22 ekim 2014 galatasaray borussia dortmund maçı

entry255 galeri9 video3
    246.
  1. 247.
  2. Klopp bir basın mensubunun, "Dortmund'u sıfırdan aldınız ve buralara kadar getirdiniz. Bizim ne yapmamız gerekir?" sorusuna, "Benim, başkanım ve yöneticilerim Türk mantalitesinde olsa buraya kadar gelemezdim" şeklinde cevapladı. sadece türk futbolunu yerlere serdi takım ayırt etmeksizin.
    0 ...
  3. 248.
  4. ''kloop hala gol atın diyor kenarda çok enterasan bu almanlar gerçekten doymuyor'' (gs spikeri)
    0 ...
  5. 249.
  6. Maç biteli iki gün oldu dortmund atıyor.
    0 ...
  7. 250.
  8. galatasaray'ın 0-4 yenildiği maç. Öncelikle görselli anlatım için: http://dogruoynarsanfutbo...atasaray-b-dortmund-maci/

    Özet:

    * Galatasaray 4-3-1-2 sistemiyle rakibi karşısında etkisiz kaldı.
    ** Borussia Dortmund kompakt olarak defans ve orta sahasını sürekli hareketli tuttu, pozisyon vermedi.
    *** Galatasaray'da Bruma ve Olcan gibi kanat oyuncularından yoksun mücadele etti.
    **** Burak Yılmaz - Pandev uyumsuzluğu göze çarptı.
    ***** Borussia Dortmund'un ileri uç oyuncuları sürekli kanatlardan delmeye çalıştı.
    ****** Cesare Prandelli'nin takımı motive edemediği, takım kimyasını uyumlu hale getiremediği görüldü.

    Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde, D grubundaki 3. maç olan Borussia Dortmund maçına 3 gün önce Fenerbahçe’yle oynadığı derbi maçını kazanmanın moraliyle sahaya çıkıyordu. Galatasaray’da Cesare Prandelli 4-3-1-2 sistemiyle takımını sahaya sürdü fakat maç öncesi eleştirilerin yönü kadroya almadığı Bruma ve Olcan Adın üzerinde şekillenmişti ve olası mağlubiyette hiçbir mazeret kabul edilmeyeceği riskinin altına girmiş oldu. 52.650 kişinin izlediği maç için anlaşılan oydu ki her şey güllük gülistanlık değildi. Ali Sami Yen, Galatasaray’ı kurduğunda “Amacımız, Türk olmayan takımları yenmek” derken, Başkan Ünal Aysal ise pasta kalıbına soktuğu oyuncularına 4. Yıldız daha önemli mesajları, Prandelli’ye avrupada genişlik tanıyordu. Bu anlamda maçtaki sorumluluk duygusunun futbolcularca benimsenmemiş olması yönetimsel anlamda çok ciddi hataların olduğunu ortaya koyuyordu. Diğer yandan ligde kötü sonuçlar almasına rağmen Şampiyonlar Ligi’nde tam gaz ilerleyen Dortmund’da da deplasmanda oynamanın baskısı üzerlerinde yoktu. Kendilerine güvenen ve topu her aldıklarında dikine gitmeyi kafasına koymuş bir takım görüntüleri hakimdi. Maç öncesinde grupta Galatasaray ikinci maçlar sonunda ‘’1’’ puanda iken, Dortmund deplasmana ‘’6’’ puanlı lider olarak çıkıyordu.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Cesare Prandelli elindeki kadroya göre Bruma ve Olcan’ın da olmadığını düşünürsek en iyi takımı saha sürdüğü aşikar fakat sağ ve sol beklerin bu kadar pasif kalacağını tahmin etmemiştir. 4-3-1-2 sistemini inceleyecek olursak, bu sistem daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere kanatları pasif bırakan bir sistemdir. Sneijder maç içinde sık sık kalabalığın ortasındayken, Selçuk sürekli top peşindeydi. Hamit Altıntop ise sağ açıktan içe kaydığında Pandev’in de sağ kanata yardıma gitmemesi sebebiyle her iki kanat da tamamen pasifize oldu. Galatasaray’da Bruma, takımdan gönderilen Amrabat gibi ayağında topla dribbling yapabilen ve gerideki oyuncuları rahatlatabilen oyuncuların olmaması topu ileriye taşıma anlamında bir diğer negatif noktadır. Rakip Borussia Dortmund ise çok koşan, kanatlardan seri bindiren bir takımken, hücumda kanatlar pasif ve beklerden kanatlara hücumda katkı yapmasını beklemek rakip takıma bulduğunu at demekten başka bir şey değildir.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Borussia Dortmund ise sahaya 4-2-3-1 görünümlü klasik, 4-4-1-1 kompakt sistemiyle çıkmıştı. Aslında bu klasik bir sistemi kullanırken ekstra bir şey yapmalarına gerek yoktu çünkü karşılarında basit gol yemeye yatkın, bu seviyede takım savunması anlamında kalite noksanlığı çok açık bir takım vardı. Bundesliga’da silik olmalarının nedeni, çok açık bir şekilde 7 numaralı Kagawa adındaki oyuncularının rakipçe kitlenmesi ve kanatta oynamalarına izin verilerek ve en önemlisi kanatlardaki bindirmelerine karşın takım savunmasında taşın altına el sokularak yenilebilecek bir takım olduğunu düşünüyorum. O anlamda Kagawa transferlerinin kendilerini geriye götüreceğini, forvet hattındaki problemleri aslında kanat orjinli Aubameyang ile çözmeye çalışmaları bir diğer altı çizilmesi gereken noktadır. Bir diğer dip not, kendi liglerinde 15. Sıradalar ve son 6 maçlarında sadece 1 beraberlik alabildiler. Bu maç perspektifinden değerlendirecek olursak, Dortmund’un hiçbir ekstra çaba harcamadan bile yenilmeye meyilli bir takım bulmuşlardı karşılarında.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Müsabakada gol erken geldi. Aslında Galatasaray gayet sakin maça başlamıştı; fakat rakip patlama(ani depara kalkma) özellikli sağ ayaklı 4 ileri hücumcudan oluşuyordu, oyunu olduğunca yavaşlatmak mantıklıydı. Dakikalar 6’yı gösterirken Mkhitaryan sol kanada açtığı topta Reus topu önüne aldığı gibi depara kalkıyordu. Burada ciddi bir pozisyon alma eksikliği, maçın sorumluluğunu taşıyamama belirtisi mevcuttur. Maç yeni başlamış, rakip çok top yapmaktan ziyade hızlı pas, hızlı oyun mantelitesine sahipken daha fazla odaklanma gerektiren bu maçta, dikkat edilirse topu ayağında tutan Mkhitaryan topu sol kanatta oynayan Reus’a yollarken Tarık Çamdal’ın adamını kaçırması; adamının peşinden gitmesi gerekirken topu izlemesidir. Hatalar zinciri bununla da kalmıyor, devam ediyor:

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Galatasaray’ın sol beki Telles, sprinter özelliği olan Aubameyang kontra atakta aktif ve Reus’un oyununa odaklanmış gol bölgesine doğru son sürat ilerlerken sorumluluk duygusu olmadan yanından geçişini izlemesi ve bir anda takımın demoralize olmasına neden olan golün yenmesine neden olan bir diğer futbolcu olmuştu. Maçın ilk 15 dakikası geride kalırken gol dışında iki takımın da birbirlerini tartarak geçtiğini söyleyebiliriz. Zaten Galatasaray’ın oynadığı 4-2-3-1 sistemi kanatları pasif bırakıp, beklerden de destek gelmeyince eli kolu bağlı olası rakip hatasını kovalamaktan başka çare bırakmadığını ayrıca belirtelim. Dakikalar 18’i gösterdiğinde yine adam paylaşımı ve takım arkadaşıyla sorumluluk paylaşma hatasıyla doğan bir gol daha geldi Dortmund’dan. Burada da Selçuk inan sağ bekleri Piszcek bindirme yaptığı sırada takip etmeyi bırakması ve Telles’in de yine adamını takip etmesi gerekirken ayakta karşılamasıyla bir kademe hatasıyla daha gol yapılan ortayı takip eden Aubameyang’ın ayağından geliyordu: 0-2.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Galatasaray maçın üçte birlik dilimi geride kalırken yüklenmeye çalışıyordu. Taktiksel olarak rakibi ortadan delmeye yönelik bir sistemle sahadaydı. Pandev’in dribbling anlamında devamlılığı olmaması, Burak Yılmaz’ın çok yanına sokulup defans oyuncuyu beraberinde getirmesi, rakip arkasına adam kaçırmada da sıkıntı yaratıyordu. Bu anlamda Pandev’in ikincil bir forvet olarak oynaması kötü bir tercihtir. En azından kanattan içeriye katetme anlamında yararlanılabilir fakat Umut gibi mücadeleyi seven bir oyuncunun tercih edilmesi her anlamda takım üzerinde yedek kulübeye bakıldığında olumlu etkisi olacağı ortadadır. Bu sistem Fatih Terim’in zamanında oynatılan sistemdir fakat o oynatılan sistemde bile Umut sağ veya sol forvete kendisini atıyordu ve kanatlara defansif anlamda destek sağlarken gücünden, devamlılığından yararlanıyordu. Aynı şekilde hem Hamit’i rahatlatıyodu hem de Eboue’nin bindirmelere olanak tanıyordu. Pandev’in bu düzen içinde nasıl ilermesi gerektiğini maç maç öğrenecek zamanı olmadığı için yakın bir zamanda yedekte sık sık görebiliriz. Dk. 31’in ilk saniyelerinde sol bekleri Sokratis’in ceza sahasına aşırtma pasıyla Muslera’nın sağ çaprazına doğru içeriye sokulan Mkhitaryan’ın sağa kestiği ortaya Aubameyang’ın vuruşu direkten döndü. Burada da belirtmemiz gereken konu yine Tarık ile defans arasındaki uyumsuzluğuyla adamını kaçırmasıdır.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Tabi Tarık’ın sağ beke yeni yeni monte edildiğini düşünürsek bu tür kimya uyumsuzlukları normal. Veysal Sarı, Telles, Tarık’ın sık sık yer değiştirmeleri, ligdeki yabancı kısıtlamaları derken sık sık takım 11’inde oynamalar, takımın birbirini tamamlayacak zamanı kısaltıyor. Rakip takımda Reus bazen forvet arkasına geçerken, Mkhitaryan kendisini sol kanata atıyor, bazen Aubameyang kanatlara açılarak top alıyor. Dikkatimi çeken husus Borussia Dortmund oyuncularının hemen hemen hepsinin sağ ayaklı olmasıdır ve kondisyon anlamında kompakt halde kapanıyorlar. Ayağa pasları çok seri. Gol bulma anlamında sabırlı oynanması gereken bir takım izlenimi vermektedir. Maça dönecek olursak ilk yarının sonlarına doğru konta atağa çıkamadığını görülen Galatasaray’da, Pandev’in sürekli Burak Yılmaz’ın etrafında dolanması bir diğer garip durum. Kanattan top alıp içe katetmek yerine sürekli forvet hattında gezinmek, Burak Yılmaz’ın koşularına da engel teşkil ediyordu. Dk. 41 olduğunda da Reus’ın uzaktan golü geldi ki bu Muslera’nın yemeyeceği gollerden biridir, mental olarak takımın da olumsuz halinden nasibini aldığını bu golde söyleyebiliriz. Böylece ilk yarı Dortmund’un 0-3 gibi net bir skorla tamamlandığını söyleyebiliriz.

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    ikinci yarı başladığında Galatasaray rakip sahaya yerleşmeye çalışıyordu fakat defans anlamında o kadar kompakt bir takım ki Dortmund özellikle kanattan hızlı ve seri oyuncusu olmayan Galatasaray’ı ip gibi 4’lü defansı ve 4’lü orta sahasıyla sindirmeyi başarmıştı. Çizgi halinde hareket ediyorlar ve skor üstünlüklerini ilk dakikalarda buldukları için bunu nasıl oynamaları gerektiğini de iyi biliyorlar. 60. Dakikaya doğru orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçta birkaç pozisyon daha buldu Dortmund. Bu dakikada Prandelli 2 oyuncu değişikliğiyle oyuna müdaha etmek istedi. Hamit yerine Dzamaili girerken, Alex Telles yerine Yasin Öztekin girdi. 3-5-2 sistemine dönen Prandelli, Yasin Öztekin’i sağ açığa, Tarık Çamdal’ı ise sol açığa almıştı. Felipe Melo’yu ise defansif orta sahadan 2 stoperin ortasına çekerek oyuna hamle hamle yapıyordu. Maç iki takımın orta saha mücadelesiyle geçerken Galatasaray adına üreticilik hemen hemen hiç yoktu. Maç bu şekilde devam ederken Dk. 82’de göbekten ilkay’ın kişisel mücadelesiyle savunma arasına yaptığı asistle topla buluşan ve yine ilkay gibi oyuna sonradan giren Adrian Ramos’un sağ iç vuruşuyla maça son noktayı koydu: 0-4

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----

    Bu maçta üstünde durduğumuz noktalar Galatasaray’ın 4-3-1-2 sistemini benimseyerek oynayamaması, göbekten varyasyonlarla rakibini tehdit edememesi, beklerden istenen verimi alamaması, bek – stoper uyumsuzluklarının maçın kaderini etkilemesiydi. Aslında tüm bu bahsettiğim konular Dortmund’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket edememenin verdiği neticeler. Takım olamamazlık da eklenince takım kimyasındaki uyumsuzluk ortaya çıkıyordu. Kondisyon olarak zaten rakibe maçın ilk dakikalarından itibaren boyun eğmişken gerçekten kazanma arzusuyla sahaya çıkılmadığı başta belirtilen yönetimsel hataların da bunu tetiklediğini söyleyebilirim.

    Galatasaray: 0 – Borussia Dortmund: 4

    STAT: Türk Telekom Arena

    HAKEM: Antonio Mateu Lahoz

    GALATASARAY: Muslera, Tarık, Semih, Chedjou, Telles, Selçuk, Melo, Hamit, Sneijder, Pandev, Burak

    B.DORTMUND: Weidenfeller, Piszczek, Hummels, Subotic, Aubameyang, Mkhitaryan, Bender, Sokratis, Kehl, Kagawa, Reus.

    Goller: Dk.6, Dk.18 Aubameyang, Dk. 41 Reus, Dk. 82 Ramos

    -------- -------- ---- -------- ---- resim -------- -------- ---- -------- ----
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük