğunu düşünür ve bu yüzden yapar ve çoğu zaman düşünceyi doğrulayan öncülleri görmüş olur. Yapan, o öncüller olmasaydı ya da başka öncüller boşa çıkarmış olsaydı yapmazdı, böyle olmadığı için hem sadece hata yapmış olur, hem de öncül ve zeka gibi kendisine bağlı olmayan sebeplerden ötürü mecburen ve zorunlu olarak yapmış olur. (Adalet yine şimdikinden çok farklı şekilde ve aslında olması gerektiği gibi sağlanacaktır, kitapta yazıyor.)
isteyen, yapan, düşünen biziz, başkası dayatmıyor zaten ama önemli olan hangisi isteyeceğimizin sebebidir. Bu da bilgi ve zekadır. Zekamızla öncüllerden ne çıkarırsak onu yapmaya mecburuz. Bize bağlı değil. Şans işi.
Özgür irade imkansızdır. Tasarlanamaz. Olsaydı şöyle olurdu diyerek bir tasarım yapma ihtimalinin olmadığı kesindir.
Bizim maddesel öncül çıkarım düşünmesi şeklinde düşündüğümüz, düşüncelerimizin tamamen kendinden önceki düşünce ve tespit edilmiş olgulara bağlı olduğu gözlemle gerçeği gözler önüne serildi. Bilincin düşünmüyor olduğu, düşünmenin ve düşüncelerin uyaranlara tepki şeklinde otomatik ve istemsiz olduğu, bilincin yalnızca düşünceleri, hisleri ve duyu bilgilerini birlikte gören bir yapı olduğu ve beynin nasıl işlediği gözlemle keşfedildi.
Bunu uzun olmasın diye yazmamıştım: Gözlem de tamamen öncül ve zeka nedenliliği destekliyor. düşüncelerin tüm insanlarda hep öncül ve zeka nedenliliğin gerektirdiği şekilde olduğunu gözlemle gösterdim. mesela özellikle inanç ve inanca bağlılık, idoloji, kültür gibi kapsamlı düşünceler ile yine bunların alanına giren düşüncelerin geçmişe dayalı olması ve anlık değil uzun süreli düşüncelerde seçeneklerin niteliklerini değerlendirip öncüllerin doğru gösterdiği düşünceye ulaşıyor olduğunun belli olması, öncüllerde bir değişiklik olursa düşüncenin de anında değişmesi, hep doğru olduğunu düşündüğümüzü kabul etmemiz, hep bilgi ve zekayla doğru orantılı olması vs. daha var. Yerçekiminin tesadüfi değil neden sonuç ilişkisyle öyle gerektiği için kanuni olarak olduğu gibi sağlamdır. Bir teori değil yerçekimin varlığıyla aynı şekildedir.
Tüm bunlar ayrıntılı olarak bir kitapta anlatıldı. Aklınıza takılan bir soru varsa oraya bakabilirsiniz, Bilimsel Düşünme başlığında. Demokrasiyi ve marjinal fayda-değer, emek-değer, artı değer teorilerini tamamen çürütüyor ve yerlerine mutlak adil, tam ve genel özgürlükçü, meritokratik (yöneticilerin ve altındakilerin tamamen liyakata dayalı seçildiği), bir sistem ve değer teorisi ortaya koyuyor. Hepsi bir bütün. Çok şey değiştirecek bir kitap. Türkiye'de bu dönemde bu şartlar altında yayımlanamaz. O yüzden Yandex drive'a yükledim ebook ve pdf olarak, oradan indirip okuyabilirsiniz.
Pdf: https://yadi.sk/i/naQyusZp3JMbcf ebook: https://yadi.sk/i/quPS7VeF3KKoFm
söylediğin herşey bilimsel tespitler. iyi de bilim zaten dinleri reddediyor, kabul etmiyor. Ben şimdi bilimsel tespitlerden ötürü neden dine inanmaktan vazgeçeyim?
Ne tanrısal sebebi yahu? Bilinçli seçim yok zaten. Düşünceler otomatik ve istemsizdir. Bilinç yalnızca düşünceleri ve duyu bilgilerini hisseder. O da yazıyor orada. Şunu okumuş olsanız burada saçmalamayacaksınız.
Özgür irade yoksa bu dünya nasıl sınav dünyası oluyor bir açıklasana? Karasız kalmak özgür irade falan olamaz. Öncüller yeterli olsaydı karasız kalamazdın. Nedeni varsa da yoktur, yoksa da yoktur. Asla yoktur. Zaten beynin düşüncelerin istemsizliği de ortaya kondu.
Yazıyı okudum, gayet bilimsel olarak açıklamış arkadaş. Yalnız arkadaş dinler yok demiş tanrı yoktur dememiş.
Diyelim ki özgür irade insan için var. insan önüne çıkan sonsuz alternatif seçeneklerden özgür iradesiyle seçerek hayat eğrisini kendisi belirliyor.
Şimdi olaya tanrı açısından bakalım. Tanrı daha insanı yaratırken bile insanın alternatif seçeneklerden hangilerini seçeceğini ve hayat eğrisini nasıl bitireceğini biliyor. Bilmiyor dersek tanrı olmaz. Eğer öyleyse tanrı sırf cezalandırılacağını bildiği kötü seçenekleri seçecek insanları neden yaratmıştır. Tanrı bu kadar gaddar ve merhametsiz olamaz.
O zaman yaradılışın gerçekten başka bir anlamı olmalı değil mi?
Kimilerince yanlış yorumlanmış olan durum. Özgür irade kaderle çelişiyor olsa kaderci anlayış özgür iradeyle ve dünyanın sınav dünyası olduğu iddiasıyla çelişiyor olurdu. Hayır, böyle bir şey yok. Kader özgür iradeye karşı olamaz. Asıl özgür iradenin olmaması mevcut dinleri bitirir. Tanrının varlığını değil sadece mevcut dinleri.
Rasgele falan değil. Atom üstü dünya deterministiktir. Her kanunda neden sonuç ilişkisi görürsün. Tanrının olmadığı sonucu çıkarılamaz bundan. Tanrı değil, mevcut dinler dedim.
Bu yazıyı hiçbir yobaz okumaz merak etme. Dinler tahminimce haddinden fazla karışık olaylar bütünüdür. Düşüncelerim de bununla paralellik göstererek sürekli değişim halindedir.
Yazmayabilirdin diye bir şey yok. Neden yazmak zorunda olduğumu biliyorum. Sen şimdi bunu yazdın ya, özgür irade ve din hakkındaki eski görüşlerin nedeniyle böyle yazdın, sana bağlı değil. Okumamış ki hiç.
(#37004669) öncüller birini doğrularsa kararsız kalamazsın.
Ayrıca karar vermemesi değil verememesi. Hiçbirini seçmek istememek başka, seçmeyi amaçlayıp da seçememek başka. Peki niye ömcül niteliğindeki borçok öncülün bir seçeneği doğrulamasından sonra direkt onu seçiyoruz?
Özgür irade yoksa dinler de yoktur çünkü dünya sınav dünyası değildir, cennet ve cehennem yoktur.
Sen müslümansın. Bunun tek sebebi sana çocukken böyle öğretilmiş olmasıdır,varsa diğerlerinde bunun önyargı var. Şimdi bu yazdıkların aklına direkt geldi ama arkasında din hakkındaki doğru kabullerin var. Çocukken direkt söylenene inandın çünkü bilgilerin ve zekan bunu gerektiriyordu. Şimdi olsa öyle olmaz. Ateist olsaydın aklına direkt daha farklı düşünceler gelirdi.
Ben şimdi inanıyor olsam ve özgür irade yok diye dini bıraksam bu, bu bilgiler ve zekamın zorunlu sonucu olur. Mürtedler başta inaırken gördükleri bilgiler ve zekalarının gereği olarak dinden çıkmışlardır. Bu durumda bu onlara bağlı değil.
Kanıt şahsi fikirlerim falan değil. Kesindir. Aksini söyleyemezsin. Şu yüzden yanlış diyemezsin. Ayrıca beynin işleyişine dair tek başına kesin olarak kanıtlayan gözlemler de var orada. Okumadın herhalde, yoksa nasıl anlamıyorsun? Kimse özgür irade şöyle mümkündür diyemedi, şurası yanlış diyemedi, diyemez de.
