duygu, düşünce, hayal, kıyafet, kilo, hastalık, stres, depresyon, algı, ve hastalıklarda Standartlaştırılmıştır.
pembe ve mavi kimlikler, Hayvanların kulağına takılan sarı kulak küpeleri gibi olmuştur.
Hayvanlar dahil her canlı kontrol altında, sayıma tabidir.
--spoiler--
Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;
daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;
daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;
daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz;
daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz;
daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık.
Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var.
Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.
Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.
Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
--spoiler--
aceleci, savurgan, sömürgeci, önyargılı, mutlu olmayı bilemeyen, hoşgörülü olamayan, kendine laf kondurtmayıp başkalarını günah keçisi yapan, hazıra konan, sağlıksız, içi nefretle dolu olan insanlardan oluşuyor. iyi bireyler yok. zaten iyinin tanımı nedir o bile bilinmez. kişi kime göre, neye göre iyi tartışmak lazım. ben bunları yazarak önyargımı savurmadım. bu yazdıklarım 21. yüzyılda yaşayan tüm insanların özeti.
farkındalık yoksunu, dayatmalardan haberli/habersiz nasibini alan, subliminal mesajların istediği doğrutuda eylemlerini gerçekleştiren, ilkesiz, hayatı tekdüze yaşayan insanlar -robotlar- topuluğudur.
Bu kadar gelişme, sadece birbirinden uzaklaşmış toplumları oluşturdu. Bir kısmı, zayıflamak için binbir takla atar. Diğer kısmı ekmek bulamadığı için zamanla ölür. Kimsede de gıdım vicdan olmadığı için; üzülmez ve yaşamına devam eder. Psikopatlar toplumuna hoş geldiniz.
"birden duracaksın, soracaksın kendine
neden bu düzen böyle, neden herkes sahte
sonra susacaksın, göreceksin halin yok
devam edeceksin, yalandan yaşamaya.."
inkar etmeyin, hanginiz yalandan yaşamıyor? hanginizin hayatı hakikatler ile dolu?
bazen derim kendime acaba sıkıntı yaşadığım devirde mi? belki kılıçlı kalkanlı zamanlarda yaşasaydım daha mutlu olurdum. bununla ne ilgisi var demeyin, öyle.
şimdi her şey daha kolay öyle değil mi? belki de bu kolaylıktır insanı canından bezdiren. belki de onlara erişmek için çaba göstermek daha mutluluk vericidir ve bundan mahrum kalıyoruzdur. belki hiç de bahsedildiği kadar şanslı değilizdir.
sonra düşününce, sıkıntının biraz da insanlıkta olduğuna kanaat getiriyorum. neden bu düzen böyle sorusu. her devrin kendine ait bir düzeni var. her devrin insanının kendine has bir ibneliği var.
sanırım insanın en mutlu olabileceği yaşam biçimi, gamsızlıktır. şu ablamızınki gibi mesela:
hepimiz popomuzu mu tokatlatalım yani diyeceksiniz? hayır elbette. zaten popo tokatlatmanın konumuzla ne ilgisi var onu ben de anlayabilmiş değilim.
insanı en mutlu eden yaşam biçimi, en doğru yaşam biçimi demek değildir. bunun da bilincindeyim ama doğru olanın ne olduğu konusunda da şüphelerim var. daha tanrının olup olmadığı mevzusunun bile içinden çıkamamışken, yukarılarda bir yerlerde bizi izleyen birinin benim için bir planı olduğuna nasıl inanabilirim? evrendeki o muhteşem düzenin bir parçası olduğumu ve benim de sıramın geleceğini, benim de bir görevimin olduğunu nasıl bilebilirim? bunu bilemem elbet, ancak ve ancak inanabilirim.
inançlar... belki de boşa kürek çekmek deyiminin tam anlamıyla karşılığı. buna rağmen onlarsız yaşanamaz. inançlar kadın gibidir; onlarla da olmaz, onlarsız da olmaz.
görüyorsunuz ya, ben de tipik 21. yüzyıl insanıyım aslında, umutsuz bir vaka. düşünüp, sorgulayıp hiçbir sonuca varamayan ve yine eskisi gibi yaşamaya devam edecek olan zavallı.
''ay ay ay ay, insanlık halleri
ay ay ay ay, mutluluk hayalleri''