saçma sapan bir başlıktır. Çoğu şeyin iyisini bulmak için bu alışveriş yapılır. Hem ayrı bir zevki vardır elinizde elmanızı kemirirken oraya buraya bakmak, yükselen sesleri duymak,pazarlık yapmak ayrı bir eylencedir.
avm lerin pazarlardan farkı kapalı alan olması ve biraz daha kaliteli ürünler satmasıdır, dolayısıyla daha pahalı ürünler satmasıdır.
bunlara güç yetiremeyen vatandaşlarımız, bazen de güç yetirip de enayi durumuna düşmek istemeyen vatandaşlarımız pazarı her zaman tercih etmişlerdir.
ayrıca pazar, bir kültürdür. kültürden de kolay kolay vazgeçilmez.
evet forum tarzı diye silinebilecek bir entry yazıyorum, pişman değilim bir daha olsa bir daha yaparım:
imrendiğim eylemdir. asla yetişemediğim için gidip yapamadığımdır. 20. yüzyılda imkan bulduğum zamanlarda her gittiğimde kerevizin yapraklı olanı yok mu pazarcı baba diyaloglarım sırasında kereviz yapraklarını ne yapacaksın ki sorusu karşısında kereviz yemeği tarifi yapabilme keyfine duyulan özlemimi depreştirendir. 21. yüzyılın 11 senesi uçtu gitti, ben 11 kere pazara gidemedim.
"avm lerden alışveriş yapmak-manavdan alışveriş yapmak ile pazar arasında ki fark" denilebilecek bir şey bulamıyorum. gelişmiş ülke bireyleri türkiye pazarlarına hayran oluyorlar. bu başlık bir çelişki barındırıyor.
o kadar insanın bir arada bulunabildiği, normalde nadiren görüşülen eş, dost ve akraba ile denk gelebilme ihtimalinin en fazla olduğu ortam olan alışveriş mekanından yani pazardan alışveriş yapma işidir. eskiden tercih edilmesinin sebebi el emeği göz nuru olan yani fabrikasyon olmayan değerli ürünlerin satış mekanı olmasından mütevellitti. insanlar alışveriş mağazalarından satın almadıkları ürünün aynısını daha ucuza alabiliyorlardı. ancak durum şu an iyice değişti. küçük işletmelerin sattıkları ürünlerin pazardakilerden hiçbir farkı yok. Mahallenizdeki köşede dükkanı bulunan tuhafiyeciyi düşünün, ya da iki sokak ilerideki nalburu. bu insanlar hafta içi (ya da haftanın diğer 6 günü) dükkanlarında satamadıkları şeyleri üç-beş kuruş daha aşağıya ya da aynı fiyata artık pazarlarda satar oldular. her küçük işletmecinin artık bir de pazar standı var. çünkü nedendir bilinmez, halk hala pazardaki ürünü daha ucuz sanmakta. yaz günleri t-shirt almak adettir mesela. pazardaki en ucuz t-shirt 10-15 tl iken bir xside ya da lcw mağazasından 9.90 tlye almak mümkün. 9.90 tlye aldığın ürün garantili iken pazardakinin hiçbir garantisi yok.
giyisinin ötesinde gıda alışverişi de var tabi. pazarlarda abuk sabuk markalarda satılan bisküvi, kola, meyve suyu, makarna, pirinç bulmak mümkün. ama bu ürünlerin de genelde tarihi geçmiş yahut bozulmuş olduğu göz önüne alınırsa gıda alışverişi yapmanın da bir anlamı yok. pazarı benim gözümde makul kılan tek şey manav reyonlarındaki fabrikasyon ürünlerden artık sıyrılmak istemekliğimdir. birbirinin aynısı domateslerin yerine; ezik-büzük, eğri-büğrü, kıpkırmızı domatesleri tercih ederim. yeterince seçici iseniz pazarı cazip kılan tek şeyin doğal meyve-sebze olduğunu göreceksiniz. fazlası değil.
tabii kapitalist alışveriş merkezlerine gidip ne idüğü belirsiz menşeili paketlenmiş meyveleri alıp kazıklanmak varken, pazara gidip bahçeden koparılmış taze sebzeyi üstelik de seçmece, üstelik de daha ucuza almanın esprisi ne olabilir, diyerek destekleyeceğim bir görüştür.
almanlar, fransızlar, geri toplumlar mıdırlar ki halen pazara gidip alışveriş yaparlar?...bizim sözlük yazarları kadar kafalarının çalışmadığı kesindir. niye avrupa´nın en büyük atraksiyonu "weihnachtsamarkt" ya da ingilizcesi "christmas fair" neden bir "pazar" dır...yetmiyo muymuş süpermarketlerdeki malzemeler...hiç ya...bütün dünya gerizekalı aga....halbuki uludağ sözlük okusalar mutlak doğruyu derhal görecekler...sözlüğün seçkin yazarlarının ulaşılmaz zeka katsayılarına hayranlıkla bakıp belki de gözyaşlarını tutamayacaklar...ama ne yazık ki herkes türkçe bilmiyor..