maçı lig tv den seyretmiş bir beşiktaş'lı olarak hakemin volkan'ı atamadığı, bursaspor'un aşırı sıkmadan kazandığı mücadele, galatasaray'da düşüş sürüyor hayırlısı.
terlik, şort ve tişört kombinasyonu (sonradan yağacak yağmurdan haberim yoktu) ile maçı seyredeceğim mekanda tüm sevecenliğimle yerimi aldım. mekanın önündeki köpeği seviyor, sigara isteyen yaşlı amcaya istediğini versem iyi mi olur kötü mü olur diye düşünüyor(ve tabii veriyor), çalmayan telefonuma boş boş bakıyordum ki televizyonun sesini açtılar.
lig tvnin spikerleri her zamanki formlarından bir şey kaybetmek bir yana, daha da üstüne koymuş, haftalar ilerledikçe sistemin oturacağının sinyallerini veriyorlardı. onlara göre haftanın dikkat çeken maçlarından biriydi; son şampiyon bursaspor, i̇stanbulda galatasaray deplasmanındaydı.
lig tv spikerlerinin devasa deha içeren cümleleriyle kendimden geçmiş, spor toto ligin kudreti ve kuvvetine tanıklık etmek için daha bir heyecanlanır olmuştum.
sevgili hakem de ulu bir düdük öttürmez mi? eh, daha ne bekleyebilirdim ki? maç başlamıştı işte, haftanın dikkat çeken maçlarından biri üstelik..
galatasaray bu sefer sakindi. yokuşaşağı su formundan kurtulmuş, tepside bir sağa, bir sola yavaşça kayan bir civa betimlemesi ile karşıma çıkmıştı. bu, onlar için elbette iyiye işaretti fakat, tepsiyi arada sırada hızlıca eğecek birileri sanki eksik gibiydi. neyse, olsundu. kadroya göre, ve bana göre, muazzam oynuyorlardı açıkçası.
i̇lk on dakika bir o taraftan, bir bu taraftan galatasaray kornerleriyle geçip giderken, son şampiyon daha topa dokunmamıştı. varsın olsundu. son şampiyondu bu gençler, o yüzden de spikerlerimiz her daim haklarını verdiler bu gençlerin.
sonra birşey oldu. son şampiyon, ilk atağında golü bulmaz mı? timsahın taraftarlarının erkekleri ellerini havaya kaldırıp testosteronu en yüksek desibelde gooolll diye bağırırlarken, dişileri sevinçten kalçalarını bir o yana, bir bu yana kıvratıyordu.
golden sonra galatasaray civa gibi kalmalı diye geçirmiştim içimden. ama iğdır plakalı göl suyu taşıyan kamyonet kasasını açtı, diğer civalarda suyla karışıp cıvıdılar(evet suyla civa karışmaz. yoksa karışır mı? şahsen ben, karışmasın taraftarıyım.)
haa, nasıl da unuttum? nasıl? galatasaray kalesinde bu sefer kalfa aykut yoktu. son dakika bir gelinbaşı işi çıkmış, o yüzden kaleye ufuk geçmişti. golde hata bulmadım ona.
ev sahibi ilk yarıda zaman zaman baskı kursa da, bu baskıyı destekleyecek geri dörtlüden özellikle çizgiye yakın olanları aksayınca, bez yırtılıyor, küçük siyah parçacıklar ufak ufak sızabiliyordu. rijkaard ve neeskens ise buna karşılık elleriyle tepki gösteriyor, yeni bez siparişleri veriyordu. ev sahibi, yeni bez siparişini karşılamak için didinedursun, ilk yarı herhalde böyle biter dedim fakat, o da ne?
doğaüstü birşey oldu.
gördüğüm şey karşısında ilk tepkim vöheeeyyy oldu. şen şakrak şampiyon volkan, topu önce eliyle tuttu, sonra da s.çtıkk!! ifadesiyle surat büzdü ama galatasaraylı ftubolcuların topumuzu aldı vühüühü tarzı sızlanmalarından mıdır nedir, hakem parçalı futbolculara bir ders vermeyi tercih etti; volkan da sisin içinde tüm gizemiyle arka sokaklara karıştı, gitti.
i̇şte ilk yarı böyleydi sevgili okur. bu arada şimdi baktım da, servet çetin 76 diye bir hayran grubu varmış. neyse.
i̇kinci yarı başladı. i̇stanbul deplasmanının da nınının ev sahibi aynı kadroyla sahaya çıktı.(o sırada gelinbaşı bitmiş, kimbilir belki de gelinimiz damadın başınını bitirme işleriyle uğraşıyordu.aykut üzerine rahat birşeyler giymişti, onu gördüm ama.eşofman falan, yani.) son şampiyon da aynı onbirle sahadaydı. hatta daha çok on artı bir gibi bir dizilişleri vardı.(i̇çlerinden biri gözüme çok şen gözükmedi değil.)
dedik ya, ev sahibinin kadrosu aynıydı. dizilişi de aynıydı. spikerin söylemleriyle kendimi bir an için çok amaçlı langırt masası seyrine dalmış bir ergen gibi hissettim. şen spiker diyordu ki; galatasaray 4-3-3 dizilişiyle ofans yapıyor ama, 4-5-1 ile de defans yapıyor. bu muazzam futbol bilgisi gerektiren derinlikli yorumdan sonra tüm hayata bakış açım değişmişti, maçı da bu farkındalıkla seyretmeye başladım.
galatasarayın bu alengirli! oyun anlayışına karşılık, bursasporlu futbolcular da hücumu ayakta durarak, defansı da yere yatarak yapıyordu ama, spiker bunu söylemeyi unutmasın mı? cep telefonuna sürekli mesaj geldiğini dijital bir titreşim sayesinde anladığımız spikerimize bu bilgiyi o anda öyle yetiştiresim geldi ki, size anlatamam. ama telefon numarası yoktu, hem bana fatura da çok yazmasındı, ne gerek vardı?
bursaspor birbirine ve kalesine yakın şekilde yüzüstü, sırtüstü pozisyon aldıkça, oyun da durdukça, ben de dizüstü bilgisayarıma büyük futbolcu barış özbek için bir şiir çiziktirdim;
barış özbek, barış özbek
almanyadan geldin, nasıldı gurbet?
zamanında koşmadığın için sonradan koşuyorsun,
üstüne üstlük geç kalıyorsun,
eh, barışçım pas da veremiyorsun.
senden hiç beklemedik latin çevikliği
ama nerede kaldı şu alman disiplini?
(oyun tekrar başladı bir ara, ben de tadımlık seyirliğime döndüm. yarım kalan şiir için af diliyorum senden sevgili okur. zaten barışın şiir gibi futbolu da yarım kaldı. önce başı yarıldı, sonra takımda fasülyeden duran brezilyalı mı ne, öyle ruhsuz, gamsız bir adam onun yerine oyuna girdi.)
ev sahibi yüklendikçe yüklendi ama, medar ı iftiharımız, ardamız turanımız kazanılan altın değerindeki her duran topu kaleye şutlamak için kullandı durdu. ama bu bana frank rijkaardın suçu gibi geldi. ne de olsa ardanın türk futboluna uyum sağlamak gibi bir problemi olamazdı. suç, besbelli rijkaarddaydı(bu yoruma ilerleyen günlerde bir başka i̇stanbul deplasmanı takımı beşiktaşın teknik direktörü bernd schuster de katılacaktı.)
aslında bundan sonra pek de birşey olmadı ya. öyle geçip gitti işte maç. son şampiyon, deplasman takımının kendi kalesini bir gol atmasıyla farkı ikiye çıkardı, sonra maç bitti falan.
maç bitince son şampiyon timsah yürüyüşü yaptı.
ben de yeşil saha üzerinde tam bin kunduz saydım.
yazarın notu: fotoğrafmına aldanmayın, çok daha yakışıklıyım.
daha 2 ay öncesinde kardeş takımı olup, kanının son damlasına kadar desteklediği bursaspor'a bugun ağıza alınmayacak küfürlerin edildiği maç olmuştur. susacaksın işte öyle.
yönetimin devre arasında yapılacak stad yıkımını bedavaya getirmek için uğraştığını düşündürten maç... sonuçlar böyle olursa yıkacak o stadı taraftar...
biz bursaspor taraftarları için sıradan bir maçtı. zira yenilirsek sürpriz, berabere kalırsak şanssız ve kötü, yenersekte normal sonuç olan karşılaşma olarak görüyorduk.
bu dediklerimle ilgili olarak g.tleri kalktı vs. gibi aklından geçirenler olabilir fakat kimse kusurabakmasın ve gocunmasın görünen köyde kılavuz istemez. bunları siz görmek istemiyorsunuz ve aman ha görmeyin geçen senede görmediniz farkedemediniz şampiyon olduk.
maça gelince akıllı strese girmeden topsuz alanda daha fazla koşarak ve defansıda ofansıda daha iyi oynayarak galatasaray deplasmanından 3 puanı çıkardık. hepinizin yüreğine sağlık.
bursa'dan gol haberi var tamam da fenerlilerin içinde nasıl kaldıysa bu anı beklemişler hep. bu gece bursa'dan gelen gol haberinin galatasaray'dan götürdüğü ile geçmişte fenerbahçe'den götürdüğü farklı sanki birbirinden.
bursaspor un daha rahat kazanacağını öngördüğüm ancak bir parça yanıldığım karşılaşma olmuştur. volkan şen in sağ kanatta gösterdiği verimi sol kanatta ozan ipek in gösterememesi ( arda turan tehdidinin payı olabilir), sercan yıldırım ın galatasaray ın çakılı defansı arasında fazla boş alan bulamaması, defanstan oyun kurmada zorlanmamız galibiyeti zorlaştıran etkenler olmuştur. sonuçta istanbul deplasmanından alınan 3 puan önemlidir, görevini yapan teknik heyetimizi ve futbolcularımızı tebrik ederim.
rijkard ve takımda bulunan oyuncularda suç aranmamalı bu malubiyette.Tek sorumlu aranacaksa bu yönetimdir.teknik direktörün verdiği liste doğrultusundaki hangi oyuncuya belirli bir bütçe ayırıp kadroya kazandırıldı? hiç biri.Yönetim hep bonservisi elinde olan oyuncu peşinde... nerde beleş oraya yerleş ama yerleşen gs ve gs taraftarına oluyor.Hangi klüp düzgün bir oyuncunun eline bonservisini verir sorarlar bunu adama.
Sonuç olarak oyuncular bugün bana göre iyi mücadele ettiler fakat son vuruşlarda etkili olamadık. Hakemi değerlendirmek gerekirse her zamanki gibi fiyaskodur.ntv sporda volkan şen e pozisyon hakkında ne düşünüyorsunuz dendiğinde cevabı ''takımımı yalnız bırakacağım diye bir an çok korktum fakat sağ olsun hocamız kırmızı kart göstermedi.''
Galatasaray'lı olmama rağmen sırf şu yönetimin gitmesi için Bursaspor'un kazanmasını istediğim maçtır..
Bilmiyorum belki de bunda etkenlerden biri de Bursa'lı olmamdır..
sonucu belli olan maçtı, sonuçta türkiye şampiyonuyla oynuyorsunuz. fakat istanbul medyasının bir kere bile "bursaspor kazandı" dememiş olması hala ne tür oyunların döndüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. arkadaşım "galatasaray kaybetti", yok galatasaray o oldu bu oldu. hayır lan. bursaspor kazandı, o değil de maç 4-0 falan bitmedi bunu konuşun. neymiş efendim galatasaray istediği oyunu oynayamamış. lan oynatmadı bursaspor da o yüzden oynayamadı, sivas oynatmadı yine yenildi. her neyse. maçın en iyileri volkan şen, ivankov ve ömer erdoğan'dı. özellikle defansta harikalar yarattılar. bu galibiyette tüm emeği geçenlere teşekkür ederiz..
O değil de, geçen senenin ilk haftalarında gelene üç, gidene beş atan Rijkaard'ın total futbolu ve futbolcuları, nasıl oldu da bu hale geldi diye düşündürtmüş maçtır. Sahi lan, ne değişti bu takımda? Futbolcular aynı, gelen giden yok ama takım geçen sezonun ikinci yarısından beri feci şekilde dökülüyor.
aklımda volkan şen'in hassiktir bakışı ile kalacak olan maçtır. hakikaten çok güzel bir bakıştı. yediği ilk sarı karttan sonra topa bir anlık refleksle elini uzattı ve o an farketti sıçtığını... döndü hakeme o bakışı attı. hassiktir şimdi boku yedik işte diye... ama hakem oralı bile olmadı, o kısma bir anlam veremedim. nedense 90 dakikadan aklımda kalan bu oldu... ilginç tabi...
galatasaray'ın çabasına rağmen kaybettiği maç. en çok da kewell istedi ama olmadı. defans zaafiyetleri yüzünden kaybedildi bu maç da. bu takımın iyi bir ön liberoya ihtiyacı var. ayhan'la mustafa sarp'la olmuyor bu iş. cana geçen hafta çok kötüydü o da umut vermiyor. baros her zaman gününde olmayabiliyor. bugün de birkaç fırsat kaçırdı. skor yanıltıcı aslında; galatasaray çok kötü oynamadı. oyuncular girdikleri pozisyonlarda şanslı olsalardı en azından beraberlik olabilirdi. ki bu gidişat için bu maçtan bir puan almak da iyi olurdu. ama ikinci golden sonra futbolcuların morali öyle bozuldu ki, bursa farkı az kalsın daha da açacaktı. son dakikalar bizler için azap oldu. galatasaray'ı kendi evinde hiç bu kadar çaresiz görmemiştim son dakikalarda özellikle. muhtemelen futbolcular peşpeşe gelen kötü sonuçların etkisiyle çöktüler.
bakalım takımın üstündeki kara bulutlar ne zaman dağılacak?
bu arada bursaspor'u da tebrik etmek lazım. iyi başladılar. umarız devamı gelir. lige yeni bir renk geldi sayelerinde.
bak yeminnen söylüyom ben hayatımda bu kadar rezalet bi gs görmedim.bi an önce radikal değişiklikler yapılması lazım yoksa harbiden bank asya lige göz kırpacak gs.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/15922/+
--fanatik--
Yukarıdaki kare dün geceki 90 dakikanın aynasıydı... Bursalılar hemen her pozisyonda sayıca fazlaydı. Sarı-Kırmızılılar'ın kendine gelmesi için tam 35 dakika geçmesi gerekti. ilk yarının son 10 dakikasında Cim Bom'un baskısı vardı ama o da saman alevi gibiydi, sonuç vermedi. Sami Yen'de Aslan'dan zafer bekleyenler, Timsah yürüyüşü izledi.
--fanatik--
volkan şen'in maç sonrası elinde galatasaray forması ile otobüse doğru yürüdüğünü gören bir spikerin, "kimin forması" sorusu üzerine; "kardeşim hasta galatasaraylı. arda'nın formasını istemişti benden, arda'ya rica ettim. Sağolsun kırmadı maçtan sonra göndermiş" cevabı ile tuttuğu takımı beli ettiği maç olmuştur.