--spoiler--
ANTALYA'nın Gazipaşa Belediye Meclisi, geçen 2 yılda olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında davul çalınmasını yasakladı.
Gazipaşa Belediye Başkanı CHP'li Cemburak Özgenç, 2 yıl önce uygulamaya başlanan davul çalma yasağının bu yıl da devam edeceğini söyledi. Özgenç, Ramazan davulu geleneğimize saygılıyız, ancak gürültü kirliliğine karşıyız. Gece zamansız davul çalarak insanlarımızın rahatsız edilmelerine karşı tedbir almak zorundayız dedi.
Özgenç, yöre halkından gelen şikayet üzerine böyle bir yasağı tekrar aldıklarını kaydetti. Artık teknolojinin geliştiğini ve sahura kalkmak isteyenlerin teknolojik imkanlardan çok rahat yararlanabildiğini belirten Özgenç, Sahura kalkmak isteyenler, çalar saat, cep telefonu gibi aletleri ayarlayıp istediği saatte kalkabiliyor. Eskiden bu tür imkanlar olmadığı için davulcular sahura kalkmak isteyenleri uyarıyordu. Artık buna gerek kalmadı. Bu nedenle ilçede Ramazan davulu çalınmasını yasakladık. Yasağa uymayanlar hakkında yasal işlem yapacağız diye konuştu.
--spoiler--
Demek ki aklın yolu birmiş, hadi şimdi al o davulu eline, evinin önüne doğruca.
--spoiler--
Ramazan davulcusu, müslümanların oruç tuttukları Ramazan ayında geceleri sahur vakti sokak aralarında gezerek insanları davul sesi ile uyandıran kişidir. Ramazanda gerçekleşen bu uygulama Türkiye'de Osmanlı döneminden bu yana devam eden bir gelenek halini almıştır.
Davulcu neredeyse her zaman erkektir. Ayın sonuna doğru kapıları gezerek mahalle sakinlerinden para toplar.
Günümüzde çalar saat olmayan evin kalmaması Ramazan davulcusunun gerekliliğini ortadan kaldırdıysa da, geleneklerine bağlı muhafazakar kesim bunu nostaljik bulmakta ve halen davulun sesini beklemektedir.
Bununla birlikte özellikle oruç tutmayan, gelenekleri pek önemsemeyen ve sahura kalkmayıp, geceleri geç saatlerde yemek yedikten sonra yatan insanların çoğalması ile birlikte Ramazan'da davul çalınmasına karşı gösterilen tepkiler de artmıştır. Geceleri davul sesinin gürültü kirliliğine yol açması ve insanların istemedikleri halde uykusundan olması gerçeği, istanbul ve Adana gibi şehirlerde kimi belediyelerin bölgelerinde davul çalınmasını yasaklamasına sebep olmuştur
--spoiler--
zaten davul islam'ın emri midir? sorusunu sorup günümüzde her evde alarmlı saatler olduğunu aklına getirebilen, eskiden bir sosyal hizmet olan davul çalınma adetinin bugün birilerinin para kazanma aracı haline geldiğini görebilen insan bu davul çalan adama akıl sır erdiremeyecektir. doğru da yapacaktır sanki hım?
Kabahatler Kanunu nun 36. maddesine göre başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde gürültü yapan kişiye idari para cezası verilecektir. Bu cezayı vermeye yetkili makam da kolluk veya belediye zabıtasıdır. Bu halde bir gösteri sırasında ses cihazlarından yada cihazsız biçimde ses çıkaran, bağıran, slogan atan kişiye/kişilere huzur ve sükunu bozdukları iddiasıyla idari ceza verilebilecektir.
halen "davul sesi bekleyen" insanlar olduğuna inanabilen insan için çok normal insandır tabi. illa oruçluya saygı diyorsak sahura kalkmadan oruç tutan dünya kadar insanı da birilerinin aklına getirelim ki ağızlarını kapasınlar durumudur. islam'a sokulan bid'atlara islam'ın çok daha ehemmiyet verdiği "kul hakkı" konusundan daha çok özen gösteriliyorsa artık daha ne demek lazımdır bilemiyorum.
şimdi bütün türkiye'de çalınıp, antalyanın gazipaşa belediyesinde çalınmayınca aklın yolu olan, bütün türkiye'nin yoldan çıktığını her gece dan dan dan herkese duyuran davulcudur. bıdı bıdı etmez rahatsız olan, gider şikayet eder.
gelenek ve göreneklerin yaşanılan yüzyıla ayak uydurması ve şartlara göre düzenlenmesi gerekli bir durum olmakla birlikte, asıl bunların tamamen terkedilmesi insanlığı yobazlığa götürmektedir. bugün ramazandaki davulcuya takan insanlar, yarın camilerde okunan ezana, direklerde duran bayraklara, vatan uğruna ölen şehitlere laf uzatacaklardır. bu bir genelleme olmamakla birlikte, yıkılan örf ve adetlerin kendinden sonra gelen gelenekler için temsil olduğu düşünülürse kendimize ne kadar yabancılaşmaya başladığımızın farkına varıyoruz. bu milliyetçi veya muhafazakar bir tavır değildir, bizi biz yapan değerleri koruyarak benliğimizi kaybetmemek içindir. ben bu ülkeyi ramazanda çalan davuluyla, iftar saatlerindeki telaşıyla, sabahın kör karanlığında sessizliği bertaraf eden ezan sesiyle, mahalledeki bakkal amcasıyla, ilkokulda takılan beyaz önlüğüyle seviyorum. kimi radikal kesimler gibi ya sev ya terket demeyeceğim ama sevmiyorsan saygı göster demek zorundayım.
müzik aletlerinin çalma hakkının belirtilen yüzyıllara ait olduğunu! bilmeyen, geçimini kendi çapında sağlayan insandır. herkes yapılan, uygulanan herşeyi sevmek zorunda değildir. kendisi bilir. ama bulduğu her bahaneyle islamı kötülemeye çalışmak cahilliğin had safhada olduğunu gösteriyor. davul çalandan daha beter bir durum yani. geçmişte insanların cep tlf ya da saat kurma gibi imkanları olmadığı için kendi içlerinden birilerine dönşümlü olarak bu görevi verir, insanların sahura kalkmasını sağlarlarmış. şimdilerde bu göreve çok da gerek kalmadığı düşünülebilir. dolayısıyla davul çalmak ne farzdır ne de sünnet. gelenektir doğru. şahsen ben kendi adıma hiç de şikayetçi değilim o ayrı.bu ülkede sadece ezan sesinden, davul sesinden rahatsız olanlar yok. gecenin bir yarılarına kadar içip ondan sonra sokaklarda nara atanlar da var ama bizim sesimiz çıkmıyor. sabahlara kadar diskolarda bangır bangır çalan seslerden rahatsız olanlar da olduğu gibi. böyle bir rahatsızlığın varsa gerekli mercilere şikayetini yapar uygulamaya geçersiniz. nitekim istanbul'da ezan sesinden rahatsız oldukları duyuran mahallede mikrofonun sesinin kısılması, bazı şehirlerde ya da bu şehirlerin semtlerinde ramazan da davul çalınmadığı da söz konusu. anlaşılan sorun üzüm yemek değil,bağcıyı dövmek ama dert değil çünkü 'güneş balçıkla sıvanmaz.'
kendisi üzerinden islam'a, islam inancına, islam peygamberi'ne edilmedik hakaret kalmamış insandır. lafı götünden anlayıp, ottan boktan entryler giren yazarların neyi amaçladıkları da kafalarda soru işareti uyandırmıştır.
yapacağı iş gidip mahalle muhtarı ile diyaloga girmek olan bireyin burada gelip kafa s.kmesi iş değildir. o yüzden, hadi yavrum, git ver dilekçeni de senin şişin insin, bizim de kafamız dinlensin. öptüm.
davul yerine, altına tekerlek sistemi döşemiş olduğu baterisiyle, pantera'dan nağmeler çalsa, ramazanlar bitmesin olur. ya neyse, ben bir şey demiyorum...
burada bahis cevreye verilen rahatsızlıktır, gurultu kirliligidir. merak etmeyin
gecenin bir yarısı nara atarak dolasanları da telefon acarak polise sikayet ediyoruz.
ama ramazan davulcusunu sikayet edersek sonuc alabilir miyiz, orası supheli.
MADDE 40. Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
Kabahatler Kanununda
Gürültü
MADDE 36.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. şeklinde düzenleme vardır.
Ramazan Ayı Müslümanlar için kutsaldır. Gayrimüslimlerin inanmayanların ve ya inanıp bu düzenden rahatsız olanların değil 20 saniyesi 1 salisesi bile gasp edilemez. Buna karşı çıkabilirsiniz ancak tabi olduğumuz kanunların lafzı ve ruhu bu manayı çıkarmaktadır.
Biz devleti, ve somut hukuk normlarını; beşeriyetin sağlığı, fikir ayrılıklarının yarattığı kaosu yok etmek için kurduk. Yetkilerimizi devredip bir sözleşme yaptık. Sözleşmeye aykırılıklar olur diye adli ve idari cezalar yaptık. Şimdi de bunların uygulanmasını istememize duyulan tepki nedendir? Bu baskı Anayasanın Din ve vicdan hürriyeti başlıklı"MADDE 24. Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, zorlanamaz; " hükmüne aykırıdır.
Bu sesli uyarılar (davulcu ...) bu toplumsal baskı; -konunun menşe-ine inme zamanı geldi diye düşünüyorum- Osmanlı Devleti'nden kalma; islam dininin, Ehli Sünni mezhebinin, Hanefi Tarikatının mutat asimle programının ve gövde gösterilerinin bir uzantısıdır. Yani siyasete bulanmış bir dinin can çekişen çığlıklarıdır. Zorbalığın kamçı sesleridir. inanana, inanmayana rahatsızlık vermektedir.
Hukukun bu duruma çözüm üretmesi hayati, zaruri ve ivedidir.
Kimsenin beni uyandırma, isteğim doğrultusunda dini eğitim verme, ibadet saatimin geldiğini hatırlatma vs.. konularında yetkisi ve hakkı olduğuna inanmıyorum. Ben bu inancımı yitirirsem bu dünyayı başınıza yıkarım Çünkü 'devlet benim, ben de halk!'
ezandan, Ramazan davulcusundan, fetvalardan, vaazlardan rahatsız olmak ve bunu dile getirmek Anayasal haktır.
(bkz: #3938671) evet rahatsız edici durumdur inançları farklı olanlar için ama sonuç olarak kimse hristiyan çoğunluğu olan bir ülkede niye bu klisenin çanları çalıyor diye dava açmamış isyan etmemiştir. örf, adet gelenek ve göreneklerine, hoşgörüye küfür etmemiştir. çoğunluğu hatta çok büyük bir kısmı müslüman olan bir ülkede; müslümanlar başka dinlere inananlara değil, başka dinlere inananlar müslümanlara saygı göstermelidir.
edit: tabiki herkesin inancına saygı gösterilmelidir bir kişi dahi olsa ama demokrasiler hep çoğunluktan yanadır.**
hasta var kardeşim bu gece geçme burdan serzenişini es geçmiş davulcudur.
bu rezaleti dinle bağdaştıran hödükler için ise kilisenin çanlarına yüksek desibelli hoperlörler bağlanıp cayır cayır öttürülmediği için kimse rahatsız olmamaktadır denilebilinir.
ama yanınızdaki camiiden gelen woiiiiiiiiiiiyaaaaaaaaaaakkkkbeeeeeaaar şeklindeki sesi biraz kısması için imama söylediğinizde inadına 3 megafon daha yerleştirerek bu dinin saygısını göstermiştir.
22. yy da da hatta 50. yy da da çalmaya devam edecek, eskinin imkansızlıklarıyla gelmiş bir şeyi günümüze uyarlayamayan, götü taşa duvara silen zihniyetle aynı insandır. yarabbim sen soktun sen çıkar bunları.
Bu ülkenin adetlerini örflerini berğenmiyorsanız. (bkz: bsg) siz bu ülkede yoksunuz diye çok da üzülecek değilizdir. bu ülkeyi kurtuluş savaşında kurtaran insanların yüzde 90'ı o beğenmediniz ezanlar dinmesin örfümüze adetimize uygun yaşayalım diye kendini feda etti. sen ve senin gibiler barlarda çalınan 95 desibellik müzilerden rahatsız olmazken ezandan sadece otuz gün çalınan davuldan rahatsız olun diye değil.
eğer kıyamet kopmaz, küresel ısınma daha da yaygınlaşmaz, insanlık dünyanın içine daha da etmez de kendini yok etmezse, 30. yy'de(yani 3000-3100 lü yıllar olacak) de umarım bu davulcular olur(bize göremeyiz büyük ihtimal ama olsun), artık mars, jüpiter ve diğer gezegenlerdeki müslümanları uzay aracı ile giderek, o gezegenin atmosferinden "dangır da dangır dan dan dana dangır" şeklinde çalarak uyandırır inşallah...
davul islami bir öğe değildir. onun için dini yaşayışı eleştirme çabaları burda sökmez. hristiyanlar çoğunlukta olsaydı da kimsenin gıkı çıkmazdı pazarları çalan çanlara, saygı duyardık, duyarız. lakin bizi kandıran müslüman bir ülkede doğmuş olmamız. milli maçlarda sürekli karşı tarafı öven zihniyet bu hususta da bunu eleştirir ancak.
ülke insanlarını davul sevenler ve bar sevenler diye 2 ayrı uç noktaya koyup sanki illaki böyle olması gerekiyormuş gibi olmasını isteyen, kurtuluş savaşının sadece düşmana değil, yüzyılların getirdiği geriliğe ve bağnazlığa karşı yapılmış olduğunu hala anlayamamış koyunların otlaması için çalan şahıs (bkz: davulcu) ayriyeten bunları seven insanların 'beğenmeyen çeker gider!' sözü üzerine vatandaş gitseydi, kalanları köpekler bile koklamazdı.
