Milliyetçiliği kullanarak ve kullandırtarak kapitalist sermaye piyasasına ve savaş endüstrisine ivme kazandıran ve bir zamanlar kendi rantı için desteklediği kürt milliyetçiliğine kapitalist pazara zarar vermeye başlamasından ötürü rot-balans ayarı veren emperyalizmin işbirlikçi küçük-burjuvazi devletleri üzerindeki gücüdür .
"Sıcak bir yaz günü... Necla Hanım, gıcırdayan gardırobu tamir etmesi için yakınlardaki marangoza telefon ederek evine çağırır. Genç marangoz uzun süre uğraşmasına rağmen gıcırtının kaynağını tespit edemeyince Necla Hanım ek bilgi verir.
- Gardırop her zaman değil, yandaki caddeden otobüs geçtiği zamanlarda gıcırdıyor.
Bu bilgi üzerine genç marangoz gardırobun içine girer, kapısını kapatır, yandaki caddeden bir otobüsün geçmesini beklemeye başlar. Tam bu sırada, komşulardan gelen "ihbar" üzerine işyerinden fırlayan Necla Hanımın kocası Hüsamettin Bey koşa koşa eve varır. Yatak odasına girip gardırobu açınca marangozla burun buruna gelir. Hiddetle, sen burada ne arıyorsun, diye sorunca delikanlı korkulu bir yüz ifadesiyle yanıtlar:
- Valla inanmayacaksın ama otobüs bekliyorum.
Bazı açıklamalar vardır ki, doğru da olsa inananı az olur.
Kuzey Irak tan çekilmeyle ilgili açıklamalar gibi!"
çetin kış şartlarında soğuk ısırıklarının başladığı askerlerin yedek çamaşırlarının bitmesi, yorulmaları ve lojistik desteğin oldukça maliyetli bir hal alması ırak'tan çıkarken itici güç olmuştur. çekilirken haber verip, pusuya düşseler bu kadar hayal kırıklığı olur muydu acaba? askeri stratejiler ile insanların beklentileri çakışıyorsa, önemli olan sadece vatanın selametidir. kim ne beklerse beklesin. harekatı durduran güç, türkiye'nin dünya platformlarında yeniden soğuktan donarak ölen askerleriyle gündeme gelmek istememesi olabilir pekala.
Ben dahil birçok insanın abd olarak cevaplandırdığı güçtür.
Her ne kadar başbakan ve genelkurmay başkanı üzerine basa basa dış etken olmadığı yolunda açıklama yapsalar dahi buna inanan pek az insan var. istihbaratın kesilmesi ile ilgili olduğunu şahsen düşünmüyorum. Olay farklı boyutlarda cereyan ediyor.
küçük beynimle bir süre düşündükten sonra şu sonuca vardım : Başbakan ve genel kurmay başkanı aslında doğruyu söylüyorlar. Gerek doğa şartları gerekse stratejik unsurlar sebebiyle harekat zaten 8 günlük planlandı. Ve sonrasında yine küçük küçük operasyonlar devam edecek. Ancak çekilmenin, abd savunma bakanının ziyaretinin ertesi gününe denk gelmesi ve daha da önemlisi iktidarın şu ana kadar sergilediği amerikancı tavır, insanları ister istemez "abd istedi o yüzden çekildik" düşüncesine itmektedir.
Başbakan ve genel kurmay başkanı ağızlarıyla kuş da tutsalar bizleri biraz zor inandırırlar. Çünkü burada tipik bir yalancının mumu yatsıya kadar yanar vakası mevcuttur.
Eğer ki bizlerde bu izlenimi bırakmamış olsalardı eminim abd istedi diye çekilindiğine inananlar farklı fikirlere sahip olurlardı.
Siyasi iktidar, iktidar olduğu süre boyunca güvensizlik yaratmıştır. Tıpkı önceki iktidarlar gibi. Neden eleştiriyorlar sorusuna bir de bu pencereden bakmalıdırlar. Ve türkiye'deki iktidarların abd'nin güdümünde olduğunu düşünmemizi gerektiren o kadar çok olay var ki, aksini düşünmemiz pek mümkün görünmüyor. O halde siyasi ve askeri otoritenin yapması gereken, biran önce, bizim ülke olarak abd veya başka bir dış güce bağımlı olmadığımızı, kararlarımızı bağımsız olarak kendimiz verdiğimizi, işimize kimseyi karıştırtmadığımızı ispat etmektir. Ülkeler arası politikaların, stratejilerin ve diplomasinin kriterleri ve uygulamaları saklı kalmak kaydıyla, şu ana kadar çizilen "dışarıya bağımlı türkiye" imajı derhal silinmelidir. Türkiye'nin bağımsız bir devlet olduğu inancının yeniden tesis edilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Bu yapılmadığı sürece, halkın güveni kazanılmadığı sürece başbakan istediği kadar kendimiz karar verdik desin, vereceğimiz cevap sadece "hadi ordan seksi" * olacaktır (bkz: cem yılmaz) (bkz: ahmet mete ışıkara).
