21 şubat 2010 beşiktaş galatasaray maçı

entry262 galeri0
    261.
  1. ilk yarının son 15 dakikasında beşiktaş pozisyonları gole çevirseydi maç çok farklı bi skorla biterdi.
    (bkz: düz adam)
    1 ...
  2. 260.
  3. beşiktaş'ın şampiyonluğa elveda dediği maçtır.
    1 ...
  4. 259.
  5. holosko'nun kafa şutunda top çizgiyi geçti mi tarşışmaları galatasaray ın 2. kalecesi orkun'un top çizgiyi geçseydi gol olurdu demesiyle son bulmuştur.
    3 ...
  6. 258.
  7. ilk yarı beşiktaş'ın çok iyi oynadığı ama gol noktalarında yeterli olmadığı, ikinci yarı 15 dakika oyundan düştüğü anlarda bir hata golü yediği ve aynı şekilde bir hata golü ile cevap verdiği mücadele.
    1 ...
  8. 257.
  9. galatasaray' ın yine birilerini ağlattığı maç olmuştur. mehmet topal' a yapılan net penaltı verilmemiştir. bunu kimse konuşmaz ama 90. dakikada keita' nın kırmızı kartına laf ederler ki bariz kırmızıydı o ayrı. o kritik pozisyona gelince; topun geçip geçmediğini kimse tam olarak söyleyemez. bu durumda hakemin arkasına sığınmak sadece bahane üretmek olur. verilmeyen bir penaltı ve kırmızı kart vardır. bunlar ciddi hatalardır ve iki tarafa da yapılmıştır.
    o pozisyonun gol olup olmaması kadar, beşiktaş' ın attığı gol öncesi faul olup olmadığı ve golde de kaleciye faul yapılıp yapılmadığı da tartışılmalıdır ayrıca.

    (bkz: hakem golümüzü yedi anane)

    edit: eksilersin tabii de mi? santos dokunmadı bile adama o pozisyonda.
    1 ...
  10. 256.
  11. ibrahim kaş'a görüntülere dayanarak 3 maç ceza veren tff bakalım bu maçta keita'nın ibrahim üzülmeze yaptığı harekete ağzını açabilecek mi?

    tanım mı o da aşağıda;

    kara kartalımızın eze eze, "fırat aydunus'a rağmen", berabere kaldığı maçtır.

    edit: neyi kötülüyonuz oğlum anlamıyorum. keita mı dirsek vurmadı, golümüzü vermeyen başka hakemmiydi, eze eze oynamadık mı, yoksa maç berabere mi bitmedi?
    1 ...
  12. 255.
  13. galatasaray ın beraberliğe yatması sebebiyle şahsımı üzen ve endişelendiren maç olmuştur. fatih terim in ikinci kez takımın başına geçtiği dönemde oynadığımız bir malatyaspor maçı vardı, açıkçası bana o maçı hatırlattı.

    ayrıca mustafa sarp ın yerine barış oynayınca da pek farklı olmuyormuş bunu da görmüş olduk, umarım mehmet topal-elano-ayhan üçlüsünü de izleme fırsatını yakalarız başka bir maç, zira mustafa-barış ikilisi insanın göz zevkini fazlasıyla bozuyor.

    rijkaard ım nolur bir daha skoru tutmak adına takımın tüm pas organizasyonunu tek başına yürüten elano yu oyundan alma; hatta mümkünse skoru tutmaya çalışma, hani sezon başı dediğin gibi pozitif futbol filan canım. sen anladın!
    2 ...
  14. 254.
  15. beşiktaş' ın silkeleyip silkeleyip düşüremediği maçtır. kendi adıma galatasaray' ımdan bu kadar defansif bi oyun beklemiyordum açıkçası. hele top keita' ya geldiğinde etrafında dört beşiktaşlı varken hiç bir takım arkadaşının pasında olmadığı sahnelerde kan beynime sıçradı. reykart dünya çapında antrenör falan martavalları bana sökmüyo arkadaşlar. guardiola da ilk kez barcelona' yı çalıştırıyo ama görüyoruz. demek ki neymiş? elindeki kadro barca kadrosu olunca kenardan çekirdek çitleyerek maç izlenebiliyomuş. bu takım kaç maçtır koşmuyo dahası pas yapmıyo. keita' nın arda' nın bireysel yetenekleriyle maçlar çevriliyo veya kazanılıyo ki bu durumunda sürdürelebilirliği olmadığı açık.

    edit: ve sende bunu kötüledin. aferim. o direkten dönen toplar içeri girmeye başlayınca görücem ben seni.
    2 ...
  16. 253.
  17. gerçekten galatasaray' ın ne kadar büyük takım olduğunu bir kez daha gösteren maçtır. beşiktaşlı taraftarlar mutlak kazanmaları gereken maçı berabere bitirdikleri halde yorumlarında ''galatasaray hani ligin en çok gol atacak takımı olacaktı şimdi beraberliğe seviniyor'' gibi eleştiriler yapıyorlar. bu maçın bir derbi olduğunu, derbilerde deplasmanda alınan beraberliğin her şartta iyi sonuç olduğunu bile unutturdu galatasaray herkese vizyonuyla, başarılarıyla. üstelik 1 puanı kurtaran takım da galatasaray değil beşiktaş. *
    daha geçtiğimiz hafta içinde fenerbahçe deplasmanda 2-1 yenilmişken avantajlı skor diyenler, herkesin favori gördüğü a. madrid ile deplasmanda berabere kalan galatasaray' ı yine eleştirdiler. cidden çok ironik, çok komik geliyor bana bu durum.

    en iyisi keita, rijkaard, elano filan gitsin. abdullah avcı gelsin emre çolak, barış, uğur, sabri filan oyansın. hakan şükür genel menajer oslun 3 tane özbek futbolcu getirsin, bülent korkmaz yardımcı hoca olsun ve galatasaray ligi 5. bitirsin. iddia ediyorum alkışlanır takım. bu ülkede fakir edebiyatı prim yapıyor, kaliteye değer verilmiyor çünkü.
    2 ...
  18. 252.
  19. adı derbi olup zevk vermeyen mactır.
    0 ...
  20. 251.
  21. beşiktaş'ın "şöyle ezdik, böyle parçaladık ama gol atamadık" diye hayıflandığı ve sadece bu hayıflanış ile dahi kadro kalitesinin ne kadar zayıf olduğunu bir kere daha anladığı maçtır. yahu bir takımın rakip tarafından marke edilecek tek bir topçusu da mı olmaz. bu düzeyin tek adamı nihat kahveci, biraz da bobo. onları da mustafa çok sevdiği için yanından ayırmıyor bir türlü. ekrem dağ, michael fink gibi son derece düz oyuncularla nasıl büyük maç kazanacaksın mustafa hoca? bi de toplam maliyeti 15 milyon euroyo geçen rodrigo tabata ve ismail köybaşı şampiyonluk derbisinde toplam 0 (sıfır) dakika oynayacaksa, sizin yaptığınız transferlerin....
    2 ...
  22. 250.
  23. izlerken futbol sever olarak zevk aldığım maçtı gerçekten iki takımda istediklerini oyuna yansıttı centilmence oynandı ve güzel bir oyun oldu. skor mu? en gereksiz kısmı bir galatasaraylı olarak üzüldüm. yenede bilirdik dos santosun şapşallığı olmasa.
    0 ...
  24. 249.
  25. bu kadar yazıya gerek olmayan maçtır.

    beşiktaş mutlak kazanması gereken maçta bir puanı zor kurtarmıştır.
    takımım galatasaray ise bilinçli bir oyunla penaltısı verilse belkide maçı kazanabileceği bir durumdan elinde yine de bir puana sıkı sıkı sarılarak inönüden çıkmıştır.
    2 ...
  26. 248.
  27. teker teker futbolcular üzerinden bakmadan hocalar üzerinden de bakmak gerekir bu maça.

    mustafa denizli: bobo'nun yerine nobre ile başlaması galatasaray için bulunmaz nimetti. holosko gibi hızlı ve şutör bir futbolcunun yanına ağır ama futbolu bilen, top alan, tutan ve çalım yeteneği de olan boboyu koysaydı işimiz çok zor olurdu. maç içinde ernst kaybolduğu halde çıakrmayı düşünmedi. oysa ki onun yerine tabata'yı alsaydı fink tek başına da mehmet topal gibi orta sahayı idare edebilirdi. tabata pres yeteneği de olan bir futbolcu olduğunda çok fazla da sırıtmazdı.

    frank rijkaard: arda'yı tek forvet başlatıp takımın en önemli kozlarından birini yine yeni yeniden devre dışı bıraktı. mustafa sarp'ın yerine barış özbek'le başlaması umut vericiydi ama iyi oynayan elano'yu çıkartıp yerine yine sarp'ı alarak beşiktaşlıları sevindirdi, galatasaraylıları üzdü. ikinci devre jo'yu oyuna alıp arda'yı sola çekince takım oturdu ve pozisyonlar da gelmeye başladı. arda'yı tek forvet oynatmaktan artık vazgeçmeli.

    leo franco: iyi oynadı, holosko'nun kafasını da müthiş bir refleksle tuttu ama golde yine hatası vardı. kalabalığın içine top yumruklayan gördüğüm ilk kaleci. topa çık havada yumrukla, o nasıl bir yumruktu leo?

    hakan balta: orta sahayı nadiren geçiyor bu arkadaş. böyle izleyince sinirden çatlıyoruz ama oynamadığı zaman da yokluğu belli oluyor. maçın iyilerindendi bu bakımdan. etliye sütlüye pek karışmadan maçı bitirdi. leo franco'nun tuttuğu kafa şutundan önce holosko'yu bomboş bırakıp kafayı vurduran da oydu.

    lucas neill: maşallah diyorum sadece. maçın sonlarında belini kırdığı 3 beşiktaşlı futbolcuya sorun anlatsınlar artık.

    emre güngör: gönderilecek dedikoduları çıktıktan sonra aklı başına geldi. zorunlu kalmadığı sürece hiçbir topu dan dun dikmedi servet gibi. oyun kurulacağı zaman da topu ya neill'e, ya da mehmet topal'a attı. kendi ceza sahasından diğer ceza sahasına uzun top atmaya çalışan servet bunları görmüştür umarım. nobre'ye nerdeyse hiçbir hava topu vermemesi de dikkkatlerden kaçmamıştır heralde.

    uğur uçar: kapasitesi ölçüsünde oynamaya çalışıyor. çalım yeteneği yok ama bunu defansif tarafıyla kapatmaya uğraşıp, elinden geldiği kadar ileriye de destek veriyor. hakan balta sayesinde çalışmayan sol kanadın aksine sağ tarafta bir şeyler yapmak için çabalıyor. dün akşam da maçın iyilerindendi.

    mehmet topal: mustafa sarp'ın yokluğunda kendini buldu. bu adam tek başına bu şekilde oynarken girdi everton'un arsenal'in transfer listesine. sarp'la oynarken topu her kaptığında diğer kazma dibinde bittiğinden istediği topu oynayamıyordu ama dün akşam serbest olduğundan yine lakabına yakışır şekilde örümcek gibi sahanın her yerine ağ ördü, iki kişilik oynadı. inşallah rijkaard da görmüştür bunu.

    barış özbek: kesinlikle galatasaray'ın topçusu olacak bir adam değil ama mustafa sarp'tan daha iyi bir futbolcu kesin. ıskaladığı topu içeri atabilse maçın seyri değişecekti ama yapamadı.

    elano blumer: tam anlamıyla kendini buldu. topu her aldığında olumlu işler yaptı desek yeridir. şut çekti, orta açtı, oyun kurdu.. golün başlangıcında orta sahada alıp götüren adam yine elano'ydu. birileri artık laf edemiyor kendisine, ordan da anlaşılır nasıl oynadığı. man of the match.

    caner erkin: sol açıkta çabalıyor ama bir şeyler eksik bu çocukta. hırslı falan ama işte budur dediğimiz bir-iki maç dışında fazla hatırlamıyorum ben. bu hırsı ve pres yeteneği orta sahda elano'nun yanında değerlendirilebilir belki. caner-elano arkalarında da mehmet topal olarak mesela.

    keita: hayatımda bu kadar savruk oynayan bir futbolcu daha görmedim. maçın iyilerindendi ama sonlara doğru boştaki uğur'a pas vermeyip kendi şut çekerek belki de gol olacak pozisyonu engelledi. ibrahim'e attığı dirsek pek hoş olmadı ama öncesinde ibrahim'in ona bilerek attığı tokadı da geçmemek lazım. takıma faydalıydı dün. forvete yakınken daha faydalı ama.

    arda turan: seri oynama alışkanlığını kaybetti bu çocuk. elano gibi gerektiğinde çalım atıp gerektiğinde top sürerse daha iyi olacak. devamlı çabalaması, hırsı, mücadeleyi bırakmaması her zamanki artıları. bunun için sevdik onu zaten. tek forvet bile oynatılsa, kaleye bile konulsa sahada olsun.

    dos santos: golü getiren gereksiz faulü yapan futbolcuydu. topu jo'nun önüne yuvarlamayıp diğer ceza sahasına dikmesiyle galatasaray'ın büyük ihtimal gol olacak bir pozisyonunu başlamadan bitirdi. satın alınmaması galatasaray'ın hayrına olur.

    mustafa sarp: galatasaray almasa bursaspor kendisiyle sözleşme yeniler miydi bilmiyorum. iyi bir yedek, ama oyuna girmezse.

    jo: çok ama çok kaliteli bir futbolcu. çalım yeteneği, hızı, hava hakimiyeti ve şutlarıyla komple bir forvet. sonlara doğru maçı televizyonda izleyen benim göremediğim uğur'u nerden gördü de sıfıra doğru o pası attı hala anlamış değilim. durduğu yerde adam geçiyor. oyuna girdi ve galatasaray baros gittiğinden beri oynamaya çalıştığı topu oynadı. dünyanın en iyi forvetlerinden biri olacak.

    bitti bu kadar.
    4 ...
  28. 247.
  29. zevkli, tempolu bir maçtı. beşiktaş hem oyuna daha hakim hem de pozisyon zenginliği açısından daha üstündü, ama öyle galatasaray' ı mahkum oynattı gibi bir şey demek de çok abartı olur. maçın hakkı beraberlikti ve öyle de oldu.

    leo franco: yavaş yavaş kendini toparlamaya başladı. dün gece de iyiydi. önceden yenebilecek her golü istisnasız yiyordu son iki maçtır kalede bir kaleci olduğunu hatırlattı bizlere.

    neill: takımın en iyilerinden birisi. yanlış transfer diyenlere tokat gibi cevap veriyor her oynadığı maçta. özellikle sergen yalçın isimli futboldan bihaber yorumcunun ''gökhan zan' ın bir gömlek altı, gereksiz bir transfer.'' söylemini yedirmiştir sergen' e.

    emre güngör: benim çok güvendiğim bir adamdı ve nihayet rijkaard da ona şans vermeye başladı. servet galatasaray' a geldiği ilk yıllarda müthiş oynadı gerçekten ama özellikle marsilya' ya transfer olayından sonra iyice düşüşe geçti. emre servet' e oranla çok daha hızlı(dönüşleri, hamleleri) ve topu nispeten daha iyi kullanan bir oyuncu. artık rakip forvetin oyun yapısına göre değişmeli oynamalı servet ile.

    uğur uçar: ekrem dağ karşısında oldukça zorlandı, çok üst düzey bir oyuncu değil, ancak mücadeleci yapısı, özverisiyle her zaman bu forma altına görmek istediğim bir oyuncu. her zaman için hazır ve iyi bir yedek.

    hakan balta: galatasara' a geldiğinden beri hiçbir maçta hücuma gereken desteği verememiş olsa da hiçbir maçta da vasatın altına düştüğünü hatırlamıyorum. artık öyle kabul ettirdi kendini. dün de aynıydı. görevini yaptı, rahat ve dikkatli oynadı.

    mehmet topal: dün orta sahanın defansif yönünü ayakta tutan adamdı. ona elano da yardım etti. ancak hala eski performansından uzakta. ne eskisi gibi top çalabiliyor, ne etkili şut atıyor. ayrıca atletico maçında yaptığını dün de yaptı ve topu ayaklarına dolaştırıp kaptırdı bir pozisyonda. 2 maç üstüste aynı şeyin olması ilginç.

    elano: her maç biraz daha sevdiriyor kendisini. ilk geldiğinde herkes ondan bir alex, bir lincoln olmasını bekliyordu, öyle lanse edilmişti. ama elano tam anlamıyla modern bir orta saha oyuncusu olduğunu gösterdi artık. dün gece de takımın en iyilerindendi. topu ayağında tuttup takımı rahatlatması, attığı nefis paslar ve şutlarla galatasaray taraftarını en fazla heyecanlandıran isimleirn başındaydı.

    keita: herkes eski keita olmadığından bahsediyor ancak artık rakipleri de onu tanıyor ve kademeli savunuyorlar. dün kırmızı kart görmesi gerekiyordu, bu doğru. yalnız hakemlerin de bazı şeylere dikkat etmesi gerek. bir oyuncunun güçlü ve hızlı olması karşısındaki rakibe ona daha çok faul yapma hakkını vermemeli, ısrarla faul yapılıyorsa hakem kartını kullanmalı. sadece dünkü maç için değil her maçta keita topla beraber sırtında da sol beki taşımaya başladı artık. buna biraz dikkat edilmeli, ona yapılan fauller bile daha sert yapılıyor.

    caner: ilk sol açık oynadığı zamanlara oranla performansında ciddi bir düşüş var. dün de çok etkisizdi, savunmaya yardım edemediği gibi hücumda da yoktu. umarım toparlar.

    arda turan: mücadele etti, koştu, golünü de attı. tek sorunu zaman zaman topu ayağında fazla tutması ama o ne yapsa kızamıyoruz zaten. çok fazla kredisi var kaptanımızın ve her maçta bu krediyi daha da arttırıyor.

    barış özbek: ( ) parantezin içini kendisi doldursun ve ''ben dün şunu yaptım desin'' eğer diyebiliyorsa.

    frank rijkaard: hayran olduğum bir adam zaten kendisi. ülkemizin cahil yorumcuları tarafından ne kadar eleştirilirse eleştirilsin gittiği zaman -hiç istemiyoruz gitmesini o ayrı- değeri anlaşılacak olan adamdır. servet' i kesip oraya emre' yi monte etmesi, yerden yere vurulmasına rağmen daha 20 yaşındaki dos santos' a, emre çolak' a güvenmesi, soğukkanlılığını hiç kaybetmemesi, beyefendi tavırlarıyla bizim gözümüzde çok farlı bir yerdedir rijkaard. onu çıkardı, bunu oynattı, bu oynatmadı gibi şeyler söylemek istemiyorum pek. sadece barış özbek' ten ne beklediğini hala anlayamıyorum.
    bir de henüz konuşmak için erken ama sanırım türk futboluna alan savunmasını öğretecek bu adam. sadece şahsi kanaatimce biraz daha önde kurulabilir belki savunma çünkü çok gömülüyor galatasaray ve bu da rakibe şut şansı veriyor. dün fink çok kötü şutlar attığından tehlike olmadı gerçi ama yine de bir tehdit bu galatasaray için.
    alan savunması çok önemli çünkü bizim cahil yorumcular pek bahsetmese de -bilmediklerinden- dünya da hiçbir hücum oyuncusu bir savunmacı gibi defans yapmaz. yani bir messi hücumda o kadar efektif olduktan sonra gelip bir de rakibin bekini filan kovalamaz, kovalayamaz. sadece topun arkasında durup rakibin alanını daraltır. bazı istisnai durumlarda da daha fazla efor sarfedebilir tabii maçına göre o ayrı. umarım galatasaray' a alan savunması yapmasını öğretebilir rijkaard. çünkü türk takımlarının yıllardır yaşadığı en büyük sıkıntılardan biridir bu. defans yapmayı kale içine gömülerek toğu şişirmek olarak algılamak da çünkü türk takımları ve bir türlü skoru tutmayı da becerememekteler bu yüzden.
    4 ...
  30. 246.
  31. inönü stadı'nın Galatasaray için deplasman olmadığını bir kez daha hatırlatan, 1-1 beraberlikle biten maç.
    0 ...
  32. 245.
  33. maç içinde zaman zaman 1600 kişilik galatasaray taraftarının tezahüratlarını duymuş olduğumuz karşılaşmadır. ayrıca neill in muhteşem nokta paslar atabildiğini ( daha önce de atıyordu da bugün gözümüze gözümüze çaktı ) , elano nun sanıldığı kadar da kötü olmadığını aksine galatasaray da ki en iyi futbolculardan biri olduğunu göstermiştir.
    1 ...
  34. 244.
  35. gerilimsiz, provokasyonsuz ve sadece futbolun geçerli olduğu bir maçtı. hayvanlar gibi defans, az pozisyon, çok mücadele ve hakemlerden dert yanılmayan maçtı. ben de galatasaraylıyım ama bu maçtan sonra penaltımız verilmedi demem. her şey kazanmak değildir, oturup futbol izlemektir. *
    6 ...
  36. 243.
  37. 242.
  38. ibrahim toraman'ın mehmet topal'ı sevgiyle kucaklayıp yere bıraktığı pozisyon:

    http://img4.imageshack.us...1/ntvspor222201012938.jpg

    hala penaltı değil diyen varsa utansın...
    5 ...
  39. 241.
  40. fenerbahçeliyiz ya hakemi tarafsız yorumlarız*... neill'in maçın başındaki hareketine ben olsam sarıyı çakarım, barış'ı dirseğiyle kasıtlı aldığı top için ikinci sarıdan atarım, holosko'nun kafa vuruşunda yardımcının devam kararına uyarım, mehmet topal'ın pozisyonunda beyaz noktaya koşarım, keita'yı önce iyi bi tokatlar sonra eve yollarım, ha bir de beşiktaş'ın golündeki leo franco'ya olan sarja faul çalarım...
    2 ...
  41. 240.
  42. galatasaray'ın deplasmandan bir puanla ayrıldığı maç.

    beşiktaşlılar hala kendilerini avutuyorlar. takım iyi oynamış da gol kaçırmış da... olum pozisyon yakalasan nolur atamıyorsunuz ki. nobre, holosko başlıyor yerlerine nihat, bobo giriyor yine atamıyorsunuz. anca duran toptan ite kaka sivok atabildi. beşiktaş'ın 26 golü varken galatasaray ve fenerbahçe çoktan 40 gol barajını geçtiler. kısacası arda, keita, alex gibi starlar sizde yok. şampiyonluk treni kaçıyor bunlar hala takımın mücadelesi iyi diyorlar. iyi sene sonunda en çok koşan takım ödülü veririz size.
    9 ...
  43. 239.
  44. derbi maçlarda rakip taraftar olarak baskındık muhabbeti artık kabak tadı vermeye başlamıştır.

    şöyle ki;
    derbi maçları, mevzu hangi takım olursa olsun yüksek fiyata bilet satılan ve maçla hiç alakası olmayan kişilerin bile dur bir derbi izleyeyim diye gelebildiği, özellikle başka şehirlerden taraftarın çok olduğu hatta takımının stadına ilk defa gelen taraftarların çok olduğu maçtır.

    derbideki deplasman tribünü ise zaten hali hazırda takımın cefakar taraftarı olan, kendi stadlarındaki maçları kaçırmayan kaçırmadıı gibi derbi deplasmanında da takımını desteklemeye giden taraftardır.

    dolayısıyla deplasman taraftarının, ev sahibinin her sustuğu anda üçlüler kendini ortaya çıkarması, bir zafer değildir.

    inönü, ali samiyen, kadıköy fark etmez.
    mevzu bahis hangi takım olsa, hangi stad olsa fikrim değişmez.

    bugünkü maçtaki tribünlere gelirsek de, fener maçındaki derbi atmosferini aratan bir görünümdeydi.
    5 ...
  45. 238.
  46. arda'nın gol haricinde yokları oynadığı maç. sivok da önüne atmasa topu gol de olmayacaktı, şanslıydı. gol sonrası sevinci ile reklam tepelerine kontrolsüz çıkınca sakatladı kendini.
    oyunu bir yana giderek itici olmaya başladı bu çocuk. bir efe haller, akımın patronuymuşcasına haller, cin olmadan adam çarpmaya kalkmalar.
    çok isityorum yurt dşına gitmesini, tuncay kadar bile varlık gözterebilecek mi cidden merak ediyorum. türkiye çapında iyi işte, yetenekli. sanırım kewel'da arda2nın bu kadar abartılmasının farkındaydı ki, dışarı gidip büyüklerle kıyaslanmalı gibi bir şey demişti.
    neyse başlıktan uzaklaşmayalom. beşiktaşımızın oyunundan memnunuz, sonuçtan değiliz.
    3 ...
  47. 237.
  48. sinem kobalın gelmişine geçmişine dümdüz gittiğimiz maçtır..
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük