hala kestane közleyip yiyebilen her akşam mısır közleyebilen ayrıca sadece bir oda sıcak olduğu için herkes o odada oturmak zorunda olduğundan samimi kalmış ailedir.Sobayı pek sevmezler çünkü henüz onu kaybetmemişlerdir.sonra arayacaklarını bilseler hiç atmazlar onu pisliğinden zorluğundan şikayet etmezler.Ailede sobayla birlikte huzurun gittiğini bilmiyordur.21. yy.daki boşanma oranlarının 20. yy.dakilerin kat be kat fazlası olduğunu bilmemektedir.*
adamın dibidir. O sobanın üstüde kızaran ekmeğin tadı hiçbişeyde yoktur. Fırınlıysa kumpir dahi yapılır. Vay arkadaş insan özlüyor. Acıyorum şimdi soba görmeden büyüyen nesillere. o keyiften yoksunlar.
Dar gelirli veya geniş giderli insanların yaşamaya hakkı yok mu? Dogalgazı eve mı yoksa ev sahıbıne mı dosedıgı bılınmeyen kurum ve kurulusların acımasılıgıyla ve normalde aylık 50 lıralık tüp parasıyla gaz ıhtıyacını karsılayan aılenn bırden 300 lıralık dogalgaz faturasıyla karsılasması durumunda verdıgı tepkıyle bırlıkte (bkz: yaran küfürler) yadıgar sobasına gerı dönen insan modelı. Gercı döşenen döşenmiştir artık ama zararın neresınden dönerse kardır en nihayetinde.
- Eski kafalı bir insandır, soba üstünde patates ve kestane pişirip yiyordur keyfine düşkündür.
- Doğalgaza geçecek parası yoktur maddi durumu kötüdür ve o yüzden soba kullanıyordur.
pisliğin tekidir. ağaçlara hunharca dadanmış bu plastik okaliptüse doğalgaz diye sızlanmak yerine kömür yakmasını öneriyoruz; ama nerde. BAri çalıçırpı yak, biz öyle yakardık odun sobamızı; ama hayır. illa erozyon yaratacak, doğaya zarar verecek, sonra evini su basınca akp'ye laf atacak. Alın kömürlerinizi, bu arada bu kömür dağıtımının mantıklı olduğu sonucu çıkıyor bu yazıdan; ama ne yapalım, tükürdüğümü yalayacak değilim, ıy, zaten halıyı iki aydır süpürmedik.
sabahları soba üzerinde ekmek kızartan, çay demleyen, öğleyin yemeğini ısıtan, akşamlarıda kestane patlatan ve üşüdüğünde sobaya sarılan insandır. arada sırada montunuda yaktığı görülebilir, o da işin kötü yanı işte.
soba başkadır akşam eve geldiğinde sobanın üzerinde pişmiş yemeğin kokusu odanın heryerine sinmiştir yemek kalkınca yerine çay alır tabi bi köşeyede alınmış mantarlar dizilir sonra sulanan mantarlar tuzlanır afiyetle yenilir çay demlenir oturulur ailecek televizyon izlenir tuvalete gitmek bi işkendedir çünkü odanın dışı soğuktur.
anadolunun ücra yerlerinde okuyan öğrenci vatandaştır.doğalgazın sadece yerin altından geçtiği yerlerde okuyan bu vatandaşın işi büyük şehirdekilere nazaran daha zordur.okuldan gelecek,sobayı temizleyecek,tekrar dolduracak yakacaktır.bazen vize-final zamanı gelecek ders çalışırken soba tütecek vatandaş çileden çıkacaktır.evin içini duman kaplayacak,herkes dışarı kaçacaktır.bazen de odanın içi hamam gibi olacak ;sobanın üstünde fokur fokur kaynayan çay-çorba keyfini doruğa çıkaracaktır,hatta banyo yapmak için sıcacık su hazır olacaktır sobanın üstünde,millet sıcaktan gevşeyecek birbirine fındık fıstık atacaktır odanın içinde;üstelik evden çıkan çöp doğayı kirletmeyecek sobaya yakacak mahiyetinde sokulacaktır.
istanbul'un orta yerinde, doğalgazlı evimde gıptayla baktığım, özendiğim, keşke lan keşke o güzel günler geri gelse diye düşünmeme sebep olan insandır...
Eskiden, çay hep sıcak kalırdı... Şimdi hemen soğuyor.
Eskiden ekmeğin bayatlaması sorun değildi. Koyardın sobaya kıtır kıtır olurdu...
Eskiden banyo yapmak * bizim için şölendi... Nasıl da beklenirdi pazar günleri,
Eskiden dışarıda lapa lapa kar yağarken, çatıdan çatıya atlayan kedi havada donarken bizim evin salonu sıcacık olurdu.
Eskiden kartopu oynayıp morarttığımız dudaklar, soğuktan kızaran eller nasıl da sobanın yanına çöktürürdü bizi...
Eskiden yılbaşlarında taze kestaneyi çizip dizerek şekiller yapardık. ilk pişeni babadan ve diğer kardeşlerden gizli yemek ne haz verirdi o minicik bünyeye...
Eskiden yıkanmış çamaşırlar sobanın üstündeki tellere asılırdı. Şıp şıp damlayan suyun sobanın üstünde buhar olmasını izlemek nasıl ilginç gelirdi çocukluğumuza.
Eskiden sobanın üstündeki o kapağı oynatmak, kimi zaman yanlışlıkla eli değdirip yakmak...
Eskiden...
Yuzyilla cok da ilgilenmeyen ehl-i keyif insanin afiyetle sayesinde gidasini tuketip, karsisinda ziyadesiyle keyif yapmasidir. Yasamanin tadina varabilen insannlardan biridir.
peteklerden gelen gazla çay içmek istemeyen alkışlanası natural insandır.burada vurgunlanması gereken onlarca şey var lakin türkün en sevdiği içecek çaya gösterdiği saygıdır,damak tadına duyduğu keyfin göstergesidir.hanım evladı gibi köşeye çekilip oturacağına,koca karı gibi doğalgaz faturasına söyleneceğine,nazenin havalarda ''ay off puf ülker hanım eller -eti puf -çubuk kraker'' nidaları atacağına sobasını kuran paşa çayını demleyen, faturasını en çıtırından ödeyip keyfine bakan insan modelidir.
kahvaltıda kızarmış ekmek, akşamları kestane yemeyi seven insandır. tabi bir de zorunluluktan soba kullanan insan var. elektriğe doğalgaza bir ton para verip ısınamayan insan ne yapsın. soba yakacak tabi.
yurdun güney kesimlerinde kışın pek çetin geçmediği düşünülürse gayet normal olan durumdur. Hatta zannımca çok daha hoş ve sıcak bir ortam oluşmasını sağlamaktadır kurulan sobalar. Sırf sobada kestana pişirmek, soba abşında oturup donan avuçlarımızı ısıtmak için köye dedemlerin yanına dahi giderim çoğu kez.