21. yy'da köyde yaşamak mutlu ve sağlıklı bir hayatın başlangıcıdır. Teknolojik gelişmelerin dünyadaki bütün kara parçalarını kapsadığı bir zamanda hiçbirşeyden geri kalmamak demektir. Hayvancılık ve tarımın en karlı zamanında bunu yapabiliyor olmak büyük zenginlik katacaktır insanlara. dolayısıyla konserler, sinemalar ve sirkler asla kaçmayacak üst düzey bir yaşam sağlanmış olacaktır. ayrıca (bkz: köylü milletin efendisidir).
en iyisidir. la bakmayın köylerin çoğunda artık elektrik, su ve telefon var. ben şahsen yaşamak isterim. hafta 1-2 ihtiyaçları karşılamak için merkeze in yeter.
kendini şehirde yaşadığı için şanslı, daha zeki daha kültürü zanneden malların kurduğu cümlenin başlangıcı. sonu nasıl mı olmalıdır; 21 yy da hala köylerde yaşamak, hava kirliliği gürültü ve stresten uzak şekilde doğa ile iç içe olmak demektir. yetiştirmek, emek vermek gerçek anlamda mücadele etmektir. madem köyler bu kadar kötü ne bokuma karadeniz turuna çıkıp " ay yeşil , ay doğal" diye diye at siki gibi ortalıkta gezip instegramına, facebokuna foto koyuyorsun dingil... derler adama. bu ülkenin köylere ve köylüye her zaman ihtiyacı vardır. köylü olmak bir bilgi ve medeniyet skalası değildir, sadece bir yaşam biçimidir. ben mi? istanbul'da doğmuş büyümüş, eğitim öğretim, bütün hayatı büyük şehirde geçmiş birisi. betonlaşmış bir şehrin içinde doğup büyüyen adam köyün ne denli önemli olduğunu bilir. aksini idda edenler kendini bi bok zanneden lümpenler sadece.
sadece türk sitelerini değil yabancı siteleri ve basını da çok rahat takip edebiliyorum.
sen trafikte sıkışıklık açılsın diye beklerken ben muhtemelen, yapay çim sahada futbol maçı yapıyorumdur.
sen üst kattakinin yaptığı sesten dolayı çıkıp konuşsam mı ki diye düşünürken ben elektro gitarımla köşe bucak saklanan böcekler için deprem yaratıyorum.
Saat 6'da akşam yemeğini yiyorum ve yayıla yayıla tv seyrediyorum. Sen bu arada eve varmaya çalışıyorsun.
Her hafta sonu eğer varsa sürek avına yoksa balık avına çıkıyorum.
Arkadaşlarımla buluşmak için bir hafta önceden plan yapmıyorum. Her gün onları görüyorum zaten.
Nereden baksan senden çok daha ucuza ve sağlıklı besleniyorum. Kendime ayırabilecek çok daha fazla vaktim var.
Dolmuşa bindiğim zaman yarım saat sonra fakültenin önünde iniyorum. Hiç ders kaçırmadım.
Şehre yakın köylerde yaşamak kaliteli yaşam için çok iyi bir şeydir. Şehrin pisligini çekmek yerine en mantıklısı budur. Asıl çağdışılık şehirde rezillik çekmektir.
Medeniyet kavramını hala anlayamamış öküzün beyanıdır!
isviçre Alplerine, Fransa, Almanya vb. bir çok Ülkenin Alplere dayanan köylerine bir bakın AMK. Aynı köyün insanları 300-500 yılı aşkın süredir bire bir aynı köyde yaşıyor, teknoloji ilerledikçe, medeniyet geliştikçe onlar bodoslama şehirlere dalmak yerine köylerinin doğasını ve ortamını hiç bir şekilde bozmadan medeniyeti bu köylere getiriyor, Adamların 10 jenerasyon belki 300 yıl önce dedelerinin sabanla tarla sürerek yaptığı şarabı bugün çevreye zarar vermeden olabilecek en gelişmiş yöntemle yapıyor. Hem doğasını koruyor, hem üretime katkıda bulunuyor!
Amerika'nın, Kanada'nın % 75'i köylerde yaşıyor. Yaşam şekli zaten köy, kasaba yaşamı üstüne kurulu. Şehirlerde çalışan bir çok insan köyden daha köy yerlerde yaşıyor!
Çiftçi altında 80 Bin Dolarlık GMC denali 3500 ile alış verişe gidiyor, ticaret için beslediği sığır vb. yanı sıra keyfi 10 tane Arap atı besliyor, Tarlalarını kendi özel uçağı ile ilaçlıyor, yılda ortalama 2-3 Milyon dolar para kazanıyor! Tarla sürdüğü traktör 500 Bin dolar, aynı anda 4-5 tane kullanıyor, hatta otomasyon GPS ile kendi kendine tarla sürüyor. https://www.youtube.com/watch?v=ggK2ZFDTVfQ
Türkiyede de Atatürk'ün başlattığı şekilde tarım reformu devam ettirilseydi bugün köyle isviçre köyü gibi olurdu. Şehirlerde bunca vasıfsız, cahil, işsiz insan birikmez, şehirler 3. Dünya ülkesi kasabası haline gelmezdi.
insanı medeni yapan şehre yerleşmek değildir. insanı medeni yapan yaşadığı ortamda bilinç olarak yaşadığı günün koşullarına ulaşması, teknolojinin ve modern yaşamın getirdiği kolaylıkları bulunduğu ortama taşımasıdır.
Bizim köylümüz de ayrı bir salaktır. Ailecek köyü bırakır şehre gelir, 1000 TL asgari ücret maaş alır, Doğal gaz, elektrik su derken tamamen mecburi yaşam giderlerine çalışır, zaten en düşük kira şehirlerde 800 TL!
Oysa ki köylerde arazisi olanlar için su bedava, elektrik çok çok ucuz, yakacak % 100 bedava, pişirme % 100 bedava, her taraf sebze ot dolu yiyecek bedava!
20 tane ördekten 5 yılın sonunda 300-500 ördek sahibi olmak çok kolaydır. Neredeyse 0 besleme, bakım maliyeti! Üstelik % 100 organik! 300 Organik ördek veya tavuk X 50 TL= Gelir!
1 Keçi yılda ortalama 2 kere doğurur, Genelde 2 yavru yapar yani 1 keçiden 4 keçi! Minimum 2 keçi doğursa dahi 1 yıl içinde 100 keçiden minimum 200 keçi doğuyor! 1 Yılda sürü sayısı 300 Taneye çıkıyor! 2. Yıl 100 keçiyle başlanan sürü 400-600 Arası bir rakama ulaşıyor. Ortalama keçi fiyatı 800 TL. 2 yılda yüz keçiden 400 keçi getiri yani 400 X 800 TL!
Üstelin en dandik keçi günde 2.5 Litre süt verir. Organik keçi sütünün litresi yaklaşık 10-12 TL'ye satılabiliyor!
400 Keçi X 2.5 Litre X 10 TL diyelim özetle! Ayrıca keçi otlatılarak açık arazide bakıldığında neredeyse 0 maliyeti vardır. Hadi diyelim kışın yem takviyesi ile % 30 bir yem maliyeti olsun!
Yani hem ısınma, barınma, yiyecek 0 maliyet hemde üstüne yılda en boş çalışma ile 50 bin TL, sıkı ve bilinçli bir çalışma ile ortalama 200 Bin TL, ciddi yatırım yapılan, adam akıllı işletmecilik bilgisi ile yılda 1 Milyon TL ve üst limitsiz kar söz konusu!
Tabi ki çalışmak gerekiyor, tabi ki bu rakamlar görüldüğü kadar kolay elde edilmiyor.
Ama Dededen köyde arazisi olan ve köyde büyümüş insan için 0 maliyetli bedava yaşantı + yılda 50 Bin TL net vergisiz kazanç çocuk oyuncağı!
Şehirde 1. Derece başarılı mühendis olsan alacağın maaş maksimum 5000 TL! Yılda 60* Bin TL! Aylık ortalama kira 1500 TL, Ortalama yakacak 400 TL, elektrik,SU, Yiyecek derken yılda eline 5 Bin TL dahi para kalmaz!
işte Batılı bu bilince 100 yıl önce ulaştığı için bizden 500 ileride gibidir.
Bizde ise Atatürk bu bilinci ta 90 sene önce yerleştirmesine rağmen, Atatürk'ten sonra süreklik değiştirilip içine sıçılmış ve bu gün şehirde sik kadar 60 M2 evde yaşamak, günde 3 saati ulaşımda harcamak, aç açına ay sonunu getirmek medeniyet sayılıyor. Üstelik şehirde yaşayan insanların % 90'ı ne köylü ne şehirli, ikisinin karışımı dahi değil. Bildiğin bilinçsiz, şuursuzca hareket eden garip yaratıklara dönüşmüş!
Sen eğer dağda koyun güden çobana sürü yayılırken eline her gün bir kitap alıp okuyacak bilince getirirsen, işte o gün o ülkeye medeniyet gelir.
Şehirlerde kariyer sahibi, gayet entelektüel vs. olan, şehir yaşamının enayiliğini çözmüş köylere yerleşip tarım ve/veya hayvancılık benzeri işler yapan çok insan tanıyorum.
Yani Şehirlerde yaşamak zorunda kalmış bilinçli kesim köylere kaçıyor ama köylerde yaşamış, hiç bir vasfı olmayan insanlar şehirlere koşup şehirde köle hayatı yaşıyor.
Kimse de demiyor ki "yav 50 jenerasyon köylüyüm, bunca arazi vs. var, gidip bir Ziraat Mühendisli vb. bir alan okuyayım, köye dönüp elimde mevcut imkanları değerlendirip, modernize, günün şartlarına uygun bir işletmeye çevireyim"!
Herkes illa bilgisayar programcısı, Avukat, Mimar olacak. Diplomayı alıyorlar ama bu meslekleri de % 90 oranla beceremiyorlar. Çünkü diploma bir insana o alanda yetenek kazandırmaz sadece teorik bilgi verir ki bizim Üniversitelerde teorik eğitim dahi sıçmış vaziyette...........
